DÜNYA - 13 Ocak 2025 Pazartesi 22:37 | Son Güncelleme : 13 Ocak 2025 Pazartesi 23:22

NATO Genel Sekreteri Rutte: “Türkiye, NATO’nun çok değerli bir üyesi”

A
A
A

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcı Fransız siyasetçi Jordan Bardella’nın Türkiye’yi hedef alan sorusuna, “Türkiye, NATO’nun çok değerli bir üyesidir” cevabını verdi.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupa Parlamentosu’ndaki Dış İlişkiler Komitesi ve Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi oturumunda Avrupalı parlamenterlerin sorularını cevapladı. Fransa’daki aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin liderliğini üstlenen Jordan Bardella, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO’yu bir enstrüman olarak gördüğünü ve Türkiye’nin kendi nüfuzunu artırma yönünde politikalar izlediğini iddia ederek, NATO’nun Türkiye’ye karşı nasıl bir siyaset izleyeceğini sordu. Türkiye’yi göç krizinde aktif bir rol oynamak ve Suriyeli mültecileri kullanmakla da suçlayan Bardella’nın sorusuna cevabında Rutte, “2016’da Avrupa Birliği Konseyi’nin başkanlığını üstlenen Hollanda ile birlikte Türkiye ve Almanya, Suriyeli mülteci krizi konusunda bir anlaşmaya ulaşmayı başarmıştı. Bu beni çok mutlu etmişti. Çünkü bu sayede Almanya, İsveç ve Hollanda’ya gelen Suriyeli mülteci sayısını azaltmayı başarmıştık” dedi.
Rutte, “Hatırlayacaksınız Viktor Orban, 'Hiç kimse Macaristan’a gelmek istemiyor, herkes Almanya’ya gitmek istiyor’ demişti. Bu doğruydu. 2016’da mülteci sayısı 1 milyonu bulabilirdi fakat Türkiye ile gerçekleştirilen anlaşma ile bu olmadı. Her zaman Türkiye’nin NATO’nun değerli bir müttefiki olduğunu ve kendi rolünü oynadığını hissetmişimdir. Türkiye aynı zamanda kendi çıkarlarını da müdafaa ediyor, tıpkı burada, Avrupa Birliği’nde, NATO dahilinde diğerlerinin yaptığı gibi. Bu doğal bir şey. Türkiye, NATO’nun çok değerli bir üyesi” dedi.

“Avrupa NATO’su bir hayal”

Bir parlamenterin Avrupa’nın daha otonom bir savunmaya sahip olması hakkında ne düşündüğü şeklindeki sorusu üzerine Rutte, “Avrupa NATO’su gibi bir şey oluşturmak harika olurdu fakat o halde (savunma harcamalarına gayri safi yurtiçi hasıladan ayrılacak) yüzde 2 hedefini unutmanız gerekir. Bunun yerine yüzde 8, yüzde 9 veya yüzde 10’luk bir bütçe ayırmanız gerekir. Ayrıca kendi nükleer kapasitelerinizi inşa etmek zorunda kalırsınız ki, ABD olmadan bir Avrupa NATO’su kurmak isterseniz bunun 15-20 yıl alacağını unutmamalısınız. Şu anda NATO topraklarında harcanan toplam paranın yüzde 60’ından fazlasını ABD karşılıyor. Bu, geriye kalan 31 ülkenin tamamının, Kanada dahil, yüzde 40’tan daha azını harcadığı anlamına geliyor. Bu nedenle önümüzdeki 10 veya 15 yıl içinde bir Avrupa NATO’su oluşturabileceğiniz düşüncesi bir hayaldir” dedi.

“Avrupa ve küresel güvenliğin geleceği, Ukrayna’daki savaşın sonucuna bağlı”

Rutte, “Avrupa ve küresel güvenliğin geleceği, Ukrayna’daki savaşın sonucuna bağlı. Hepimiz bu savaşın sona ermesini arzuluyoruz. Fakat her şeyden önemlisi, barışın kalıcı olmasını istiyoruz. Savaşın nasıl ya da ne zaman sona ereceğini bilmiyorum fakat Putin’in Ukrayna’da istediğini elde etmesi halinde barışın kalıcı olmayacağını biliyorum. Çünkü o takdirde ilerlemeye devam edecektir” dedi.

“Avrupa’daki güvenlik durumundan derin endişe duyuyorum”

