SPOR - 20 Şubat 2023 Pazartesi 15:04

Ebrar Efkan Bilgiç: 'UÇK, Kayserispor'u haklı bulursa Onur Bulut en az 4 ay ceza alabilir'

A
A
A
Ebrar Efkan Bilgiç: 'UÇK, Kayserispor'u haklı bulursa Onur Bulut en az 4 ay ceza alabilir'

Beşiktaş ile Kayserispor arasındaki Onur Bulut transferi durumunun bir benzerinin Oğulcan Çağlayan ile Rizespor arasında yaşandığını belirten Spor Hukukçusu ve Avukat Ebrar Efkan Bilgiç, "Eğer Kayserispor iddiasında Uyuşmazlık Çözüm Kurulu (UÇK) tarafından haklı bulunur ise yani Onur Bulut'un sözleşmesini haksız nedenle feshettiğine karar verilirse, oyuncu en az 4 ay sportif ceza alabilir" dedi.

Beşiktaş ile Kayserispor arasındaki futbolcu Onur Bulut’un transferiyle ilgili olarak yaşanan hukuki süreci, Spor Hukukçusu ve Avukat Ebrar Efkan Bilgiç, İHA’ya açıklamalarda bulundu. Onur Bulut ve menajerinin, Kayserispor ile yaptıkları protokolde serbest kalma bedelinin 1 milyon Euro olarak belirlendiğini ve bu protokolün, yöneticiler tarafından imzalandığının belirtildiğini söyleyen Ebrar Efkan Bilgiç, "Beşiktaş bu protokole dayanarak Onur Bulut’un serbest kalma bedeli olan bonservis ücretini, Kayserispor’a banka hesabına gönderiyor. Futbolcu Onur Bulut, avukatı aracılığıyla Kayserispor’a sözleşmesini feshettiğine dair noterden ihtarname çekerek Beşiktaş’a transferini gerçekleştiriyor.

Onur Bulut ile Kayserispor arasında imzalanan protokolde imzası bulunan yöneticinin ise anonim şirket olan Kayserispor için imzaya yetkili olmadığı iddia ediliyor. Profesyonel futbolcunun, sözleşmesini haklı nedenle feshetme şartları Profesyonel Futbolcuların Statüsü ve Transferi Talimatı’nda sayılmış olsa da burada yer almamakla birlikte 'Serbest kalma bedeli' de şarta bağlı bir sözleşme sonlandırma halidir. Sözleşmesinde serbest kalma bedeli yer alan profesyonel futbolcunun, bu bedelin ödenmesiyle birlikte sözleşmeyi haklı nedenle feshetme hakkı vardır. Kayserispor’un iddiasına göre, oyuncusu Onur Bulut ile aralarında imzaladıkları sözleşmede bir serbest kalma bedelinin olmamasının yanı sıra oyuncu tarafının iddia ettiği protokolde kulüp adına imzaya yetkili olan Ali Çamlı’nın imzasının yer almaması. Dolayısıyla bu durumda futbolcu Onur Bulut, sözleşmesi devam ederken haksız nedenle sözleşmesini feshetmiş oluyor ve konu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na taşınıyor" diye konuştu.

"Bu olayın benzeri Oğulcan Çağlayan ile Rizespor arasında yaşandı"

Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’ndan ne gibi kararlar çıkabileceğini anlatan Bilgiç, "Eğer Kayserispor'un iddiasında UÇK tarafından haklı bulunur ise yani futbolcu Onur Bulut sözleşmesini haksız nedenle feshettiğine karar verilirse, oyuncu koruma dönemi içerisinde olduğundan dolayı Türkiye Futbol Federasyonu PFST Talimatı’nın 30. maddesine uyarınca sportif ceza alabilir. 'Profesyonel futbolcu sözleşmelerinin koruma dönemleri içerisinde futbolcu tarafından haklı bir sebebe dayanmadan ya da kulüp tarafından 27/1. maddesinin ‘a’, ‘b’ ve ‘d’ bentlerinde sayılan haller dışında haklı bir sebeple feshedilmesi halinde, tazminat ödeme yükümlülüğünün yanı sıra aşağıda belirlenen sportif cezalar uygulanır. 30. maddenin 1. fıkrasında ise sportif cezanın süresi açıklanmış olup futbolcu Onur Bulut’un en az 4 ay boyunca resmi müsabakalardan men cezası alır. Bu durumun bir benzeri geçtiğimiz yıllarda futbolcu Oğulcan Çağlayan ve Çaykur Rizespor arasında yaşanmış ve Oğulcan Çağlayan uzun bir süre futboldan uzak kalmıştı" açıklamasında bulundu.

