ASAYİŞ - 16 Haziran 2021 Çarşamba 18:28

Duygu Delen davasında sanık Mehmet Kaplan’a ev hapsiyle tahliye

A
A
A
Duygu Delen davasında sanık Mehmet Kaplan’a ev hapsiyle tahliye

Gaziantep’te sevgilisinin evinde balkondan düşerek yaşamını yitiren Duygu Delen’in ölümüne ilişkin açılan dosyada yargılamaya devam edildi. Mahkeme heyeti uzmanların dosyaya sunduğu 3 bilirkişi raporundaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Üst Kurulundan yeni rapor istenmesine ve sanık Mehmet Kaplan’ın ev hapsiyle tahliyesine karar verdi.

Gaziantep'te şüpheli şekilde hayatını kaybeden Duygu Delen'in (17) ölümüne ilişkin açılan davanın 4'üncü duruşması görüldü. Gaziantep 10 Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada sanık Mehmet Kaplan katılırken, Delen ailesi avukatları Mehmet Balcı ve Ömer Faruk Akan, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü adına Av. Şafak Nur Atmaca, TBB Kadın Hakları Komisyonu adına Av. Meriç Güzel, sanık avukatı Enes Akbulut duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı Delen ailesi de takip etti.

Delen’in ölümüne ilişkin sanık avukatlarının talebiyle bilirkişi raporu hazırlayan Adli Tıp Uzmanı Nadir Arıcan, Murat Akbaba, Alpaslan Can, Çağlar Özdemir duruşmada hazır bulunurken soruşturma aşamasında dosyaya bilirkişi raporu sunan Prof. Dr. Hakan Kar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya katıldı.

“Ben mahkemenin adaletine güveniyorum”

Adli Tıp Uzmanlarının dinlenmesinin ardından konuşan baba Bülent Delen, yaşanan olaydan beridir rahatsızlık yaşadığını söyledi. 2 gün önce bir esnafın kendisine gelerek “Amcası Yasin Kaplan ve bir yakını seninle görüşmek istiyor” şeklinde bir şey söylediğini aktaran Delen, “Ben ise onlara ‘Asla böyle bir şey ile yanıma gelmeyin’ dedim. Annesinin psikolojisi bozuldu. Bundan dolayı mahkemeye gelemiyor. Şuan da benimle ne görüşmek istiyorlar. Bizim para pulla işimiz olmaz. Herkesin parası olabilir bizim şerefimiz var. Ben mahkemenizin adaletine güveniyorum” ifadelerini kullandı.

Duygu Delen davasında sanık Mehmet Kaplan’a ev hapsiyle tahliye

“3 bilirkişi raporundaki çelişki giderilmeli”

Delen ailesinin avukatı Mehmet Balcı ise tarafların bilirkişisi ve uzmanlarının vicdanlı ve tarafsız olmaları gerektiğini söyledi. Nadir Arıcan’ın 82 sayfalık raporunun Hakan Kar’ın raporuna karşı reddiye olarak yazıldığını belirten Balcı, “Sanığın aleyhine olan hiçbir hususa değinmemiş. Bilirkişiler tarafsız bir şekilde rapor hazırlamamışlardır. Ne Duygu oraya intihar etmek için gitti ne de Mehmet Duygu’yu öldürmek için çağırdı. 12 sayfa duruşma tutanağı oldu tutanağın 8 sayfası karşı avukatların ısmarlama çağırdıkları bilirkişi uzmanının yanıtlarından oluşuyor. Kimin lehine rapor yazdılarsa onun lehine tanıklık yaptılar. Hakan Kar raporu 25 Eylül 2020 tarihlidir. İki bilirkişinin imzaladığı rapor 15 Aralık 2020 tarihlidir. En son hazırlanan raporda 26 Nisan 2021 tarihlidir. Bu üç raporu inceleyecek tarafsız bir bilirkişiden rapor alınması gerektiği kanısındayım” dedi.

