EKONOMİ - 20 Kasım 2020 Cuma 10:23

Mavi suların en lüksleri arasındaydı, şimdi söküm için rotasını Aliağa’ya çevirdi

A
A
A
Mavi suların en lüksleri arasındaydı, şimdi söküm için rotasını Aliağa’ya çevirdi

Su üstündeki yaşamda yıllarca adından söz ettiren ve 1987 yılından beri denizlerde varlığını sürdüren Astor adlı dev gemi bu defa zenginleri gezdirmek için değil, su üstündeki varlığına son vermek için rotasını İzmir Aliağa’ya çevirdi.

Korana virüsün su üstündeki hayatı da olumsuz etkilediğini belirten Su Üstünde Blog yetkilisi Eren Budaklı, “Sovyetler Birliği döneminde yolcu gemisi olarak kullanılan 1987 yılında Howaldtswerke-Deutsche Werft (HDW) tarafından Astor adı altında, Mauritius merkezli Marlan Corporation için Batı Almanya'daki Kiel tarafından inşa edilen gemi Aliağa’ya söküme geldi. 1988 yılında Fedor Dostoevskiy ismi ile İstanbul ve Kuşadası limanlarını ’da ziyaret eden gemi 1995 yılında Astor ismini alarak Alman şirket Transocean Tours’a bağlı çalıştı. İngiliz firması Cruise and Maritime Voyages’a bağlı olarak çalışmaya başlayan gemi pandemi sürecinde yolcu taşıyamadı. İngiliz firmasının iflası ile açık artırma ile satılan gemi Aliağa gemi söküm tesislerine satıldı. 7 Kasım’da İngiltere’den demir alan gemi önümüzdeki günlerde Aliağa’ya gelmesi bekleniyor” diyerek Korana virüsün hayatın her alanına olumsuz etkilediğini kaydetti.

Su Üstünde blog yönetici Eren Budaklı, “Pandemi sürecinde dünya turizm sektöründe kruvaziyer sektörü çok büyük yara aldı. Eğer bu gemiler önümüzdeki yıl da yolcu taşımaya başlamazlarsa, birçok gemiyi Aliağa’ya sökülmeye gelmesi bekliyoruz” dedi.

