SPOR - 12 Mayıs 2020 Salı 23:42

Karantinadaki milli futbolcu Zeki Çelik'ten önemli açıklamalar

A
A
A
Karantinadaki milli futbolcu Zeki Çelik'ten önemli açıklamalar

Korona virüs salgını nedeniyle Fransa’da liglerin sona erdirilmesinin ardından Türkiye’ye gelen ve Gaziantep’teki KYK yurdunda 14 günlük karantinaya alınan milli futbolcu Mehmet Zeki Çelik, #evdekalhareketsizkalma adlı platformun canlı yayınında açıklamalarda bulundu.

Tüm dünyada spor müsabakalarını derinden etkileyen korona virüs salgını nedeniyle Fransa Lig 1’de sezon geçtiğimiz haftalarda sonra erdirilmişti. Ligin sona erdirilmesinin ardından Fransa’nın Lille takımında forma giyen milli futbolcu Mehmet Zeki Çelik de Gaziantep FK’lı futbolcularla birlikte Türkiye’ye dönerek Gaziantep’te karantinaya alındı. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi Yurtlar Kurumu Ümmü Gülsüm Yurdu’nda 14 günlük karantinaya tabi tutulan Zeki Çelik, bakanlığın pandemi sürecinde hayata geçirdiği #evdekalhareketsizkalma adlı platformun canlı yayın konuğu oldu.

Zeki Çelik, yayında, Lille'e transfer süreci, transfer söylentileri, milli takım başarısı, en beğendiği oyuncular ve unutamadığı maçlar gibi pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

“Gaziantep’te karantinadayım”

Katıldığı yayında önemli açıklamalarda bulunan Zeki Çelik, Türkiye’ye dönüş hikayesi ve 14 günlük karantina sürecinden bahsederek, “Yaklaşık 12 gün önce Paris’ten Frankurt’a gittik. Oradan da Gaziantep FK’lı futbolcularla birlikte Gaziantep’e geldim. Çok güzel bir süreçti ve burada bizi karantinaya aldılar. Burada bize çok iyi bakıyorlar, çok iyi ilgileniyorlar.

Zaten odalarda tek kalıyoruz. Koridorlara çıkmak bile yasak ama Gaziantep FK da bu süreçte bize çok destek oluyor. Vaktimiz hep odada geçiyor. O yüzden karantina süreci sıkıcı geçiyor ama biraz İngilizceye öğrenmeye ve kitap okumaya yoğunlaştım. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bunun dışında Gaziantep’te karantinada olduğum için bir iki kilo almış olabilirim. Çünkü bize çok iyi bakıyorlar ama futbolu çok özledim. Futboldan ilk kez bu kadar uzak kaldım. Çünkü antrenman yapmayı çok seviyorum” dedi.

İstanbulspor’dan Lille’e transfer süreci

Lille’e transfer süreci ile ilgili de açıklamalarda bulunan Zeki Çelik, "İstanbulspor’da çok başarılı oldum. Orada Yalçın Koşukavak hocam sayesinde çok şey öğrendim. Çünkü Yalçın hoca modern futbolu çok iyi biliyor ve bunu bana çok iyi aşıladı. Ben de çok çalışarak kendimi geliştirdim ve sonrasında Lille takımı beni takip etmeye başladı. Sonrasında da bir Karabükspor maçı sonrası benimle görüşmek istediler ve ardından transfer süreci başladı.

Lille’e transfer olacağım zaman ilk teklif geldiğinde takım düşme potasındaydı. O süreçte Süper Lig’de büyük takımlardan da teklifler vardı. Ben de Lille ile görüşmemde onlara ligde kalmanız halinde gelebileceğimi söyledim. Sonrasında Lille ligde kalınca da ben teklifi kabul ettim. Onlar da çok iyi ilgilendiler. İyi ki de gelmişim diyorum" şeklinde konuştu.

"Hedefim hep yukarı doğru gitmek"

Transfer söylentileri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Zeki Çelik, "Şimdi iki yıldır Lille’deyim. Burada mutluyum ama hedefim hep yukarı doğru gitmek. O yüzden daha iyi yerlerden teklif gelirse düşünürüm elbette ama sonuç olarak takımımda çok mutluyum. Bir yere gitmesem de takımımı seviyorum” ifadelerini kullandı.

