GÜNDEM - 22 Şubat 2015 Pazar 15:17

İstanbul eski il spor komisyonu başkanı Mahmut Küçükdoğan AK Parti'den aday adayı

A
A
A
İstanbul eski il spor komisyonu başkanı Mahmut Küçükdoğan AK Parti'den aday adayı

7 Haziran 2015 tarihinde yapılan milletvekilliği seçimleri için aday adayllığı müracaatını yapan iş adamı Mahmut Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Küçükdoğan hizmet için üyesi de olduğum Ak Parti'den aday olduğunu söyledi.

İstanbul 3. Bölgeden AK Parti’den müracaatını yaparak aday adaylığını açıklayan ünlü iş adamı ve spor adamı Mahmut Küçükdoğan, milletvekili seçilmesi halinde Beylikdüzünü spor un merkezi yapacağını ifade etti.

İstanbul Eski İl Spor Komisyonu Başkanı Mahmut Küçükdoğan, Türkiye’nin ilk spor akademisi mezunlarından birisi olduğunu hatırlatarak, “Siyasete girdiğim yıllarda il genel meclis üyeliği yaptığımda İstanbul İl Spor Komisyonu Başkanlığı yaptım. Beylikdüzü’nde spor kulübü başkanlığı yaptım. Sporun içerisinden hiç kopmadım. Hayatımın en önemli noktalarından biri sporun olmasıdır. Aşağı yukarı 70’li yıllardan bu tarafa hayatımda mutlaka spor vardır. Onun için sağlıklı olduğumu görüyorum. Spor hayatımda çok yakın olduğu için sağlıkla ilgili bir problemim olmadı. Siyasette sporla ilgilenmek ve halkımıza sporu anlatıp bir kültür oluşturmak, 80 milyonun hayatına sporu yerleştirmek benim en büyük idealim. Ben bir sanayiciyim. Sanayicilikte yaptığım işlerde başarılı işler yaptık. Fakat spor benim için her şeyden çok farklı bir yerde. Benim siyasete girmemin asıl gayelerinden birisi de buydu. Amacım sporla ilgilenmek ve insanları bilinçlendirmek, uluslararası müsabakalarda bayrağımızı her branşta göndere çekmek, her zaman birincilik kürsüsüne çıkartmaktı. Maalesef bu altyapılar, bu koordinasyonlar olmadığı için bu başarıları elde edemiyoruz. Son 12 yıldan bu tarafa Ak Parti iktidarlığında çok tesis yapıldı. Fakat buraya getirebildiğimiz sporcu sayısı komik denecek derecede az. Burada bir koordinasyon eksikliği görüyorum. Burada insanlara yaklaşım biçiminde bir noksanlık görüyorum. Tabi ustası lazım bunu yapması için. Şeker var. Un var. Yağ var. Tava var. Ocak var. Ama bunları karıştırıp yufka yapacak usta lazım. Ben kendimi bu konuda usta olarak görüyorum. İddialıyım. Çok iddialı olarak bu konuda fazla mütevazi olmak istemiyorum. Benim derdim insanlara hizmet etmek. İnşalara hizmet etmenin en önemli ayaklarından birisi de burası. Geçenlerde Sağlık Bakanlığı sağlıkla ilgili yürüyüşler yaptırıyor. Bunu aslında Spor Bakanlığının yaptırması lazım… Gençlikle ilgili çok aktivite yapılması lazım. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye’nin parlayan yıldızı olması lazım” ifadelerini kullandı.

“LİSANSLI SPORCU SAYISININ EN UYGUN OLACAK ÜLKELERDEN BİRİSİYİZ”

