SAĞLIK - 07 Ocak 2018 Pazar 06:03

Mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi

A
A
A
Mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi

Mide kanseri kanser türleri arasında ölüme sebep olma açısında 2. sırada görülme sıklığı açısından ise 4. sırada yer almaktadır. Çok sinsi bir hastalık olarak ilerleyen mide kanserine çeşitli sebeplerle meydana gelmektedir. Mide kanseri ile ilgili bütün ayrıntıları uzmanlarımıza sorarak derledik. Mide kanseri nedir, mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi...

Mide kanseri pankreas kanseri ile birlikte hastaları en çok tedirgin eden hastalıklardan biridir. Son yıllarda mide kanserinde belli oranlarda azalma olmasına rağmen görülemeye devam etmektedir. Erken evrelerde mide kanserinin teşhis edilmesi mide kanseri tedavisinde önem taşımakta. Türkiye'de, Amerika ve Avrupa'ya kıyasla daha sık görülen mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi gibi konular haberimizde....

Mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi

Mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi

Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, mide kanserinin ölüme neden olma sıklığına göre ise 2’nci sırada yer aldığını söyledi.

Ersoy, “Asya ve doğu Avrupa ülkelerinde kanserden ölüm nedenlerinin başında mide kanseri yer alırken batı toplumlarında bu oran düşer. 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 27’dir. Mide kanseri kansızlığı olanlarda (pernisiyöz tip), A grubu kana sahiplerde ve ailelerinde mide kanseri olanlarda ise daha sık görülebilir. Diet ve ilaçlar konusunu açmak gerekirse; Aşırı tuzlu , tütsülenmiş gıdalarla beslenenlerde mide kanseri görülme sıklığı artar. Dietteki nitratlar da kanser sıklığını artırır. Yüksek oranda C vitamini alanlar, sebze ve meyveyi bol tüketenler, E vitamini alanlarda ise mide kanseri daha az sıklıkla görülür. Dondurulmuş gıdalardan uzakduranlarda da kanserin daha az sıklıkla görüldüğünü biliyoruz” dedi.

MİDE KANSERİNDE SİGARA KULLANIMININ ETKİSİ BÜYÜK

Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, tütün kullanımının mide kanseri görülme sıklığını artırırken alkol kullanımının mide kanseri gelişmesinde bir etkisi olmadığını ifade etti.
“Düzenli aspirin kullanımı mide kanseri oluşmasını engeller” diye konuşan Prof. Dr. Ersoy, Helikobakter Pilori’nin kanser riskini sağlıklı insanlara göre 3 kat daha fazla artırdığını bildirdi.
Prof. Dr. Emin Ersoy, mide ülseri olanlarda kanser riski artarken, Onikiparmak barsağı ülseri olanlarda ise bu oranın daha az olduğunu duyurdu.

Mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi

MİDE RAHATSIZLIĞI BULUNAN HASTALAR YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ

Helikobakter Pilori mikrobu ile birlikte midede ülser ve gastritis gibi hastalıklara sahip kişilerde bu mikroba yönelik tedavide yapılması gerektiğini söyleyen Ersoy;

“Ailesinde mide kanseri olanların kendilerinde de kanser gelişme potansiyelleri yüksektir. Bu nedenle mide rahatsızlığı olan hastalar, eğer aile bireylerinin diğerlerinde de benzeri rahatsızlıklar varsa mutlaka uzman bir doktora başvurmalıdır. Kansere dönüşebilen mide hastalıkları arasındaki Polipler, bir çok tipi olmalarına rağmen nerede olursa olsun takip edilmeli ve gerekirse çıkartılmalıdır. Özellikle 2 cm‘lik boyutu aşanlar, yüksek derecede kanser olma eğilimindedirler. Ayrıca vücudun diğer barsak sistemlerinde de birlikte görülenleri olabilir.”

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Emin Ersoy, Atrofik gastritis rahatsızlığına dikkat çekerek, uzun süreli gastriti yani mide içerisi iltihabı olan hastalarda bir süre sonra mide iç bölgesinin yapısal değişikliğe uğrayabileceğini bunun da kansere neden olabileceğini kaydetti.

Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof.Dr.Emin Ersoy, uzun süreli yapısal değişikliğe uğramış mide iç cidarının ince barsağa benzer bir yapıya dönüşmesi olan İntestinal Metaplazi rahatsızlığında da benzer bir tehlike bulunduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mide içerisinde gelişen her ülser kansere dönüşebilir. Çok yakın takip ve tedavi edilmeleri gerekir. Geçmişinde çeşitli nedenlerle mide ameliyatı geçiren hastalarda mide kanseri riski vardır ve bu hastalar mutlaka yakından takip edilmelidir. Klinikte mide kanserleri olan hastalar ilk olarak kilo kaybederler ve iştahsızlıkları vardır. Aslında olay çok önceden başlamıştır fakat hastalar bu şikayetlerini geçmişten gelen alışkanlıkları ile ya bir antiasid ilaç alarak ya da etraftan buldukları yöntemlerle geçiştirmeye çalıştıklarından hastalık en son aşamaya gelmeden doktora gitmezler ki, asıl problem de budur. Hastalık sinsi ilerler, hastaların mideleri kazınır, hazımsızlıkları vardır, ağızlarına acı ekşi sular gelir fakat hiç doktora gidilmez. Ne zaman anlamsız kilo kaybı ve iştah azalması olur o zaman gidilir fakat olay ilerlemiştir.”

