GÜNDEM - 27 Ocak 2019 Pazar 06:56

Manisa'da 4.3 büyüklüğünde deprem

A
A
A
Manisa'da 4.3 büyüklüğünde deprem

Manisa’nın Akhisar ilçesinde 4.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, Manisa’nın Akhisar ilçesinde saat 06.15’de yerin 11.4 km derinliğinde 4.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem Manisa ve çevre illerde hissedildi. 

Öte yandan 25 Ocak Cuma günü İzmir’in Menemen ilçesinde ise 4.4 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çankırı Çankırı’da olumsuz hava şartları bal üretimini olumsuz etkiledi Çankırı’da yaz mevsiminde etkili olan olumsuz hava şartları sebebiyle arıcılar istediği bal rekoltesini alamadı. Arıcılar, gelecek sezon eski verimi yakalamak istiyor. Hayvansal üretimin önemli bir parçasını oluşturan ve yaklaşık 55 bin kovana, 600 civarında yetiştiriciye sahip Çankırı’da, bu yıl olumsuz iklim şartları nedeniyle kovandan ayrılamayan arılar, ani sağanak yağışlar sebebiyle de nektarlı bitkilerden faydalanamadı. Yaşanan durum sebebiyle bal üretimi büyük ölçüde düştü. Çiftçiler, umudunu bahar ayından beklerken Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, önümüzdeki sezonda üreticilerin kazanacağı bir ortamda sahaya çıkacaklarını ümit ettiğini söyledi. “İnşallah, en az zarar ve kayıp ile bu kışı atlatıp önümüzdeki sezonda üreticilerimizin kazanacağı bir ortamda sahaya çıkmalarını ümit ediyoruz” Arı yetiştiricilerinin hayvansal üretimde en bilinçli kesim olduklarını söyleyen Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, “İlimizde hayvansal üretim içerisinde arıcılık, ciddi bir öneme sahiptir. Ortalama 55 bin kovanımız ve yaklaşık 600’de yetiştiricimiz vardır. Arı yetiştiricilerimiz, yetiştiriciler arasında en bilinçli olan kesimi temsil etmekteler. Arı yetiştiriciliğini ne kadar da bilinçli yaparsanız yapın, iklim ve mevsimle alakalı bir yetiştiriciliktir. Bu sene maalesef arı yetiştiricileri için çok arzu edilen bir iklim olmadı. Kış dönemi, arıların kovanda en az hareket edeceği dönem olmalı. Bu yüzden şuan için bahar dönemine kadar çok fazla yapabileceğimiz bir şey yok. İklime ve hava şartları arı yetiştiriciliği için uygun olmadığı için kayıplarımızın olacağını tahmin ediyoruz. Önümüzdeki yıl, üretim için hazır bir halde sahaya çıkacağı ortamı sağlama adına gayret edeceğiz. İnşallah, en az zarar ve kayıp ile bu kışı atlatıp önümüzdeki sezonda üreticilerimizin kazanacağı bir ortamda sahaya çıkmalarını ümit ediyoruz” dedi. “İyi verim almak üreticinin elinde değil” Tek temennisinin bahar ayını beklemek olduğunu belirten arı yetiştiricisi Mehmet Özdemir, “İlkbahar’da çiçeklerin açmasıyla birlikte balda verim çok güzel oluyordu. Ama son zamanlardaki iklim şartlarından dolayı verim alamıyoruz. Arıyı doğal ortamında akışına bırakıyoruz. Sadece beslenme aşamasında şerbet veriyoruz. Diğer zamanlar vermiyoruz. İyi verim almak üreticinin elinde değil. Sürekli şerbet ve glikoz versek verim alırız ama organik olmuyor. Arılar çitaları bile tam dolduramıyorlar. Masrafımızı kurtarıyor ama fazlada kar etmiyoruz. İnşallah seneye mevsimler istediğimiz gibi giderse güzel bal elde ederiz. Tek temennimiz bu” diye konuştu.