Trabzonspor camiasının önemli isimlerinden Faruk Özak’ın yıllarca bordo-mavili takımda futbol oynadığını belirterek, “Trabzonspor’a geldiği yıllarda bir miktar futbolla ilgilendi, sporla ilgilenmedi. Ben sporla ilgilenmesini istedim. Türk insanının kabiliyetlerinin uygun olduğu 25 branş vardır. Bu 25 branş Türkiye’de zemine yayılmalı. Bu branşları yapan milyonlarca insan olmalı. Şu anda dünyanın lisanslı sporcu sayısında en aşağılardaki olan ülkelerden bir tanesiyiz. Lisanslı sporcu sayısının en uygun olacak ülkelerden birisiyiz. Almanya’nın yaş ortalaması belki 40’ların üzerinde bilmiyorum ama bizim yaş ortalamamız 28. Almanya’nın nüfusu 80 milyon. Lisanslı sporcu sayısı 35 milyon. Bizdeki lisanslı sporcu sayısı 2 milyon civarında. Bize 80 milyonun 50 milyonu lisanslı sporcu olması gerekiyor. Biz de spor bilinci yok. Spor, bağırıp çağırmak ve küfür etmek değil ki. Yapılan müsabakayı mutlaka birileri seyredecek. Onlarda şartlarına göre seyredecekler. İnsanların yaşam biçiminin içerisinde mutlaka spor olmalı. O zaman çok sağlıklı bir nesil oluruz. O zaman bu anarşi, bu kavgalar olmaz. Sporun o kadar çok faydası vardır ki devletin şu anda polisiye tedbirlerle bir takım ilaçla ve hastaneyle hallettiği meseleleri sen sporla halledebilirsin. Spor kötü alışkanlıklardan insanı alıkoyar. Sporcu çalışkan olur, zeki olur. Sporcuda liderlik ruhu vardır. Spor ibadet gibi bir insanın hayatında olmalıdır. Genç bir nüfusuz. Ekonomimiz de yerinde. Zamanımızda var. Bu zamanımızı mutlaka spora yönlendirecek organizasyonları artık yapmamızın zamanı geldi ve geçiyor. Olimpiyatlarda geliyor. Acaba bu olimpiyatlarda Türk insanı hangi başarıları elde edecek. Bayrağı kürsüde kaç kere çektirebilecek. Olimpiyatlar geldiği zaman hep içim cız ediyor. Biz en alt sıralarda 3 yada 4 madalya ile döneceğiz. Bu 3-4 madalyada bakıyorsunuz spor diye bildiğimiz ana branşlardan da değil. Türk milletinin DNA’sında güreş vardır. Türk milletinin DNA’sında boks vardır. Türk milletinin DNA’sında futbol vardır, voleybol vardır. Bizim gençlik zamanlarımızda bu çok yaygındı. Şu anda voleybol neredeyse bitiyor gibi. Sayamayacağım kadar çok branşta biz çok başarılı olabiliriz. İlk başta insanların hayatına sporu koymamız lazım. Sporu koyunca insan kendisindeki kabiliyeti görünce mutlaka o branşı yapar ve o branşta başarılı olur. Adam hiç kendini tespit edememiş. Kendisinde hangi kabiliyetin olduğunu bilmemiş insan ne yapabilir ki. Bu da bugünkü yönetimlere düşüyor. 12 yıllık dönemde en az başarının yakalandığı yerdeyiz. Diğer tüm branşta çok başarılar yakalanmıştı. Spor mütenasip olarak o başarıyı diğer hükümetin yapmış olduğu yerlerde, o başarıyı yakalayamamıştır. Gönlümüz bunu istiyor. Çünkü malzeme var. Ortada un var, yağ var, şeker var, tava var, kaşık var ve yakacak ocak var. Ama bunları iyi bir ustanın yapması lazım… İyi bir usta olsa çok çabuk ortaya neticeler döküleceğini ben gözlerimle görüyorum” sözlerini sarf etti. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te ilk defa yüz germe ameliyatı başarıyla yapıldı Bitlis’te sağlık alanında önemli bir ilke imza atılarak ilk kez derin plan (deep plane) yüz germe ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. İleri düzey estetik cerrahi teknikleri arasında yer alan bu operasyon, Bitlis’te de modern ve nitelikli sağlık hizmetlerinin verilebildiğini gözler önüne serdi. Alanında uzman hekimler tarafından yapılan ameliyat, klasik yüz germe yöntemlerinden farklı olarak yüzün yalnızca derisini değil, kas ve bağ dokularını da kapsayan derin plan üzerinden uygulandı. Yapılan bu ameliyatla daha doğal, uzun süre kalıcı ve yüz ifadesini bozmayan sonuçlar elde edilmesi hedeflendi. Bitlis’te ilk kez gerçekleştirilen bu ameliyat, hem kentteki sağlık altyapısının geldiği noktayı ortaya koydu hem de estetik cerrahi alanında bölge halkı için önemli bir avantaj sağladı. Yetkililer, bundan