ASAYİŞ - 23 Haziran 2023 Cuma 09:58

MİT'ten Suriye'de kritik operasyon!

A
A
A
MİT'ten Suriye'de kritik operasyon!

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Terörden Arananlar Listesi’nde kırmızı kategoride yer alan ve İnterpol Kırmızı Bülten ile aranan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Esad Faraşin kod adlı Abdurrahman Çadırcı’yı Suriye’nin Kamışlı şehrinde etkisiz hale getirdi.

Terör örgütü PKK/KCK’nın karar alma ve talimat verme konusunda en üst organı olan “Yürütme Konseyi”ni öncelikli hedef olarak belirleyen MİT, Terörden Arananlar Listesi’nde kırmızı kategoride yer alan ve İnterpol Kırmızı Bülten ile aranan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Esad Faraşin kod Abdurrahman Çadırcı’yı Suriye’nin Kamışlı şehrinde gerçekleştirdiği nokta atışı operasyon ile etkisiz hale getirdi. Esad Faraşin kod adlı Abdurrahman Çadırcı geçmiş dönemde Avrupa’da sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü için Esad Avrupa kod isimlerini de kullanan Abdurrahman Çadırcı, MİT tarafından hedef listesine alındı.

MİT, saha ajanlarına operasyonu başlatma talimatı verdi

Terör örgütü PKK/KCK’nın konsey üyelerinin güvenlik gerekçesi ile bir arada bulunmadığı istihbaratını alan MİT; konsey üyelerinin Irak, Suriye, Avrupa ülkeleri gibi yurtdışında farklı bölgelerde bulunduğu bilgisine sahip oldu. Ayrıca MİT, örgüt tarafından çok iyi korunan Yürütme Konseyi üyelerinin, örgütün özel toplantıları dışında bulunduğu yerden çıkmadığını öğrendi.

MİT, örgütün içerisindeki kaynaklarından Abdurrahman Çadırcı’nın Suriye’de bulunduğunu öğrendi ve saha ajanlarıyla geniş bir planlama yaptı. MİT, Abdurrahman Çadırcı’nın, yerel halkın ve gençlerin, örgüte katılımına ikna edilebilmesi için ideolojik çalışmaları önemsediğini biliyordu. Bu çerçevede MİT, Abdurrahman Çadırcı’nın çevresine ajanlar yerleştirilmesine karar verdi. Sahadaki ajanlardan günlük olarak rapor alan MİT, sahadan aldığı istihbarat üzerine operasyon kararı aldı ve hazırlıkları tamamladı. Daha sonra Suriye/Kamışlı’da Abdurrahman Çadırcı’yı, operasyonla etkisiz hale getirdi.

Kuruluşundan itibaren örgüt içerisinde faaliyet yürüten Abdurrahman Çadırcı, 1995 yılından itibaren Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Üyesi olup 1997-1999 döneminde Avrupa’da sorumlu düzeyde faaliyet gösterdi. 1997 yılında “Sürgünde Kürt Parlamentosu” üyesi olarak Almanya/Frankfurt'ta bulundu ve 1999 yılında örgüt tarafından “Sürgünde Kürt Parlamentosu” Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Daha sonra 2000 yılında Irak/Kandil’de Basın Akademisi Sorumlusu oldu ve aynı zamanda Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi (ERNK) Temsilciliği’ne getirildi.

2001 yılından itibaren Interpol - Kırmızı Bülten’le aranan Abdurrahman Çadırcı, 2002 itibarıyla “Kuzey Kürdistan Ulusal Platformu” sözcüsü olarak faaliyet yürüttü. 2003 yılında örgütün Almanya sorumluluğuna getirildi ve aynı yıl içerisinde Lübnan’a geçerek Kürt-Der bünyesinde çalışmalarda bulundu. Lübnan’da bulunduğu dönemde örgütün basın faaliyetlerini yönetti. 2003-2006 yılları arasında KCK Dış İlişkiler Sorumlusu olarak faaliyet gösterdi ve 2005 yılında, örgütün Irak’taki siyasi uzantısı PÇDK’nın Genel Koordinatörü olarak görev yapmaya başladı.

