RAMAZAN - 13 Mayıs 2019 Pazartesi 15:05

Karanfil çiğnemek orucu bozar mı !

A
A
A
Karanfil çiğnemek orucu bozar mı !

Karanfil çiğnemek orucu bozar mı...internet üzerinden vatandaşlar tarafından merak edilen soruların arasında yerini almış durumda. İşte sizler için hazırlamış olduğumuz bu rehberden detaylara erişebilirsiniz...

Karanfil çiğnemek orucu bozar mı...İşte sizler için bu sorunun cevabını araştırdık. Orucu bozan ve bozmayan durumlara buradan ulaşabilirsiniz...

Karanfil çiğnemek orucu bozar mı !

Orucu bozan ve bozmayan durumlar

Sual: Ağzın içindeki çürük dişe konan ilaç, orucu bozmuyor da, dil altına konan hap, niçin orucu bozuyor? Vücuttaki sağlam deriye konan ilaç emilse bile orucu bozmuyor da, ağızdaki sağlam deriye konan ilaç emildiği için niye orucu bozuyor?
CEVAP
Dilaltındaki deri, vücudun dışındaki deri değildir. Yumuşak, kaygan bir dokudur. Tıpta buna mukoza deniyor. Çok farklı özelliğe sahiptir. Birbiri ile asla mukayese edilmez. Dişin yapısı da mukozanın yapısından farklıdır.

Bu hususta uzman doktorumuz diyor ki:
Dilaltına ilaç konunca, sinir sisteminin uyarısı ile beyne çok acil haber gider. Beyin, dilaltındaki refleksleri otomatik olarak harekete geçirir. Sonra, tükürük salgı sistemi çalışıp, tükürük üretir, sulandırır. Sulandıktan sonra, reflekslerin uyarmasıyla, kılcal damarlar harekete geçer ve emilerek en kısa zamanda kana karışır. Tükürük salgısı olmazsa, ilaç sadece kılcal damarlar vasıtasıyla kana karışamaz. Çünkü ilacın sulanarak kılcal damarlara gitmesi lazım. Vücut derisi mukoza gibi ince olsa bile, tükürük salgısı olmadığı için dilaltındaki gibi emilmez. Tükürük salgısı otomobil, ilaç şoför gibi, mukoza altındaki kılcal damarlar da yollar gibidir. Vücutta otomobil ve yollar var, şoför yok. Şoför de gelirse otomobil hareket eder.

Tıbbi olarak, diş de, diş eti de, mukoza değildir, diş ile diş altı farklı özelliklere sahip iki ayrı organ gibidir.

Bota, çizmeye ve meste mesh etmek caizdir. Ancak mestten çok daha ince olan çoraba mesh caiz değildir. İkisi de ayağa giyiliyor ama vasıfları farklıdır. İşte bunun gibi, dilaltındaki mukoza denilen yumuşak doku vücuttaki deriden çok farklıdır.

Dilaltına ilaç, hap koyarak yukarıda izah edildiği gibi, kılcal damarlarca emilmesini sağlamak, deriye ilaç enjekte edip kılcal damarlara ulaştırmaya benzer, bu yüzden orucu bozar.

Sual: Burnum tıkalı olunca çok rahatsız oluyorum, işlerim aksıyor. Burnun içine sıvı ilaç konunca oruç bozuluyormuş. Katı ilaç sürsem mesela viks sürsem orucum bozulur mu?
CEVAP
Burnun içine katı ilaç, merhem sürmek orucu bozmaz. Sıvı ilaç bozar.

Sual: Fransa'dan yazıyorum. Hristiyan eşim, gece kalkıp bana sahur hazırlıyor. Dün gece sahuru yiyip imsak vaktinde yattım. Yarı uykulu idim, ben hiçbir şey söylemeden beni sevip, oramı buramı tuttu. Nihayet ben boşaldım. Ama ben hiç bir hareket yapmamıştım. Orucum bozuldu mu?
CEVAP
Şöyle yap diye kendiniz emretmediğiniz ve devamında hiçbir harekette de bulunmadığınız için oruç bozulmuş olmaz. Ancak, orucu bozabilecek böyle tehlikeli işlerden uzak durmaya çalışmalıdır.

Sual: Ağızdaki yara için oruçlu iken ilaçla gargara uygun mu?
CEVAP
Ağızdaki yara, namazda okumaya mani değilse, ilaçla gargara mekruh olur. Okumaya mani olursa, ilaçla gargara etmek mekruh olmaz. Çünkü özür vardır.

Sual: Nisaiyeci bir kadın doktora muayene olanın, orucu bozulur mu? Bozulursa, kefaret mi gerekir?
CEVAP
Doktor, eldivene herhangi bir ilaç, yağ sürerse, oruç bozulur, sadece kaza gerekir.

Sual: Ağzıma balgam geliyor, yutuyorum, oruç bozuluyor mu?
CEVAP
Balgamı yutmakla oruç bozulmaz.

Sual: Tükürüğümüz, dudağımızdan aşağı doğru sarksa, onu yalayıp yutsak oruç bozulur mu?
CEVAP
Tükürüp tükürüğümüzü yalarsak oruç bozulur, kaza gerekir. Bahsettiğiniz şekilde olursa oruç bozulmamış olur. Sanki bir kısmı daha ağzımızda oluyor.

Sual: Ramazanda bir insan yatsıdan sonra hanımıyla beraber olsa daha sonra geç vakitte uyuyup biraz sonra guslederiz deseler uyandıklarında da güneş doğmuş olsa kefaret mi gerekir?
CEVAP
Kaza da gerekmez. Yani oruçları bozulmuş olmaz. İhtilam olanın da orucu bozulmuş olmaz. Fakat namaz kılmak için ilk fırsatta yıkanmak gerekir. [Daha önceden tedbir alıp cünüp olarak sabahlamamalı.]

Sual: Ramazanda sahurda yatmadan önce dişlerimizi fırçalıyoruz. Ağzımızı yıkamamıza rağmen tadı ağzımızda hissediliyor, bu durum orucu bozar mı?
CEVAP
Hayır bozmaz.

Sual:Çiklet çiğnemek orucu bozar mı?
CEVAP
Evet, bozar. Günümüzün çikletleri eski tabii sakızlar gibi değildir. Şimdikiler çiğnenirse, tadı veya bazı parçalar yutulabilir ve oruç bozulur.

Sual: Karşı tarafın ağız salgısını yutmak orucu bozuyor mu?
CEVAP
Karşı tarafın tükürüğünü, salgısını yutunca oruç bozulur. Eğer bu sevdiğimiz bir kimse ise sadece kaza değil, kefaret de gerekir.