Mide kanseri nedir? Mide kanseri belirtileri, mide kanseri tedavisi

MİDENİZDE YANMA VE EKŞİME BAŞLADIYSA DİKKAT

Mide kanserlerinde önemli olanın küçük şikayetlerle başlayan mide kanserinin zamanında yani erken olarak saptanması gereğine dikkat çeken Prof.Dr.Emin Ersoy, en iyi tanının erken tanı ve acil yapılacak endoskopi olduğunu kaydetti.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Emin Ersoy, tedavide eğer yapılabiliyorsa cerrahinin en iyi yöntem olduğunu açıklayarak, “Ameliyat, tipine ve yerine göre laparoskopik (kapalı) ya da açık olarak yapılabilir. Eğer yapılamıyorsa kemoterapi yapılır” diyerek sözlerini tamamladı.

Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan ise, mide kanseri ve tedavisi hakkında uyarılarda bulundu. Mide kanserinin, kanser türleri arasında pankreas ile birlikte hastaları en çok korkutan kanser türü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gürkan, mide ve pankreas kanserlerini çok ileri evrelerde teşhis edildiğini ve hastaların yaşam beklentilerine çok fazla katkısı olmadığını belirtti. Son yıllarda mide kanserinde ciddi bir azalış olduğunu söyleyen Gürkan, ''Günümüzdeki modern tedavilerin yüz güldürücü sonuçlarının en az yansıdığı tümör türleri, mide ve pankreas kanserleri. Bizim bu konudaki en büyük önceliğimiz mide kanserini daha erken evrede yakalayabilmek. Yani sindirim bozukluğu olan, mide bölgesinde ağrısı olan, hazımsızlık gibi şikayetleri olan kişilerin daha bilinçli olması gerekiyor’’ dedi.

Prof. Dr. Gürkan konuşmasına şöyle devam etti: "Mide kanseri sigara kullananlarda daha çok görülür. Mide kanseri; midesinde polip bulunanlarda, helikobakter pilori enfeksiyonu olan veya tütsülenmiş gıda ve turşu gibi yiyecekleri çok fazla tüketen özellikle Asya toplumlarında daha sık görülen bir kanser türüdür. Ama insanların taze sebze meyveye ulaşımının fazla olduğu yerlerde mide kanserinin sıklığı düşmektedir. Mide kanserinin belirtisi görüldüğünde mutlaka bir gastroenteroloji uzmanına başvurulması gerekir. Hatta gerekirse endoskopi yaptırılabilir. Endoskopi bu konudaki en iyi tanı aracımızdır. Mide kanserinin mevcut tedavi yöntemlerinin içerisinde, cerrahi ve kemoterapi en başta gelmektedir. Özellikle ikinci evreden başlayarak mide kanserinde operasyon öncesi verilen tedavinin operasyon sonrasındaki etkinliği arttırmak adına çok önemli olduğunu biliyoruz".