Karantinadaki milli futbolcu Zeki Çelik'ten önemli açıklamalar

“Lille’de en iyi Yusuf’la anlaşıyorum”

Formasını giydiği Lille takımında en çok Yusuf Yazıcı ile anlaştığını belirten Zeki Çelik, “Takımda en çok Yusuf Yazıcı ile iyi anlaşıyorum. Yabancı oyunculardan da sol bek Bradaric ile iyiyiz, bir diğer sol bek Reinildo ve stoper Tiago ile iyi anlaşıyorum. Yani hep kendi yaş gruplarımla iyi anlaşıyorum” diye konuştu.

“Türk futbolunda yabancılara düşkünlük var”

Türk futbolunda çok fazla yabancı düşkünlüğü olduğunu ve bunun genç futbolcuları olumsuz etkilediğini de aktaran Zeki Çelik, “Türk futbolunda yabancılara düşkünlük var. Genç oyunculara pek önem verilmiyor. Ben bu gençlerden biriydim ama takımımda şans bulduktan sonra Lucescu hoca da milli takımda bana şans vermeye başladı ve sonrası da hep güzel oldu. Lille taraftarları buradaki gibi fanatik değil. Yani yurt dışında pek çok ülkede fanatiklik yok ama profesyonellik var. Burada hocamla da aram çok iyi, beni çok iyi destekledi. Çok şey öğretti bana. Ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum” dedi.

“En iyi sağ bek Liverpool’daki Arnold”

Yurt dışında en çok beğendiği oyuncuları da sıralayan Zeki Çelik, “Kendi mevkiinde Brezilyalı Dani Alves’i çok beğeniyordum, eskiden çok izlerdim. City’deki Walker’ı da çok beğeniyorum. Dortmund’daki Piszczek çok izliyorum. Şuan dünyanın en iyi sağ beki Liverpool’daki Arnold diyebilirim. Onun dışında Kimmich, Carvajal, Walker ve Hakimi gibi oyuncuları beğeniyorum” ifadelerine yer verdi.

“Gökhan Gönül’ü çok izlerdim”

Türkiye’de en beğendiği oyuncuları da sıralayan Zeki Çelik, “Türkiye’de ise Gökhan Gönül’ü çok izler ve beğenirdim. Hücümsal yönüne çok dikkat ederdim. Şener Özbayraklı’yı da beğenirdim. Bunun dışında Galatasaraylı Mariano’yu da çok beğeniyorum” dedi.

“Emre Belözoğlu’nu beğeniyorum”

Karakter olarak Emre Belözoğlu’nu beğendiğini ve kendilerine çok destek olduğunu da belirten Çelik, “Türkiye’de karakter olarak Emre Belezöğlu’nu çok seviyorum. Emre abi, çok şey öğretti, çok destek oldu bana ve diğer futbolculara. Milli takımda ise en çok Merih Demiral’la iyi anlaşıyorum. Çünkü Merih’le U-20’den beri 4-5 yıllık bir arkadaşlığımız var. Diğer oyuncularla da aram iyidir. Çağlar ve Cengiz Ünder’le de çok iyi anlaşıyorum” şeklinde konuştu.

“Konsol oyununda Merih’i yeniyorum”

Her futbolcu gibi kendisinin de konsol oyunlarını çok sevdiğini aktaran ve en çok online olarak Merih Demiral’la oynadığını vurgulayan Zeki Çelik, “Konsol oyunlarını çok seviyorum. En çok FIFA oynamayı seviyorum. Lille’deki fizyoterapistimle çok oynuyoruz. Onun dışında online olarak Merih’le çok oyun oynuyoruz ve genelde de ben kazanıyorum” dedi.

“Fransa maçını unutamıyorum”

Milli takım ile Fransa’ya karşı oynanan 2-0’lık maçı unutamadığına değinen Zeki Çelik, “Kariyerim boyunca en unutamadığım maç 2-0 galip bitirdiğimiz Fransa maçıydı. Onun dışında son İzlanda maçı ve milli formayı ilk giydiğim Rusya maçını unutamıyorum” ifadelerine yer verdi.