Sual: Oruçlu iken alışkanlıktan dolayı rujumu yalıyorum, oruç bozuluyor mu?
CEVAP
Rujun oruca zararı olmaz. Fakat yenirse oruç bozulur. Kaza gerekir.

Sual: Oruçlu olduğunu unutup taharette mübalağa ederek içeriye su kaçsa oruca zarar verir mi?
CEVAP
Unutulunca mahzuru olmaz. Unutarak yiyip içmek de orucu bozmaz. Oruçlu olduğunu bilerek taharette mübalağa eder ve içeri su kaçarsa oruç bozulur ve kaza gerekir.

Sual: Balıkların suyunu temizlerken boğazıma ister istemez su kaçtı orucum bozuldu mu?
CEVAP
Ağza kaçtı ise bozulmaz, boğazdan içeri girmişse oruç bozulur, kaza gerekir.

Sual: Oruçlu iken kalbim ağrıyınca trinitrin alsam kaza mı gerekir?
CEVAP
Evet.

Ağızdaki yaşlığı yutmak
Sual: Oruçluyken ağza gelen tükürüğü yutmanın mahzuru olur mu?
CEVAP
Hayır, mahzuru olmaz. Hattâ abdestten sonra ağızdaki yaşlığı da yutmak orucu bozmaz.

Sual: Yaraya konan ilaç orucu bozar mı?
CEVAP
Yaraya sürülen merhemin, sindirim yoluna gittiği bilinmezse oruç bozulmaz.

Sual: Oruçlu iken esans koklamak orucu bozar mı?
CEVAP
Çiçek, esans koklamakla oruç bozulmaz, mekruh da değildir.

Sual: Makata konan pamuğun bir kısmı dışarıda kalsa orucu bozar mı?
CEVAP
Bozmaz, hepsi içeri girerse bozar.

Sual: Diş çektirmek orucu bozar mı?
CEVAP
Diş çektirmek orucu bozmaz. Eğer diş çektirilirken iğne vurulursa, oruç bozulur. Dişten çıkan kanı yutmakla da oruç bozulur. Ramazan orucunu tutarken iğne vurduranın veya dişinden çıkan kanı yutanın orucu bozulur, gününe gün kaza gerekir, kefaret gerekmez.

Sual: Damardan serum verilmesi, sadece imam-ı a’zama göre orucu bozduğu söyleniyor. Diğer mezheplere göre bozmuyor mu? Serumla gıda ve deva verilebiliyor. İhtiyacı olan suyu, gıdayı ve ilacı serumla alan kimsenin orucu bozulmaz mı? Oruçta gaye, yiyip içmeyi terk etmek olduğuna göre, ağız yolu ile değil de, damar yolu ile yiyip içenin orucu niçin bozulmaz?
CEVAP
Dört mezhepte de, sağlam deriye konan ilaç, gıda ve deva, emilip içeriye nüfuz etse de oruç bozulmuş olmaz. Mesela kalb hastalığında, göğüs üzerine nitroderm ihtiva eden bir ilaç [TTN] konur. Bu deriden içeriye emilir. Sağlam deriden içeri girdiği için dört mezhepte de orucu bozmaz. Bunun gibi, sağlam deriye konan nikotin yakısı da, vücut tarafından emildiği halde, dört mezhepte de orucu bozmaz. Tabii menfezlerden [deliklerden] giren şeyler orucu bozar.

Şafii’de, kulak tabii menfezdir. Kulağa konan sıvı-katı her şey, mideye girmiş gibi orucu bozar. Şafii’de idrar yolu da tabii menfezdir. Buraya ilaç, hatta pamuk konsa bile orucu bozar.

Dört mezhepte de ve bütün imamlara göre, yaraya konulan ilaç, cevfe [içeriye] giderse oruç bozulur. Şafii mezhebinde, dimağ [beyin], karın, bağırsak, mesane birer cevftir. Mesela, baştaki kemik yarılsa, buradaki yaraya konulan ilaç, cevfe, yani beyne gideceğinden oruç bozulmuş olur.

Şafii’de karna bıçak saplansa, bıçağın ucu mideye, yani cevfe girdiği için oruç bozulur. Sağlam deriden bıçak cevfe girince oruç bozulduğu gibi, iğne ile adaleyi veya damarı yırtarak verilen ilaç, cevfe ulaşınca oruç bozulmuş olur. Hanefi’de ise, bıçak tamamen midenin içine girerse oruç bozulur.

Bugün tıpta, serumun mesaneye, dimağa ve vücudun her yerine gittiği kesin olarak bilinmektedir. O halde serum, dört mezhepte de orucu bozar. Sadece kaza gerekir. (Serum veya enjeksiyonla verilen ilaç, cevfe, [yani dimağ ve mesane gibi yerlere] gitmez) demek, çok yanlış olur, ilme ters olur.

Bütün doktorlar, damardan veya adaleden verilen ilacın, dimağ ve mesaneye gittiğini bildiriyorlar. O halde, işin aslını bilmeyenlere kanıp da, enjeksiyonla orucu telef etmeyelim.

[Buradaki Hanefi mezhebi ile ilgili bilgiler, Tahtâvi, Mebsut, Bedayi ve benzeri kitaplardan, Şafiilerle ilgili bilgiler ise, Mecmû, Muğnil muhtaç, Tuhfe, Envâr, Kummesrâ, Bâcuri, Şerh-i İbni Bâcuri gibi muteber eserlerden alınmıştır.]

Sual: Oruçlu iken kulaktan iltihap akması orucu bozar mı?
CEVAP
Bozmaz. Oruçta genelde çıkan şeyler orucu bozmaz, mesela kan aldırmak orucu bozmaz. Ama isteyerek ağız dolusu kusulursa orucu bozulur. Oruçta genelde içeri giren şeyler bozar. Mesela enjeksiyonla kan verilenlerin orucu bozulur.

Sual: Dudağımda uçuk vardı ve ben de patlamasın diye krem sürmüştüm. Maalesef akşama doğru uçuk patladı. Orucum bozuldu mu?
CEVAP
Bozulmadı.

Sual: İftar için yiyecek bir şeyler hazırlarken parmağımı kestim. Birkaç damla aktı. Orucum bozuldu mu?
CEVAP
Hayır kan çıkmakla, kan aldırmakla oruç bozulmuş olmaz.

Sual: Dirseğimde çıkan iltihaplanmadan dolayı dirseğimin üstünden ve altından birer cm uzunluğunda kestiler ve iltihabın akması için bir hortum sokup uçlarını dışarı çıkardılar. Dün yapılan muayenede bir merhemi üsten sıkıp alt uçtan dışarı akıttılar. Niyetli olduğumdan dolayı şüpheye düştüm acaba orucum bozuldu mu?
CEVAP
Orucunuz bozulmadı.

