MAGAZİN - 19 Ocak 2016 Salı 09:58

Nazlı Hamarat’ın, 'beni darp etti' dediği sevgilisi Doruk Haybat ilk kez konuştu

A
A
A
Nazlı Hamarat’ın, 'beni darp etti' dediği sevgilisi Doruk Haybat ilk kez konuştu

İşte Benim Stilim’in yarışmacısı Nazlı Hamarat'ın, 'Beni darp etti' dediği sevgilisi Doruk Haybat, medyada sansasyon için kendisinin kullanıldığını belirterek, "Nazıl bana saldırdı" dedi.

Nazlı Hamarat, geçtiğimiz cumartesi günü, sosyal medyadan sevgilisi Doruk Haybat’ın kendisini darp ettiğini ileri sürmüştü. Hamarat, sayfasına 'Az önce canımı zor kurtardım Doruk Haybat tarafından şiddete maruz kaldım bunlar sadece elime (yüzümü korumak için) aldığım darbeler birinden kurtuldum derken bir tane daha şiddet taraftarıyla tanışmak ne acı bu da benim kaderim mi acaba yine polis yolları göründü sana nazli yine ölebilirdin Allah korudu seni deyip halime şükrediyorum. Yine bu kare mazide kaldı ne acı' yazdı.
Olay sonrası Doruk Haybat, sessizliğini Uçankuş TV’nin “İki Kadın Arasında” programına bozdu. İlk kez konuşan Mimar Doruk Haybat, asıl Nazlı Hamarat’ın kendisine saldırdığını açıkladı.

"NAZLI BENİMLE FLÖRT EDİNCE EŞİ EMİR MÜDAHALE ETTİ"

Haybat, “Ben mimarım. Nazlı Hamarat'la 2005'te ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla tanıştık. O dönem Nazlı'nın çapkın olduğu dönemdi, arkadaşlığın ötesinde yakındık ama hiçbir zaman sevgili olmadık. Son olarak biz geçen Ağustosta konuştuk. Bizi tanıştıran arkadaşım ‘Nazlı eşinin şiddetine maruz kalmış, sahipsiz kaldı. Keşke geçmişte onunla evlenseydin’ dedi. Ben de o günlerde Nazlı'ya ulaştım. 'Yalnız değilsin, yardıma ihtiyacın varsa ben ederim' mesajını attım. O durum Nazlı tarafından flörtleşmeye döndü. Hatta Emir olaya müdahale etti. 'Eşimi bir daha arama' dedi. Ben de evlilik kurumuna saygımdan Nazlı'yla görüşmeyi kestim. Emir vefat edince Nazlı'ya başsağlığı diledim ve 'Emir'le yıldızımız hiç barışmadı ama hiçkimse böyle bir ölümü hak etmiyor' mesajını attım. Sonra bana dertleşmeye geldi. Sonra tekrar aramızda bir kıvılcım başladı” diye konuştu.

NAZLI'YA TEK BİR FİSKE BİLE ATMADIM

Nazlı'ya tek bir fiske bile vurmadığını belirten Haybat, "Bir insan bir insana saldırmak istiyorsa elini tutmaz, bileğini tutuyorsa vurmasını engellemek içindir. Zaten Nazlı'nın suratında bir tokat bir fiske izi olsaydı, instagramdan o anda hemen fotoğraf paylaşırdı. Olay sonrası meseleyi uzatıp benimle barışacağını bildiğim için hemen diğer odaya geçtim. Yüzünü dahi görmek istemedim” dedi.

