GÜNDEM - 03 Nisan 2018 Salı 21:26

İmparator Konstantin kimdir? Roma İmparatoru Konstantin hikayesi

A
A
A
İmparator Konstantin kimdir? Roma İmparatoru Konstantin hikayesi

İmparator Konstantin kimdir? Roma İmparatoru Konstantin hikayesi... İşte İmparator Konstantin hakkında her şey...

BİZANS KRALI 1. KONSTANTİN KİMDİR?

I. Konstantin veya Büyük Konstantin(os) 22 Şubat 272'de doğmuş 22 Mayıs 337'de ölmüştür. Roma İmparatoru (MS 306 – 312); Konstantinopolis kentinin ve Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun “Büyük” lakabıyla anılan kurucusudur. Hristiyanlığı kabul eden ilk imparatordur

KONSTANTİN’İN HAYATI

Doğumu ve “Tetrarşi” sisteminin oncesi ve kurulusuna kadar yasami

I. Konstantin, (günümüzde Sırbistan Cumhuriyeti içinde yer alan) tarihte ise İlirya toprakları içerisinde yer alan Naissus'da (Niş)'da 22 Şubat 272'de doğdu. Babası o zaman bir Romalı general olan Konstantius Chlorus idi. Annesi Helena idi ve VI. yüzyıl tarihçisi Propokius'a göre, Küçük Asya (modern Anadolu) da bulunan Bitinya eyaletinin o zaman “Drepana” adındaki kentte doğmuştu. Bazı kaynaklar annesi Helena'nın General Konstantinius Cholorus ile evli olmayıp onun cariyesi olduğunu bildirirler. Arnavut kökenli olduğu iddia edilmektir.

286'da Nicomedia'da yaşayıp o kenti Roma İmparatorluğu'nun idare merkezi olan kullanan imparator Dioclietianuskendine yakın olan general Maximinus'u imparatorluğunun Batı kısmını yönetmek üzere Roma'da Augustus rütbesi ile ortak imparatorluğa yükseltmişti. Konstatinus Cholorus bu sırada Roma'da Praetorian Prefect (Roma'da imparatorluk muhafızlarının lideri) idi. 291'de 19 yaşında iken Konstantin o zaman imparator Diocletianus'un yaşadığı Roma İmparatorluğu'nun idari merkezi olan Nikomedia'da imparatorun hizmetine girdi. 293'te babası Kontantinus Cholorus, Batı'yı yöneten Augustus Maximinus'u daha yakın olmak için (daha önce evli ise Helena'yı boşayarak, evli değilse onu evinden uzaklaştırarak) Maximinus'un kızı Flavia Maximiana Theodora ile evlilik yaptı.


293 yılında İmparator Diocletianus imparatorluğun idaresinde gayet büyük bir reform yaparak Roma İmparatorluğu'nu Batı ve Doğu parçaları olarak ikiye bölerek Tetrarşi sistemini oluşturdu. Her parça bir “Augustus” tarafından yönetilecekti ve onun tayin edeceği bir “Sezar” tarafından desteklenecekti. Konstantin'in babası Konstantius Chlorus bu sistem içinde hemen en yüksek mevkilere erişmeye başladı. (293-305 döneminden Batı'da Maximianus ile Sezar olarak; 305 – 306'da Bati'da Augustus olarak ve Doğu'da Augustus olarak Galerius imparatorluk yaptı.

Bu arada I. Konstantin de tetrarşi sisteminde yüksek mevkilere geçmeye başladı. Ama I. Konstantin'in tüm Roma İmparatorluğu'nun tek hâkimi olması için tam 18 yıl geçmesi gerekecekti.

1. Konstantin kimdir?

KONSTANTİN SAVAŞLARI

Maxtentius ile muharebeler ve onu elimine edilmesi Önce Batı'da Augustus olan Maxentius ile çatışmalara girişti. 28 Ekim 312 tarihinde Roma kentinin hemen dışındaki Milvian Köprüsü'nde yapılan savaşta Maxentius'un ordusunu bozguna uğrattı. Maxentius kaçmaya çalışırken Tiber Nehri'nde öldürüldü.

Licinius ile iç savaş ve mutlak hakimiyet

İmparatorluğun doğu kısmında yönetimini sürdüren Licinius, artık Batı Roma'nın imparatoru olan I. Konstantin'in baba-bir (ama annesi “Flavia Maximiana Theodora” olan) kız kardeşi Flavia Julia Constantia ile evlenerek I. Konstantin ile kardeşlik bağı kurdu. Bu kayınbiraderlik ilişkisi bir yandan kendisine bir koruma sağlarken, öte yandan her iki imparatora diğerinin bölgesi üzerinde hak iddia etme şansını tanıyordu.


İlk hamleyi yapan Licinius oldu. Licinius'un I. Konstantin'a yönelik bir komploya karıştığının anlaşılmasıyla (314), iç savaş çıktı. Konstantin'in orduları karşısında Licinius önce İtalya'da ve sonra çekildiği doğuda peş peşe yapılan kara ve deniz muharebelerinde yenilgiler aldı. Licinius son ve en ağır darbeyi Adrianopolis Muharebesi'nde aldı.