“Milli başarı ekip ruhuyla geldi”

Milli takımdaki başarının ekip ruhuyla ortaya çıktığını söyleyen Zeki Çelik, “Zaten milli takımda çok iyi bir ekip olduk. Milli takımdaki başarının sırrı da Çağlar, Cengiz, Merih, Enes, Yusuf ve Abdulkadir gibi takımdaki pek çok oyuncu ile genç milli takımlardan beri oynuyor olmamızdır. Onun dışında da arkadaşlığımız çok iyidir. Bunun yanında Emre Belözoğlu, Burak Yılmaz, Mahmut Tekdemir, Mert Günok gibi milli takım havasını çok iyi bilen, tecrübeli oyuncular da bize destek olunca başarı geldi. Hocamız da bize çok iyi bilgi aktarımı yaptı. Halkımızın ne istediğini bize iyi bir şekilde anlattı ve bu da bizi gaza getirdi. Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ne başlarken de Emre abi bizimle çok konuşur, çok destek olurdu. Bizi motive ederdi. Bu koşullar da milli takımda başarıyı getirdi” dedi.

“İsmim Saki olacaktı Mehmet Zeki oldu”

Canlı yayınında ismini kimin verdiği ile ilgili bir soruya da cevap veren ve aile yapısından da bahseden Zeki Çelik, “İsmimi babam vermiş. Bunun bir hikayesi de var. Yani normalde ismimin Saki olması gerekiyormuş ama o dönem nüfus memuru yanlış yazdığı için ismim Saki yerine Mehmet Zeki olmuş. Ailem Bursa’da yaşıyor. Dokuz erkek kardeşiz. Kız kardeşim yok. En küçük çocuk benim. Ben 18 yaşına kadar Bursa’da kaldım. Sonrasında da İstanbul’daydım. Fransa’ya transfer olunca da yaklaşık iki yıldır Lille’deyim. Evde de en küçük çocuk olduğum için biraz da fazla seviliyorum. Evlilik için de biraz erken diye düşünüyorum ama ilerde olabilir tabi” diye konuştu.