“Kaydedilen görüntüleri tehdit olarak kullandı”

Olayın yaşandığı gün 6 polisin imzasıyla hazırlanan tutanağa değinen Balcı, “Olayın olduğu gün 6 polisin imzasının bulunduğu tutanakta sanığın olayın oluşuna ilişkin anlatımları ile sonrasında alınan savunması çelişkilidir. Sanığın olay günü kaydettiği görüntüleri Duygu'ya yönelik tehdit unsuru olarak kullandığı kanaatindeyiz. Biz Mehmet Kaplan'ın öldürme fiilinin faili olduğunu düşünmekteyiz. Sanığın tutukluluk halinin devamını talep ederiz” şeklinde konuştu.

Adli Tıp Kurumu Üst Kurulundan yeni rapor talep edildi

Sanık avukatının beyanının ardından mütalaasını açıklayan iddia makamı, soruşturma ve kovuşturma kapsamında dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporlarında, gerekse duruşma sırasında alınmış olan uzman mütalaalarından anlaşılacağı üzere maktul Duygu Delen’in düşme esnasında bilincinin açık olup olmadığının açıklığa kavuşturulamadığı, maktulün kol ve bacak kısımlarında meydana gelen ray şeklinde ekimozların gelişimi ile ilgili olarak alınan raporlar arasında çelişkinin mevcut olduğu, yine maktulün boyun kısmında oluşan ekimozların düşmeye bağlı mı yoksa düşme anından önce maktulle sanık arasında meydana gelmiş olan bir durumda ortaya çıkıp çıkmadığının anlaşılmadığı ve bu konuda da bir çelişkinin mevcut olduğu anlaşıldığından dosyadaki raporlar ve duruşmada alınan mütalaalar da değerlendirilmek suretiyle yeniden rapor aldırılması için raporların Adli Tıp Kurumu Üst Kuruluna gönderilmesine, sanığın bu aşamada tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Duygu Delen davasında sanık Mehmet Kaplan’a ev hapsiyle tahliye

“Olayın intihar olmadığına eminim”

Mütalaaya karşı savunma yapan sanık Mehmet Kaplan da olayın intihar olmadığına emin olduğunu belirterek, “Olayın cinayet mi, kaza mı veya intihar mı olduğu hususunda kimse kesin bir şey söylememektedir. Katılan tarafın vekili magazin gündemi oluşturmak için olaya şaibe katmaktadır. Ben olay cereyan ettikten sonra kaçma imkanım varken kaçmadım. Onlarca senaryo uydurdular ancak hepsini teker teker çürüttük. Hayatın olağan akışı olsa ben bugün burada olmazdım Duygu da yanımda olurdu. Olayı yaşayan benim. Ben 300 gündür neden, hangi şüpheye dayanarak tutuklandığımı bilmiyorum. Buna rağmen sesimi çıkarmadım. Geciken adalet, adalet değildir. Bana şımarık, psikopat, zengin züppesi her şey diyebilirsiniz. Ama ben artık Duygu’nun hatırasına mahkemede zarar verilmesini istemiyorum. 17 günlük kısıtlamada kimse evinde duramazken ben 300 gündür cezaevindeyim. 4.5 ay tek başıma bir hücrede kaldım. Tahliyemi talep ediyorum. Neden suçlandığımı bilmiyorum” diye konuştu.

“Karşı tarafın senaryosu bilimsel olarak çöktü”

Sanık avukatı Enes Akbulut ise savunmasında mütalaada aleyhe olan hususları kabul etmediklerini belirtti. Her duruşmada karşı tarafın avukatının olayı manipüle etmeye çalıştığını vurgulayan Akbulut, “Yarınki gazete manşetlerini belirlemeye çalışıyorlar. Biz cinsel istismar ile ilgili hususları dile getirmezken meslektaşım her duruşmada dile getiriyor. Olayın orijininin cinayet mi, intihar mı, kaza mı olduğu noktasında kesin bir şey yok. Müvekkilim Hakan Kar’ın raporuyla tutuklandı. Bu iddianame onun raporuyla hazırlandı. Bugün sorduğumuz soruları da ‘Bilimsel olan şeylere cevap vermem’ diyerek yanıtlamadı. Somut veriler var. Mehmet’in Duygu’nun yanına gitme görüntüsü var. Raporunda Mehmet’i cani göstermeye çalışıyor. Hiç görmediği bir şeyi yorumluyor ama görüntüleri olan bir durumu yorumlamıyor. Karşı taraf bir senaryo çizmiş. Bu senaryonun bilimsel olarak çöktüğünü bugün gördüler. Biz müvekkilimizin tahliyesini talep ediyoruz” ifadelerine yer erdi.