Hellespont Deniz Muharebesi ile donanmasıyla kuşatmayı yarmaya çalıştı. Temmuz 324'te Amiral Abantus (veya Amantus) komutası altındaki Licinius'un donanması ile Konstantin'in oğlu caesar Crispus komutasındaki Konstantin'in daha küçük donanması Çanakkale Boğazı'nda iki ayrı çatışma yaptılar. Birinci çatışmada 80 gemiden oluşan Crispus'un filosu boğazın en dar kısmında manevra kabiliyeti daha büyük olduğu için Licinius'un 200 gemilik filosunu yenilgiye uğrattı. Ertesi gün Crispus Ege Denizi'nden aldığı takviyelerle 200 gemilik bir filoya komuta etmekte; Amiral Abantus da aldığı büyük takviyelerle 350 gemilik bir filoya komuta etmekte idi. Boğaz'in Marmara Denizi ağzındaki Gelibolu açıklarında gemiler arasında yapılan karşılıklı çatışmalar sonunda Amiral Abantus'un filosundan ancak 4 gemi kurtulabildi ve büyük filonun diğer gemileri ya batırıldı ya karaya vurup parçalandı ya da Crispus filosu eline geçti. Kendi gemisi batırılan Amiral Abantus ancak Asya kıyısına yüzerek çıkarak hayatını kurtarabildi.

Hellespont Muharebesi'ndeki yenilgiden sonra Licinius Byzantium'daki garnizon ve ordusunu İstanbul Boğazı'nın Asya yakasında Kalkedon'a taşıdı. Konstantin de İstanbul Boğazı kıyılarında yaptırdığı hafif nakliye gemileri ile ordusunu Asya yakasına geçirdi. İki ordu arasından 18 Eylül 324'te Hrysopolis (modern Üsküdar) civarında 18 Eylül 324 tarihinde yapılan Hrisopolis Muharebesi'ni de I. Konstantin kazandı. Bu muharebeden yenik düşen Licinius kayınbiraderi olan I. Konstantin'den aman diledi.

Çok iyi bir savaş taktisyeni olan ve güya merhametli bir Hristiyan olması beklenen I. Konstantin, acımasızlığıyla da ünlüydü. Licinius'un canını bağışlayacağı yeminin vermiş olmasına rağmen altı ay sonra en büyük rakibini boğdurarak ortadan kaldırdı. Bir yı sonra da Konstantin'in yeğeni olan Licinius'un oğlu da idam edildi. 324 yılında Licinius'un yenilgiye uğramasıyla birlikte, I. Konstantin için Roma İmparatorluğu'nun mutlak hâkimi olma yolu da açılmıştı.

KONSTANTİNAPOLİS’İN KURULUŞU (330)

Licinius'un yenilmesiyle birlikte, I. Konstantin İskoçya'dan Kızıldeniz'e, Fas'tan Dicle Irmağı'na kadar uzanan büyük bir imparatorluğun tek hâkimi olmuştu. Ancak 4. yüzyıla gelindiğinde zenginliğin kaynağı Doğu'dan, Mısır ve Küçük Asya üzerinden yapılan ticaretten geliyordu. Efsanelere göre Megaralı Byzas tarafından MÖ 667 yılında kurulan Byzantium'un eşsiz konumu, I. Konstantin'in dikkatinden kaçmamıştı. Burası, Pontus Euxinus (Karadeniz) ve Asya'dan geçen ticaret yollarının büyük kısmını kontrol edebilecek bir noktaydı.

İmparatorluğun köhneleşmiş kurumları ve alışkanlıklarıyla Roma'dan yönetilmeye devam edemeyeceğini gören I. Konstantin, Byzantion'u imparatorluğun yeni başkenti olarak ilan etti (13 Mayıs 330). Kente “Yeni Roma” anlamına gelen Nova Roma adını veren I. Konstantin, Senato ve diğer tüm kurumları buraya taşıttı.

I. Konstantin'in ölümünden sonra (337) “ikinci kurucusunun” adıyla anılmaya başlanan ve Konstantinopolis adını alan kent; Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının yaklaşık 16 asır boyunca başkenti olma işlevini aralıksız sürdürdü.

İMAR ÇALIŞMALARI

Roma İmparatorluğu'nun başkentini Byzantium kentine taşıtan I. Konstantin, tarihin en büyük kentsel gelişim planlarından birini hazırladı. MS 330 yılından 337'ye kadar olan yedi yıllık süreç içinde tam bir şantiye alanına dönen kentte; çok sayıda dini bina, yeni yol ve su kemeri inşa edildi. Sultanahmet'te bugün “At Meydanı” olarak yerde bulunan Hippodromos, I. Konstantin döneminde genişletilerek bugünkü boyutlarına ulaştı. 100.000 kişinin oturabileceği boyutlarda inşa edilen Hippodromos'un tribünlerine ait parçalar İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde korunuyor olup, Spina'sında yer alan sütunlardan üçü (Tutmosis Sütunu, Yılanlı Sütun ve Örme Dikilitaş) hâlâ ayaktadır.

