GÜNDEM - 18 Eylül 2017 Pazartesi 12:40

İzol Aşireti'nin sözcüsü: 'Referandum Barzani'nin sonu olur'

A
A
A
İzol Aşireti'nin sözcüsü: 'Referandum Barzani'nin sonu olur'

Katıldığı bir televizyon programında konuşan İzol Aşireti'nin genç sözcüsü, İzol Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan İzol, 15 Temmuz'dan Afrika seyahatine, Arakan'dan Barzani'nin referandum çıkışına kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Barzani'nin 25 Eylül'de yapacağı referandum kararıyla ilgili görüşlerini aktaran İzol, "Bu referandumla ilgili burnumuza çok pis kokular geliyor. Merkezi hükümetin referanduma karşı çıkmasına rağmen Barzani bu konuda ısrarlı. Ama Barzani referanduma gitse bile orada son bulur. Onun yerine başkası gelecek. Barzani'ye bir ülke vadettiler ve buna inandırdılar. Barzani'nin bu zafer sarhoşluğunun ona yarın çok kötü geri döneceği kanaatindeyim" dedi. Bu savaşın İpek Yolu projesi olduğunu belirten Ramazan İzol, "İpek Yolu'nda İngiltere ve Amerika ilk başta birlikte yola çıktılar. Ama sonra bu İpek Yolunun kazandıracağı gelir ve güzelliği Amerika'yı tamamen döndürdü. Daha önce de söylemiştim; Trump Amerika'nın seçilmiş bir başkanıdır. Obama'nın başlatmış olduğu küçük savaşları büyük savaşlara dönüştürecek kişidir. İpek yolu projesinde Türkiye merkez konumda olduğu için herkes Türkiye'yi ele almak istiyor. Türkiye ile pazarlığa oturmak istiyorlar ama Türkiye artık o pazarlığa oturacak bir ülke değil. Amerika her zaman terör örgütleri çıkardı sonra kendi askerlerini barış gücü olarak gönderip oradaki İngiliz gücünü sömürerek kendi güçlerini ortaya koydular. Burada da Amerika IŞİD'i çıkarttı" şeklinde konuştu. Amerika'nın Suriye'de PYD'yi desteklemesi ile ilgili görüşlerini aktaran İzol, "Bana gelen habere göre Amerika bunları donatmış durumda ve çok teknolojik mühimmatları var. Amerika'nın asıl amacı Türkiye'ye göz dağı vermek, Rusya'nın etkin gücünü kırmak ve bölgede bir güç elde etmek. Yarın referandum sonucu ne olur göreceğiz ama Musul, Kerkük ile olan anlaşmalarımız var. Orada Türkmen kardeşlerimiz de var. Onlarla ilgili de güzel bir hamle yapılabilir. PYD asla orada bir devlet kuramaz, yanı başımızda böyle bir şeye asla izin vermeyiz" diyerek sözlerini tamamladı.

Türkiye'nin ekonomik olarak genel bir analizini yapan İzol, "Türkiye malum 15 Temmuz'dan sonra dar bir boğazdan geçti. Geçti diyorum çünkü artık o dar boğaz açılmaya başladı. Güçlü bir hükümet, güçlü bir millet ve güçlü bir devlet var artık. Bu büyük 3 gücü elimizde tuttuğumuz müddetçe her zaman kazanmaya devam edeceğiz. Tabi bunu gören dış dünya gerek ekonomik gerek siyasi olsun Türkiye'nin bu büyümesini hayretle izliyorlar" dedi. Bu büyüme ile ilgili iş adamlarının yatırımlarını artık daha rahat yaptıklarını kaydeden Ramazan İzol, "Hem ekonomimiz hızlandı hem de güven arttı. Görüyorsunuz tüm dünya krizle çalkalanırken Türkiye'nin rahatlığı gözler önündeydi. Hatta Türkiye IMF'ye borç teklifinde bulundu. Düne kadar borç aldığı IMF'ye Türkiye borç verebilirim teklifinde bulundu. Yani şuan önümüzdeki kare bu; güçlü bir hükümet, güçlü bir devlet ve güçlü bir millet var. Bu yüzden yarınki günler için daha umutluyuz ve ümitle yarınki günleri bekliyoruz. Hedefimiz 2023 diye tekrarlıyoruz. Bütün iş adamlarının hedefinde şu var; 2023'te herkes daha güzel yarınlara daha güzel işler için kendini 2023'e kitlemiş durumda" diye konuştu.

