ASAYİŞ - 06 Şubat 2023 Pazartesi 09:12

Gün ağardı, 7 katlı apartmanın enkazı ortaya çıktı

A
A
A
Gün ağardı, 7 katlı apartmanın enkazı ortaya çıktı

Diyarbakır'da yerle bir olan 7 katlı bina enkazı gün ağarınca ortaya çıktı. Çok sayıda yaralı var.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığından alınan bilgiye göre, saat 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 7 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem birçok kentte de hissedildi. Depremi en çok hisseden illerden olan Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tesisler kavşağında bulunan 7 katlı bir bina yerle bir oldu. Çok sayıda yaralı çıkartılırken, ekipler enkaz arama çalışmalarına devam ediyor.

Gün ağardı, 7 katlı apartmanın enkazı ortaya çıktı

Gün ağardı, 7 katlı apartmanın enkazı ortaya çıktı

Murat Başal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Sağlık-Sen’den 112’deki yoğunluğu azaltacak öneri: "Dişi ağrıyan, dizi sızlayan hastaya ambulans gitmesin" Sağlık-Sen tarafından yayınlanan “112 Acil Sağlık Hizmetleri Çalıştayı Sonuç Raporu”nda 112’deki yoğunluğun azaltılması için gelen çağrılar içinde eleme yapılması gerektiği belirtilerek, “112 çalışanlarının yükünü hafifletmek ve sürdürülebilir bir sistem için objektif kriterlerle puanlama sisteminin uygulandığı vaka eleme sistemine geçilmelidir. Dişi ağrıyan, dizi sızlayan hastaya ambulans gitmemeli” önerisinde bulunuldu. 112’de görev yapan çalışanların yaşadığı sorunları tüm boyutlarıyla ele alan Sağlık-Sen, 112 Acil Sağlık Hizmetleri Çalıştayı Sonuç Raporu’nu yayımladı. Raporda 112 acil sağlık hizmetlerinde görev yapanların yaşadığı sorunlara dikkat çekilerek, çözüm önerileri ortaya konuldu. Raporda en dikkat çeken konulardan biri de “112’ye gelen çağrılar içinde vaka elemesi yapılması” oldu. Her gelen çağrıya ambulans çıkışının yapılmaması gerektiğine vurgu yapılan raporda, “112 ekiplerinin gerçek hastaya ulaşabilmesi için 112’ye gelen çağrılar içinde vaka elemesi yapılmalıdır. 112 çalışanlarının yükünü hafifletmek ve sürdürülebilir bir sistem için objektif kriterlerle puanlama sisteminin uygulandığı vaka eleme sistemine geçilmelidir. Dişi ağrıyan, dizi sızlayan hastaya ambulans gitmemelidir. Aksi takdirde kalp krizine, trafik kazasına gidecek ambulans bulamama sorunu ile karşılaşılacak” denildi. “Yemek ücretleri artırılmalı” 112 çalışanlarının risk, nitelik ve zorluk bakımından 2. ve 3. basamak sağlık hizmetlerine eşdeğer iş yaptıkları halde hak ettikleri ek ödemeyi alamadıkları belirtilen raporda, teşvik ek ödemelerinin artırılması talep edildi. Raporda yemek ücretlerinin de günümüz ekonomik şartlarına göre düşük olduğu belirtilerek, yemek ücretlerinin artırılması gerektiği ifade edildi. Ambulans şoförlüğü görevinde bulunan ATT, paramedik ve sağlık memuruna verilen sürücü farkının artırılması istenilen raporda, ayrıca ambulansların kasko/sigorta işlemlerine araçların değer kaybının da dahil edilmesi gerektiği ifade edildi. Raporda yer alan diğer talepler ise şu şekilde sıralandı: "112 acil sağlık hizmetlerindeki mevzuatın uygulamaya yönelik eksiklikleri gözden geçirilerek yeniden düzenlenmeli, günün şartlarına ve çalışma koşullarına uygun şekilde güncellenmelidir. Gerek komuta merkezi gerekse istasyonların iş yükünün azaltılmasına yönelik önlemler alınmalı, yoğun bölge ve istasyonlarda istihdam sağlanmalıdır. Gerekli yerlerde ise ek istasyonlar kurulmalıdır. Hem komuta merkezi hem de istasyonlardaki fiziki şartlar düzeltilmeli, kullanılan ekipmanlar iş sağlığı ve güvenliğine uygun hale getirilmelidir. 112 çalışanlarının kıyafetleri mevsime, bölgeye ve bedene uygun şekilde uyarlanmalıdır. 112 acil sağlık çalışanlarına kontrol merkezi ve istasyon ayrımı yapılmaksızın yıpranma payı verilmelidir. 112 çalışanlarının beklentilerine uygun olarak gösterge rakamlarının artırılması sağlanmalı ve nöbet ücretleri artırılmalıdır."