Said Vakkas Yağcı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Nemrut’un maskotu bozayılar ve ekosistem tehlike altında Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan 2 bin 948 rakımlı Nemrut kalderasında artan ziyaretçi yoğunluğu hem vahşi yaşamı hem de insanların güvenliğini tehdit etmeye başladı. Dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü civarında yaşayan bozayılar, son dönemde daha çok ilgi çekmeye başladı. Bozayıların görüntüsü son zamanlarda medyada da sık sık yer alıyor. Nemrut’un sevimli ayıları, sevimli hallerinin yanında son dönemde saldırgan tavırlarıyla da dikkat çekmeye başladı. Sevimli ayıların son dönemde agresifleşmeye başlaması birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Kalderanın doğal güzelliğini görmek isteyenlerin yanı sıra sırf ayıları görmek için kalderaya akın edenlerin sayısı son dönemde hayli artmış durumda. Ayılarla fotoğraf çekmeye ve onları elleriyle besmeleye çalışan ziyaretçiler, aynı zamanda bölgedeki ekosistemin doğal dengesinin bozulmasına neden oluyor. Yaşanan süreci değerlendiren uzmanlar ise ziyaretçilerin bölgeye artan ilgisi nedeniyle hem vahşi yaşamı hem de insan güvenliğini tehdit eden unsurlara dikkat çekiyor. “Ekosistemdeki dengenin bozulmasına neden oluyor” Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Acil Durum ve Afet Yönetimi Uzmanı Hakan Okay, her gün yüzlerce ziyaretçinin akın ettiği kalderadaki büyük tehlikeye dikkat çekti. Son dönemde ziyaretçilerin bölgeye artan ilgisinin hem vahşi yaşamı hem de insan güvenliğini tehdit eden tehlikeli durumlar oluşturmaya başladığına işaret eden Acil Durum ve Afet Yönetimi Uzmanı Okay, “Nemrut kalderası, doğal güzellikleri ve eşsiz manzarası ile her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlayan önemli turistik bölgelerden biridir. Kalderada bulunan krater gölü, çevresindeki zengin bitki örtüsü ve çeşitli vahşi yaşam türleri, özellikle doğa severler için cazip bir destinasyon haline gelmiştir. Ancak son dönemde, ziyaretçilerin bölgeye artan ilgisi hem vahşi yaşamı hem de insan güvenliğini tehdit eden tehlikeli durumlar oluşturmaya başlamıştır. Özellikle kalderada yaşayan bozayılarla ziyaretçilerin sık sık karşı karşıya kalmaları, önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Bazı ziyaretçiler, ayıları elleriyle beslemeye çalışmakta ve tehlikeli şekilde yakın temasta bulunarak ayılarla fotoğraf çektirmek istemektedir. Bu durum, ziyaretçilerin ayı saldırılarıyla karşılaşmalarına neden olmakta ve hem insanlar hem de vahşi yaşam için büyük risk oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra kalderaya her geçen gün artan insan ziyaretleri, aynı zamanda bölgedeki ekosistemin de doğal dengesini bozmaktadır. Ayılar, insanların bıraktığı yiyecek atıkları nedeniyle doğal beslenme alışkanlıklarını değiştirebilmekte ve bu da hem ayılar hem de diğer yaban hayvanları için uzun vadeli sorunlara yol açabilmektedir. Bozayıların insanlardan yiyecek temin etme alışkanlığı geliştirmesi, vahşi yaşamın doğal davranışlarını olumsuz yönde etkileyerek ekosistemdeki dengeyi bozmaktadır. Ayrıca, bölgeye yoğun insan akını, ayıların yaşam alanlarını daraltmakta ve onları daha sık insanlarla karşı karşıya bırakmaktadır” dedi. “Sadece vahşi yaşam için değil, insan güvenliği için de ciddi bir tehdit oluşturuyor” Ziyaretçilerin ayılarla yakınlaşma çabalarının sadece vahşi yaşam için değil, aynı zamanda insan güvenliği için de ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Okay, “Ayılar, içgüdüsel olarak koruma ve saldırı davranışı sergileyebilirler. Bu da zaman zaman yaralanmalar başta olmak üzere tehlikeli karşılaşmalar yaşanmasına neden olabilmektedir. Son dönemde, medyada ayı saldırılarına ilişkin haberlerin artışı da, bu sorunun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Bu sebeple istenmeyen sonuçların önüne geçmek için bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu meyanda bölgede ziyaretçilere yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı ve özellikle ayılarla olan etkileşimin tehlikeleri vurgulanmalıdır. Ayıların beslenmemesi, fotoğraf çekmeye çalışılmaması gerektiği konusunda daha çok bilgilendirici levhalar konulmalı ve rehberler aracılığıyla ziyaretçilere sürekli uyarılar yapılmalıdır. Bölgedeki vahşi yaşamın korunabilmesi için ayıların ve diğer vahşi hayvanların yaşam alanlarının bozulmaması adına gerekli önlemlerin alınıp, atık yönetimi politikaları uygulanmalıdır. Bölgedeki ayı popülasyonunun ve diğer vahşi hayvanların sağlığı ve davranışları sürekli olarak izlenmeli, gerektiğinde vahşi yaşamı koruma önlemleri alınmalıdır. Bu amaçla, doğa koruma uzmanlarının rehberliğinde bilimsel araştırmalar yapılmalı ve kaldera ekosisteminin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. Sonuç olarak, Nemrut kalderası gibi doğal güzelliklere sahip alanların korunması, hem doğal hayatın devamlılığı hem de insan güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bölgeye yapılan insan müdahalesi kontrol altına alınmadığı takdirde, hem vahşi yaşam büyük bir zarar görecek hem de insanlarla vahşi hayvanlar arasındaki tehlikeli karşılaşmalar artacaktır. Bu nedenle, ziyaretçilerin bilinçlendirilmesi ve doğa koruma politikalarının sıkı bir şekilde uygulanması kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Bu önlemler ivedilikle alınmazsa ise korkarım ki yakın bir zamanda hiç istenmeyen sonuçlarla yüz yüze kalmak durumunda kalınacaktır” şeklinde konuştu.
Çanakkale (Özel) 2 bin 400 yıllık tiyatro Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyündeki 2 bin 400 yıllık Alexandria Troas Antik Kenti’nin yaklaşık 12 bin kişilik tiyatrosu gelecek yıllarda yapılacak olan kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyündeki Alexandria Troas Antik Kenti’nde kazı çalışmaları 1 Temmuz’da başladı. Yıl sonuna kadar kazı çalışmalarının devam etmesi planlanıyor. Kazı çalışmaları 2011 yılından bu yana Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Öztepe başkanlığında sürdürülüyor. Bu yıl kazı çalışmaları yaklaşık 40 kişilik ekipler gerçekleştiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve maddi desteğinin yanı sıra Ankara Üniversitesi, İÇDAŞ A.Ş’nin desteklediği Alexandria Troas Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları bu yıl kentin merkezi konumunda olan forum merkezi ile forum merkezinin çeşitli noktalarında devam etti. Kentin merkezinde devam eden kazı çalışmalarının yanı sıra antik kente yaklaşık 200 metre uzaklıkta zeytin tarlaları içerisinde Kuzey Ege Denizi ve turizm merkezi Bozcaada ilçesi manzaralı yaklaşık 12 bin kişilik bölgenin en büyük tiyatrosu özelliğini taşıması beklenen 2 bin 400 yıllık Alexandria Troas Antik Kenti’nin tiyatrosu gelecek yıllarda yapılacak olan kazı çalışmasıyla gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Alexandria Troas Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, Anadolu coğrafyasına baktıklarında bugüne kadar ulaşmış olan Roma kentlerinde kültürel etkinlikler için ayrılmış alan ve yapılara rastlandığını söyledi. Alexandria Troas Antik Kenti’nde de bu yapılardan bir tanesi olduğunu da belirten Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, "Bu yapılardan bir tanesi bir kısmı itibarıyla kazmaya başladığımız, bu yıl çalışmasına devam edeceğimiz Odeon yapısı. Odeon’lar genelde çatıları kapalı kültürel etkinlikler için kullanılan yapılar olarak adlandırılır. Hatta şu anda elimin altında duran kitabe heykel kaidesi bize bu Odeon’la ilgili de bilgi veriyor. Bu Odeon’nun içerisinde Midilli’den gelmiş olan bir müzisyenin burada bir başarı kazandığı ve başarı sonucu olarak ödüllendirildiği, heykelinin de buraya dikildiği gösteriyor. Bu açıdan önemli bir kitabe, heykel elimize ulaşmamış ama en azından burada Midillili, Lesbos’lu bir yarışmacının, bir şarkıcının burada bir başarı kazandığını anlıyoruz. 