Dünya Türk'ün ve Türkiye'nin gücünü gördü

FETÖ ile mücadelelerini darbeden bu yana değil, yıllar öncesinden vermeye başladıklarını aktaran İzol, "Milli irademiz orada gücünü gösterdi. Biz burada kuva-i milliye ruhumuzun ölmediğini, birlik ve beraberliğimizin mevcut olduğunu görüyoruz. O bir işgal hareketiydi. Yapılan bombardımanlar esnasında niyetleri kadın, yaşlı, genç, erkek, ihtiyar, çoluk çocuk, Türk Kürt demeksizin vurmaktı. Yani herhangi bir işgal hareketinde şunu bilmemiz lazım; Türk- Kürt diye, Arap-Laz diye ayıramayacaklar; Türk milleti, Türkiye cumhuriyeti devleti vatandaşı diye hepimize kıyım yapacaklar. Halk çok şükür başkomutan cumhurbaşkanımızın da çağrısı ile sokaklara çıktı ve bu hain kalkışmanın önüne geçtiler. Bu da dünyaya çok büyük bir ders oldu. Dünya Türkün ve Türkiye'nin gücünü gördü" dedi.

Afrika seyahati, yardımlar

Kurban Bayramında yaptığı Afrika seyahatinden bahseden İzol, "Aslında bir iş adamı olarak değil, bir insan olarak oraya gittim ve buradan herkese şu çağrıyı yapıyorum; iş adamı değil, siyasi, bürokrat, ultra milyoner kim olursa olsun insanlığını yitirdikten sonra bir anlam ifade etmiyor. Mali'de yılda 300 bin ton altın çıkarıyorlar. Ama halkının aylık geliri 3-5 dolar arasındadır. Bununla birlikte, sıtma gibi binlerce hastalıklarla uğraşıyorlar ve oradaki halka arazi olarak kendilerine ait tapulu en fazla 10 veya 20 metrekarelik bir arazi veriyorlar. Oradaki halk fakir ve çok sıkıntı yaşıyorlar. Yardımda bulunduk ama bu yardım yetmez. Böyle bir dünya düzeninde adalet olmaz. İnşallah, benim kanaatime göre bu adalet Türkiye'den yükselecek. Biz dünyaya tekrardan ders verdireceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Arakan'da büyük bir oyun dönüyor