Sual: Hastanede test için kan verirken enjektörü sokmadan önce deriye alkol sürüyorlar ve çıkarttıktan sonra iğne deliğinin üzerine alkollü pamuk koyuyorlar. Bunun oruca bir zararı var mıdır?
CEVAP
Hayır oruca zararı olmaz

Sual: Deriyi çizerek yapılan çiçek aşısı orucu bozar mı?
CEVAP
Bozmaz. Tentürdiyot gibidir.

Sual: Sigara içilen odaya girip, uzun müddet çıkmasak oruç bozulur mu?
CEVAP
Lüzumsuz kalıyorsak bozulur, vazifemiz varsa bozulmaz.

Sual: Şevval orucunu tutuyorum. Bugün abdest alırken (burnuma su çekerken) unutarak ve istemeyerek genzime veya boğazıma sanırım su kaçırdım. Orucum bozuldu mu?
CEVAP
Unutarak yiyip içince veya bozulup bozulmadığını kesin bilmedikçe oruç bozulmuş olmaz.

Sual: Hac için hastaneden kan aldılar fakat kan şırıngaya geldi dışarı çıkmadı, sonra tekrar içeri koydular. Abdestim bozuldu mu, orucuma bir zarar geldi mi?
CEVAP
Hem abdestiniz hem de orucunuz bozuldu. Kan çıkmakla abdestiniz, kan içeri girmekle orucunuz bozuldu. Şırıngaya çıkmakla dışarı çıkmış oldu. Kendi kanınız da olsa vücudunuza kan verildi.

Sual: Mideye ucu dışarıda kalan alet sokulursa, oruç bozulur mu?
CEVAP
Bozulmaz.

Sual: Deri altına tüberküloz testi yapılıyor. Orucu bozar mı?
CEVAP
Evet.

Sual: Kulaktaki pamuk, delik zardan içeri girse, orucu bozar mı?
CEVAP
Hayır.

Sual: Gırtlağa çıkan tükürüğü kusarak çıkarmak, orucu bozar mı?
CEVAP
Hayır.

Sual: Mahalli bir yazar diyor ki:
(Her yıl aynı yazılar yazılıyor ve fitil ve benzeri şeylerin orucu bozup bozmayacağı hususunun oruçla ne ilgisi var, İslamiyet bu mu?)
CEVAP
Yazar, İslamiyet’i bilmediği gibi, nelerin orucu bozacağını da bilmiyor. İslamiyet her yıl değişmez. Bu sene İslam’ın şartı beş denmişse, gelecek sene bu altı olmaz. Azalmaz da, çoğalmaz da. Bu sene, (hastaya serum vermek orucu bozar) denmişse, gelecek sene (bozmaz) denilemez. Aslında değişik yazan varsa, o tenkit edilmelidir! Hep aynı şeyi yazan tenkit edilir mi? Şimdi mahalli yazara soruyoruz, İslamiyet bu değilse nedir? Her yıl değişmesi mi gerekir?

Yazar, orucun ne olduğunu, orucu nelerin bozduğunu bilmiyor ki, (vücuda giren şeylerin orucu bozup bozmayacağından bahsedilmez) diyebiliyor. Önce oruç nedir ve neler orucu bozar, kısaca bir tarifini yapalım:

Oruç, fecrin ağarmasından, güneş batıncaya kadar, yiyip içmeyi ve orucu bozan diğer şeyleri terk etmektir. Diğer bozan şeyler nelerdir? Yaradılışta bulunan deliklerden içeri giren şeyler orucu bozduğu gibi, vücuttaki yaraya konulan ilaç, sindirim yollarına sızarsa, yine oruç bozulur. İğne [enjeksiyon], serum orucu bozar. Çünkü bunlar sindirim yoluna gider. (Tahtavi)

Hastalık için kullanılan fitiller, tabii deliklerden verilir. Ağrı kesici, ateş düşürücü fitiller olduğu gibi, romatizma, mantar, bulantı, hemoroid ve kabızlık önleyici fitiller de vardır. Serum yolu ile de ilaç ve gıda verilebilir. Tabii deliklerden ilaç olmayan maddeler de girerse yine oruç bozulur. Bunları sormak ve bunlara cevap vermekten tabii ne olabilir?

Sual: KBB mütehassısı bir doktor diyor ki:
Dinde reformcu bir grup, yeni bir kitap yazıp, âlimlerden farklı, yeni ictihadlar yapacaklarmış. Kulağa damlatılan ilacın orucu bozmayacağı yönünde bizden bilgi istiyorlar. Hanefi ve Şafii’ye göre, göze, kulağa ve burna damlatılan ilaç, orucu bozar mı, bozmaz mı?
CEVAP
Fıkıh kitaplarındaki hüküm şöyle:
Hanefi’de göze damlatılan veya diş çukuruna konan ilacın tadı boğazda hissedilse bile orucu bozmaz. Kulağa damlatılan ilaç, burna konan sıvı ilaç orucu bozar.

Şafii’de ise, göze damlatılan ilacın tadı boğazda hissedilse bile bozmaz. Fakat kulağa konan her şey orucu bozar. Burna konan sıvı ilaç da bozar.

Hanefi’de ve Şafii’de, sağlam deriye sürülen ilaç, emilip içeriye nüfuz etse de oruç bozulmuş olmaz. Mesela kalb hastalığında, göğüs üzerine nitroderm ihtiva eden bir ilaç [TTN] konur. Bu deriden içeriye emilir. Sağlam deriden içeri girdiği için Hanefi’de de, Şafii’de de orucu bozmaz.

Hadis-i şerifte (İçeri giren şeyler orucu bozar) buyuruluyor. Şafii’de, kulak tabii menfezdir. Kulağa konan sıvı-katı her şey, mideye girmiş gibi orucu bozar. Hanefi’de, kulağa giren katı şey ve su orucu bozmaz. Fakat yağ ve ilaç bozar. Yağ ve ilaç emilse de, emilmese de, sindirim yoluna gitse de, gitmese de bozar.

Göz, menfez kabul edilmediği, aynen sağlam deri hükmünde olduğu için, göze konan ilaç, sağlam deriye sürülen ilaç gibi çeşitli kanallarla sindirim yoluna gitse de hiçbir mezhepte orucu bozmaz. Fakat boğaza, beyne ve mesaneye açılan yara yolu ile ilaç verilirse, Hanefi’de de, Şafii’de de oruç bozulur.