Sanık ev hapsiyle tahliye edildi

Kısa bir aradan sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti dosyanın kül halinde Adli Tıp Üst Kuruluna gönderilerek maktulde meydana gelen ray şeklindeki ekimozların ne şekilde gerçekleştiği, maktulün düşme anı ve öncesinde bilincinin açık olup olmadığı, sanığın el bilek kısmında meydana gelen yaralanma nedeniyle maktul ve sanığın birlikte bulunduğu oda zemininde tespit edilen yoğunluktaki kanamanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, kendisinin bilerek atlayıp atlamadığı, bir başkası tarafından itilmek suretiyle düşürülüp düşürülmediği yada bir başkası tarafından maktulün tutularak aşağıya atılıp atılmadığı hususlarında rapor düzenlenmesinin istenmesine, sanık Mehmet kaplanın ev hapsiyle tahliyesine karar verdi.

Ne olmuştu?

Olay, 13 Ağustos 2020 tarihinde Gaziantep'in Şehitkamil ilçesine bağlı Batıkent Mahallesi Vehbi Dinçerler Caddesi üzerindeki bir apartmanda meydana gelmişti. 5 katlı apartmanın 4'üncü katından şüpheli şekilde düşerek yere çakılan Duygu Delen (17), hastanede hayatını kaybetmişti. Olayın ardından evde bulunan Mehmet Kaplan gözaltına alınarak "kasten öldürme" ile "çocuğun cinsel istismarı" suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Başsavcılıktan Mehmet Kaplan'ın ev hapsi ile tahliye kararına itiraz

Verilen karara özellikle sosyal medya üzerinden yoğun tepkiler gelmesi üzerine Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklama yaptı. Başsavcılık, verilen karara itiraz edildiğini duyurdu.

Duygu Delen davasında sanık Mehmet Kaplan’a ev hapsiyle tahliye

Konu ile ilgili Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığ'ndan yapılan açıklamada, "D.D.’in ölümü olayı ile ilgili olarak Gaziantep 10.Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamanın 16.06.2021 tarihli duruşmasında mahkemece tutuklu sanık M.K.’ın ev hapsi ile tahliye edilmesi yönündeki kararına Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından itiraz edilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" ifadelerine yer verildi.
 