Türkiye'nin Arakan'daki zulme sessiz kalamadığını dile getiren Ramazan İzol, "Biz sesimizi yükselttik. Allah her tarafa duyursun. Günde yaklaşık 15-20 bin katliam olduğunu söylüyorlar. Bu rakamlar afaki rakamlar değil. Birleşmiş Milletler gerçek rakamları telaffuz etmiyorlar. Bize bu Budistlerin meditasyon dini olduğunu söylemediler mi? Her zaman bizim insanlarımızı batıya meyilleştirmeye başladılar. İnsanlarımızın yapısını bozmaya çalıştılar. İşte meditasyon dinini görüyorsunuz. 1 yaşındaki çocuğun derisi yüzülüyor, diri diri yakılıyor. anneler çocuklarının gözü önünde diri diri kesiliyor. Böyle bir vahşet yok" ifadelerini kullandı. Arakan'da büyük bir oyunun döndüğünü dile getiren İzol, sözlerine şöyle devam etti; "Arakan'ın altından enerji hattı geçiyor. Bu enerji hattı Çin'e gidiyor. Çin bu yüzden sessiz. Bu enerji hattını batılılar kontrol ediyor. Batı bu yüzden sessiz. Paylaşılacak ve paylaşılmaya hazır doğalgaz var. Orada maden ve petrol yatakları var. Dünya bu yüzden sessiz. Ama cumhurbaşkanımız ne yaptı? Eşini ve çocuklarını gönderdi. Bu 'ben sessiz kalamam' demek oluyor." 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın Açık Cezaevi’nde tahliye heyecanı: Yaklaşık 300 hükümlü serbest kalıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilerek yasalaşan 11’inci Yargı Paketi ile Aydın’da yaklaşık 300 hükümlünün tahliye işlemi başladı. İşlemleri tamamlanan ve cezaevinden tahliye edilenler, uzun süredir hasret kaldıkları yakınlarıyla kucaklaştı. Yasanın Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından, tahliyelerin başlamasıyla birlikte hükümlü yakınları Aydın Açık Cezaevi önüne gelmeye başladı. Sevinç ve heyecanın hakim olduğu bekleyişte kimi aileler uzun süredir hasret kaldıkları yakınlarına kavuşurken kimilerinin ise bekleyişi sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ettiler Eşinin tahliye olmasını bekleyen Aliye Sarıçiçek, "Benim eşim trafik cezasından dolayı içeride. 3 aydan beri cezaevinde. Gerçekten mezardan önceki son durak burası. Görüş günleri olsa da eşim aylardır evde değil, yokluğu zor geldi. Allah kimseyi buralara düşürmesin" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden hükümlü yakını Ramazan Eren Sarıçiçek, "Bu kararı çıkartan başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese sevgi ve saygılarımı sunarak teşekkür ediyorum. Rabbim kimseyi ayrılıkla sınamasın, dertsiz derman vermesin. Babamın bugün çıkacak olmasından dolayı çok mutluyum. Heyecanla bekliyoruz, Allah bir daha buraları kimselere göstermesin" ifadelerini kullandı. Açık Cezaevi İnfaz Kurumu’ndan tahliye olan Gökhan Uyar, "Aile ve kurulu düzenim bozuldu. Bundan sonra her şeyi inşallah yeniden toparlamaya çalışacağız. Herkes için hayırlısı olsun" dedi. Dışarıda kendilerini yeni bir hayatın beklediklerini kaydeden Emrah Aktaş, "Çok şükür bugünlere kavuştuk. Allah herkese hakkında hayırlısını versin. Allah geride kalanların ailelerine sabır versin. Ailelerine kavuşanlar için de hayırlısı olsun" dedi.
Bursa Başkan Bozbey’den Antakya Ulu Cami çağrısı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Antakya Ulu Camii’nin restorasyon ve rekonstrüksiyon sözleşmesinin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tek taraflı feshedilmesine tepki gösterdi. Başkan Bozbey, "Bir an önce bu hatalı karardan dönülmesini istiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak Antakya Ulu Cami’yi ayağa kaldırıp süresinde teslim edecek bilgi birikimimiz de ekonomik gücümüz de var" dedi. CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Hatay Antakya Ulu Camii’nin restorasyon ve rekonstrüksiyon sürecine ilişkin sözleşmenin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tek taraflı feshedilmesi üzerine CHP Genel Merkezi’nde açıklamalarda bulundu. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremde 11 kentin muhtelif tarihi yapılarında farklı farklı hasarların meydana geldiğini hatırlatan Gökan Zeybek, bunlardan birisinin de Antakya Ulu Cami olduğunu söyledi. Tarihi caminin depremle birlikte taş üstünde taş kalmayacak biçimiyle yıkıldığını belirten Zeybek, 2023 yılında yapılan anlaşmayla caminin Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmasının imza altına alındığını hatırlattı. Rolöve, restorasyon ve konstrüksiyon projelerinin tamamlanmasıyla inşa faaliyetlerinin başladığını anlatan Zeybek, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 7 Ekim 2024 tarihinde imalatların başlaması için projelerin onaylanması gerektiğini açıklamıştı. 