EKONOMİ - 14 Kasım 2013 Perşembe 10:55

Dünya kalite günü ve Avrupa kalite haftası

A
A
A
Dünya kalite günü ve Avrupa kalite haftası

TSE Başkanı Hulusi Şentürk, Avrupa kalite haftası ve Dünya kalite günü ile ilgili çeşitli bilgiler verdi.

Türk Standartları Enstitüsü Başkanı Hulusi Şentürk, “TSE olarak Avrupa Kalite Haftası ve Dünya Kalite Günü vesilesiyle mal ve hizmet üretiminde ve bu üretimlerin müşteriye sunulmasında kalitenin hem ülke kaynaklarının kullanımı, hem de toplumun yaşam düzeyinin yükseltilmesi açısından taşıdığı öneme bir kez dikkat çekmek istiyoruz” dedi.
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Şentürk, ‘Dünya Kalite Günü ve Avrupa Kalite Haftası’ nedeniyle bir mesaj yayımladı. Şentürk mesajında, Birleşmiş Milletler’in 1990 yılında, kalitenin, ulusal refah ve kurumsal gelişmeye katkısı konusunda dünya çapında farkındalığı artırmak amacıyla her Kasım ayının ikinci perşembesinin “Dünya Kalite Günü” olarak kutlanması kararı aldığını hatırlatarak, “Bu karara paralel olarak Avrupa Kalite Teşkilatı (EOQ) bünyesindeki ülkelerde de her Kasım ayının ikinci haftası “Avrupa Kalite Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu yıl 11 - 15 Kasım tarihleri arasında kutlanacak olan Avrupa Kalite Haftası’nın teması “Kalite Başarıya Ulaştırır” olarak belirlenmiştir” dedi.
Şentürk “Dünya Kalite Günü” ve “Avrupa Kalite Haftası” vesilesiyle yaptığı açıklamaya şunları ifade etti:
“Küresel ekonomik düzende rekabetin temel şartı, tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç ve beklentilerine uygun, yüksek kalitede ve uluslararası standartlarda mal ve hizmet üretimi gerçekleştirmektir.
Bu da ancak kuruluşlarda tasarımdan başlayarak üretim, pazarlama ve satış sonrası hizmetlere kadar tüm aşamaları kapsayan ve sürekli gelişmeyi hedefleyen Kalite Yönetim Sistemlerinin uygulanmasıyla mümkün olabilmektedir. 1987 yılında Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) tarafından yayınlanan Kalite Yönetim Sistem Standardları, yayınlandığı tarihten itibaren en fazla ilgiyi ve uygulama alanını bulan uluslararası standartlar haline gelmiştir.
Kuruluşlarda kalite anlayışının gelişimini, kârın, verimliliğin ve pazar payının artmasını, maliyetlerin azalmasını, etkin bir yönetimi, tüm faaliyetlerde izleme ve kontrolü sağlayan Kalite Yönetim Sistemi, müşteri memnuniyetinin artmasını, şikayetlerin ise azalmasını sağlayan bir yönetim sistemi modeli olarak kabul edilmektedir.
Birey, kurum veya ülke olarak büyümek, gelişmek ve ilerlemek istiyorsak kalitenin özünü oluşturan verimlilik, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik ilkelerini özümsemek asli görevlerimizden biri olmalıdır.
Türk Standardları Enstitüsü, kurulduğu günden bu yana yaptığı yenilikçi çalışmalar ve verdiği öncü hizmetlerle kalite meşalesindeki ateşi hep yüksek tutmuş; bu kalite meşalesinin ülkemizdeki üretici ve tüketicileri aydınlatmasını düstur edinmiştir.
Bu doğrultuda gerek üreticilerimizin küresel alandaki rekabet arenasında avantajlı bir konuma gelebilmesi, gerekse de tüketicilerimizin almış olduğu ürün veya hizmetlerden azami fayda elde edebilmesi için ülkemizdeki kalite altyapısının her alanda yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için yapılan çalışmalar kesintisiz bir biçimde sürdürülmektedir.
TSE, ülkemizdeki kamu ve özel sektör kuruluşlarında kalite yönetim sistemleri kurulması ve insan gücünün yetişmesi amacıyla yürüttüğü eğitim çalışmaları ile kalite altyapısının yaygınlaşmasına hizmet etmektedir. Çünkü üretim ve tüketim safhalarında kalite altyapısının oluşturulması ve kalite bilincinin yaygınlaşması, ülkemizin 2023 hedefine ulaşabilmesinde en önemli itici güçlerden biri olacaktır.”