"Beşiktaş, Kayserispor'a tazminat ödeyebilir"

Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'nun Kayserispor başvurusunu haklı bulur ve futbolcunun sözleşmesini feshinin haksız olduğuna karar verirse bu durumdan Beşiktaş'ın da etkileyebileceğini ifade eden Ebrar Efkan Bilgiç, "Galatasaray-Oğulcan Çağlayan ve Çaykur Rizespor arasındaki uyuşmazlıkta; Oğulcan Çağlayan’ın futboldan men cezası almasının yanı sıra Galatasaray'ın da tazminat ödemesine hükmedilmişti. Beşiktaş da aynı senaryoyla karşılaşmanın yanında transfer yasağı cezası da alabilir. Talimat çok açık. PFSTT’nin 29. maddesinin 3. fırkasına göre; 'Fesih halinde futbolcu, ancak transfer olacağı kulübün feshin hukuki ve sportif cezai sonuçlarından müteselsilen sorumlu olduğunu kabul ettiğini belirten taahhütnameyi imzalaması halinde transfer olabilir.

Bu durumda Beşiktaş’ın, Onur Bulut’u transfer ve tescil ettiği açık olduğundan taahhütname imzaladığı da ortadadır. Koruma dönemi içerisindeki futbolcuyu feshe yönelten veya sözleşmesinin feshine neden olan kulüplere fesih tazminatı ödemesinin yanı sıra sportif yaptırımların uygulanabileceği PFSTT’nin 30. maddesinde belirtilmiş. PFSTT md. 30/5: Önceki sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın sona erdiren profesyonel futbolcu ile sözleşme imzalayan kulübün aksi ispat edilmedikçe futbolcuyu sözleşmesini feshe yönelttiği varsayılır.

Bu durumda, kulübe en az bir, en fazla iki transfer ve tescil dönemine kadar transfer yasağı verilir. Tüm bu sportif cezalara Uyuşmazlık Çözüm Kurulu tarafından karar verilebilmesi için futbolcu sözleşme feshinin haksız olduğuna kanaat getirilmesinin yanında Kayserispor’un da sportif cezaları talep etmesi gerekiyor. Talep olmaması halinde Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, kendiliğinden sportif cezaya karar veremez. Ayrıca sportif cezaların kesinleşmesi de yine UÇK kararıyla değil, tarafların Tahkim Kurulu’na başvurusu ve burada da UÇK kararının onanmasına bağlıdır. Beşiktaş, Tahkim Kurulu’ndan da sonuç alamazsa Kayserispor’a ödeyeceği tazminat bedeli için konuyu adli yargıya taşıyabilecekse de sportif ceza hususunda ne Beşiktaş ne de Onur Bulut’un bir başvuru hakkı kalmamış olacak. Çünkü sportif ceza hususu futbolun disiplinine ilişkin olduğundan bu konuda yetkili olan tek kurum TFF ve kurullarıdır" şeklinde konuştu.

"UÇK’nun kararı Beşiktaş ve Onur Bulut lehine de olabilir"

Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun, feshin haklılığına karar vermesi durumunda futbolcu Onur Bulut, Beşiktaş ve menajer Elyasa Süme herhangi bir ceza ile karşı karşıya kalmayacağını belirten Bilgiç, "Ancak UÇK kararı, nihai yani kesin bir karar olmadığından Kayserispor Kulübü, UÇK kararını Tahkim Kurulu’na taşıyabilir. Burada da Tahkim Kurulu, UÇK’nın verdiği kararı yerinde bulursa herhangi bir ceza olmaksızın hukuki süreç tamamlanmış olacak, Tahkim Kurulu’nun kararıyla durum kesinleşecektir. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun, feshin haksız olduğuna ilişkin kararı sezon bitimine kadar verilse dahi akabinde başvurulacağını düşündüğüm Tahkim Kurulu’nun kararı, 2022-2023 sezonu bitiminde ancak açıklanacaktır. Dolayısıyla Tahkim Kurulu da feshin haksız olduğuna kanaat getirirse Onur Bulut’un sahalardan uzak kalması yani futboldan men cezası muhtemelen 2023-2024 futbol sezonunun başlamasıyla fiilen uygulanacaktır" değerlendirmesini yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.