TELEFONUMU PARÇALADI

Hamarat'ın telefonunu parçaladığını belirten Haybat, “3 katlı bir evimiz var. Ailem alt katta, ben de Nazlı'yla en üst katta kalıyordum. Olay gününün akşamı Nazlı erken yatmıştı. Benim Esin isimli eski bir kız arkadaşım var. Nazlı uyuduktan sonra vakit bulup telefonuma baktım. Bana şarkı yollamıştı Esin, ben de ona güzel ada görüntüleri olan bir klip yolladı. Sabah ben banyodayken Esin, bana 'Bir gün belki buralara kaçarız' diye mesaj yazmış. Nazlı da bu mesajı görmüş. Ben duştan çıkınca 'Esin'le yazışmışsın, ben bu evden gidiyorum' dedi. Ben durumu izah etmeden inanılmaz küfürler etmeye başladı. Aldı telefonu duvara fırlattı, telefon duvardan sekti. Bu sefer telefonu alıp kafama fırlattı. Kafamı çekince telefon yine duvardan sekti. Üzerime yürüyünce kollarını tuttum. Elimde yüzük de yoktu. O tırnak izleri nasıl oluştu anlamış değilim. Aşağıya doğru bağırdı annem ve babam geldi. Ben hemen diğer odaya geçtim. Bana gelip 'Polisler geldi, ifade verecek misin?' diye sordu. Ben de kendisinin ne istiyorsa yapması gerektiğini söyledim. Ben de ‘Gerekirse karakola giderim’ dedim. Ardından menajeri Alpay, gelip eşyalarını topladı ve beraber gittiler” diye konuştu.

"O BANA SALDIRDI, BEN DEĞİL"