Reformcu grup ne yapmak istiyor? Kendileri müctehid olsalar bile, ictihadla ictihadın nakzedilemeyeceğini bilmeleri gerekir. Reformcuların, (Burada Hanefilerin kavli doğrudur. Kulağa kum koymak orucu bozmaz. Şafii’nin ictihadı yanlıştır) demeye hakları olmaz.

Sual: Oruç hakkında mezheplerimizdeki hükümler hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Ramazan orucuna niyetin son vakti, Hanefi’de öğleye bir saat kalıncaya kadar, diğer üç mezhepte imsak vaktine kadardır. Üç mezhepte, Ramazan orucu için her gece niyet gerekir, Maliki’de Ramazanın ilk gecesi bir ay oruca niyet sahihtir.

Şafii’de, kulak tabii menfez [delik] dir. Kulağa konan sıvı katı her şey, mideye girmiş gibi orucu bozar. Diğer üç mezhepte sadece ilaç konursa bozar. Şafii’de idrar yolu da tabii menfezdir. Buraya pamuk konsa bile orucu bozar. Diğer mezheplerde bozmaz.

İğne vurulmak, dört mezhepte de orucu bozar.

Dişler arasındaki yemek kırıntısını yutmak Hanefi’de orucu bozmaz, diğer üç mezhepte bozar.

Lavman Maliki’de orucu bozmaz, diğer üç mezhepte bozar.

Unutarak yiyip içmek, üç mezhepte orucu bozmaz, Maliki’de bozar.

Ramazanda oruçlu iken yiyip içene Hanefi ve Maliki’de kefaret gerekir, Şafii ve Hanbeli’de sadece kaza gerekir. Hanımı ile beraber olana dört mezhepte de kefaret gerekir.

Kan aldırmak Hanbeli’de orucu bozar, diğer üç mezhepte bozmaz. Abdest alırken, mübalağa etmeden boğaza su kaçarsa, Şafii ve Hanbeli’de oruç bozulmaz. Hanefi ve Maliki’de bozulur.

Ramazanda karı koca beraber olursa, Şafii ve Hanbeli’de kefaret kocanın üzerine olur, Hanefi ve Maliki’de ikisine de kefaret gerekir.

Maliki’de oruçlu iken hanımını öpmek haram, diğer üç mezhepte haram değildir. Ancak cünüp olmak ihtimali varken öpmek mekruhtur. Hanımı öpünce mezi gelirse üç mezhepte oruç bozulmaz, Hanbeli’de bozar.

Şafii ve Hanbeli’de, nafile oruç veya nafile namaza başlayan, tamamlamadan bozarsa, kazası vacip değil, Hanefi ve Maliki’de vaciptir.

Yalnız Cuma günü oruç tutmak Hanefi ve Maliki’de caiz, Şafii ve Hanbeli’de mekruhtur. İmam-ı Ebu Yusuf da mekruh dedi. Bu bakımdan Hanefiler yalnız başına Cuma günü oruç tutmamalıdır.

Sadaka-i fıtır, Hanefi’de Ramazan-ı şerifte verilir. Ramazandan önce ve bayramdan sonra da vermek caiz ise de, bayram namazından önce verilmiş olması daha çok sevaptır. Şafii’de Ramazandan önce, Maliki’de ve Hanbeli’de ise bayramdan önce verilemez. Hanefi’de nisaba ulaşanın fıtra vermesi vacip, diğer üç mezhepte, bir günlük yiyeceği olanın fıtra vermesi farzdır. Hanefi’de hanımın fıtrasını kocası vermez, diğer üç mezhepte vermesi lazımdır.

Sual: Erkek veya bayan kadın doktoru veya ebe, Ramazanda, abdestli iken bir kadına doğum yaptırsa, orucu, guslü veya abdesti bozulur mu?
CEVAP
Hanefi mezhebindeki kadın doktorunun veya ebenin, Ramazan-ı şerifte doğum yaptırmakla orucu, abdesti ve guslü bozulmuş olmaz. Zaruretsiz erkek doktora doğum yaptırmak caiz olmaz.

Sual: Oruçlu iken rahimden ültrasonla muayene olmak orucu bozar mı?
CEVAP
Alete jel gibi bir şey sürüyorlar, rahme yağ veya jel gibi bir şey girince oruç bozulmuş olur. Eldivenle muayene etse de, eldivene bir şey sürülmüş ise yine oruç bozulur. İçeriye az da olsa bulaşacak bir şey girerse oruç bozulur.

İkinci bir husus da kadın, muayene esnasında zevk alırsa cünüp olur ve oruç bozulur. Zevk almazsa bozulmuş olmaz.

Sual: Tam İlmihal’de, (Bir şeyin hepsi girip çıkarsa, abdesti de, orucu da bozar) deniyor. Erkeğin arkadan, kadının ön veya arkadan kullandığı fitil, abdesti ve orucu bozar mı? Bir de çubuklu bir aletle hap konuyor, bu farklı mı?
CEVAP
Gündüz oruç iken, içeri tamamen giren şey, orucu bozar. Fitil de bozar. Yarısı dışarıda kalırsa orucu bozmaz. Fitil içeri girdikten sonra, dışarı çıkarsa abdesti bozar. Fitil içeri girip çıkmazsa, abdesti bozmaz. Çubukla konan farklıdır. Çünkü içeri girince, çubuğa az da olsa içeriden bir yaşlık bulaşır. Yaşlık, çubukla dışarı çıkınca abdest bozulur.

Sual: Ağızdaki kanı yutmak abdesti ve orucu bozar mı?
CEVAP
Ağzın içi, abdestin bozulmasında, iç organ sayılır. Orucun bozulmasında, bedenin dışı sayılır. Bunun için, dişten ve ağızdaki yaradan çıkıp ağızdan dışarı çıkmayan kan abdesti bozmaz. Ağızdan dışarı çıkınca, tükürükten çoksa bozar. (Halebi)

Ağız bazen bedenin içi sayılır. Bunun için, oruçlu kimse, tükürüğünü yutarsa, orucu bozulmaz. İnsanın içindeki necasetin mideden bağırsağa geçmesi gibi olur. Ağızdaki yaradan yahut mideden ağza kan çıkması, abdesti ve orucu bozmaz. Bu kanı tükürünce veya yutunca, tükürük kandan çok ise, yani sarı ise, yine bozulmaz. Mideden gelen başka şeyler ağza geldiği zaman da böyle olup, abdest ve oruç bozulmaz. Ağız dolusu, ağızdan dışarı çıkarsa, abdesti, isteyerek kusarsa orucu da bozulur. Ağzın içi, bazen de, bedenin dışı gibi olur. Ağza su alınca oruç bozulmaz. (Bahr-ür-râık, Cevhere)

Demek ki, ağızdaki kanı tükürünce orucu bozulmaz, yutunca da abdest bozulmaz. Kan yutulursa oruç bozulur, tükürülünce de abdest bozulur.