sonraki süreçte benzer nitelikteki ileri cerrahi işlemlerin Bitlis’te daha sık yapılmasının hedeflendiğini ifade etti. Ameliyatı gerçekleştiren Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, ameliyathane şartlarının bölgedeki birçok hastaneye göre daha iyi olduğunu belirterek, "Hastamıza ilimizde bir ilk olarak derin plan yüz germe ameliyatı uyguladık. Bu ameliyat sadece cildi değil, aynı zamanda cilt altı dokularının da ve boyun bölgesinin de hassas bir diseksiyonun kesilmesi, açılması uygun planların ve bu planların yine uygun cerrahi planlarda, uygun açılarda gerilerekten bir hastanın 10-15 sene önceki haline döndürülmesini amaçlayan bir ameliyat. Şimdi ilk kez gerçekleşen bir ameliyat. Hem hasta çok bilinçli, uyumlu bir hasta hem bu sayede süreçte çok iyi geçti. Hem de bu ilk kez yapıldığı için de oldukça mutluyuz. Artık hani bu tarz daha nitelikli ameliyatlar da şehrimizde yapılabiliyor. Bunun dışında her ne kadar daha önce yapılmamış olsa da artık hani o kadar kompleks olmayan uygulanabilen bir ameliyat. İyileşme süreci de oldukça hızlı. Hastalar günlük hayata hızlı dönebiliyor. Bu açıdan hani uygun hastada uygun endikasyonlar yapılabilecek güzel bir ameliyat. Bölge şartlarında yapılabilmesi için herhangi bir eksiğimiz yok" dedi. Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, hastane şartlarının bu tür ameliyatlar için yeterli olduğunu da ifade ederek, "Hastanenin ekipmanları olsun, ekibi olsun bu konuda oldukça yardımcılar, bilgililer, tecrübeliler hani her ne kadar ilk kez yapılmış bir ameliyat olsa da tüm ekip bu süreçte oldukça İyi bir şekilde süreci yönetti, yardımcı oldular. Yani o açıdan bölgenin hiçbir eksiği yok. Hatta bazı açılardan fazlası dahi var" diye konuştu Yüz gerdirme ameliyatı olan Fatih Sirek ise, "Uzun zamandır bu ameliyatı yaptırmayı düşünüyordum. Devlet hastanesinde olması aslında benim için de çok isabet oldu. Çağhan Bey’in yanına geldim. Sağ olsun çok ilgilendi. Birlikte ameliyat olmama karar verdik. Ameliyat oldum. Son derece de iyi geçti ameliyatım. Herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Tabii ki ameliyat sonrası çehremizde değişiklik oluyor. Sarkan yerler daha deli toplu hale geliyor. Dolayısıyla yüz daha gençleşiyor. Sosyal hayatımızda da değişiklik oluyor. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. O anlamda da çok katkısı oldu bana. Hocamız da çok ilgili. Buradaki personeller de çok ilgili. Sağ olsun günde 3-4 defa servise kadar gelip bizi ziyaret etmiştir. Bakmıştır. Kontrol etmiştir. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
Erzurum YÖK, 2025 yılı üniversite izleme ve değerlendirme raporunu yayımladı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu" açıklandı. Sonuçlara göre, Atatürk Üniversitesi pek çok temel göstergede Türkiye’nin en başarılı yükseköğretim kurumları arasındaki yerini güçlendirdi ve stratejik alanlarda yükselişini sürdürdü. Atatürk Üniversitesi, eğitim kalitesini belgeleyen "Akredite Lisans Programı Sayısı" göstergesinde 52 programla Türkiye genelinde 1. sırada yer alarak bu alandaki liderliğini tescilledi. Nitelikli akademik çıktıların bir göstergesi olan "Doktora Mezun Sayısı"nda 385 mezun ile 8. sıraya yerleşen Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin doktoralı insan kaynağı ihtiyacına en büyük katkıyı sunan kurumlardan biri oldu. Ayrıca, 238 aktif öğrenci topluluğu ile sosyal kampüs imkânları açısından da Türkiye’nin en zengin 4. üniversitesi olma başarısını gösterdi. Ar-Ge ve inovasyonda Türkiye’nin öncü gücü olan, araştırma ve yayın performansıyla göz dolduran üniversite, bilimsel dünyanın en saygın dergilerinde yayımlanan makaleler baz alındığında, "İlk yüzde 10’luk Dilimde Bulunan Dergilerdeki Yayın Sayısı" kriterinde Türkiye’nin en başarılı 4. üniversitesi oldu. Teknoloji ve inovasyon alanındaki verimliliğini de kanıtlayan Atatürk Üniversitesi, "Olumlu