AVRUPA KALİTE TEŞKİLATI
TSE olarak Avrupa Kalite Haftası ve Dünya Kalite Günü vesilesiyle mal ve hizmet üretiminde ve bu üretimlerin müşteriye sunulmasında kalitenin hem ülke kaynaklarının kullanımı, hem de toplumun yaşam düzeyinin yükseltilmesi açısından taşıdığı öneme bir kez dikkat çekmek istediklerini belirten Şentürk, “Kalkınmanın anahtarının kalite, kalitenin anahtarının da TSE olduğuna inanan Enstitümüz, 59 yıldır yürüttüğü tüm faaliyet ve hizmetlerde, ülkemizde kalite bilincinin yerleşmesi; kaliteli üreten, kaliteli tüketen, kaliteli yaşayan bir toplum vizyonunun oluşması amacını temel ilke edinmiştir.
1956 yılında kurulan Avrupa Kalite Teşkilatı’na üyeliğimiz de bu temel ilke çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Kalite alanında uluslararası alanda faaliyet gösteren bir kuruluş olan Avrupa Kalite Teşkilatı, Avrupa ve Akdeniz kıyısında yerleşik yaklaşık 30 ülkenin, kalite alanında faaliyet gösteren çeşitli kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinden oluşmaktadır. TSE, 1976 yılından beri tam üye ve Türkiye milli temsilcisi olarak Teşkilatın çalışmalarına aktif olarak katılmaktadır.
Avrupa Kalite Teşkilatı’nın mevcut Başkanı da 2011 yılında 3 yıl süre ile seçilen TSE Eski Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Niyazi Akdaş’tır. Ülkemiz ve TSE’nin uluslararası alanda sahip olduğu itibarın bir yansıması olarak verilen bu görev, Enstitü’ye ülkemiz adına kalite alanında yeni projeleri küresel düzeyde ve Avrupa Birliği düzeyinde hayata geçirme imkanı vermektedir. TSE tarafından geliştirilerek belgelendirme hizmetlerine başlanan “Müşteri Dostu Kuruluş ve Müşteri Dostu Marka Belgelendirmesi” bu projelerden biridir. “Müşteri memnuniyeti alanında kapsamlı bir değerlendirme” olarak özetlenebilecek söz konusu proje, Avrupa Kalite Teşkilatı’na üye ülkelerde de uygulanacak, patenti Türkiye’ye ait ilk belgelendirme modeli olma özelliği taşımaktadır.TSE olarak, Dünya Kalite Günü’nde kalitenin başarıya ulaşmanın en önemli araçlarından biri olduğunu hatırlatıyor, tüm kurum ve kuruluşlarımızı kalite bilincinin yaygınlaşması amacıyla yaptığımız çalışmalara katkı sağlamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AB’nin genişleme sürecine dair yıllık mutat sonuçları kabul edildi Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Genel İşler Konseyi, AB’nin genişleme sürecine dair yıllık mutat sonuçlarını kabul ettiğini açıkladı. Dışişleri, “Sonuçlarda, Türkiye’nin aday ülke statüsü ve kilit rolüne vurgu yapılmasını doğru ve gerçekçi bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz” dedi. Dışişleri Bakanlığının resmi internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, “Avrupa Birliği (AB) Genel İşler Konseyi, AB’nin genişleme sürecine dair yıllık mutat sonuçlarını dün (17 Aralık) kabul etmiştir. Sonuçlarda, Türkiye’nin aday ülke statüsü ve kilit rolüne vurgu yapılmasını doğru ve gerçekçi bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Özellikle, Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantılarının yeniden başlatılması ve Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye geri dönecek olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemizin makroekonomik politikalarda kaydettiği ilerlemeye atıfta bulunulmasını ve Gümrük Birliği’nin uygulanmasından kaynaklanan ticari sorunların çözümünde attığımız olumlu adımların karşılık bulmuş olmasını önemsiyoruz. Benzer şekilde, Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması yönündeki çalışmaların ve Rusya-Ukrayna savaşı bağlamındaki girişimlerimizin öneminin teslim edilmiş olmasını