Medyada sansasyon oluşturmak için kendisinin kullanıldığını belirten Haybat, "Benim yanımdan kalkıp TV programına çıkıp eski eşini anlatıp durdu. Ben eğer dediği gibi alkolik ve psikopat biri olsam buna izin verirdim. Ben bu olayda adım geçsin istemiyor ama o hala sosyal medyadan olayı zorluyor. Çok da inandırıcı olmadığı için kimse ilgilenmiyor. Yok eline tırnak atmışım. Olacak iş değil. Erkekler tırnak mı atar kavgalarda... Bir de düz mantık eski kız arkadaşından mesaj gelmiş, ben mi Nazlı'ya saldırırım yoksa o mu bana? O bana saldırınca ellerini sert şekilde tuttum ama boğazını sıkmak, canını almaya çalışmak falan sözkonusu bile değil. Nazlı hanımın yolu açık olsun, inşallah piyasaya çıkaracağı single'ı çok satar. İnşallah bu kadar hokkabazlıkları boşa gitmez. Dizi ve filmlerde oynamak için her şeyi yapacağını biliyordum ama olayın dönüp dolaşıp beni bulacağını tahmin etmemiştim. Bu olaylardan pirim elde etme derdinde ama kimse yemiyor. Kesinlikle bir daha Nazlı Hamarat'la adımın geçmesini istemiyorum” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te ilk defa yüz germe ameliyatı başarıyla yapıldı Bitlis’te sağlık alanında önemli bir ilke imza atılarak ilk kez derin plan (deep plane) yüz germe ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. İleri düzey estetik cerrahi teknikleri arasında yer alan bu operasyon, Bitlis’te de modern ve nitelikli sağlık hizmetlerinin verilebildiğini gözler önüne serdi. Alanında uzman hekimler tarafından yapılan ameliyat, klasik yüz germe yöntemlerinden farklı olarak yüzün yalnızca derisini değil, kas ve bağ dokularını da kapsayan derin plan üzerinden uygulandı. Yapılan bu ameliyatla daha doğal, uzun süre kalıcı ve yüz ifadesini bozmayan sonuçlar elde edilmesi hedeflendi. Bitlis’te ilk kez gerçekleştirilen bu ameliyat, hem kentteki sağlık altyapısının geldiği noktayı ortaya koydu hem de estetik cerrahi alanında bölge halkı için önemli bir avantaj sağladı. Yetkililer, bundan sonraki süreçte benzer nitelikteki ileri cerrahi işlemlerin Bitlis’te daha sık yapılmasının hedeflendiğini ifade etti. Ameliyatı gerçekleştiren Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, ameliyathane şartlarının bölgedeki birçok hastaneye göre daha iyi olduğunu belirterek, "Hastamıza ilimizde bir ilk olarak derin plan yüz germe ameliyatı uyguladık. Bu ameliyat sadece cildi değil, aynı zamanda cilt altı dokularının da ve boyun bölgesinin de hassas bir diseksiyonun kesilmesi, açılması uygun planların ve bu planların yine uygun cerrahi planlarda, uygun açılarda gerilerekten bir hastanın 10-15 sene önceki haline döndürülmesini amaçlayan bir ameliyat. Şimdi ilk kez gerçekleşen bir ameliyat. Hem hasta çok bilinçli, uyumlu bir hasta hem bu sayede süreçte çok iyi geçti. Hem de bu ilk kez yapıldığı için de oldukça mutluyuz. Artık hani bu tarz daha nitelikli ameliyatlar da şehrimizde yapılabiliyor. Bunun dışında her ne kadar daha önce yapılmamış olsa da artık hani o kadar kompleks olmayan uygulanabilen bir ameliyat. İyileşme süreci de oldukça hızlı. Hastalar günlük hayata hızlı dönebiliyor. Bu açıdan hani uygun hastada uygun endikasyonlar yapılabilecek güzel bir ameliyat. Bölge şartlarında yapılabilmesi için herhangi bir eksiğimiz yok" dedi. Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, hastane şartlarının bu tür ameliyatlar için yeterli olduğunu da ifade ederek, "Hastanenin ekipmanları olsun, ekibi olsun bu konuda oldukça yardımcılar, bilgililer, tecrübeliler hani her ne kadar ilk kez yapılmış bir ameliyat olsa da tüm ekip bu süreçte oldukça İyi bir şekilde süreci yönetti, yardımcı oldular. Yani o açıdan bölgenin hiçbir eksiği yok. Hatta bazı açılardan fazlası dahi var" diye konuştu Yüz gerdirme ameliyatı olan Fatih Sirek ise, "Uzun zamandır bu ameliyatı yaptırmayı düşünüyordum. Devlet hastanesinde olması aslında benim için de çok isabet oldu. Çağhan Bey’in yanına geldim. Sağ olsun çok ilgilendi. Birlikte ameliyat olmama karar verdik. Ameliyat oldum. Son derece de iyi geçti ameliyatım. Herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Tabii ki ameliyat sonrası çehremizde değişiklik oluyor. Sarkan yerler daha deli toplu hale geliyor. Dolayısıyla yüz daha gençleşiyor. Sosyal hayatımızda da değişiklik oluyor. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. O anlamda da çok katkısı oldu bana. Hocamız da çok ilgili. Buradaki personeller de çok ilgili. Sağ olsun günde 3-4 defa servise kadar gelip bizi ziyaret etmiştir. Bakmıştır. Kontrol etmiştir. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