Astım spreyi orucu bozar
Sual: Astım spreyi, kulak ve burun damlası ile dil altı hapı kullanmak, makata veya hazneye sokulan ültrason orucu bozar mı?
CEVAP
Bunların hepsi orucu bozar ve kaza gerekir.

Astım spreyi, oksijen değildir. İçinde ilaç vardır. Orucu bozar. İlacın orucu bozduğu bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır.

Kulağa yağ ve ilaç damlatılması da orucu bozduğu bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır.

Buruna sıvı ilaç damlatılması da orucu bozar. Katı merhem sürülürse bozmaz.

Dil altı hapı ise ilaçtır, mukoza denilen yumuşak dokudan emildiği için, deri altına iğne ile ilaç zerki gibidir. Orucu bozar.

Ültrasona, merhem gibi kaygan bir madde, yani jel sürülüyor. Vücudun içine bu jel girince, oruç bozulmuş olur. Eldivenle muayene yapılınca da, eldivene ilaç veya jel sürülüyorsa, böyle muayene de orucu bozar.

Teknik gelişti, mükemmel cihazlar yapıldı, tedavi şekilleri geliştirildi, ancak insan vücudu değişmedi, ona eklenen çıkan olmadı. Oruç bir ibadettir. Bu ibadetin fazileti ve şartları din kitaplarımızda bildirildi. Bu kıyamete kadar geçerlidir.

Eskiden bilinmiyordu, şöyleydi böyleydi demek cahilliktir. O zamanlar vücuda girenler çıkanlar yok muydu, yani vücuda hiçbir şey girmiyor çıkmıyor muydu? İbadetleri zamanla değiştirmek, dini değiştirmek olur.

Tabii delikler ve oruç
Sual: Göze konan ilaç, boğaza kadar indiği halde orucu bozmuyor da, ne diye kulağa veya burna konan ilaç orucu bozuyor?
CEVAP
Fıkıhta bir kural var:
Tabii menfezlerden [yaradılışta bulunan deliklerden] giren şeyler orucu bozar.
Bunun için tabii delik olan kulağa ilaç veya yağ konunca oruç bozuluyor. Burun da tabii deliktir. Sıvı ilaç burna püskürtülürse orucu bozar. Tabii menfez olan makattan da içeri giren şeyler de orucu bozar. Göz tabii delik değildir. Bunun için göze damlatılan ilaç orucu bozmuyor.

Bazı kimseler, yukarıdaki kuralı iyi bilmedikleri için iğne olmak orucu bozmaz sanıyorlar. İğne tabii delikten içeri girmiyor ki diyorlar. Sağlam derinin üstünden emilen ilaçlar orucu bozmaz, ama, yaralı deriden içeri girip sindirim yoluna ulaşan ilaçlar bozuyor. Yapılan iğne ve serumlar, sindirim yoluna ulaştığı için dört mezhebe göre de oruç bozuluyor.

Sual: Açık olan yaraya merhem, kolonya, tentürdiyot, oksijenli su sürülse oruç bozulur mu?
CEVAP
Kolonya, tentürdiyot, oksijenli su oruca kesinlikle zarar vermez.

Açık olan yaraya konulan ilaç, beyne ve hazım yoluna gittiği bilinirse, oruç bozulur. İçeri gittiği iyi bilinmezse, imameyne göre bozmaz. İmam-ı azama göre ilaç sıvı ise bozar. İçeri sızdığı iyi bilinmeyen ilaç katı ise, üç imama göre de, bozmaz. (Merakıl-felah şerhi)

Sual: Oruçlu iken, ağrıyan dişlere ilaç koymak caiz; fakat dişleri macunla fırçalamak mekruh deniyor. Bunun sebebi nedir?
CEVAP
Ağrıya ilaç koymak bir ihtiyaçtır. Çok ağrırsa, zaruret halini alır. Ağız, oruçta vücudun dışı olduğu için ağza alınan veya dişe konan ilaç orucu bozmaz. Bir ihtiyaçtan dolayı olduğu için mekruh da olmaz. Fakat diş, normal fırça ile fırçalanabilir. Macunla fırçalamak zaruret değildir. Bir de, macun yutulursa, orucun bozulma tehlikesi vardır. Orucun bozulma tehlikesi olan bir işi yapmak, mekruh olur. Bunun gibi, cünüp olma tehlikesi varken hanımını öpmek de mekruhtur. Oynaşırken cünüp olma ihtimali vardır. Tehlikeden uzak durmak gerekir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Uçurumun kenarında dolaşan kimse, her an uçuruma yuvarlanabilir.) [Buhari]

Onun için, oruçluya mekruh olan işlerden uzak durmaya çalışmalıdır.

Sual: Kan aldırmak ve iğne vurdurmak yani enjeksiyonla deriye ilaç zerk ettirmek orucu ve abdesti bozar mı?
CEVAP
Genel kaide şöyledir:
Vücuda giren şeyler orucu bozar, vücuttan çıkan şeyler de abdesti bozar.

Bu kaidenin istisnaları da vardır.

Kan aldırmak abdesti bozar, orucu bozmaz. Vücuda enjeksiyonla ilaç girince abdesti bozmaz, ama orucu bozar.

Abdest için istisnalar:
Vücuttan çıktığı halde ter, sümük ve balgam gibi şeyler abdesti bozmaz.

Oruç için istisnalar:
Vücuttan çıkan şeyler orucu bozmadığı halde, isteyerek ağız dolusu kusmak orucu bozar. Vücuda giren şeyler orucu bozduğu halde, balgam yutmak orucu bozmaz.

Oksijen gazını almak, esans koklamak orucu bozmaz. Burna gelen akıntıyı yutmak orucu bozmaz. Sağlam deriden vücuda girdiği halde, göğse konan kalb ilacı, kola sarılan sigara yakısı orucu bozmaz. Göze konan ilaç orucu bozmaz, ama kulağa konursa bozar.

