GÜNDEM - 25 Ekim 2020 Pazar 09:16

Karlıtepe Mesire Alanı sonbaharda da vatandaşların tercih ettiği yerler arasında oldu

A
A
A
Karlıtepe Mesire Alanı sonbaharda da vatandaşların tercih ettiği yerler arasında oldu

İstanbul'un simgesi 3 köprünün en yüksekten izlendiği, gezinti, piknik, spor alanları, bisiklet ve yürüyüş yollarıyla kısa sürede şehrin gözdesi olan Karlıtepe Mesire Alanı, eşsiz manzarası ve sosyal alanlarıyla sonbaharın en güzel adresleri arasında da yerini aldı. Sonbaharın eşsiz manzarasına ait Karlıtepe havadan görüntülendi.

İstanbul Boğazı’na hâkim konumuyla Ayasofya'dan Karadeniz'e uzanan geniş bir perspektife sahip Karlıtepe Mesiresi şehrin dört bir yanından ziyaretçilerin akın ettiği yaz aylarının ardından sonbahar manzara ve aktivitelerini sunmaya başladı.

Beykoz Belediyesi tarafından yeşil doğada şehre nefes aldıran alternatif bir alan olarak kurulan Karlıtepe Mesiresi şu sıralar sonbahar renkleri ve kuş sesleri eşliğinde temiz havada yürüyüş ve spor yapmak isteyenleri ağırlıyor.

2,5 km uzunluğundaki ağaçlıklı parkurunda yürüyüş ve spor yapan ziyaretçiler ardından yağmur barınakları ve seyir teraslarında manzaraya karşı yorgunluk atıyor. İstanbulluların uğrak mekânı olan mesire yerinde hem ziyaretçiler hem de lezzet tutkunları için hazırlanan “Karlıtepe Restoran” ise kahvaltıdan akşama yemeğine zengin bir menü sunuyor.

Doğayla uyumlu ahşap bir konseptte kurulan “Karlıtepe Restoran” sıcak ortamı ve özel lezzetleriyle 09.00-23.00 saatleri arasında hizmet veriyor.

Karlıtepe Mesire Alanı sonbaharda da vatandaşların tercih ettiği yerler arasında oldu

Karlıtepe Mesiresi'nde neler var?

İlçedeki turizm yatırımları kapsamında 254 dönümlük büyük bir arazide kurulan mesirede 77 adet açık ve kapalı seyir terası, 2,5 km uzunluğunda yürüyüş yolu, 560 m bisiklet parkuru, 424 m2'lik doğal gezinti terası, piknik ve spor alanları ile 2 amfi tiyatro bulunuyor. Ziyaretçilerin piknik, spor ve eğlenceyi bir arada bulabildiği, mesirede restoranın yanı sıra, doğayla uyumlu büfeler, kameriyeler, seyir terasları, yağmur barınakları, piknik masaları yer alıyor. Mesireye gelen misafirler golf arabalarıyla alanda ücretsiz gezinti yapabiliyor.

Doğalgazlı Mangal Üniteleri

Ailelerin temiz bir ortamda mangal yapabilmesi için alana 6 adet büyük kameriye de bulunuyor. İçinde doğal gazlı mangal ünitelerinin yer aldığı kameriyelerde ziyaretçiler kilogram başı ücret karşılığında etlerini kendileri pişiriyor, dileyenlere görevliler hizmet veriyor.

Engelsiz Oyun Parkı

Çocuklar için modern ve eğlenceli 5 oyun parkının kurulduğu alanda engelli çocukların güvenle oynayabileceği bir de engelsiz oyun parkı yer alıyor. Karlıtepe Mesiresi'nde mini futbol sahası, basketbol ve voleybol sahaları ise gençleri bekliyor. Alanı boydan boya geçen 1700 metre uzunluğunda araç yolunun yapıldığı mesireye ziyaretçi yoğunluğu düşünülerek 645 araçlık bir otopark ile ziyaretçilerin ibadet ihtiyaçları için mescitler de yapıldı.

Karlıtepe Mesire Alanı'na pikniğe gelen Hatice Bayrak; “İlk önce temizliğinden dolayı, manzarasından dolayı ve sakinliğinden dolayı tercih edeceksiniz. Bugün arkadaşımın tavsiyesi üzerine geldim ve çok beğendim. Çok beğendim, çok rahat. Herkese tavsiye ederim. Beykoz Belediyesi’ne de çok teşekkür ederiz “ dedi.

Karlıtepe Mesire Alanına ailesi ile birlikte gelen Necati Gezmiş; “Ailecek geldik buraya, ara sıra geliyoruz çok hoşumuza gitti burası, benim üçüncü gelişim. Boğaz ayaklarımızın altında adeta. Tuvaleti, oyun alanı her şeyi çok güzel” İfadelerinde bulundu.

Hafta sonunda Karlıtepe Mesire Alanını tercih eden Canan Gökçe Budur; “Biz burayı üç hafta önce keşfettik ve üç haftadır da hafta sonları buraya geliyoruz. Çocuğumuz var. İstanbul’da tenha, temiz ve oksijeni bol yerler arıyoruz. Ve çok güzel burası tam aradığımız yer. Parkı da var. Manzarası harika, ormanın içinde sessiz sakin bir yer. İstanbul dışında bir yere gelmiş gibi hissediyoruz açıkçası buraya gelince" İfadelerinde bulundu.

Deniz Özkök - Halit Arslan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.