Göç kararında çoğunlukla çocuklar etkisizdir. İstihdam, daha kaliteli eğitim, sağlık, barınma ve daha güvenilir bir çevre için göç eden ailelerin üstesinden gelmek zorunda olduğu durumlar doğrudan doğruya çocuklara yansımaktadır. Bu sebeple göçmen çocuklarının, aile içerisinde ve toplum çocukları karşısında dezavantajlı hale getirdiğini aktaran İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan Öğr. Gör. Abdullah Gergin yaşanabilecek sağlık problemleri ile ilgili de bilgilendirmelerde bulundu.
Özellikle yenidoğan ve kronik hastalıklara sahip olan çocuklara dikkat çeken Öğr. Gör. Abdullah Gergin, “Göç hareketi sırasında yenidoğan ve kronik hastalıkları olan çocukların bakımları aksamakta, salgın hastalıklara maruziyet artmakta, bağışıklama aksamakta ve bu çocuklar istismara hedef olmaktadırlar. Bu şekilde çocuklar yaşam hakkının temeli olan sağlık, beslenme, barınma ve eğitim haklarından mahrum bırakılmaktadır” şeklinde konuştu.
“Yaşam boyu etkiler bırakabilecek sağlık sorunları ortaya çıkıyor”
Sağlık problemlerinin maalesef yaşam boyu etkilere de sahip olabileceğini aktaran Abdullah Gergin, “Göç ve göçmen/mülteci çocukların bedensel, ruhsal, sosyal gelişimlerinde ömür boyu sekel bırakmakta ve komplikasyonlara neden olmaktadır. 2018 ‘de Amerika’ da yaşayan 5- 18 yaş arası Sudanlı mülteci çocuklarda yapılan çalışmada; düşük kemik kitlesi ve kas kütlesi, yüzde vücut yağ metabolik biyobelirteçleri, inaktivite ve potansiyel olarak yetişkin osteoporoz, diyabet, kardiyovasküler hastalıklara neden olan gıda güvensizliği ile ilgili benzersiz riskler doğurabileceği sonucuna varılmıştır” şeklinde konuştu.
“Ruhsal problemler de kaçınılmaz hale gelebiliyor”
Ruhsal anlamda da yaşanabilecek olan problemlere de değinen Gergin, Çocuklarda ruhsal problemlerin baş göstermesi de kaçınılmaz hale gelebiliyor. Bunlar davranışsal ve duygusal problemler olup, anksiyete- depresyon, arkadaş ilişkilerinde sorunlar, hiperaktivite belirtileri, travma sonrası stres bozukluğu, benlik saygısında düşme, düşük yaşam doyumu olarak belirtilmektedir. Ayrıca bu çocukların ruhsal uyumsuzluklarının daha fazla olduğu ifade edilmektedir” ifadelerini kullandı.
“Pek çok çevresel riskle karşılaşılıyor”
Göçmenlerin fiziksel şartlar bakımından da genellikle yetersiz olan gölgelerde yaşamaları sonucunda yaşanan sorunları da ele alan Gergin, “Göçmenler, göç ettikleri bölgelerde genellikle düşük nitelikli barınma koşullarına sahip gecekondularda yaşamaktadırlar. Ayrıca daha iyi yaşam standartlarına sahip olma beklentisiyle göç edenler, yerleşim yerlerine uzak bölgelere konaklayarak, sağlık hizmetlerine ulaşmada güçlük ve pek çok çevresel riskle karşılaşmaktadır” dedi.
Gergin ayrıca sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Gecekondu bölgelerinin altyapı, konut koşulları ve ekonomik olanakları diğer bölgelere göre daha kötü olması sebebiyle de bu ortamlarda yaşamak zorunda kalan göçmen aile ve çocukları ciddi güvenlik ve sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmakla beraber toplum sağlığını da tehlikeye sokmaktadır.”
“Bu bağlamda göç olgusu, sadece göçmen çocukların sağlığı için tehlike oluşturmayacağı, göç edilen toplumlarda zengin fakir ayırt etmeksizin her kesimden bireylerin sağlığını tehdit edebileceği, günümüzde mücadele ettiğimiz salgın hastalıklar gibi hayatı felç eden olguların artmasına sebep olabileceği unutulmamalıdır.”