Sonuçlanan Patent, Faydalı Model veya Tasarım Sayısı" göstergesinde ise Türkiye genelinde 3. sıraya yerleşti. Atatürk Üniversitesi, Kapsayıcı Bir Eğitim Ortamı Sunma Kararlılığı İle Yoluna Devam Ediyor Üniversite, proje geliştirme süreçlerinde de hem ulusal hem de uluslararası arenada etkinliğini artırdı. Buna göre, Atatürk Üniversitesi, 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporunda; Ulusal Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 4. sırada (189 proje), Uluslararası Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 8. sırada (63 proje), TÜBİTAK Proje Desteği Sayısında ise Türkiye genelinde 20. sırada (141 proje) yer aldı. Toplumsal Katkıda "Öğrenci Odaklı Başarı" sosyal sorumluluk projelerinde, öğrenci katılımını teşvik eden modelleriyle fark oluşturan üniversite; öğrenciler tarafından yürütülen 1.305 sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye genelinde 2. sıraya yerleşti. Üniversite yönetiminin bizzat yürüttüğü 291 proje sayısı ile Türkiye 5’incisi oldu. Ayrıca, "Kampüs Erişilebilirliği" ve "Engelsiz Üniversite" çalışmaları kapsamında çıkarılan 239 erişilebilirlik envanteri ile Atatürk Üniversitesi, Türkiye’de 7. sırada yer alarak kapsayıcı bir eğitim ortamı sunma kararlılığı bir kez daha gösterildi. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bu Başarı, Sürdürülebilir Gelişim Stratejimizin Bir Tecellisidir" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, elde edilen verilerin üniversitenin sürdürülebilir gelişim stratejisinin bir sonucu olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 yılı izleme raporunda, özellikle akredite program sayısındaki Türkiye birinciliğimiz ve patent verimliliğindeki üçüncülüğümüz, eğitimde kalite ve Ar-Ge’de katma değer odaklı yaklaşımımızın en somut göstergeleridir. "Bölgesel Güçten, Küresel Markana" vizyonumuzla sadece bilgi üreten değil, ürettiği bilgiyi teknolojiye ve toplumsal faydaya dönüştüren bir kurum olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bilimsel yayınlarımızın niteliği ve öğrencilerimizin sosyal sorumluluk projelerindeki öncü rolü, üniversitemizin hem küresel rekabet gücünü hem de toplumsal aidiyetini pekiştirmektedir. Bu başarı grafiğinde emeği geçen tüm akademik ve idari personelimiz ile geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimize şükranlarımı sunuyorum. Atatürk Üniversitesi olarak, ülkemizin milli teknoloji hamlesine ve 2071 vizyonuna en üst düzeyde katkı sunmaya devam edeceğiz."
Eskişehir ’Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından düzenlenen "Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü" başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminere Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rahşan Tamsü Polat, Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay ve öğrenciler katıldı. Antik dönem yemek kültürü seramikler üzerinden anlatıldı Seminerde konuşmacı olarak yer alan Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay, antik döneme ait seramik kapların boyutları ve üretim tekniklerinden hareketle dönemin yemek alışkanlıklarını, mutfak kültürünü, estetik anlayışını ve damak zevkini ele aldı. Oransay, seramik kapların yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda dönemin sosyal, hiyerarşik, bireysel ve kültürel yapısını yansıtan önemli göstergeler olduğunu vurguladı. Kottabos oyunu ve içki kaplarının önemi Konuşmasında Antik Yunan’daki Kottabos oyununa da değinen Doç. Dr. Oransay, "Sempozyomlarda kullanılan kaplar arasında içki içme kaplarının fazla olmasının nedenlerinden biri Kottabos adı verilen oyundur. Bu oyun sırasında kapların kırılması nedeniyle sıklıkla yeni kapların üretilmesi gerekmiştir." ifadelerini kullanarak içki kaplarının sosyal pratikler ve statü göstergeleriyle olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay’a katılım belgesinin takdim edilmesiyle sona erdi.