Boğaza su kaçması
Sual: Abdest alırken boğaza su kaçarsa, oruç bozulur mu?
CEVAP
Hanefî ve Mâlikî mezhebinde bozulur. Şâfiî’de, mübalağa edilirse yani normalden çok su verirse veya üçten fazla su verip de, boğaza kaçarsa, o zaman oruç bozulur. Normal abdest alırken, elde olmadan su kaçarsa oruç bozulmuş olmaz. Hanbelî’de ise, mübalağa olsa da, istemeden boğaza su kaçması, orucu bozmaz. (Mizan-ül-kübra, El-fıkh-u alel-mezahib-il-erbea)

Dişe konan ilaç
Sual: Diş köklerine ve vücudun başka yerindeki açık yaraya konan ilaç, orucu bozar mı?
CEVAP
Diş çukuruna konan ilacın tadı boğazda duyulsa bile, orucu bozmaz. Açık yaraya ilaç konsa, içeri gittiği iyi bilinmezse, ilaç sıvı ise, İmam-ı a’zama göre bozulur. İki imama göre ise, içeri gittiği iyi bilinmeyince bozulmaz. İçeri sızdığı iyi bilinmeyen ilaç katı ise, üç imama göre de, orucu bozmaz. (S. Ebediyye) [İki imam, imam-ı Ebu Yusuf ile imam-ı Muhammed’dir. Üç imam denince de, imam-ı a'zam, imam-ı Ebu Yusuf ve imam-ı Muhammed anlaşılır.]

Demek ki, içeri gittiği iyi bilinmediği için açık yaraya konan merhem gibi katı ilaçlar ve çürümüş dişin çukuruna konan sıvı ilaçlar da orucu bozmuyor.

Dişe konan ilaç

Sual: Oruçlu kimse, ağrıyan dişine karanfil koysa, hâsıl olan salya içine kaçsa, fakat karanfil dursa, orucu bozar mı?

CEVAP
Bozmaz. Dişe ağrıyı kesici başka ilaç da koysa, ilacın tadı boğazında hissedilse de, yine oruç bozulmuş olmaz.

Tokluk hissi veren
Sual: Sahurda tokluk veren ilaçlar kullanmak orucu bozar mı?
CEVAP
Hayır, bozmaz. Hattâ oruçluyken takılan sigara bandı veya ilaç bandı gibi şeyler de orucu bozmaz.

Kan verirken
Sual: Kan vermeye gitmiştim. Yeni bir makine çıkmış, kanı alıyor, bir kısmını geri vücuda veriyormuş. Bu durum orucu bozar mı?
CEVAP
Kanın bir kısmı vücuda girince orucu bozar, kaza gerekir. Genelde, vücuttan çıkanlar bozmaz, vücuda girenler bozar. Bunun istisnaları da vardır.