Rutte, “Daha evvel söyledim, yine söyleyeceğim, Avrupa’daki güvenlik durumundan derin endişe duyuyorum. Savaşta değiliz fakat barışta da değiliz. İyi haber, halkımızı ve yaşam tarzımızı halihazırda ve uzun vadede korumak için ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Tek yapmamız gereken şey, savunmaya daha fazla yatırım yapmak ve daha fazla kapasite üretmek. Bunun için bekleyemeyiz. Toplumlarımızın ve kritik altyapımızın dayanıklılığını artırmamız gerekiyor. Ayrıca savaşın seyrini değiştirmek ve ileride yaşanabilecek Rus saldırganlığını caydırmak için Ukrayna’ya olan desteğimizi sürdürmemiz ve artırmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Duygu Nebioğlu’nun Metin Akpınar’a açtığı tazminat davasında Uğur Dündar tanık oldu Sanatçı Metin Akpınar’ın evlilik dışı ilişkisinden kızı olan Duygu Nebioğlu’nun, Akpınar hakkında açtığı 10 milyon liralık tazminat davasında gazeteci Uğur Dündar tanık olarak dinlendi. Dündar, “Ben, Duygu Nebioğlu’nun Metin Akpınar’ın kızı olduğunu medyaya intikal eden son haberlerle öğrenmiş bulunuyorum, öncesi ile ilgili bir bilgi sahibi değilim” dedi. Sanatçı Metin Akpınar’ın evlilik dışı yaşadığı ilişkisinden kızı olan Duygu Nebioğlu, usta oyuncuya 10 milyon liralık tazminat davası açmıştı. Akpınar’ın "Tek gecelik ilişkimdi, çocuğum olduğunu bilmiyordum" dediği Nebioğlu’nun açtığı davanın görülmesine devam edildi. Akseki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen tazminat davasında Uğur Dündar tanık olarak dinlendi. Talimatla ifade vermek için Beykoz Adliyesi’ne gelen Dündar’ın ifadesi Beykoz 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alındı. “Kızı olduğunu medyaya intikal eden son haberlerle öğrendim” Duygu Nebioğlu’nun Metin Akpınar’ın kızı olduğunu haberlerden öğrendiğini beyan eden Uğur Dündar, “Ben, Duygu Nebioğlu’nun Metin Akpınar’ın kızı olduğunu medyaya intikal eden son haberlerle öğrenmiş bulunuyorum, öncesi ile ilgili bir bilgi sahibi değilim, 1986 yılından itibaren Hürriyet Gazetesinde 25 yıl süreyle çalıştım, ayrıca grubun televizyonlarında da görev yaptım, benim Hürriyette çalıştığım süreçte Metin Akpınar’ın böyle bir kızı olduğundan hiç bir şekilde haberim yoktu, ayrıca Hürriyet Gazetesine bu konuda bir haber geldiği ve yayınlanmadığı hususunda da hiç bir bilgiye sahip değilim, böyle bir haber gelmiş olsa o süreçte basın şehidi olan Çetin Emeç Hürriyet Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeniydi, kardeşinin adı böyle bir olayda geçse yayınlayabilecek dürüstlükte ve cesarette birisiydi” dedi. “Gazete içerisinde hiçbir şekilde böyle bir haber dolaşmadı” Dündar, “Gazete içerisinde hiç bir şekilde böyle bir haber dolaşmadı, ayrıca o tarihlerde basında müthiş bir rekabet vardı, diyelim ki Hürriyet Gazetesine geldi ve yayınlanmadı, rakip gazeteler örneğin Sabah gazetesi onu rahatlıkla yayınlardı, kaldı ki Hürriyette böyle bir sansür hiç bir şekilde duyumum dahilinde değildir” ifadelerini kullandı. O yıllarda gazeteye böyle bir haberin gelmediğini ifade eden Uğur Dündar, “Sorulduğu üzere 1988-1989 yıllarında doğrudan doğruya Çetin Emeç’e bağlı baş muhabir pozisyonunda görev yapmaktaydım. Bu olayı duyduktan sonra istihbarat şefi ve haber müdürü olan Uğur Cebeci ile de görüştüm, o da beni doğruladı ve hiçbir şekilde böyle bir haberin kendilerine gelmediğini söyledi. 1988-1989 tarihlerinde Hürriyet Gazetesinin Antalya Bürosu vardı, yanılmıyorsam bir de Akdeniz eki vardı. Antalya Büro doğrudan Akdeniz ekinde yayınlanırdı, eğer Akdeniz eki o tarihlerde yayında değil ise o haber doğrudan istihbarat şefi Uğur Cebeci’ye gelir, oradan da yazı işleri toplantısına aktarıldı. Genel Yayın Yönetmeni’nin de dahil olduğu bu kurul gelecek haberleri kendileri değerlendirirdi. Ben de zaman zaman bu toplantıya katılırdım. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde konuştu. “O dönem haberi yapan gazeteci haberi servis etmiş ancak yayınlanmamış” Davacı Duygu Nebioğlu’nun avukatı Ahmet Furkan Uludağ, “Davalı tarafın tanığı sayın Uğur Dündar dinlendi. Uğur Bey ifadesinde kendisine Antalya’dan Oktay Koltan tarafından gönderilen haberin kendilerine ulaşmadığını ve hiçbir şekilde bilgisi olmadığını dile getirdi. Ancak, tarafımızca Antalya’da dinletilen tanık o dönemin Kemer muhabiri Oktay Koltan, haberi Hürriyet Gazetesi Genel Müdürlüğü’ne ilettiğini ancak haberin yapılmadığını mahkeme huzurunda beyan etmişti. Her 2 tanığında birbiri ile çelişkili beyanları doğrultusunda Akseki Asliye Hukuk Mahkemesi nihai kararı verecektir” dedi.