SAĞLIK - 01 Şubat 2017 Çarşamba 15:09

'Göz sağlığınız için ‘göz otu’ kullanın'

A
A
A
'Göz sağlığınız için ‘göz otu’ kullanın'

AksuVital AR-GE Merkezi'nden yüksek kimya mühendisi Ayşe Akan, gözlerin sağlıklı beslenmeyle göz yorgunluğu ve benzeri sorunlardan korunabileceğini, bununda göz otu denilen bitkiyle mümkün olduğunu belirtti.

AksuVital AR-GE Merkezi’den yüksek kimya mühendisi Ayşe Akan, teknolojinin gelişmesiyle sürekli bilgisayar, telefon ve televizyon ekranına maruz kalan gözlerin çok daha fazla yorulduğunu söyledi. Akan, göz sağlığı için doğada göz otu (Euphrasia officinalis) denilen kendiliğinden yetişen bir bitki olduğunu ve göz şikayetlerine karşı kullanılabileceğini belirtti.

Ayşe Akan, “Araştırmalar günde 150-200 kez cep telefonuna baktığımızı söylüyor. Buna iş yerlerinde çalıştığımız ekranlar, evde seyrettiğimiz televizyonlar derken neredeyse sürekli ekrana ve ekran ışığına maruz kalıyoruz. Bu duruma paralel olarak gözlerimiz çok daha fazla yoruluyor. Yapılan istatiksel araştırmalar da göz rahatsızlıklarının yıllar bazında artış olduğunu gösteriyor. Göz sağlığı denildiğinde ilk aklımıza gelen herhalde havuçtur. Halbuki göz sağlığı için doğada bundan fazlası mevcut” diye konuştu.

Akan, Latince adı Euphrasia officinalis olan göz otunun, kırlarda kendiliğinden yetişen bir çeşit bitki olduğunu dile getirerek, “Gözlük otu adıyla da bilinen göz otunun ana bileşeni iridoitlerdir. Bir çeşit glikozit olan iridoitler tıbbi açıdan büyük öneme sahiptirler. Özellikle geleneksel Hindistan ve Çin tıbbında göz iltihabı, sarı benek ve arpacıklarda kullanımına dair kayıtlar mevcut. Kanada’da ise göz sağlığı için 1 yemek kaşığı yemeklere katılarak kullanımı mevcut. Koyu yeşil yapraklı sebzeler ve tam tahıllılar, ginkgo biloba gibi bitkiler dolaşımın düzgün olmasını sağlayarak gözlerin daha iyi beslenmesine yardımcı olacaktır. Bol miktarda A vitamini ve beta karoten içeren havuç gibi sebzelerde göz sağlığına önemli katkıları vardır ve tabiki güneş ışınlarına karşı mutlaka gözlük kullanın ve hekiminizin dediklerine uyun” şeklinde konuştu.

Göz sağlığı için göz otlu gıda takviyesini ürettiklerini ifade eden Akan şunları kaydetti: “Türkiye’nin doğal ürünler markası ShiffaHome bilimsel ve geleneksel verileri harmanlayarak göz sağlığı için göz otlu gıda takviyesini üretti. İçeriğinde bulunan antioksidanlar ve dokuların yenilenmesine yardımcı bitkilerle tam bir destekçi. Sağlık profesyonellerinin büyük ilgi gösterdiği ürün, ihtiyacı olan tüketicilerle buluştu”. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.