Kenti çevreleyen Septimius Severus surlarını yıktırarak kendi adıyla anılacak yeni bir sur ve kuleler sistemini inşa ettiren I. Konstantin, yeni başkentin planını bizzat çizdi. Bugün bile İstanbul kentinin Suriçi'nde kalan kısmı, büyük ölçüde bu plana sadık bir şekilde şekillenmiş durumdadır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Polisten kaçan alkollü sürücü kaza yapınca yakalandı Karabük’te polisin "dur" ihtarına uymayıp otomobiliyle kaçan ehliyetsiz ve 1.85 promil alkollü sürücü kaza yapınca yakalandı. Hürriyet Mahallesi Melisa Caddesi’nde 78 ABL 583 plakalı otomobilin sürücüsü M.E.Y. (19), yolda zikzak çizince polis ekiplerin "dur" ihtarına uymayarak kaçtı. Buradan Karabük-Yenice kara yolu üzerinde devam eden kovalamaca sonucu sürücü, direksiyon hakimiyetini kaybederek önce kaldırıma ardından köprü ayağına çarptı. Çarpmanın etkisi ile otomobilin motoru yerinden fırlayarak koptu. Kazada sürücü M.E.Y ve yanındaki Z.C.K. (18) yaralanırken, kaza sonrası polise direnenince ekipler biber gazı sıkarak etkisiz hale getirdi. Bu sırada ihbar üzerine kaza yerine sağlık ve çok sayıda polis ekipleri sevk edildi. Olay yerinde ilk müdahaleleri yapılan yaralılardan otomobil sürücüsü M.E.Y, önce alkolmetreyi üflemek istemeyince ambulansa bindi. Bir süre sonra ambulanstan geri inen ve yüzüne yediği biber gazından dolayı zor anlar yaşayan sürücü polisle pazarlık yapmaya başladı. Trafik ekiplerin alkolmetreyi üflememesi durumunda cezaların katlanarak artacağı söylenen sürücü M.E.Y, 5 ay önce ehliyetini alkollü araç kullanmaktan dolayı alındığını belirterek, ’Alkolmetreyi üflersem mi daha çok yararıma" diye sormasının üzerine polisin üflemezsen cezan daha çok katlanır demesiyle alkometreyi üfledi. Yapılan ölçümde sürücünün 1.85 promil alkollü olduğu tespit edildi. Ambulanslarla Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan yaralıların genel durumlarının ise iyi olduğu öğrenildi. 1,85 promil alkollü sürücüye, tarafik ekiplerince Karayolları Trafik Kanunu’nun "dur ikazına uymamak", "sürücü belgesiz araç kullanmak" ve "alkollü araç kullanmak" gibi 6 maddeden toplam 51 bin 948 lira idari para cezası kesildi. Sürücü hakkında ayrıca "trafik güvenliğini tehlikeye düşürmek" suçundan da adli işlem başlatıldı. Diğer yandan kazanın meydana geldiği yerde bulunan Soğuksu KYK kız yurdundaki öğrencilerde yurdun bolkonuna çıkarak yaşananları film gibi izledi.
Manisa Kaymakam Dalak’ı duygulandıran kara kalem portre Sarıgöl Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin Kaymakam Halil Dalak’a gerçekleştirdiği ziyarette hediye edilen kara kalem portre, duygu dolu anlara sahne olurken, Sarıgöl’ün kültürel mirası bir kez daha gündeme taşındı. Sarıgöl Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği (SADER) Başkanı Salih Yapıcı ve yönetim kurulu üyeleri, Sarıgöl Kaymakamı Halil Dalak’ı makamında ziyaret etti. Ziyarette derneğin yürüttüğü kültürel ve tarihî çalışmalar hakkında bilgi verildi. Ziyaret sırasında, Sarıgöl İlçe Devlet Hastanesi’nde 30 yılı aşkın süre başhekim olarak görev yapan emekli Operatör Doktor Cengiz Başkaya tarafından çizilen Kaymakam Halil Dalak’a ait kara kalem portre, Dernek Başkanı Salih Yapıcı tarafından takdim edildi. Anlamlı hediye, ziyarette duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Kaymakam Halil Dalak, kendisi için hazırlanan kara kalem portrenin makam odasında sürekli sergileneceğini belirterek, dernek yönetimine teşekkür etti. SADER Başkanı Salih Yapıcı ise yaptığı açıklamada, "Dernek olarak Sarıgöl ve çevresindeki tüm kültürel değerleri bağış yoluyla topluyor ve gelecek kuşaklara aktarıyoruz. Arşivimizde binlerce doküman bulunuyor ve bağışçılarımızın sayısı her geçen gün artıyor" dedi. Yapıcı, geçmişe ait binlerce eski fotoğrafın Sarıgöl Üzüm Festivali süresince etnografya müzesinde sergilendiğini belirterek, bu çalışmalarla geçmişten geleceğe ışık tutmanın mutluluğunu yaşadıklarını sözlerine ekledi.