Van Van’da Yeli Malı Haftası etkinliklerle kutlandı Van’ın Tuşba ilçesine bağlı Gölyazı İlkokulu’nda, "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası" kutlandı. Her yıl Aralık ayında okullarda kutlanan "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası" çerçevesinde farklı eğitim kademelerinde etkinlikler düzenleniyor. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Van’daki okullarda da hafta çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Tuşba ilçesine bağlı Gölyazı İlkokulu’nda gerçekleştirilen etkinlikte öğrenciler, evlerinden getirdikleri yöresel ürünleri sergileyerek tanıttı. Keledoş, ayran aşı, sarma gibi yöresel lezzetlerin yanında kek, pasta ve meyvelerde öğrenciler tarafından paylaşıldı ve tadıldı. Etkinlikle ilgili konuşan sınıf öğretmeni Selim Çakır, Türk malına rağbeti arttırma adına Türkiye’nin her tarafından kutlandığını belirerek, “Öğrencilerin en çok sevdiği günlerden bir tanesi olmuş. Bizde bu vesileyle çocuklarla birlikte kutluyoruz. Velilerimiz daha çok yöresel ürünler göndermişler. Keledoş, ayran aşı, yaprak sarması ve çiğ köfte göndermişler. Yani yok diyebileceğimiz her şeyi göndermişler. Bizde bu manada her zaman yanımızda olan velilerimize teşekkür ediyoruz” dedi. Çocukların Yerli Malı Haftasını dört gözle beklediğini vurgulayan Çakır, “Çocuklar zaten sabahın köründe gelip, sabırsız bir şekilde bekliyorlar. Şuan onların günü. Eskiden halk tedarik noktasında sıkıntı yaşıyordu. Ama şuan insanlar her şeye ulaşabiliyor. Dün başka bir sınıfımızda velilerimiz Kayseri yağlamasını getirmişlerdi. Biz eskiden Kayseri yağlaması nedir bilmiyorduk bile. Evimizde olan şeyi getirirdik. Tandır ekmeği, otlu peyniri ve ceviz getirirdik. Ama şimdi insanlar teknoloji sayesinde başka bir yerdeki kültürü bile tanıyor ve o kültür bize mal oluyor. Bu nedenle şimdiki çocuklar çok şanslı” ifadelerini kullandı. Yerli Malı Haftasını çok sevdiklerini belirten öğrenciler ise bu haftanın okulda en sevdikleri etkinliklerden biri olduğunu söylediler.
Amasya Oluz Höyük kazısında 2 bin 100 yıllık kuş şeklinde asker düdüğü bulundu Amasya’daki Oluz Höyük kazısında kuş şeklinde tasarlanıp pişirilmiş topraktan yapılmış 2 bin 100 yıllık asker düdüğü bulundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, askerler arasında haberleşmede kullanıldığını düşündükleri düdüğün Roma’dan önce bölgede hüküm süren Mithridatlar Hanedanı’nın en güçlü kralı 6. Mithradates Dönemi’ne ait olduğunu açıkladı. Basit bir ses çıkarma aleti değil Üflenmesiyle birlikte çalışır haldeki düdüğün iki önemli özelliğinin olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dönmez, “İlki basit bir ses çıkarma aleti olmayıp üzerinde bulunan 4 delikle beraber melodi oluşturma özelliğine sahip. İkinci önemi ise düdükler genelde asker düdüğü olarak Roma kültürüne mal edilen aletler. Fakat burada çıkan düdük M.Ö 1. yüzyıla ait.6. Mithridates Dönemi’ne ait. Bu düdükleri Roma’dan önce Anadolu’ya özgün krallıklarda kullanıldığını düşünüyoruz” diye konuştu. Yabani bir kaza ya da angut kuşuna benziyor Düdüğün kuş şeklinde tasarlanmasının Roma Dönemi’nde de görülen bir gelenek olduğuna değinen Dönmez, “Yabani bir kaza ya da angut kuşuna benzemesi bizim için çok şaşırtıcı değil. Çünkü Oluz Höyük’ün yanında Hitit Dönemi’nden beri bir göl olduğunu biliyoruz. Bu gölün ekosistemi zengin bir kuş cenneti olduğunu biliyoruz. Buradaki kuşların da Oluz Höyüklüler tarafından doğru biçimde gözlemlendiği, bazen çanak, çömlekler üzerine işlendiğini biliyoruz. Burada da Amasya’ya özgü endemik bir kuşun düdük üzerinde figürleştiğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uyguladığı ‘Geleceğe Miras Projesi’ çerçevesinde ilerleyen kazılarda bulunan asker düdüğünün temizlik ve konservasyon çalışmalarının tamamlanması sonrası Amasya Müzesi’ne teslim edileceği bildirildi.