Murat Yalçın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri SOKÜM Kayseri İl Tespit Komisyonu toplandı Somut Olmayan Kültürel Miras (SOKÜM) Kayseri İl Tespit Komisyonu toplandı. SOKÜM Kayseri İl Tespit Kurulu 2024 yılı Kasım ayı toplantısını gerçekleştirdi. Kayseri yöresine ait somut olmayan kültürel miras unsurlarının tespiti çalışmaları için Kayseri Valiliği Toplantı Salonunda İl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr. Şükrü Dursun başkanlığında toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan İl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr. Şükrü Dursun; “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” UNESCO tarafından 2003 yılında kabul edilmiştir. Bize düşen görev hayatın kültürel uygulamalarını yaşatmak, becerileri tanıtmak, bozulmadan korunmasını sağlamak ve değişime uğramadan gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktır. İl Tespit Kurulu tarafından belirlenen toplantımızın konusuda Dorak Yoğurdu, Hacılar Bezi, Develi Cıvıklısı, Saya Gezme (sayılı gezme), Üzerlik Duvar Süsleri ile ilgili çalışmaların değerlendirilmesidir" dedi. SOKÜM Kayseri İl Tespit Komisyonu Üyeleri tarafından yapılan toplantıda Dorak Yoğurdu, Hacılar Bezi, Develi Cıvıklısı, sayılı gezme, Üzerlik Duvar Süsleri gibi kültürel mirasın birçok unsuru hakkında fikir alış verişi yapılarak yapılan çalışmalara ilişkin düzenlenecek tespit formlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü’ne sunulmasına ve ileri bir tarihte tekrar toplanılmasına karar verildi.
Kayseri Ersoy: "Türkiye Yüzyılı vizyonuyla, dış politikamızda artık pasif değil, aktif ve yönlendirici bir aktörüz" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Baki Ersoy: "Türkiye Yüzyılı vizyonuyla, dış politikamızda artık pasif değil, aktif ve yönlendirici bir aktörüz" dedi. MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşma yaptı. "Ülkemizin, mevcut milli dış politikası, bir yandan bağımsızlığımızı korurken, diğer yandan “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesinden sapmadan küresel barışa katkı sağlamaktadır. Bu vizyonla, Türkiye; krizlerin değil, çözümlerin bir parçası haline gelmiştir" diyen Ersoy; "Milli ve Güçlü Türkiye hedefi doğrultusunda, her bir diplomatik adım, milletimizin alî menfaatlerini gözeterek atılmaktadır. Ülkemiz, diplomasideki güçlü vizyonu sayesinde, hem bölgesel bir denge unsuru olmuş hem de küresel meselelerde çözüm odaklı bir aktör haline gelmiştir. Türkiye Yüzyılı vizyonuyla, dış politikamızda artık pasif değil, aktif ve yönlendirici bir aktörüz. Azerbaycan’dan Libya’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar birçok kritik meselede Türkiye’nin güçlü iradesi sahadaki dengeleri değiştirmiştir. Milli Savunma Sanayimizin başarıları ve yerli teknolojilerimizle desteklenen bu politikalar, Türkiye’nin sadece bir diplomasi masasında değil, sahada da söz sahibi olmasını sağlamıştır. Çok Boyutlu Diplomasi ile Bakanlığımız, bir yandan geleneksel müttefiklik ilişkilerimizi geliştirmekte, diğer yandan yükselen güçlerle ilişkilerimizi çeşitlendirmektedir. Avrupa Birliği ile müzakerelerden, Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki etkinliğimize, Orta Doğu’dan, Afrika’ya kadar geniş bir yelpazede aktif diplomasi yürütülmektedir" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin insani diplomasi alanında dünyanın en fazla insani yardım sağlayan ülkekonumunda olduğunu kaydeden Baki Ersoy; "Bu, sadece mazlum milletlerin umudu olmakla kalmamakta, aynı zamanda Türkiye’nin vicdan diplomasisini tüm dünyaya göstermektedir. Diğer taraftan, Türkiye’nin sınır güvenliği ve terörle mücadele diplomasi alanında gösterdiği kararlı duruş hem bölgemizde barışı sağlamış hem de müttefiklerimize güven telkin etmiştir" dedi. Filistin meselesine değinen Ersoy; "Filistin meselesine gelecek olursak; bu mesele, Dışişleri Bakanlığımızın uluslararası arenada yürüttüğü adalet ve vicdan odaklı politikanın en güçlü örneklerinden biridir. Filistin halkının onurlu mücadelesine destek olmak ve uluslararası hukukun üstünlüğünü savunmak, sadece diplomatik bir mesele değil, aynı zamanda tarihî ve insani bir sorumluluktur. Sayın Bakanım; Filistin için yaptığınız yoğun diplomatik temaslar, Gazze’ye insani yardım ulaştırma çabaları ve uluslararası toplumu harekete geçirme konusundaki liderliğiniz, hepimiz için gurur vericidir. Bugün Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaşanan mezalim, sadece Filistin’in değil, tüm insanlığın vicdanını yaralamaktadır. İsrail’in uyguladığı soykırım ve saldırgan politikalarına karşı ülkemiz, her platformda "Bağımsız Filistin Devleti" çözümünü kararlılıkla savunmaktadır. Türkiye’nin bu yönde sergilediği güçlü duruş hem İslam İş birliği Teşkilatı hem de diğer uluslararası mekanizmalar nezdinde önemli sonuçlar doğurmuştur. “1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti”, bu sorunun nihai çözümü için tek çıkış yoludur. Türkiye’nin liderliğinde oluşturulan garantörlük mekanizması önerisi ve uluslararası toplum üzerindeki diplomatik baskılar, bu hedefe yönelik somut ve tarihi adımlar olarak önümüzde durmaktadır" şeklinde konuştu. Rusya-Ukrayna savaşına dikkat çeken MHP’li Ersoy; "Üç yıldır devam eden bu savaş, yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte de etkilerini hissettiren bir krizdir. Böylesine karmaşık bir çatışma ortamında ülkemizin üstlendiği rol, Türkiye’nin barışçı ve adil dış politika anlayışının somut bir tezahürüdür. Sayın Bakanımızın belirttiği gibi, Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi, yalnızca bölge halklarını değil, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanı etkileyen küresel bir gıda krizinin önlenmesinde hayati bir rol oynamıştır. Türkiye’nin 33 milyon ton tahılın dünyaya ulaştırılmasına vesile olması, sadece insani bir başarı değil, aynı zamanda diplomatik bir zaferdir. Bu girişim, Türkiye’nin çözüm odaklı ve vicdani diplomasisinin dünya için ne kadar kıymetli olduğunu göstermiştir. Öte yandan, savaşın Karadeniz’e sıçramaması için ticari seyrüseferin emniyet altına alınması yönünde sürdürülen çalışmalar, ülkemizin bölgesel istikrar için ne denli stratejik bir vizyona sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna ile sürdürdüğü düzenli siyasi diyalog sayesinde, çatışmanın sona erdirilmesi ve kalıcı bir çözümün sağlanması adına tarafsız ve adil bir aracı olmayı başarmıştır. Türkiye’nin savaş ortamında bile Kırım Tatarları başta olmak üzere siyasi tutukluların, savaş esirlerinin ve sivillerin ailelerine kavuşmaları için gösterdiği çabalar, insani diplomasi anlayışımızın güçlü bir yansımasıdır. Bu girişimler, Türkiye’nin insan hakları ve özgürlükler konusundaki hassasiyetini uluslararası alanda açıkça ortaya koymaktadır" dedi. Ersoy, konuşmasını şu şekilde tamamladı; "Suriye politikalarımız ise terörle mücadele, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve Suriyelilerin gönüllü dönüşü gibi ana unsurlar üzerinden şekillenirken, bu çerçevede sergilenen kararlı duruşunuzu takdirle karşılıyoruz. Astana Süreci kapsamında sağlanan kazanımların korunması ve bölgedeki çatışmaların yayılmasının önlenmesi hususunda sürdürülen çabalar, Türkiye’nin barışçıl ve çözüm odaklı yaklaşımını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Irak’la geliştirilen yakın ilişkiler, hain terör örgütü PKK’nın “yasaklı örgüt” ilan edilmesi gibi kritik adımlarla daha da anlam kazanmıştır. Sayın Bakanımızın Afganistan, Pakistan ve İran gibi bölge ülkeleriyle ilgili değerlendirmeleri, Türkiye’nin bu coğrafyada barış ve istikrarı teşvik eden sorumlu bir aktör olduğunu bir kez daha teyit etmektedir. Güney Kafkasya’daki gelişmelere dair yapılan vurgular, kardeş Azerbaycan’la ilişkilerimizin örnek bir seviyede sürdüğünü ve bölgesel barış adına tüm aktörlerin teşvik edildiğini göstermektedir. Dışişleri Bakanlığımızın, savunma sanayiinden enerji projelerine, ticari iş birliklerinden insani yardımlara kadar birçok alanda Türkiye’nin öncülüğünü güçlendiren faaliyetlerini takdirle karşılıyor; bu vizyonun daha ileriye taşınacağına inancımı yineliyorum."