İzmir Sadece Güney Doğu’da değil İzmir’in o ilçesi de güne kebapla başlıyor Türkiye’nin bazı illeri alışılmışın dışında güne kebapla başlasa da, İzmir’in Tire ilçesindeki vatandaşlarda kuyu kebabını yiyip çorbasını tatmadan işlerine gitmiyor. Odun ateşinde ve sadece tuğlanın sıcaklığında pişen helva kıvamındaki etler, çorbasının sunumuyla farklı illerden de yoğun ilgi görüyor. Genellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye’nin bazı illerinde yaşayan vatandaşlar güne kebapla başlıyor. Ege’nin incisi İzmir’de de bu gelenek var. İzmir Tire’de yapılan kuyu kebabı ve tandır çorbasıyla vatandaşlar güne “merhaba” derken, kuzudan yapılan yöresel lezzet yıllardır sabahların vazgeçilmezi oldu. Halk arasında adı "tak tak" kebabı İlçede halk arasında “tak tak” kebabı olarak bilinen bu kebabın hazırlığı geceden başlıyor. Kuyuya yerleştirilen odunlar, köz haline geldiğinde kepçeler yardımıyla alınıyor. Çengellere asılan kuzular, kuyuda ateş gibi olan tuğlanın sıcaklığıyla 2 saat boyunca pişiyor ve adeta bir helva kıvamını alıyor. Kuyudaki kazanda çorbası pişiyor: En geç 11.00’de bitiyor Kuyuya yerleştirilen kazanda ise pirinç ve su yardımıyla tandır çorbası da yapılıyor. Çengellere asılan kuzunun yağları piştikçe bu çorbanın içine damlıyor. Pişen çorbanın buharı da, kuyunun içindeki etlerin yumuşak olmasına ayrıca katkı sağlıyor. Sabah 06.30 gibi servise hazır olan tak tak kebabı ve tandır çorbası, yoğun ilgiden dolayı saat 11.00’e kadar bitiyor. Kuyuda ısıtılan sıcacık pideler yardımıyla servis edilen bu geleneksel lezzeti tatmak için; Ankara, İstanbul, Aydın ve Ege’nin diğer illerinden gelenler bile var. İşte lezzetin sırrı Kebap ustası Hasan Sanlı (54), kuyu kebabı ve çorbasının asırlara dayandığını söyledi. Tirelilerin güne kebapla başladığını anlatan Sanlı, hazırlıkların gece saat 02.00’de başlayıp 06.30’da servise çıktıklarını, kebap ve çorbanın saat 11.00’e kadar bittiğini söyledi. Sanlı, “Genellikle Güneydoğu’da etin sabah tüketildiği düşünür; ama Tire’de de bu gelenek yıllardır var. Kuzunun her yerinden kebap yapılıyor. 2 saat civarında, etin yoğunluğuna göre pişme süresi var. Et ateşte değil, tuğlada pişiyor; ateş tuğlası değil, normal dolu tuğla. Odunlar köz halini aldığında biz onları alıyoruz. Kuyunun içinde yine tandır çorbası kazanımız var. Çorba kaynarken, kuyunun içi buharla kaplanıyor. Yumuşak olmasının nedeni işte oradan çıkan buhar. Etler piştikçe de o çorbanın içine akıyor. Lezzeti buradan geliyor” dedi. "Her gün İzmir dışından insanlar gelir" Kebabın sadece bir gün değil her sabah yoğun ilgi gördüğünü ifade eden Hasan Sanlı, şöyle devam etti: “Her gün İzmir dışından insanlar gelir. Önceleri daha erken başlardı servis; baba mesleği zaten. Babam Ali usta, her gün gece 00.00’da gelir, gece 03.00’te kebap hazır olurdu; ama gün geçtikçe artık süre uzadı ve bizde 06.30’da servise başlıyoruz. Öğlene doğru en geç saat 11.00 gibi biter kebap ve çorba.” Kebabı tadan vatandaşlarda, bu yöresel lezzet için Tire’ye geldiklerini ve farklı bulduklarını söyledi.
