EKONOMİ - 04 Mayıs 2020 Pazartesi 03:14

Elektrik faturasını yarıya düşürün

A
A
A
Elektrik faturasını yarıya düşürün

Katlanan elektrik faturalarını yarı yarıya düşürmek elimizde. Tasarruflu ampuller, planlı fırın ve makine kullanımı ile cihazların tüketim kontrolü ilk adımlar...

Salgın sebebiyle tüm dünyada yüz milyonlarca insan evlerine kapandı, iş ve sosyal hayat evden yürütülmeye başladı. Bütün işlerimizi teknolojik cihazlardan yapmaya başladık. Televizyon tüm gün açık. Bulaşık makineleri hemen her gün çalışıyor. Can sıkıntısı hemen herkesi aşçı yaptı. Herkes evinde ekmekler, börekler, türlü türlü yemekler yapmaya başladı, fırınlar da gün boyu açık... Hâl böyle olunca elektrik faturaları kabardı, şikâyetler başladı. Faturaların düşmesi için fırından, çamaşır makinesinden vazgeçemeyeceğimize göre, alacağımız tedbirlerle faturayı düşürmek mümkün olabilir. Çamaşır makinelerini kapasitesinden fazla doldurmamak, gerekli ısıyı kullanmak, kurutma makinesi yerine havaların ısınmaya başladığı bugünlerde çamaşırları sererek kurutmak, fırında pişecek gıdaları aynı zamanda, peş peşe fırına atmak, ampulleri tasarruflu olanlarla değiştirmek, sık girip çıktığımız alanlara da led ampul takmak, alınacak tedbirlerden olabilir. Profesyonel tavsiyelerini ise Kolen Enerji Genel Müdürü Kaya Uğur Karayurt’tan öğrenelim ve virüsle mücadele ederken diğer yandan giderlerimizi artırmayalım.

EVDE 12 ADIMDA TASARRUF
¥ Mümkün olduğunca gün ışığından istifade edin.
¥ Evde olduğunuz zamanı değerlendirin, duvarları açık renkler ile boyayın.
¥ Buzdolabını kalorifer, fırın, klima gibi ısı yayan eşyaların yakınına koymayın.
¥ Sulu yiyecekleri kapaklarını kapatarak buzdolabına koyun. Dolaba sıcak yiyecek koymayın. Kapısını sık sık açıp kapatmayın.
¥ TV, DVD, VCD, uydu alıcısı, bilgisayar ve benzer elektronik aletleri düğmesinden kapatmayı alışkanlık hâline getirin.
¥ Kullanmadığımız bölümlerin elektriğini söndürme bir refleks hâline gelmeli.
¥ Tuvalet, merdiven, kapı önü gibi yerlere mümkünse sensörlü ışık yaptırın.
¥ Çamaşır ve bulaşık makinelerini az kapasite ya da çok yüklü olarak çalıştırmayın.
¥ Az kirli, ya da az miktarda çamaşırı yıkamak gerekirse kısa programda çalıştırın.
¥ Saç kurutma makinesini saçınızı havlu ile kuruttuktan sonra kullanın.
¥ Çamaşır kurutma makinesini çok gerekmedikçe çalıştırmayın.
¥ Eski ve arızalı cihazların elektrik tüketimini artırdığını unutmayın. Ya değiştirin, ya performansını kontrol ettirin. Eski eşya kullanarak daha çok elektrik kullanmak pahalıya mal olabilir.

İŞLETMEDE TASARRUF İÇİN
¥ Küçük ya da büyük bir işletmeniz varsa, elektrik tüketim noktalarını takibe alın.
¥ Abone grubu, tarife sınıfı ve tarife seçiminizi gözden geçirin.
¥ Aktif-reaktif dengesi ile kompanzasyon sisteminin bir reaktif bedeli yansıtmadığından emin olun.
¥ Serbest tüketici sözleşmesi ile daha uygun fiyata enerji alın, şirket seçerken şartları karşılaştırın.
¥ Periyodik bakımlarınızı yaptırın, filtre, parça vb. ekipmanı gerekiyorsa değiştirin.

4 KİŞİLİK AİLEYE 140 TL FATURA
Karayurt’un verdiği bilgiye göre, 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama elektrik tüketimi 200-250 kilovatsaat arasında. Bugünün tarifesiyle bu tüketimin karşılığı 140-180 liralık bir fatura.

AVANTAJLARIMIZI BİLMİYORUZ
Elektrik tüketiminde kendisine sunulan avantajı kullanmayan 1 milyon civarında abone olduğu belirtiliyor. Kolen Enerji Genel Müdürü Kaya Uğur Karayurt “Çok pahalı elektrik alan aboneler var. Büyük çoğunluğu ticarethane. Elbette tarımsal sulama aboneleri de var. Mesken, ticarethane, sanayi, şehit yakını, muharip malul gaziler, aydınlatma gibi grupların birim fiyatları birbirinden farklı. Aboneler buna dikkat etmeli. Özellikle sanayi kuruluşlarının tarifelere dikkat edip serbest tüketici olması hâlinde 2 milyon TL tasarruf mümkün” diyor.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.