Erzurum YÖK, 2025 yılı üniversite izleme ve değerlendirme raporunu yayımladı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu" açıklandı. Sonuçlara göre, Atatürk Üniversitesi pek çok temel göstergede Türkiye’nin en başarılı yükseköğretim kurumları arasındaki yerini güçlendirdi ve stratejik alanlarda yükselişini sürdürdü. Atatürk Üniversitesi, eğitim kalitesini belgeleyen "Akredite Lisans Programı Sayısı" göstergesinde 52 programla Türkiye genelinde 1. sırada yer alarak bu alandaki liderliğini tescilledi. Nitelikli akademik çıktıların bir göstergesi olan "Doktora Mezun Sayısı"nda 385 mezun ile 8. sıraya yerleşen Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin doktoralı insan kaynağı ihtiyacına en büyük katkıyı sunan kurumlardan biri oldu. Ayrıca, 238 aktif öğrenci topluluğu ile sosyal kampüs imkânları açısından da Türkiye’nin en zengin 4. üniversitesi olma başarısını gösterdi. Ar-Ge ve inovasyonda Türkiye’nin öncü gücü olan, araştırma ve yayın performansıyla göz dolduran üniversite, bilimsel dünyanın en saygın dergilerinde yayımlanan makaleler baz alındığında, "İlk yüzde 10’luk Dilimde Bulunan Dergilerdeki Yayın Sayısı" kriterinde Türkiye’nin en başarılı 4. üniversitesi oldu. Teknoloji ve inovasyon alanındaki verimliliğini de kanıtlayan Atatürk Üniversitesi, "Olumlu Sonuçlanan Patent, Faydalı Model veya Tasarım Sayısı" göstergesinde ise Türkiye genelinde 3. sıraya yerleşti. Atatürk Üniversitesi, Kapsayıcı Bir Eğitim Ortamı Sunma Kararlılığı İle Yoluna Devam Ediyor Üniversite, proje geliştirme süreçlerinde de hem ulusal hem de uluslararası arenada etkinliğini artırdı. Buna göre, Atatürk Üniversitesi, 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporunda; Ulusal Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 4. sırada (189 proje), Uluslararası Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 8. sırada (63 proje), TÜBİTAK Proje Desteği Sayısında ise Türkiye genelinde 20. sırada (141 proje) yer aldı. Toplumsal Katkıda "Öğrenci Odaklı Başarı" sosyal sorumluluk projelerinde, öğrenci katılımını teşvik eden modelleriyle fark oluşturan üniversite; öğrenciler tarafından yürütülen 1.305 sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye genelinde 2. sıraya yerleşti. Üniversite yönetiminin bizzat yürüttüğü 291 proje sayısı ile Türkiye 5’incisi oldu. Ayrıca, "Kampüs Erişilebilirliği" ve "Engelsiz Üniversite" çalışmaları kapsamında çıkarılan 239 erişilebilirlik envanteri ile Atatürk Üniversitesi, Türkiye’de 7. sırada yer alarak kapsayıcı bir eğitim ortamı sunma kararlılığı bir kez daha gösterildi. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bu Başarı, Sürdürülebilir Gelişim Stratejimizin Bir Tecellisidir" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, elde edilen verilerin üniversitenin sürdürülebilir gelişim stratejisinin bir sonucu olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 yılı izleme raporunda, özellikle akredite program sayısındaki Türkiye birinciliğimiz ve patent verimliliğindeki üçüncülüğümüz, eğitimde kalite ve Ar-Ge’de katma değer odaklı yaklaşımımızın en somut göstergeleridir. "Bölgesel Güçten, Küresel Markana" vizyonumuzla sadece bilgi üreten değil, ürettiği bilgiyi teknolojiye ve toplumsal faydaya dönüştüren bir kurum olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bilimsel yayınlarımızın niteliği ve öğrencilerimizin sosyal sorumluluk projelerindeki öncü rolü, üniversitemizin hem küresel rekabet gücünü hem de toplumsal aidiyetini pekiştirmektedir. Bu başarı grafiğinde emeği geçen tüm akademik ve idari personelimiz ile geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimize şükranlarımı sunuyorum. Atatürk Üniversitesi olarak, ülkemizin milli teknoloji hamlesine ve 2071 vizyonuna en üst düzeyde katkı sunmaya devam edeceğiz."
Eskişehir ’Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından düzenlenen "Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü" başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminere Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rahşan Tamsü Polat, Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay ve öğrenciler katıldı. Antik dönem yemek kültürü seramikler üzerinden anlatıldı Seminerde konuşmacı olarak yer alan Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay, antik döneme ait seramik kapların boyutları ve üretim tekniklerinden hareketle dönemin yemek alışkanlıklarını, mutfak kültürünü, estetik anlayışını ve damak zevkini ele aldı. Oransay, seramik kapların yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda dönemin sosyal, hiyerarşik, bireysel ve kültürel yapısını yansıtan önemli göstergeler olduğunu vurguladı. Kottabos oyunu ve içki kaplarının önemi Konuşmasında Antik Yunan’daki Kottabos oyununa da değinen Doç. Dr. Oransay, "Sempozyomlarda kullanılan kaplar arasında içki içme kaplarının fazla olmasının nedenlerinden biri Kottabos adı verilen oyundur. Bu oyun sırasında kapların kırılması nedeniyle sıklıkla yeni kapların üretilmesi gerekmiştir." ifadelerini kullanarak içki kaplarının sosyal pratikler ve statü göstergeleriyle olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay’a katılım belgesinin takdim edilmesiyle sona erdi.