2006 yılından itibaren KCK Başkanlık Konseyi Üyesi olan Abdurrahman Çadırcı, 2008-2015 yıllarında KCK Diplomasi Komitesi Üyesi oldu ve 2008-2010 yıllarında PKK/KCK Moskova Sorumlusu olarak faaliyet yürüttü. 2010 yılında Irak’a geçiş yaptı ve 2014 yılında Mahmur Kampında Eğitim Alan Sorumlusu olarak faaliyet yürüttü. 2015 yılında KCK Merkez Komite Üyesi oldu ve 2018 yılından itibaren KCK Yürütme Konseyi Üyesi olarak faaliyet yürütüyordu.

Doğukan Gürel

 

 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara MHP’den, CHP’nin "Boykot" çağrılarına sert tepki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Medya, İletişim ve Dijital Mecralardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, CHP’nin "Boykot" çağrılarına sert tepki göstererek, "CHP bünyesinde hala aklı başında kimseler kaldıysa partilerine sahip çıkmalı" dedi. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Medya, İletişim ve Dijital Mecralardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "İsrail bölgede neredeyse Türkiye’den izinsiz uçak uçuramayacak duruma gelmek üzereyken, Ortadoğu ve Avrupa’da Türkiyesiz hiçbir denklem kurulamayacağı görülmüş ve yeni dönem tezlerinde herkes kapımızı çalmaya başlamışken, Terörsüz Türkiye hedefimizi gerçekleştirmek ve başarmak üzere büyük bir kararlılık varken, ülkemizi CHP eliyle içeriden karıştırma, ekonomik ve sosyal istikrarsızlık oluşturma hamlesinin gelmesi birbirinden bağımsız bir gündemin tesiri olmasa gerek. Hukuka karşı başkaldıran, anayasayı hepten yok sayan ve milletin evlatlarını kendi siyasi istikbali için aşağılık biçimde kullanan zavallı bir anlayışın sahipleri kendileri ile beraber CHP’yi de bitirmiştir. Türkiye’nin hiçbir meselesine tutarlı politika geliştiremeyen, dünyada ve bölgede yaşananlar karşısında görüş ve politika üretmeyi bırakın yaşanan gelişmeleri doğru okumaktan dahi aciz durumda olan CHP’nin başvurduğu tek şey bozgunculuk ve anarşizm oldu. Umudu ABD’de yayınlanan gazetelerde makaleler yayınlayarak, İngiltere’ye sitemlerini ileterek destek bulmaya bağlayan teslimiyetçi anlayışıyla CHP, Türkiye gerçeklerinden ne derecede uzaklaştığını da göstermiştir" ifadelerine yer verdi. "CHP bünyesinde hala aklı başında kimseler kaldıysa partilerine sahip çıkmalı" Özdemir, açıklamasına şöyle devam etti; "CHP, bu haliyle Türkiye’ye ve Türk Milleti’ne layık değildir. CHP bünyesinde hala aklı başında kimseler kaldıysa partilerine sahip çıkmalı, Özgür Özel ve şürekasına karşı hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, toplumun huzurunun korunmasına ve ülkeye sadakate bağlılığın gereğini yerine getirmelidir. Türkiye’nin en büyük yolsuzluk soruşturmasının ana konusu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile beraber diğer bazı belediyeler üzerinden elde edilen 560 milyar liranın, bir yandan birilerinin şahsi menfaati, diğer yandan CHP yönetiminin ele geçirilmesi amacıyla kullanışmış olmasıdır. Bu derecede vahim iddialar karşısında CHP yönetiminin bizatihi kendisi "aklanıp gelsinler" demek yerine, son derece büyük bir korku, endişe ve kendisinden olmayan herkese karşı nefretle hareket edip, toplumsal huzuru bozacak tüm girişimleri oluşturmaya çalışıyor. Bu beyhude girişim, mutlaka sahiplerinin başını yakacak, ne hukuk, ne de millet iradesi bu kirli hesaba geçit vermeyecektir."
