EĞİTİM - 05 Eylül 2014 Cuma 10:04

Hayal ettikleri okulları kumsala çizdiler

A
A
A
Hayal ettikleri okulları kumsala çizdiler

Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarafından düzenlenen, 'Duvarsız Eğitime İlkadım' projesi kapsamında eğitim veren öğretmenler hayal ettikleri okulları deniz kenarında kumsala çizdiler.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) tarafından düzenlenen, İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından desteklenen “Duvarsız Eğitime İlkadım” projesi kapsamında eğitim veren öğretmenler hayal ettikleri okulları deniz kenarında kumsala çizdiler.

1 - 7 Eylül tarihleri arasında yapılacak olan projede 3 günün sonunda İlkadım ilçesinde görevli öğretmenler, OMÜ İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Proje Koordinatörü Yrd.Doç.Dr. Elif Omca Çobanoğlu, İsveç Linköpings Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi Doç.Dr. Anders Szczepanski ve Eva Kötting önderliğinde Atakum ilçesi Taflan bölgesi sahilindeki kumsalda hayal ettikleri okulları çizmeye çalıştılar.

Kumsala gelen proje ekibi ilk olarak branş öğretmenler olarak gruplara ayrıldılar. Daha sonra gruplara ayrılan branş öğretmenleri nasıl bir okul yapacakları konusunda fikir birliği oluşturduktan sonra çevrede bulunan çalı, ıslak kum, çakıl taşları, deniz kabukları, poşet gibi materyaller toplayarak hayal ettikleri okulları yapmaya başladılar.

Okullarını yapan öğretmenler daha sonra yaptıkları okul hakkında İsveç Linköpings Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi Doç.Dr. Anders Szczepanski ve Eva Kötting ile diğer branş öğretmenlerine bilgiler verdiler.

“BU PROJEYİ TÜRKİYE’YE YAYMAK İSTİYORUZ”

Bu projenin sadece Samsun’da kalmaması tüm Türkiye’ye yayılmasını isteyen Yrd.Doç.Dr. Elif Omca Çobanoğlu, “Projede amacımız okul öncesi sınıf öğretmeni ya da ortaöğretim branşlarındaki bütün öğretmenlerin dersteki yapacakları şeyleri sınıf dışında nasıl yapabileceklerini göstermekti. Bunu gerçekleştirmek için de 3 gündür arazi çalışmaları yapıyoruz. Bugün Taflan mevkisindeki kumsalda çalışmalarımızı yürütüyoruz. İstedikleri ve hayal ettikleri okul bahçelerini nasıl yapabileceklerini ve inşa edebileceklerini görüyorlar. Bu çalışmanın devamı olarak da bütün Samsun’a yayılmak ya da tüm Türkiye’de bu tip eğitimleri devam ettirmek istiyoruz” dedi.

İlkadım ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı okullarda öğretmenlik yapan gönüllü arkadaşlarla birlikte bu çalışmaları yaptıklarını belirten Çobanoğlu, “Daha sonrasında ise bunların tüm okullara yayılabilmesi için başka öğretmenlerle birlikte bu çalışmayı planlıyoruz. Bu çalışmayı bu konuda uzman sınıf dışı eğitimi veren İsveç Linköpings Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi Doç.Dr. Anders Szczepanski ve Eva Kötting bizimle birlikteler. Onların gözetiminde ve eşliğinde bu eğitim programını birlikte yürütüyoruz. Bu 3 günlük pratik 1 günlük teorik çalışmadan sonra sınıf dışında bu tip eğitim materyallerinin ya da metotlarının nasıl yapıldığı ile ilgili örnek çalışmalar elimizde olacak ve bu programın sonunda bu tip çalışmalar artık tüm eğitim programlarını nasıl uygulayabileceğimiz ile ilgili örnek çalışmalarımız ve etkinliklerimiz elimizde olacak” diye konuştu.

Projenin öğrenme ve stres azalta ile ilgili olduğunu ifade eden İsveç Linköpings Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi Doç.Dr. Anders Szczepanski, “Türkiye’de o kadar çok kullanılacak çok alanlar var ki, artık sınıflardan ve kapalı alanlardan öğrenciler ile öğretmenler çıkıp açık alanları kullandıklarında öğrenmeleri, konsantrasyonları ve algılanmaları çok daha fazla artacaktır” şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARI DUVARLARIN ARASINDAN ALIP AÇIK ALANLARDA EĞİTİLMELİ”

Çocukları duvarların arasından alıp açık alanlarda eğitim verilmesinin daha yararlı olacağını ifade eden İsveç Linköpings Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi Doç.Dr. Eva Kötting ise, “Bu kadar istekli ve güzel çalışan öğretmenlerle birlikte çalışmak fantastik derecede harika. Buradaki öğreticilerin hepsi neyi, nasıl öğreteceklerine öğrenmeye dair çok hevesliler ve çok çalışkanlar. Günümüzde öğrencilerimiz sürekli ekranların karşısındalar. Öğrencilerimizi bu ekranlardan alıp, doğaya ve açık alana çıkarmamız gerekiyor. Çünkü çocuklarımız çok fazla bilgiye sahipler fakat ne yazık ki, bu sahip oldukları bilgileri anlama durumuna geçemiyorlar. Bu anlama durumuna geçebilmek için açık alanları kullanmamız gerekir. Çocuklarımızı kapalı alanlardan, duvarların içinden açık alanlara çıkarttığımızda çok daha etkili bir anlama yaşayacaklardır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.