SAĞLIK - 21 Mayıs 2020 Perşembe 10:50

Dr. Elif Ünüvar: 'Korona virüs hasar bırakabilir'

A
A
A
Dr. Elif Ünüvar: 'Korona virüs hasar bırakabilir'

Özel Konya Medicana Hastanesi Acil Sorumlusu Dr. Elif Ünüvar, korona virüs tedavisi gören hastaların iyileştikten sonra organlarında kalıcı hasar olabileceğini belirterek, “Bu süreç bizde daha yeni olduğu için net bir bilgi vermemiz şu anda çok zor ama özellikle kronik hastalarda yüzde 2-3 oranında kalıcı bir hasarın görüldüğünü biliyoruz” dedi.

Özel Konya Medicana Hastanesi Korona virüs şüphesi olan ve korona virüs testi pozitif çıkan hastaların tedavisiyle A’dan Z’ye kadar ilgilenirken, korona virüsle olan mücadelesinde çeşitli tedbirler alıyor. Hastanenin Acil Sorumlusu Dr. Elif Ünüvar, corona virüs şüphesiyle hastaneye gelenlerin ne gibi işlemlerden geçtiğini, herhangi bir ücret alınıp alınmadığını anlatarak, hastalara tavsiyelerde bulundu.

"Korona ve bahar alerjisi belirtileri aynı"

Dr. Elif Ünüvar, "Öksürük, nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösteren korona virüs şu sıralarda en çok bahar döneminde ortaya çıkan polen alerjisi ve saman nezlesiyle karışmaktadır. Her iki durum birbirine çok benzese de Covid-19 virüslerle bulaşıp üst ve alt solunum yollarında semptomlara yol açmaktadır. Saman nezlesi veya mevsimler alerjilerin esas nedenleri polenlerdir ve bulaşıcı değildir. Saman nezlesinde alerji öyküsü sorgulanmalıdır. Covid-19'da boğaz ağrısı ve öksürük ön plandadır. Ateş genelde görülür. Saman nezlesinde hapşırma ve burun tıkanıklığı sıktır. Her ikisinde de koku almada kayıp, gözlerde kızarıklık ve kaşınma görülebilir. Bunun yanında mevsimsel alerjisi olanlarda da bu hastalıklardan bağımsız Covid-19 geçirebilirler. Bu sebeple boğaz ağrısı, ateş, burun akıntısı, öksürük gibi semptomları olan hastaların mutlaka acil servisimize başvurmalarını tavsiye ediyoruz" dedi.

“Covid-19 olan bir kişi tedavisini gördükten sonra kalıcı bir hasar bırakıyor mu” sorusunu cevaplandıran Dr. Elif Ünüvar, "Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19 olarak adlandırılan yeni tip Korona Virüs'ün bilim adamları tarafından vücutta oluşturduğu hasar araştırılmaktadır. Virüs en çok üst solunum yolu ile beraber akciğerleri tutmaktadır ve akciğer bulguları ciddi hasara işaret etmektedir. Ama uzun vadeli hasar için 3. ay sonunda BT taramaları yapılmadan akciğerde kalıcı hasar söylememiz pek mümkün değil. Hastaların akciğer fonksiyon testlerinde \%2-3 oranında azalma olduğu görülmüştür. Yurt dışında yapılan çalışmalarda Ocak ayı başında Covid-19 tespit edilen hastalarda akciğer bulgularının iyileştiğini gösteren çalışmalar vardır. Fakat henüz bir kesinlik yoktur. Çin'den yayınlanan olgularda da akciğerlerin iyileştiği görülmektedir. Türkiye'de bu süreç daha yeni başladığı için kesin bir şey söylememiz doğru olmayacaktır” diye konuştu.