dürüst bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, “AB’nin ülkemizin iç siyasi dinamikleri konusundaki değerlendirmelerini reddediyoruz. Bu görüşler, nesnellikten uzak ve tek taraflı bir bakış açısıyla kaleme alınmıştır. Konsey sonuçlarında Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının gerçeklerle bağdaşmayan, hukuk dışı ve maksimalist görüşlerinin de tekrarlandığı görülmektedir. Öte yandan, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru kaygıları ve haklı politikaları gözardı edilmiştir. AB’nin Kıbrıs Rum tarafının sözcülüğünü yapması ve Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını gözardı etmesinin, Ada’da çözüme ulaşılmasının önündeki en büyük engel olduğunu hatırlatıyoruz. AB üyeliği Türkiye’nin stratejik hedefidir. Buna karşılık olarak AB’nin ülkemizin üyelik perspektifini güçlendirecek yeni bir vizyon ortaya koyması gerekmektedir. Bu çerçevede, Türkiye-AB ilişkilerini kısıtlayan 15 Temmuz 2019 tarihli AB Konseyi kararının tamamen kaldırılmasını bekliyoruz. Başta siyasi olmak üzere, enerji ve ulaştırma alanlarındaki Yüksek Düzeyli Diyalog toplantıları ile Ortaklık Konseyi’nin 2025 yılı içinde yapılması, Konsey sonuçlarında da vurgulanan dış politika ve bölgesel konular dâhil, her alanda diyaloğumuzun ve iş birliğimizin artmasını sağlayacaktır” denildi.
İstanbul Dilan Polat ve ablası Sıla Doğu’ya ’hayasızca hareketler’ suçundan 1 yıla kadar hapis talebi Beşiktaş’ta bir eğlence mekanında dans ederken gerçekleştirdikleri hareketleri gerekçesiyle Dilan Polat ve ablası Sıla Doğu’nun 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talebiyle iddianame hazırlandı. İstanbul Beşiktaş’ta 17 Ekim 2024’de bir eğlence mekanında dans ederken dudak dudağa öpüşen ve bu anları sosyal medyada yayınlanan Dilan Polat ve ablası Sinem Sıla Doğu’ya yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Dilan Polat ve Sinem Sıla Doğu ’şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. "Yanağından öpeceğim sırada bir anda dönünce böyle bir durum oluştu" Şüpheli Dilan Polat’ın ifadesine yer verilen iddianamede, olay günü yakın bir arkadaşının doğum gününü kutladıklarını söyleyerek, "Ablam Sıla bana annelik ve babalık yaptı. Cezaevinde bulunduğumuz dönemde de sürekli birlikteydik. Orada kendisinin yanağından öpeceğim sırada bir anda dönünce böyle bir durum oluştu. Aramızda abla kardeş ilişkisi dışında farklı bir şey düşünülemez. Eğlence yerinde arkadaşlarımız video çekmişler. Muhtemelen bu durumu fark etmeden sosyal medyada yayınladılar. Bunun sonucunda da haber oldu. Ben sabah uyandığımda bu durumu fark edince toplum nezdinde herkesten özür diledim. Ben de sosyal medyada paylaşımlar yaptım ancak böyle bir paylaşım yaptığımı hatırlamıyorum. Zaten böyle bir şey paylaşmam mümkün değildir. Ablam benim annem gibidir, paylaşılan videoyu yavaşlatarak farklı anlamlara gelebilecek şekilde haber yapmışlardır" dediği aktarıldı. Atlattıkları zor süreçler sonrası sevinme nedeniyle masum bir öpme olduğunu söyledi Şüpheli Doğu ise iddianamede yer alan ifadesinde, refleks olarak 2 saniye boyunca öpüştüklerini, bu durumun kardeş olmalarının ve atlattıkları zor süreçler sonrası sevinme nedeniyle masum bir öpme olduğunu ve böyle bir suçtan dolayı buraya geldiği için çok utandığını söylediği kaydedildi. 1’er yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheliler Dilan Polat ve Sinem Sıla Doğu’nun ’hayasızca hareketler’ suçundan 6’şar aydan 1’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame kabul edildiği takdirde şüphelilerin yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.