9 Ekim 2024 tarihinde ise projeler onaylandı. Sonrasında Mustafa Bozbey başkanlığındaki Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yeni yönetimi, kurumlardaki devamlılık ilkesiyle caminin rekonstrüksiyon inşaatına başladı. 20 ay boyunca projeyi onaylamayan Vakıflar Genel Müdürlüğü Koruma Kurulları, 12 ay sonra cami inşaatının yeteri kadar ilerlemediğini gerekçe göstererek anlaşmanın 13. maddesine dayanarak tek taraflı olarak sözleşmenin feshettiğini açıkladı" diye konuştu. 12 Aralık 2023’te yıkım rölovesinin, 14 Mart 2024’te kalıntı rövolesinin, 20 Haziran 2024’te restitüsyon projesinin, 9 Ekim 2024’te rekonstrüksiyon ve güçlendirme projesinin, 22 Ekim 2025’te minare projesinin Koruma Kurulu tarafından onaylandığını hatırlatan Zeybek, bu dönemde ihaleyi Mustafa Bozbey’in yapmadığını, müteahhidi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin seçmediğini, rakamları belirlemediğini anlattı. 97 milyon TL’lik keşif bedelinin 86 milyon 317 bin TL’sini Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ödediğini açıklayan Zeybek, "54 milyon TL üzerindeki bir rakamın doğrudan doğruya keşiften geldiğini, geri kalan rakamların da fiyat farklarından geldiğini görüyoruz. Keşif incelemesine bakıldığında inşaatın yüzde 60’ının tamamlandığını görüyoruz. İnşaat, Haziran 2026’ta tamamlanacak. Hatta CHP Genel Başkanı Özgür Özel de açılışın bir Cuma günü yapılacağını ve ilk Cuma namazını hep birlikte kılacaklarını söylemişti. Ancak Bakanlık, 23 Aralık tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne yazdığı yazıda, alandaki fiziki gerçekleşme oranı göz önüne alındığında cami inşaatının yapılamayacağını ya da zamanında teslim edilemeyeceği ileri sürerek sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini açıklıyor" dedi. Antakya Ulu Cami’de önce zemin iyileştirmesi, arkasından temel güçlendirmesi yapıldığını söyleyen Zeybek, daha sonra orijinal yapıdan çıkartılan taşların kullanıldığını belirtti. İnşaatın son hali hakkında da resimlerle birlikte bilgi veren Zeybek, "Cumhurbaşkanı, Cumartesi günü Hatay’a gidecek. Bitmiş olan konutların kura çekimiyle sahiplerine teslimini yapacak. Tam da bu teslimden iki gün önce böyle bir yazının Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne iletilmesini anlamak mümkün değildir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ekiplerimiz, üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmenin huzuru içerisindedir. Bütün yetkililere çağrı yapıyorum. Bir yanlış yapılmaktadır. Bu yanlıştan hızlı biçimde dönülmelidir. Davulu vermişler Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sırtına, tokmağı almışlar ellerine, tek taraflı tokmak çalıyorlar. Bursa Büyükşehir Belediyesi tüm birimleriyle, Başkan Mustafa Bozbey’in iradesiyle ve Genel Başkanımız Özgür Özel’in desteğiyle projeyi zamanından önce bitirmenin sözünü verdi. Sözünün de arkasında durduğunu belirtmek istiyorum" diye konuştu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, son durumu kabul etmekte güçlük çektiklerini belirtti. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yazısını doğru bulmadıklarını ifade eden Başkan Bozbey, "Göreve geldiğimiz günden beri Bursa Ulu Cami’yle aynı ismi taşıyan kardeş Hatay Antakya Ulu Cami’yi ayağa kaldırma konusunda hassasiyet gösterdik. Yaklaşık yüzde 60’ını da tamamladık. Bu tip yapılarda tabanın yapılması hayli zaman alıyor. Üzerinin yapılması daha kolay. Tam kolay kısma geldik ki sözleşmenin feshedildiği belirtildi. Bizler hassasiyetle süreci takip ettik. Müteahhite her hak edişinin tamamını ödeyerek çalışmanın hızla devam etmesini istedik. Buna rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, bazı siyasilerin oradaki söylemleri doğrultusunda hareket ettiğini gördük" dedi. Antakya Ulu Cami’yi bitirmekle ilgili sorumluluğu üstlenmeye devam ettiklerini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, Haziran 2026’da teslim edeceklerini de bir kez daha tekrarladı. İbadet alanlarına sahip çıkan, koruyan ve bu alanlarda Türkiye’de örnek hizmetleri yürüten bir anlayışa sahip olduklarını ifade eden Başkan Bozbey, "Bir an önce bu hatalı karardan dönülmesini istiyoruz. Var olan ekiplerimizi sahadan çekmeden aynı hızla devam etmesini ve Haziran ayında ibadete açmayı hedefliyoruz. Bu proje için ilave kaynak da ayırdık. Yaklaşık maliyetinin iki üç katından fazlasının harcanacağını bilerek bütçemizden pay ayırdık. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak Antakya Ulu Cami’yi ayağa kaldırıp teslim etmek istiyoruz. Bunu yapacak bilgi birikimimiz ve ekonomik gücümüz var. Süresinde tamamlayacak kapasitemiz de var" diye konuştu.