"Semptomlar kişiden kişiye değişiyor"

Korona virüs semptomlarının kişiden kişiye göre farklılık gösterdiğini ifade eden Dr. Ünüvar, “Covid-19 ilk olarak Çin'in Wuhan kentinde Aralık ayının sonlarında ateş, öksürük, nefes darlığı belirtileri ile başlayıp bütün Dünya'ya hızlı bir şekilde yayılmıştır. Korona virüsler hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek bir virüs ailesidir. Covid-19'un da aynı daha önce Dünya'da ortağa çıkan MERS ve SARS virüsleri gibi solunum yolu enfeksiyonuna neden olduğu bilinmektedir. Covid-19'un semptomları kişiden kişiye değişmektedir. En sık gördüğümüz bulguları; ateş, öksürük, nefes darlığı, yaygın eklem ağrısı, halsizlik, gribal enfeksiyon gibi şikayetlerle seyrediyor. Şiddetli olgularda zatürre ve ölüm gelişebilir. Bunun yanında ishal, halsizlik, bulantı, kusma gibi belirtiler de görmekteyiz. Virüsün yaklaşık 3-14 gün aralığında kuluçka süresi vardır. Hastaların yüzde 80-85'inde hafif belirtiler görmekteyken bir kısmında ateş, nefes darlığı, öksürük gibi belirtilere rastlamaktayız. Şu anki hasta değerlendirmemizde eklem ağrısı, hafif gribal enfeksiyonlar, baş ağrısı, ateş, öksürük, bulantı, kusma gibi bu tarz semptomlar olduğu zaman bu hastaları direkt Covid-19 gibi değerlendiriyoruz. Bu durumda akciğer grafilerini, tomografilerini ve tetkiklerini yaptıktan sonra izolasyon bölümümüze alıyoruz ve tanı koyabilmemiz için servislerimize yatış veriyoruz" şeklinde konuştu.

"Sıkı bir izolasyon yapıyoruz"

Medicana Hastanesi olarak diğer hastaları da korumak amacıyla korona virüsü şüphesiyle gelen hastalara sıkı bir izolasyon yaptıklarını dile getiren Dr. Ünüvar, “Her hastamıza, başvurduğu şikayete bakılmaksızın maske imkanı sağlıyoruz. Kapıdan girişte hastalarımızın ateşlerini ölçtükten ve şikayetlerini dinledikten sonra muayene odamıza alıyoruz. Muayenesi yapılan hastayı şüpheli düşündüysek izolasyon bölümümüze alıp acil servise başvuran hastalarımızdan ayırıyoruz. Kimsenin temas etmediği özel bir asansörümüzle hastayı tomografiye kadar götürüyoruz. Hastalarımızı tekrar katlarına yerleştiriyoruz. Bunun haricinde hastada Covid-19 olsun olmasın yatağından kalktıktan sonra sedye örtüleri mutlaka değişiyor, hemen dezenfeksiyonlarımız yapılıyor. Tomografi ve röntgen cihazımız her hastadan sonra mutlaka dezenfekte ediliyor. Özellikle bizim için şu anda en önemli husus Covid hastalarının diğer hastalardan izolasyonudur" dedi.

"Şüpheli bulduğumuz her hastaya test yapıyoruz"

Korona virüs şüphesiyle gelen her hastaya mutlaka test yapıldığına değinen Dr. Ünüvar, “Şüpheli bulduğumuz tüm vakalara test yapıyoruz. Halsizlik, öksürük, ateş, nefes darlığı şikayetleriyle başvuran hastalarımızı Covid-19 açısından değerlendirip tarama ve tetkiklerini yapıyoruz. Bu tarama ve tetkikler neticesinde şüphelendiğimiz hastaları korona Virüs için özel olarak ayırdığımız katlara yatırıyoruz. Covid-19 için ayrılan kata yatırılan hastalarımız enfeksiyon ve göğüs hastalıkları uzmanlarımız tarafından değerlendirilmektedir. Eğer hastaların sonuçları pozitif gelirse Covid-19 bulgusu pozitif olan hastaların bulunduğu özel bir kata yatırılmaktadırlar. Bu katta tedavilerine başlanıyor ve devamında da hasta yakınlarıyla veya çevresiyle irtibata geçiyoruz. Hasta yakınlarını da değerlendirip bu değerlendirmelerin sonucuna göre gerekli tedaviyi uygulamaktayız” ifadelerine yer verdi.