2006 yılında Odeon’un hemen tapınağa bakan kısmında gün ışığına çıkarılan bir kitabe var. İmparator Hadrian döneminde, Milattan Sonra 2’nci yüzyıla yaklaşık 1850 yıl öncesine tarihlendirilen bir kitabe. Kitabe üç mektubu içeriyor, bu üç mektupta İmparator Hadrian festival takvimleri, festival takvimlerinin, kentte yapılacak festivallerin nasıl düzenleneceğini, başarı kazananların nasıl ödüllendirileceğine varıncaya kadar çeşitli direktifleri bu üç mektuba kazıtmış ve bu da bir büyük kitabe olarak günümüze kadar ulaşmış. Şuanda Troya Müzemizde koruma altında, bu kitabenin önemi şu. Dionysos Sanatçılarına hitaben diye başlar. Dionysos Sanatçılarına hitaben denmesi bize Alexandria Troas Antik Kenti’nde yerleşik bir tiyatro topluluğu olduğunu göstermesi bakımından önemli. Bugün de olduğu gibi biz Anadolu sattına baktığımızda pek çok tiyatroyla karşılaşıyoruz. Bu bölgede Troya’da, Parion’da, Assos’ta bir tiyatro olduğunu biliyoruz. Alexandria Troas’ta da bir tiyatro var. Bugüne kadar kazılabilmiş bir tiyatro değil, yaklaşık 100 metrelik bir cephesi olduğu işte 20 metre yaklaşan bir sahne binası olduğunu, yüzeydeki izlerden tespit edilmiş durumdayız. Kapasitesinin de bir tepenin yamacına oturtulmuş bir tiyatro olduğunu görürüz. Bu aslında bize erken orijinli bir tiyatro olması ihtimali güçlendiriyor. Çünkü Yunan tiyatroları genelde bir yamaca yaslanır ve o yamacın oyulması sonucu oturma sıraları yerleştirilir. Yunan kökenli yani kentin kuruluş aşamasında muhtemelen inşa edilmeye başlamış ama mevcut verilerde ve duvar tekniklerine bakarak da İmparator Hadrian döneminde tadilat geçirdiği ve düzenlendiği tahmin edilebilecek bir tiyatro. Mevcut izlere bakarak yaklaşık 10-12 bin kişilik bir kapasitesi olduğunu tahmin ediyoruz. Henüz kazılabilmiş değil belki ileri ki yıllarda kazısı, araştırması yapılabilir ama tıpkı Assos, Parion, Troya gibi Alexandria Troas’ta da bir tiyatrodan söz etmek mümkün. Bunu 17’nci ve 18’inci yüzyılda bazı seyyahlar gravürlerinde de belirtmişler. Yani birkaç oturma sırasını da içerecek çizimler var. Aslında buradan belki en azından en alttaki oturma grubu bazı orijinal oturma sıralarının olma ihtimali yüksek. Fakat o tarihten sonra aradan geçen 200-300 yıl içerisinde bölgede ayakta kalmış yapıların malzemeleri farklı köylerde kullanılmaya başlaması nedeniyle, belki üst sıraları yitirmiş olabilir ama bunu kazmadan teyit edilmek mümkün değil. Önümüzdeki yıllarda çalışma olursa Alexandria Troas’ın da tiyatrosunun gün ışığına çıkarılması mümkün olacaktır" dedi.
Erzincan Erzincan’da kadın futbolcuların başarısı kız çocuklarını bu branşa yöneltti Erzincan’da Kadınlar 2. Ligi’nde mücadele eden Gençlergücü Kadın Futbol Takımı’nın başarısı, kentteki kız çocuklarının bu branşa yönelmesini sağladı. 11 yıl önce kurulan Erzincan’ın ilk kadın futbol takımı 3. Ligden başladığı serüvenine başarı elde ederek 2. Lige yükseldi. 2. Ligde play off oynayan Erzincan Gençlergücü Kadın Futbol Kulübünde oyuncuların eğitim alanında da başarıları takdir topluyor. TFF Kadınlar 2. Ligde mücadele veren ve 1 lige yükselmeyi hedefleyen Erzincan Gençlergücü Kadın Futbol Takımı 2024-2025 futbol sezonuna yaptığı antrenman ile başladı. Kurulduğu yıldan itibaren Milli Takıma oyuncu kazandıran ve spor lisesi ağırlıklı oyuncularının Türkiye genelinde girdikleri sınavlarda gösterdikleri başarılarda gözlerden kaçmıyor. 2024-2025 sezonun açılışı dolayısıyla toplanan takımın ilk antrenmanı öncesinde önemli açıklamalar yapan Erzincan Gençlergücü Kadın Futbol Takımı başkanı Bülent Sarıkaya; “Kulübün başarısını gösteren bu öğrenciler, hem akademik hem de sportif anlamda dikkat çekerek gelecek kariyerlerinde önemli adımlar attılar. Bu başarı, Erzincan’daki spor camiası için büyük bir gurur kaynağı oldu” dedi. Sarıkaya konuşmasının devamında, “11 yıl önce biz kadın futbol takımını Erzincan’da kurduk ve 11 yıldır kadınlar liginde mücadele ediyoruz. 