Muhammet Abdulkadir Esen

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te ilk defa yüz germe ameliyatı başarıyla yapıldı Bitlis’te sağlık alanında önemli bir ilke imza atılarak ilk kez derin plan (deep plane) yüz germe ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. İleri düzey estetik cerrahi teknikleri arasında yer alan bu operasyon, Bitlis’te de modern ve nitelikli sağlık hizmetlerinin verilebildiğini gözler önüne serdi. Alanında uzman hekimler tarafından yapılan ameliyat, klasik yüz germe yöntemlerinden farklı olarak yüzün yalnızca derisini değil, kas ve bağ dokularını da kapsayan derin plan üzerinden uygulandı. Yapılan bu ameliyatla daha doğal, uzun süre kalıcı ve yüz ifadesini bozmayan sonuçlar elde edilmesi hedeflendi. Bitlis’te ilk kez gerçekleştirilen bu ameliyat, hem kentteki sağlık altyapısının geldiği noktayı ortaya koydu hem de estetik cerrahi alanında bölge halkı için önemli bir avantaj sağladı. Yetkililer, bundan sonraki süreçte benzer nitelikteki ileri cerrahi işlemlerin Bitlis’te daha sık yapılmasının hedeflendiğini ifade etti. Ameliyatı gerçekleştiren Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, ameliyathane şartlarının bölgedeki birçok hastaneye göre daha iyi olduğunu belirterek, "Hastamıza ilimizde bir ilk olarak derin plan yüz germe ameliyatı uyguladık. Bu ameliyat sadece cildi değil, aynı zamanda cilt altı dokularının da ve boyun bölgesinin de hassas bir diseksiyonun kesilmesi, açılması uygun planların ve bu planların yine uygun cerrahi planlarda, uygun açılarda gerilerekten bir hastanın 10-15 sene önceki haline döndürülmesini amaçlayan bir ameliyat. Şimdi ilk kez gerçekleşen bir ameliyat. Hem hasta çok bilinçli, uyumlu bir hasta hem bu sayede süreçte çok iyi geçti. Hem de bu ilk kez yapıldığı için de oldukça mutluyuz. Artık hani bu tarz daha nitelikli ameliyatlar da şehrimizde yapılabiliyor. Bunun dışında her ne kadar daha önce yapılmamış olsa da artık hani o kadar kompleks olmayan uygulanabilen bir ameliyat. İyileşme süreci de oldukça hızlı. Hastalar günlük hayata hızlı dönebiliyor. Bu açıdan hani uygun hastada uygun endikasyonlar yapılabilecek güzel bir ameliyat. Bölge şartlarında yapılabilmesi için herhangi bir eksiğimiz yok" dedi. Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, hastane şartlarının bu tür ameliyatlar için yeterli olduğunu da ifade ederek, "Hastanenin ekipmanları olsun, ekibi olsun bu konuda oldukça yardımcılar, bilgililer, tecrübeliler hani her ne kadar ilk kez yapılmış bir ameliyat olsa da tüm ekip bu süreçte oldukça İyi bir şekilde süreci yönetti, yardımcı oldular. Yani o açıdan bölgenin hiçbir eksiği yok. Hatta bazı açılardan fazlası dahi var" diye konuştu Yüz gerdirme ameliyatı olan Fatih Sirek ise, "Uzun zamandır bu ameliyatı yaptırmayı düşünüyordum. Devlet hastanesinde olması aslında benim için de çok isabet oldu. Çağhan Bey’in yanına geldim. Sağ olsun çok ilgilendi. Birlikte ameliyat olmama karar verdik. Ameliyat oldum. Son derece de iyi geçti ameliyatım. Herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Tabii ki ameliyat sonrası çehremizde değişiklik oluyor. Sarkan yerler daha deli toplu hale geliyor. Dolayısıyla yüz daha gençleşiyor. Sosyal hayatımızda da değişiklik oluyor. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. O anlamda da çok katkısı oldu bana. Hocamız da çok ilgili. Buradaki personeller de çok ilgili. Sağ olsun günde 3-4 defa servise kadar gelip bizi ziyaret etmiştir. Bakmıştır. Kontrol etmiştir. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
Erzurum YÖK, 2025 yılı üniversite izleme ve değerlendirme raporunu yayımladı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu" açıklandı. Sonuçlara göre, Atatürk Üniversitesi pek çok temel göstergede Türkiye’nin en başarılı yükseköğretim kurumları arasındaki yerini güçlendirdi ve stratejik alanlarda yükselişini sürdürdü. Atatürk Üniversitesi, eğitim kalitesini belgeleyen "Akredite Lisans Programı Sayısı" göstergesinde 52 programla Türkiye genelinde 1. sırada yer alarak bu alandaki liderliğini tescilledi. Nitelikli akademik çıktıların bir göstergesi olan "Doktora Mezun Sayısı"nda 385 mezun ile 8. sıraya yerleşen Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin doktoralı insan kaynağı ihtiyacına en büyük katkıyı sunan kurumlardan biri oldu. Ayrıca, 238 aktif öğrenci topluluğu ile sosyal kampüs