Ameliyat sırasında kemoterapi verilmesinin gerekli olduğunu söyleyen Gürkan, "Öncelikle bu bir seçenektir, klasik tedavinin yerini aldığı iddia edilen bir uygulama değil ancak ameliyat öncesi ve sonrası verilen kemoterapinin tümörlü bölgeye ulaşma oranı yüzde 20-30 oranında ama bunu ameliyat sırasında kemoterapi vererek yüzde 100 oranına çıkarabiliyoruz. Bu büyük bir avantajdır. Hipertermi dediğimiz sıcak kemoterapi aslında son 20,30 yıldır uygulanan bir tedavi yöntemi. Önceleri kadın hastalıkları tümörleri ile başladı, son dönemlerde kalın bağırsak kanserli hastalarımıza uyguladığımız ve çok iyi sonuçlar aldığımız bir tedaviydi. Mide ve pankreas tümörü gibi daha saldırgan tümörlerde yeri araştırılmaya devam ediyordu ve son çıkan yayınlar özellikle mide kanserinde de sıcak kemoterapinin etkisinin olabileceğini net olarak ortaya koydu. İlerleyen dönemlerde bunları daha net ortaya koyabileceğiz. Burada unutulmaması gereken şey şudur, bu tedaviler her hasta için uygun tedaviler değildir. Kanser ekiplerince çok iyi seçilmiş hastalarda, bu ameliyatın risklerini tolere edilebilecek hastalarda çok dikkatli bir şekilde kullanılması gereklidir’’ diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Avrupa’nın elektrikli otomobilde en hızlı büyüyen pazarı Türkiye oldu Avrupa elektrikli otomobil pazarına ilişkin güncel veriler, Türkiye’nin 2025 yılı Ocak-Kasım döneminde tam elektrikli otomobil satışlarında en hızlı büyüyen pazar olduğunu ortaya koydu. Türkiye, 11 ayda 164 bin 665 adet satış rakamı ile Avrupa’da 32 ülke içerisinde 4. sıradaki yerini sağlamlaştırdı. EBS Danışmanlık tarafından Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verileri esas alınarak hazırlanan rapora göre Türkiye, yıllık satış artış hızında da Avrupa’nın en hızlı büyüyen pazarı oldu. Verilere göre Avrupa genelinde (Türkiye dahil) elektrikli otomobil satışları söz konusu dönemde yüzde 30,87 oranında artarken, Türkiye’de bu artış oranı yüzde 111,40 seviyesine fırladı. Türkiye böylece, kendi yerli markası Togg’un da başarılı üretim planlaması ile büyüme hızında tüm Avrupa ülkelerini geride bıraktı. Kasım ayı satışlarında ise Türkiye, 17 bin 892 adet elektrikli otomobil satışı ile Avrupa 5. sırada yer aldı. Kasım ayındaki yıllık artış oranı yüzde 37,95 olarak kaydedildi. Elektrikli otomobillerin toplam otomobil satışları içindeki payına bakıldığında Türkiye’de Ocak-Kasım döneminde pazar payı yüzde 17,55 olarak tespit edildi. Bu oranla Türkiye, Avrupa’daki 32 ülke arasında 17. sırada konumlandı. Avrupa ortalaması ise yüzde 18,81 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de 2026 yılında elektrikli araç tercihinin yüzde 20’lerin üzerine çıkması bekleniyor. Raporda Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa toplam satışlarda ilk üç sırayı alırken, Türkiye’nin toplam adet bazında bu ülkeleri takip ettiği belirtildi. Pazar payında ise Norveç, Danimarka ve İzlanda gibi ülkeler yüksek penetrasyon oranlarıyla listenin üst sıralarında yer aldı. Uzmanlar, Türkiye’de elektrikli otomobil satışlarının güçlü artışında, yerli üretim etkisi, genişleyen model çeşitliliği, teşvik yapısı ve kullanıcı ilgisinin yükselmesinin etkili olduğuna dikkat çekti.
Samsun OMÜ’de hizmet içi eğitim programı düzenlendi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nca kalite yönetimi çalışmaları kapsamında planlanan hizmet içi eğitim programı düzenlendi. OMÜ Merkez Kütüphane’de gerçekleştirilen ve kullanıcı geri bildirimleri doğrultusunda düzenlenen eğitimlerle, kütüphane hizmetlerinin daha etkin, sürdürülebilir ve kullanıcı odaklı yürütülmesi hedeflendi. Eğitim programının açılış konuşmasını yapan OMÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Uğur Donbay, hizmetlerin etkinlik ve verimlilik esasına göre yürütülmesinin, birim içi iş akışlarının iyileştirilmesinin ve hizmet kalitesinin artırılmasının önemine vurgu yaptı. Programın ilk oturumunda ’Kullanıcı Hizmetleri Süreci’ eğitimi, Kullanıcı Hizmetleri Birim Sorumlusu Kütüphaneci Yeliz Yılmaz Akal tarafından verildi. Eğitimde, kütüphanede sunulan kullanıcı hizmetleri ve bu hizmetlere ilişkin süreçler bütüncül bir yaklaşımla ele alındı. Ardından düzenlenen ’Otomasyon Sistemi ve Kişisel Verilerin Korunması’ eğitimi, Teknik Hizmetler Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Şengül Hayırcı tarafından sunuldu. Oturumda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında kütüphane otomasyon sistemleri, bilgi ve iletişim teknolojileri ile veri yönetimi süreçleri hakkında bilgilendirme yapıldı. Programın devamında, ’Akademisyen ve Öğrenciyle İletişim’ eğitimi, Kullanıcı Hizmetleri Akademik Danışmanı Öğr. Gör. İbrahim Ethem Olukcuoğlu tarafından gerçekleştirildi. Bu bölümde, akademisyen ve öğrenci profilleri, iletişim biçimleri ve kullanıcı karakter analizleri üzerinden kütüphane hizmetlerinin daha etkili sunulmasına yönelik yaklaşımlar paylaşıldı. Eğitimlerin son bölümünde ise ’Protokol ve Nezaket Kuralları’ eğitimi, Daire Başkanı Uğur Donbay tarafından verildi. Oturumda, kurumsal temsil, hizmet sunumunda iletişim dili ve davranış standartları üzerinde duruldu. Eğitim programının sonunda yapılan değerlendirmede, personelin farkındalığının artırılması, hizmet süreçlerinin geliştirilmesi ve kalite yönetimi anlayışının kurumsal düzeyde güçlendirilmesinin amaçlandığı ifade edildi.