2020 yılında üçüncü ligde şampiyon olup ikinci lige yükseldik. Şu anda da ikinci ligde devam ediyoruz, bu yıl ilk kez Türkiye çapında beden eğitimi öğretmenliği sınavları yapıldı. Bu sınavlara bizim sporcularımızdan altı kişi girdi, bunlar aynı zamanda Erzincan Spor Lisesi öğrencileri. Kulübümüzün de sporcuları, bu sınavda Türkiye dereceleri elde etti çocuklarımız. Hepsi ilk bine girdiler. Birçok öğrencinin bu sınavda çok muhteşem bir başarı elde ettiler, Türkiye’deki birçok üniversite bunları kabul edebilecek seviyeye geldi, bundan dolayı biz çok mutluyuz. Erzincanlı kızların imkan ve fırsat verildiğinde neleri başarabildiğini göstermiş olduk. Bu konuda hem spor lisesine hem Erzincan Gençlergücü Spor Kulübü teknik heyetine, yöneticilerine de ben ayrıca teşekkür ediyorum. Ve ayrıca çocuklarımızın ailelerine teşekkür ediyorum, çünkü kızlarımıza ailelere destek olmazsa, kızlarımızın bir yere gelme şansı azalıyor. O yüzden biz ailelerle de çok güzel iş birliği yaptık, yağmurda, çamurda, karda, gelip antrenman yaptılar ve yapmaya devam ettiler. Ve bu çocuklarımızın bir özelliği de şu, biz bu çocuklarımızı ilkokulda tespit ettik ve ilkokuldan beri pandemi dahil olmak üzere kulübümüzle birlikteler ve şu anda da kulübümüzde futbol oynamaya devam ediyorlar. Ve şu anda da onları inşallah üniversiteye göndereceğiz. Üniversite olarak da inşallah Erzincan Üniversitesi hepsini istiyoruz. Çünkü sporcularımızı kaybetmek istemiyoruz. Hem futbol oynamaya devam etsinler hem de üniversite hayatlarına burada devam etsinler istiyoruz. Bu yetenek sınavında sporcu geçmişinden dolayı bizim kulübümüz oynadıkları için 85 ek puan aldılar. Bizim kulübümüz ikinci lig takımı olduğu için onlara diğer oyunculara göre 85 ek puan verdi. Bu da onları diğer rakiplerinin önüne geçirdiler. Biz onlara verdiğimiz sözü tutmuş olduk, dedik ki futbola devam edin, kulüpten gelecek ek puanla birlikte siz daha iyi yerlere geleceksiniz ki inşallah onlar Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda olsun, müdürlüklerinde olsun, yönetici, antrenör, beden eğitimi öğretmeni olarak ülkemize hizmet etmeye, yeni gençler yetiştirmeye devam edecekler. Bu bir bayrak yarışı; Şu anda bayrak bizde, onlar da inşallah üniversitelerini, bütün Geldiklerinde bu bayrağı onlara teslim edeceğiz” dedi. Erzincan Gençlergücü Kadın Futbol Takımı’nın antrenörü Hakan Or Erzincan olarak kadın futbolunda büyük başarılar elde ettiklerini söyledi. Or, “Konumuzu bildiğiniz üzere takımımıza iki geçen sene liseden mezun olan kızlarımızın üniversiteli olmasıyla ilgili. Bu kızlarımız lise bir lise iki de olan ve geçen sene liseyi bitiren kızlarımız. Bunların hepsi Kızlar futbol mu oynar diyenlere karşı futbol oynayarak futbol sayesinde hepsi üniversite geleceklerini kurtaran kızlar. Üniversite sınavında derece yaptılar Şu anki sonuçlara göre örneğin on bir bin bayan adayı içinde kızımızın biri yüz on üçüncü, biri yüz doksanıncı, biri iki yüz ellinci. Yani şu an Türkiye çapında büyük bir başarı sağladılar. Buradan ailelerimize seslenmek istiyorum, kızlar futbol oynar futbol sayesinde kurtarır” dedi. Erzincan Gençlergücü Kadın Futbol Takımı oyuncuları Kübra Melisa Güzel, Dilan Çağla Güney ve Ezgi Kervancı Ailelerinin de destekleri ile futbol oynamayı sürdürdüklerini sadece futbolda değil kadın futbol takımında oynamamız dolayısıyla sınavlarda verilen ek puanlarla Türkiye dereceleri yaptıklarını söylediler. Futboldaki başarılarını kulüp başkanının her zaman yanlarında olması ve hocalarının desteği ile olduğunu ifade eden oyuncular aile ve takım ekibine teşekkür ettiler. Erzincan Gençlergücü Kadın Futbol Takımı oyuncularından Dilan Çağla Güney 113’ncü olurken Esra Bingöl 134, Ezgi Kercancı ise 15 binden fazla kişinin girdiği sınavda 195’nci olarak Erzincan adına başarı elde ettiler.