Eski milli atlet Necdet Ayaz, Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda atletizm sporcularının performansına ve atletizm camiasının gündemine ilişkin İHA’ya konuştu.
Sözlerine yeni çıkardığı kitabıyla ilgili bilgiler vererek başlayan Ayaz, “Bu pandemi birçok alışkanlığımızı kaybettirmiş olsa bile bilinmeyen özelliklerimizi ortaya çıkarmış olmasından dolayı kısmen mutluyuz. Ben de bunlardan nasibini alan biri oldum. Bu da bu kitabı çıkartmış olmak. Bu kitap 196 ülkede uygulanan IAAF Çocuk Atletizmi projesinin ülkemizdeki uygulanışıyla ilgilidir. Bu kitap 7-12 yaş grubu çocuklara eğlenceli atletizm oyunlarının oynatılabilmesiyle ilgilidir. 7-12 grubu çocukları günümüz koşullarında Z kuşağı olarak adlandırılıyor. Z kuşağının öncelikle sağlıklı ve mutlu olabilmesi lazım. Bunun da en iyi yolu sporla tanıştırılabilmesiyle mümkündür. Bu projenin ülkemizde uygulanışı büyük ilgi gördü. Sizlerin aracılığınızla da bunun geniş kitlelere duyurusu yapılabilmiş olmasından dolayı mutluyum. Ancak devlette devamlılık esastır ilkesi doğrultusunda bu projenin 2019’dan sonra devam ettiriliyor olmamasından dolayı üzüntülüyüm. Bunun devam etmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ama geleceğin teminatı çocuklarımız mutlaka ve mutlaka öncelikle sağlıklı ve mutlu olabilmesi varsa ki çokça olduğunu bildiğimiz yeteneklerin sporla devamlılıkları sağlanarak gelecekteki şampiyonlarımızın çıkartılabilmesi için bu projeyi desteklememiz lazım” ifadelerini kullandı.
“Olimpiyatlarda başarılı olabilmek için devlet olarak çok ciddi bütçe ayırdık”
Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda yer alan milli atletlerin performanslarını da değerlendiren Necdet Ayaz, “Atletizm olimpiyatların can damarı konumundadır. Neden? En çok branşın yapıldığı, en çok madalyanın dağıtıldığı, açılışın ve kapanışın yapıldığı tesis olan atletizm sahasında yapılır. Bu nedenle atletizm, olimpiyat oyunlarının can damarı olarak görülmektedir. Biz olimpiyatlarda başarılı olabilmek için devlet olarak çok ciddi bütçe ayırdık. Yıllardır bu bütçeyle olimpiyatlara hazırlandık. Ancak madalya umudumuzun olduğu da söylendi fakat alamamış olmamız büyük üzüntü oluşturdu. Tabii burada pandemide olduğu gibi hem üzüldük hem sevindik. Neden? Madalya alamadığımız için üzüldük. Ama yeni yeteneklerin çıkıyor olmasını görmekten mutlu olduk. Özellikle sırıkla yüksek atlamada ve uzun atlamada ve cirit atmadaki çocuklarımızın elde ettikleri başarı bence takdire şayandır. Demek ki ilgilenilince kendi çocuklarımızın da çıkartılabilmesini sağlayabiliyormuşuz. Bu konuya eğilmemiz lazım. Devşirme sporculardan önemsediğim iki tane sporcu vardır. Birisi Yasmani Copello birisi de Ramil Guliyev. İkisi de profesyonel sporculardır. Profesyonel ne demektir? Bedelini alırsın, gereğini yaparsın, futbolda olduğu gibi. Bu iki sporcu da ülkemize geldikten sonra elde ettikleri başarılar ve derecelerle bizlerin göğüslerini kabartmıştır. Burada da görevlerini özellikle Copello’nun yapmış olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü koşmuş olduğu 400 metre engelli yarışında dünyanın en iyi derecesi yapılan bir yarışı koştu. Evet 6. oldu ama derecesini iyileştirerek, Türkiye rekoru kırarak 6. oldu. Diğer Ramil Guliyev’in dünya şampiyonluğunu biliyoruz. Onunla da mutlu oluyoruz. Tabii ki bir sporcu her zaman en iyisini koşacak diye bir kaide yoktur bazen de kötü koşabilir ama diğer devşirme dediğimiz sporcular yabancı sporcuların bekleneni veremediğini görüyorum. Verilmiş olan imkanlara rağmen bunu verememiş olmalarından dolayı üzüntü duyuyorum. Dünya şampiyonasında olduğu gibi maratoncularımızın da yarışı terk etmiş olması, bir tane kendi sporcumuzun bunu başarmış olmasına rağmen onları bana göre görevini yapmış sayılmazlar. Ülkemizde yabancı sporcuya sıcak bakılmadığını biliyorum ama ben ancak ve ancak rol model olabileceklere sıcak bakılması gerektiğini düşünenlerdenim. İnşallah gelecekte kendi sporcularımızı, onlar gibi başarılı kılarak, buna da ihtiyaç duymayacağımız günleri yaşayacağız” şeklinde konuştu.
“İçimizden bir aday çıkartabilmeyi düşünüyoruz”
Yıl sonunda yapılması planlanan Türkiye Atletizm Federasyonu Olağan Genel Kurulu’na ilişkin ise Ayaz, şu cümlelere yer verdi:
“1922 yılında atletizm federe olmuş bir branştır. 100. yılını gelecek yıl kutlayacağız. Ülkemiz 1922 yılından bugüne elde etmiş olduğu başarılarla haklı bir saygınlığa kavuşmuş bir camiadır. Dolayısıyla daha iyi yönetimi hak ediyor. Şu anda yaşanan bazı olumsuzluklar inşallah doğru değildir, tartışmalar. Bizi üzmektedir. Daha iyi bir yönetimi atletizm camiası bekliyor ki buna da hakkı olduğunu düşünüyorum. Henüz seçimlerin yapılıp yapılmayacağını Bakanımız açıklamadılar. Bu yılın sonunda yani olimpiyatlardan sonra yapılacağını biliyoruz ama ne zaman yapılacağını henüz bilmiyoruz. Bu açıklanınca adaylarımızın da çıkabileceğini düşünüyorum. İyi bir ekibin atletizm yönetimine talip olmasını bekliyoruz. Bu bağlamda biz bir ekip olarak çalışmalarımızı sürdürdük. Yeni bir aday çıkarsa desteğimizi sürdüreceğiz. Mevcut aday devam ederse biz Bakanımıza da bilgileri arz ederek içimizden bir aday çıkartabilmeyi de düşünüyoruz. Ama bunların hepsi düşünce bazındadır. Hayırlısı olacak diye düşünüyoruz.”