Balgam yutmak
Sual: (Oruçta, ağız vücudun dışı olduğu için, kusmuğun bir kısmı veya balgam mideye giderse oruç bozulur) deniyor. İstemeden yutulursa da mı bozar?
CEVAP
Ağza gelen kusmuk, kendiliğinden mideye geri giderse orucu bozmaz. Balgam yutmak da orucu bozmaz. (Dürr-ül-muhtar) 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Gözlerini dahi açamayan 13 yaşındaki kerem sağlığına kavuştu İleri seviye göz alerjisi nedeniyle 6 yaşından itibaren görme sorunları yaşayan 13 yaşındaki Kerem Kurşun, ailesiyle birlikte başvurmadığı sağlık kuruluşu, kontrol ettirmediği doktor kalmadı. Görme problemleri nedeniyle okuldan geri kaldı, arkadaşlarından uzaklaştı ve sosyal hayatı neredeyse durma noktasına geldi. İki yıl önce Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sevil Karaman ile tanışan Kerem’in hayatı sil baştan değişti. Doğru tedavi yöntemleriyle sağlığına kavuşan Kerem, artık hem okuluna düzenli olarak devam ediyor hem de sosyal hayatını sürdürüyor. Kerem Kurşun, 6 yaşında halk arasında göz alerjisi olarak bilinen Vernal keratokonjonktivit hastalığı ile tanıştı. Gözlerinde kızarıklık, şişlik ve ışık hassasiyeti oluşan Kerem, ailesiyle birlikte birçok sağlık kuruluşuna başvurdu, birçok doktor gördü ancak hiçbir tedavi sonuç vermedi. İki yıl önce Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sevil Karaman ile tanışan Kerem’in hayatı değişti. Dr. Karaman, doğru ve yerinde tedavi süreçlerini adım adım uygulayarak Kerem’in sağlığına kavuşmasını sağladı. “Göz kaybına yol açabilir” Alerji hastalığının süreçleri hakkında detaylı bilgi veren Doç. Dr. Karaman, “Vernal keratokonjonktivit, özellikle ergenlik dönemindeki erkek çocuklarda göz kaybına kadar ilerleyebilen ciddi bir göz alerjisidir. Bu hastalık, korneayı etkilediğinde görme kaybına yol açabilir. Çocuklarda genellikle ışığa duyarlılık, gözlerini açamama gibi şikayetlerle karşımıza çıkıyor. İlk basamakta medikal tedavilerle süreci kontrol altına almaya çalışıyoruz. Ancak bu hastalık kimi zaman damlalarla baskılanamıyor ve müdahale gerektiriyor. Korneada damarlanma başladığında, hasarlı dokuyu temizlemek ve korneanın saydamlığını korumak adına ameliyathanede tedaviye geçiyoruz” dedi. Uzun ve zorlu bir süreç Ameliyathane ortamında, göz yüzeyindeki işlevini kaybetmiş dokuyu temizlediklerini belirten Doç. Dr. Karaman, “Ameliyat sonrasında amniyon membran transplantasyonu uyguluyoruz. Ancak bazı durumlarda bu da yeterli olmuyor ve tekrarlayan kapak altı enjeksiyonlarla tedaviye devam etmek zorunda kalıyoruz. Süreç hem çocuk hem de ailesi için oldukça zorlu ve uzun olabiliyor. Buna rağmen, doğru tedavi yöntemleriyle genellikle başarılı sonuçlar alıyoruz. Kerem de olduğu gibi, sabırlı bir şekilde takip edilen tedavi, çocukların hayatını değiştirebiliyor” diye konuştu. “Gözlerini açamıyordu” Kerem’in sağlık durumunun her geçen gün daha da iyiye gittiğini vurgulayan Doç. Dr. Karaman, “Kerem ilk geldiğinde gözlerini dahi açamıyordu. Evde ışıkların yanmasını istemeyen, dışarı çıkmaktan çekinen bir çocuktu. Okula gidemiyor, arkadaşlarından uzak kalıyordu. Ancak tedavi sonrası Kerem bambaşka biri oldu. Şu an aktif olarak spor yapabiliyor, okula gidiyor ve günlük hayatını sorunsuz bir şekilde sürdürebiliyor. Gözlükle de olsa tam bir görme kapasitesine sahip. Onun hayatına dokunmuş olmak, hem bizim için hem de ailesi için büyük bir mutluluk kaynağı” şeklinde konuştu. “Görmeye başladım” İki yıllık tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuştuğunu dile getiren 13 yaşındaki Kerem Kurşun, “6 yaşımdan itibaren gözlerim şişiyor, kızarıyor, batıyor. Birçok sağlık kuruluşuna gittim, birçok doktor gördüm ama hiçbirinden sonuç alamadım. Sonra Sevil hocama geldim. Sevil hocam bana çok iyi davrandı ve tedavi sürecimiz çok verimli geçti. Şu anki sağlık durumum gerçekten çok güzel. Her şeyi çok iyi görmeye başladım. Şu an damla kullanıyorum ama tedaviden önceki gibi şiddetli bir sorun yaşamıyorum. Eskiden güneş gözlüksüz dışarı çıkamıyordum, ama şimdi tedavi sonrası ışıkları daha rahat görebiliyorum. Eskiden ışıklar beni çok rahatsız ederdi. Salondaki ışıkları bile açmazdık, ama şimdi açabiliyoruz” şeklinde konuştu.
İstanbul Beyin pili ameliyatlarının öncüsünden Türkiye’deki beyin cerrahlarına övgü Alanında uzman isimleri bir araya getiren Derin Beyin Stimülasyonu Derneği 1. Kongresi, İstanbul Atlas Üniversitesi Vadi Kampüsünde başladı. Yeni gelişmelerin ele alındığı kongrenin ilk gününe, beyin pili ameliyatlarının öncülerinden olan Prof. Abdelhamid Benazzouz da katıldı. Prof. Benazzouz, Türkiye’deki beyin cerrahlarının Parkinson hastalarına uygulanan derin beyin stimülasyonu ameliyatlarında çok başarılı olduğunu ifade etti. 3-5 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek Derin Beyin Stimülasyonu Derneği 1. Kongresi başladı. Açılış konuşmaları; Uluslararası DBS Derneği Başkanı Abdelhamid Benazzouz, Maastricht Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı, Derin Beyin Stimülasyonu Dergisi Editörü Prof. Dr. Yasin Temel ve Ulusal Derin Beyin Stimülasyonu Derneği Başkanı, İstanbul Atlas Üniversitesi Rektörü, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak tarafından yapıldı. Kongrede; Parkinson, tremor, epilepsi, distoni, obsesif kompulsif bozukluk, Tourette Sendromu ve ağır depresyon gibi pek çok farklı hastalıkta beyin pilinin kullanımı, tedavideki etkileri ele alınıyor. Keşfedilme hikâyesi İstanbul’da ilk kongrede yer almaktan mutluluk duyduğunu belirten Prof. Benazzouz kongrenin hazırlık aşamasında da yer aldığını söyledi. Derin beyin stimülasyonu hikâyesini anlatan Prof. Benazzouz, “Araştırmalara ilk olarak hayvan üzerinde cerrahi deneyleriyle başladık. Maymunlar üzerinde deney yaptık. Parkinson hastalarında beynin nasıl çalıştığını bulduk. Ardından, beynin çok küçük bir bölgesinin hasarlı olduğunu bulduk. Sonra elektrotlar yerleştirerek elektrik aktivitesiyle bu küçük yapının aktivitesini düzenlemeye çalıştık. Bu çalışmalar benim doktoram sırasında maymunlarda başladı. Ardından çok güzel sonuçlar aldık. Dünyada farklı merkezlerde derin beyin stimülasyonuna ilgi arttı. Ardından Türkiye’de de bu cerrahi başladı. Nörolog ve beyin cerrahları bu cerrahiyle çok ilgilendiler. Bunun için çok mutluyum” açıklaması yaptı. “Depresyon hastalarında deneysel aşamada ama sonuçlar gayet iyi” “Parkinson’da artık hastalar, çok belirgin fayda görebiliyor ve daha az ilaç ihtiyaçları olabiliyor” diyen Prof. Benazzouz sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kongrede, yeni teknolojileri, yeni gelişmeleri de ele alacağız. Günümüzde esansiyel tremor, distoni, obsesif kompulsif bozukluk hastalarında ve depresyon hastalarında da derin beyin stimülasyonu çok başarılı sonuçlar veriyor. Depresyon hastalarında deneysel aşamada ama sonuçlar gayet iyi.” “Türkiye’deki aktivitelerin de çok iyi gittiğini görüyoruz” Prof. Dr. Yasin Temel ise “Abdelhamid Hoca aslında derin beyin stimülasyonunu ilk uygulayan bilim adamı. Bunun fikir babası diyebiliriz. Ben de beyin pili ameliyatlarına 1999 yılında Hollanda’dan onun yanına giderek başladım. 