Denizli Milletvekili Ün; “Aile bütünlüğü korunmalı” TBMM’de yaptığı konuşmada taşerona kadro sözünü hatırlatan Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, kadroya alınan, KİT’lerde çalışan işçilerin yaşadıkları mağduriyetler ile aile bütünlüğünün korunması konunu gündeme taşıdı. Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, TBMM’de devam eden bütçe görüşmelerine katıldı. Bütçe görüşmeleri sırasında kürsüye çıkan Milletvekili Ün, taşerona kadro sözünü, sürekli kadroya alınan işçileri, tayin sorununu, KİT’lerde çalışan işçilerin yaşadıkları sorunları gündeme taşıdı. Yapılan her yeni düzenlemenin ardından, yeni mağduriyetlerin geldiğine dikkat çeken Ün, “2018 yılında yürürlüğe giren 696 sayılı KHK’yle taşeron işçiler sürekli işçi kadrosuna alındı. Ne vardı bu düzenlemede? Zorunlu emeklilik. Zorunlu emeklilik uygulaması 3 Mart 2023’te, GSS ve 375 sayılı KHK’de yapılan değişiklikle çözüme kavuşturuldu. Peki, bu tarihler arasında beş yıl süreyle zorla emekli edilenler ne olacak? Başka ne vardı bu düzenlemede? Tayin yasağı. Düzenlemede "Sürekli işçi kadrosuna geçirilenler çalıştıkları teşkilat ve birimden geçiş yapılmadan istihdam edilebilirler." Diyor. Evet, böyle bir hükmün varlığını bilerek bu kadroya kabul etmiş bu insanlar ama aradan yedi yıl geçmiş, farklı şehirlerde yaşayan eşler boşanmaya, aileler parçalanmaya, çocuklar psikolojik sorunlar yaşamaya başlamışlar” dedi. “Aile bütünlüğü korunmalı” Yapılan düzenlemelerde çalışanların aile bütünlüğünün de korunması gerektiğine dikkat çeken Milletvekili Ün, “Aile birleşmesi sağlanamadığı için daha kaç ailenin parçalanması lazım ki siz bu konuya duyarlılık gösterebilirsiniz? KİT’lerde çalışan işçilere, yüzde 70 kapsamı kriteriyle kiralık araç şoförlerinden yemekhane personeline, HBYS işçilerine, kadro kapsamı dışında kalan çalışanlara, tüm kamu kurumlarındaki taşeron işçilere verilen sözlerin tutulmamasının sebebi nedir. 2018 yılında kadro sözü verilen fahri Kur-an kursu öğreticilerinin durumunun da hatırlatmak isterim, bu grubun kadro konusu 657’yle alakalı olduğu için Diyanet İşleri ve Hazine Bakanlığı inisiyatifinde ama mevcut çalışma şartları, özlük hakları sizin inisiyatifinizde Sayın Bakan. Ayda sadece 8 - 9 gün yatırılan sigorta primleri, asgari ücretin altında ücret gelirleriyle öğretmenlik vazifesi ifa eden bu insanların on yıllardır devam eden problemine daha ne kadar kayıtsız kalacaksınız?” diye konuştu.
Karaman Çiftçilerin kış mevsiminde arazilerini sulaması korkutuyor Karaman’da çiftçilerin kış mevsiminde yeraltı kuyularından ektikleri mahsullerini sulamaya başlaması endişelendiriyor. Yaşanan kuraklık nedeniyle bu yıl 2 baraj ve 2 göledin tamamen kuruduğu Karaman’da, susuzluk artıyor. Ovada yağışların istenilen seviyede olmaması üzerine arazilerine kışlık ekimler yapan çiftçiler mahsulün çıkmaması üzerine yeraltı kuyularından tarlalarını sulamaya başladı. Arazilerde incelemelerde bulunan Karaman Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bayram, "Kış mevsiminde olduğumuz bugünlerde çiftçilerin şimdiden arazilerini sulamaya başlaması bizi ve haliyle herkesi korkutuyor” dedi. Kış mevsimi olan aralık ayı olmasına rağmen beklenen yağışların düşmediğini söyleyen Bayram, “Ovaya şuana kadar istenilen yağışlar düşmedi. Bu da haliyle bizleri ve herkesi korkutuyor. İklim değişikliğinden dolayı yaşanan kuraklık aralık ayında da devam ediyor. Ürünlerin topraktan çıkması için yağmur ve kar yağışının olması lazım. Ama maalesef Karaman genelinde düzenli bir yağış olmadı. Bugünlerde sulama imkanı olan çiftçiler ise kışlık ekimlerini suluyor. Kış mevsiminde çiftçilerin yağmurlama çalıştırmasını ürpertici olarak görüyoruz. Artık suya ihtiyaç duymayacağımız kış mevsiminde bile üreticiler mahsullerini sulamak zorunda kalıyor. Derinden hissedilen kuraklık tüm Türkiye’de olduğu gibi Karaman’da da maalesef üreticiye hem maliyet hem de ürünlerin düzgün çıkmamasına yol açıyor” diye konuştu. (MD-FM-