İstanbul Real Madrid, Arda Güler’in asistiyle kupada finale yükseldi Real Madrid, İspanya Kral Kupası yarı finalinde Real Sociedad’ı uzatmalara giden maçta eleyerek finale yükseldi. Milli futbolcu Arda Güler, 115. dakikada yaptığı asistle turda pay sahibi oldu. İspanya Kral Kupası yarı final ikinci maçında Real Madrid, Real Sociedad’ı konuk etti. Deplasmanda ilk maçı 1-0 kazanan eflatun-beyazlılar, rövanş mücadelesine avantajla çıktı. Sociedad’ın 16. dakikada Barrenetxea ile bulduğu gole Madrid ekibi 30’da Endrick ile yanıt verdi. İlk yarısı 1-1’lik eşitlikle tamamlanan müsabakanın 2. yarısında konuk ekip baskısını artırdı. Sociedad, 72 ve 80. dakikalarda bulduğu gollerle skoru 3-1’e getirdi. Yenilen gollerin ardından eflatün-beyazlılar pozisyonlara girerken, Bellingham ve Tchouameni 4 dakika içinde kaydettikleri gollerle maçta yeniden eşitlik sağlandı. 3-3 Real Sociedad’da Oyarzabal, 90+3. dakikada sahneye çıkarak kendisinin ikinci, takımının 4. golünü kaydetti. 90 dakika Sociedad’ın üstünlüğü ile tamamlanırken uzatmalara gidildi. Milli futbolcu Arda Güler, 106. dakikada Rodrygo’nun yerine dahil oldu. Mücadelenin 115. dakikasında kazanılan köşe vuruşunda topun başına geçen Arda, kale önüne yaptığı ortada Rüdiger, kafayı vurdu ve fileleri havalandırdı. Kalan bölümde başka gol olmazken 4-4’lük eşitlikle tur atlayan taraf Carlo Ancelotti’nin öğrencileri oldu. Real Madrid, finalde Atletico Madrid - Barcelona maçının galibiyle karşılaşacak.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: "Hukuksuz boykot çağrıları kabul edilemez" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Hukuk Devletinde hiç kimse, markaları, şirketleri veya tüketicileri ideolojik çizgisine göre hizaya sokamaz. Kimse, kendi siyasi çıkarı uğruna, binlerce insanın emeğini tehdit edemez. Hukuksuz boykot çağrıları kabul edilemez" dedi. Adalet Bakanı Tunç, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, "Cumhuriyet Halk Partisi’nin bazı markaları hedef alan sistemli boykot çağrısı, ekonomik düzene yönelik organize bir karalama kampanyasıdır. Hukuk devletinde hiç kimse, markaları, şirketleri veya tüketicileri ideolojik çizgisine göre hizaya sokamaz. Kimse, kendi siyasi çıkarı uğruna, binlerce insanın emeğini tehdit edemez" dedi. "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatılmıştır" Bakan Tunç, "Yerli sermayeyi hedef alan ve ticaret hayatını sabote etmeye yönelik bu sorumsuz linç girişimi, açıkça hukuka aykırıdır. Bu nedenle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatılmıştır. Bir işletmenin itibarını zedeleyici, faaliyetini sekteye uğratıcı kasıtlı beyanların, iş ve çalışma hürriyetini tehdit eden her girişimin hukuki ve cezai sorumluluğu vardır. Bağımsız ve tarafsız yargı; esnafımızın, emekçimizin ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edecektir. Şahsi menfaatlerinin esiri olan ana muhalefet partisinin genel başkanı, yaşadığı akıl tutulmasından bir an önce dönmeli, milletimizi birbirine düşürecek ve kaos oluşturacak sorumsuz ve şuursuz çağrılarından vazgeçmelidir. Böylesine seviyesiz ve akıl dışı çağrılara milletimiz kesinlikle itibar etmeyecek, ülkemizi kutuplaştırmaya çalışanlara, ekonomimize zarar vermeyi amaçlayanlara, sokakları karıştırmak isteyenlere sağduyusuyla, birlik ve beraberliğiyle en güzel cevabı verecektir" ifadelerine yer verdi.