2021 senesinde Abdelhamid Hoca, Ersoy Hoca ve altı arkadaşımızla birlikte Uluslararası Derin Beyin Stimülasyonu Derneği’ni kurduk. Ersoy Hoca ile zaten birçok çalışmalarımız vardı. Türkiye’deki ulusal dernek ve uluslararası dernek uyum içinde çalışıyor. Yani Türkiye’deki ulusal dernek, uluslararası derneğin bir parçası. Türkiye’deki aktivitelerin de çok iyi gittiğini görüyoruz. Uluslararası dernek olarak bundan gurur duyuyoruz” dedi. DBS Derneği, pek çok disiplin ve branşı bir araya getiriyor Kongrenin amacını anlatan Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak da “Özellikle derin beyin stimülasyonu ameliyatlarının hangi endikasyonlarda yapıldığını ve ne gibi sonuçlar doğurduğunu, güncel sonuçları ele almak istedik. Ayrıca bu işe yeni başlayan genç arkadaşlarımızla bilgi paylaşımı yapmayı amaçladık. Derin Beyin Stimülasyonu Derneği, pek çok disiplin ve branşın bir araya geldiği bir yerdir. Çünkü DBS; nörolog, beyin ve sinir cerrahisi doktorlarımız, psikiyatristlerimiz, psikologlarımız ve diğer branşlardan hocaların, bilim insanlarının, nörobilimcilerin bir araya geldiği, tamamen multidisipliner yapıda olan ameliyat yöntemidir” açıklaması yaptı. Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak, “Derin Beyin Stimülasyonu, halk arasında beyin pili olarak bilinen tedavi yöntemidir. Öncelikle Parkinson hastalığı ama bununla beraber diğer hareket bozukluklarında özellikle el titremeleri ve distonide kullanılıyor. Aynı zamanda epilepside, bazı psikiyatrik hastalıklarda kullanılıyor. Obsesif kompulsif bozukluk dediğimiz takıntı hastalığında ya da sürekli tiklerin olduğu Tourette Sendromunda, hatta ağır depresyon vakalarında kullanılan bir tedavi yöntemi” şeklinde konuştu. “Şarj edilebilir pillerimiz, MR uyumlu bataryalarımız gibi pek çok yenilik var” Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak, “Son yıllarda özellikle şarj edilebilir piller, MR uyumlu bataryalar gibi pek çok yenilik gündemde. Yakın zamanda bunların daha da artacağını düşünüyoruz. Aslında yakın gelecekte bu tür hastalıkların, hem beyin pili hem de benzeri diğer tedavilerin de günbegün daha iyiye gideceğini düşünüyoruz” dedi.
Kahramanmaraş Depremden sonra kursa gitti, kendi işini kurdu Kahramanmaraş’ta bir çocuk annesi kadın, deprem sonrası gittiği takı tasarım kursunda kendini geliştirip, ev ekonomisine katkıda bulunmaya başladı. Depremzede 26 yaşındaki bir çocuk annesi Serap Işık, kötü günleri atlatmak için açılan takı tasarım kursuna katıldı. Burada kedini geliştiren Işık, yaptığı ürünleri Türkoğlu ilçesinde parkta sergileyip satarak hem ev ekonomisine katkı sağlıyor hem de kadınlara örnek oluyor. "İşin eğitimini aldım" Hepsinin el emeği göz nuru olduğunu söyleyen Işık, "Ben konteyner kentte oturuyorum. Depremden sonra bu işi yapmaya başladım. İşin eğitimini aldım. Daha sonra örgü gibi kurslara gittim. Kurslardan sonra kendimi bu alanda geliştirdim. Hediyelik eşya yapıp satıyorum. Kendi el emeğimle yaptığım ürünleri sergileyerek satıyorum" dedi. "Bu iş bana mutluluk veriyor" Depremden sonra bunalıma girdiğini anlatan Işık, "Bir tane çocuğum var. Depreme yakalandığımızda çocuğum 5 aylıktı. Konteynerde kafamı dağıtamadığım için kursa katıldım. Bu iş bana mutluluk veriyor. Bu işi yaptıkça rahatladığımı fark ettim. Kendimi daha çok geliştirdim ve şu an iyi bir aşamaya geldim. Burada kolye, yüzük, inci kolye, ahşap tepsiler yapıyorum" ifadesini kullandı. "İnsanın kendi parasını kazanmak bir başkaldırış değil" Çocuğunun geleceği için yatırım yaptığını belirten Işık, şöyle devam etti: "Kendi paramı kazanmak çok güzel bir duygu. Bebeğim 2 yaşında ve onun adına bir hesap açtım. Onun geleceği için yatırım yapıyorum. Kadınlar kendi parasını kazanmalı ve kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Bu başkaldırış değil aslında bu kadınların özgüveni için çok önemli. Bir kadının kendi kazandığı parayla bir şeyler alması çok farklı."
Erzurum Teknokent Koleji, teknoloji ve eğitimle geleceği şekillendiriyor Teknokent Koleji Müdürü Serhat Göksun, okulun teknik eğitime öncülük eden yapısını ve geleceğe yönelik hedeflerini anlattı. Erzurum’da 2020 yılında faaliyete geçen Teknokent Koleji, devlet destekli ücretsiz eğitim modeliyle dikkat çekiyor. Elektrik-elektronik mühendisliği ve gıda mühendisliği gibi teknik alanlarda uygulamalı eğitim sunan okul, aynı zamanda fen lisesi müfredatıyla öğrencileri üniversite sınavlarına hazırlıyor. Serhat Göksun, Teknokent Koleji’nin eğitim modelini şu sözlerle özetledi: “Teknokent Koleji olarak amacımız, öğrencilerimizi çağdaş dünyaya ayak uydurabilecek bireyler olarak yetiştirmek. Teknolojiyle birlikte hızlı bir değişim yaşanıyor ve bu değişime uyum sağlayan bireyler yetiştirmek için yazılım eğitimine ağırlık veriyoruz. Yazılıma hakim bir öğrenci, gelişen dünyada iş bulma sorunu yaşamaz ve kendi potansiyelini gerçekleştirebilir.” Devlet Destekli Eğitim ve Mesleki Uygulamalar Teknokent Koleji’nde dört yıllık eğitim ücretlerinin devlet tarafından karşılandığını belirten Göksun, bu modelin ailelere ekonomik bir avantaj sağladığını vurguladı. Mezunların %70’inin üniversiteyi kazandığını, diğer mezunların ise sanayi ve teknoloji sektörlerinde ara eleman olarak istihdam edildiğini ifade etti. Göksun, mesleki uygulamalara büyük önem verdiklerini belirterek, “Erzurum’da 170 firma ile iş birliği protokollerimiz var. Öğrencilerimiz, stajlarla sahada deneyim kazanıyor ve gerçek projeler üzerinde çalışıyor. ETÜ ve AÜ gibi üniversitelerle yaptığımız protokoller sayesinde teorik ve uygulamalı eğitimi birleştiriyoruz. Mezun olan öğrencilerimiz, Europass ve yeterlilik belgeleri gibi önemli dokümanlarla iş dünyasına güçlü bir başlangıç yapıyor” dedi. Kültür, Sanat ve Sporun Gücü Teknokent Koleji’nde öğrencilerin sosyal yönlerini geliştirmek için kültürel ve sportif faaliyetlere de önem verdiklerini ifade eden Göksun, “Her yıl düzenlediğimiz Necip Fazıl Kısakürek Şiir Gecesi, tiyatro etkinlikleri ve spor turnuvalarıyla öğrencilerimize farklı alanlarda kendilerini geliştirme fırsatı sunuyoruz. Yüzme şampiyonasında bölge birincisi olduk, basketbolda ise birçok kupa kazandık” şeklinde konuştu. Neden Teknokent Koleji? Son olarak velilere ve öğrencilere seslenen Göksun, Teknokent Koleji’nin tercih edilmesi için önemli sebepler sıraladı: “Okulumuz, çağdaş ve yenilikçi eğitim anlayışıyla gençleri sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda mesleki yeterliliklere ve iş hayatına hazırlıyor. Mezunlarımız, eğitim süreçleri boyunca kazandıkları bilgi ve deneyimle geleceğe bir adım önde başlıyor.” Teknoloji odaklı yapısıyla dikkat çeken Teknokent Koleji, Erzurum’da eğitimde yeni bir dönem başlatmaya devam ediyor.