imkânları açısından da Türkiye’nin en zengin 4. üniversitesi olma başarısını gösterdi. Ar-Ge ve inovasyonda Türkiye’nin öncü gücü olan, araştırma ve yayın performansıyla göz dolduran üniversite, bilimsel dünyanın en saygın dergilerinde yayımlanan makaleler baz alındığında, "İlk yüzde 10’luk Dilimde Bulunan Dergilerdeki Yayın Sayısı" kriterinde Türkiye’nin en başarılı 4. üniversitesi oldu. Teknoloji ve inovasyon alanındaki verimliliğini de kanıtlayan Atatürk Üniversitesi, "Olumlu Sonuçlanan Patent, Faydalı Model veya Tasarım Sayısı" göstergesinde ise Türkiye genelinde 3. sıraya yerleşti. Atatürk Üniversitesi, Kapsayıcı Bir Eğitim Ortamı Sunma Kararlılığı İle Yoluna Devam Ediyor Üniversite, proje geliştirme süreçlerinde de hem ulusal hem de uluslararası arenada etkinliğini artırdı. Buna göre, Atatürk Üniversitesi, 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporunda; Ulusal Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 4. sırada (189 proje), Uluslararası Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 8. sırada (63 proje), TÜBİTAK Proje Desteği Sayısında ise Türkiye genelinde 20. sırada (141 proje) yer aldı. Toplumsal Katkıda "Öğrenci Odaklı Başarı" sosyal sorumluluk projelerinde, öğrenci katılımını teşvik eden modelleriyle fark oluşturan üniversite; öğrenciler tarafından yürütülen 1.305 sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye genelinde 2. sıraya yerleşti. Üniversite yönetiminin bizzat yürüttüğü 291 proje sayısı ile Türkiye 5’incisi oldu. Ayrıca, "Kampüs Erişilebilirliği" ve "Engelsiz Üniversite" çalışmaları kapsamında çıkarılan 239 erişilebilirlik envanteri ile Atatürk Üniversitesi, Türkiye’de 7. sırada yer alarak kapsayıcı bir eğitim ortamı sunma kararlılığı bir kez daha gösterildi. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bu Başarı, Sürdürülebilir Gelişim Stratejimizin Bir Tecellisidir" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, elde edilen verilerin üniversitenin sürdürülebilir gelişim stratejisinin bir sonucu olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 yılı izleme raporunda, özellikle akredite program sayısındaki Türkiye birinciliğimiz ve patent verimliliğindeki üçüncülüğümüz, eğitimde kalite ve Ar-Ge’de katma değer odaklı yaklaşımımızın en somut göstergeleridir. "Bölgesel Güçten, Küresel Markana" vizyonumuzla sadece bilgi üreten değil, ürettiği bilgiyi teknolojiye ve toplumsal faydaya dönüştüren bir kurum olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bilimsel yayınlarımızın niteliği ve öğrencilerimizin sosyal sorumluluk projelerindeki öncü rolü, üniversitemizin hem küresel rekabet gücünü hem de toplumsal aidiyetini pekiştirmektedir. Bu başarı grafiğinde emeği geçen tüm akademik ve idari personelimiz ile geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimize şükranlarımı sunuyorum. Atatürk Üniversitesi olarak, ülkemizin milli teknoloji hamlesine ve 2071 vizyonuna en üst düzeyde katkı sunmaya devam edeceğiz."
Eskişehir ’Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından düzenlenen "Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü" başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminere Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rahşan Tamsü Polat, Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay ve öğrenciler katıldı. Antik dönem yemek kültürü seramikler üzerinden anlatıldı Seminerde konuşmacı olarak yer alan Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay, antik döneme ait seramik kapların boyutları ve üretim tekniklerinden hareketle dönemin yemek alışkanlıklarını, mutfak kültürünü, estetik anlayışını ve damak zevkini ele aldı. Oransay, seramik kapların yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda dönemin sosyal, hiyerarşik, bireysel ve kültürel yapısını yansıtan önemli göstergeler olduğunu vurguladı. Kottabos oyunu ve içki kaplarının önemi Konuşmasında Antik Yunan’daki Kottabos oyununa da değinen Doç. Dr. Oransay, "Sempozyomlarda kullanılan kaplar arasında içki içme kaplarının fazla olmasının nedenlerinden biri Kottabos adı verilen oyundur. Bu oyun sırasında kapların kırılması nedeniyle sıklıkla yeni kapların üretilmesi gerekmiştir." ifadelerini kullanarak içki kaplarının sosyal pratikler ve statü göstergeleriyle olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay’a katılım belgesinin takdim edilmesiyle sona erdi.