‘Covid-19 katlarımız farklı"

Hastanenin içerisinde Covid-19 bulgusuna rastlanan hastalara özel katlar ayırdıklarından bahseden Dr. Ünüvar, “Bizim hastanemiz diğer hastalara da hizmet veriyor. Bu hizmetin aksamaması için Covid katlarımızı farklı bölümlere ayırdık. Belirlediğimiz katlarda özel hemşirelerle Covid hizmeti veriyoruz. Kadın Doğum için de özel bir Covid katı oluşturulmuştur ve şüpheli gebelerimiz diğer gebelerden ayrılarak burada tedavi görmektedirler. Ayrıca genel durumu kötü, solunum sıkıntısı olan Covid pozitif hastalarımız için genel yoğun bakımımızda özel izolasyon bölümleri oluşturuldu ve bu özel izolasyon bölümlerine de özel hemşire ve yardımcı sağlık personelleri atandı. Aynı zamanda bu özel izolasyon bölümlerine ziyaretçi ve refakatçi kabul etmiyoruz. Bu şekilde hastalarımızın ve hasta yakınlarının izolasyonunu sağlayarak sağlıklarını düşünüyoruz” diye konuştu.

"Hastalardan ücret alınmıyor"

İlk başta korona virüs şüphesi olan hastaların yatışlarında ve tedavilerinde hiçbir şekilde ücret alınmadığının altını çizen Dr. Ünüvar, “Covid-19 testinin pozitif çıkan hastaların da yine hastanemizde ücretsiz bir şekilde tedavilerine devam edilmektedir. Yani sonuç pozitif de çıksa negatif de çıksa hastalarımızdan ücret talep etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Hastalara önerilerde bulunan Dr. Elif Ünüvar, “Bizim tüm vatandaşlarımıza önerimiz; ateşlerine mutlaka dikkat etmelerini, en ufak bir halsizlik, öksürük, nefes darlığı gibi semptomları olursa hastanemize başvurabileceklerini söylüyoruz. Bunun yanında sık sık el yıkamalarını, sosyal mesafeye dikkat etmelerini; ağız, göz ve buruna elle temastan kaçınmalarını ve maske takmalarını öneriyoruz. Medicana Hastanesi olarak bu zorlu süreçte Konyalı vatandaşlarımızın her an yanındayız” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Ticari araçlar için zorunlu UTTS montajları sürüyor Ticari araçlarda zorunlu hale getirilen ve şubat ayına kadar takılması gereken Ulusal Taşıt Tanıma Sistemleri (UTTS) Düzce’de araçlara entegre ediliyor. Akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele çerçevesinde başlatılan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemleri (UTTS) montajları Düzce’de devam ediyor. İstasyonlarda akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihazlara taşıt plaka bilgilerinin elle girişini önleyerek otomatik olarak elle aktarılmasını sağlayacak sistem için aparatların takımı sürüyor. Son günün şubat ayına kadar ertelendiğini vurgulayan UTTS Montaj servisi müdürü Bilal Özçelik, “UTTS Ulusal Taşıt Tanıma sistemleri olarak geçer. Araçların deposuna takılan halka ve etiketler ile araçların istasyona gittiğinde plakaları otomatik tanıma sistemidir. Plakaların elle girilmesini engellemek için yapılmış bir sistemdir. Düzce’de montaj yapan ilk firmayız. Müşterilerimize hizmet vermek için 5 personel ile montajlarımıza devam etmekteyiz. Araçların başında yaklaşık 10-15 dakika bir işlemimiz oluyor. Müşterilerimiz utts.gov.tr adresinden başvurularını yaptıktan sonra bize gelip montaj kodları ile beraber cihazları monte ediyoruz. Ticari araçlarda zorunlu hale geldi. Şubat ayına kadar da montaj süresi uzatıldı. Önceden 2025’e kadardı. Şimdi ocak ayının sonuna kadar uzatıldı. Ocak ayından sonra araçlar istasyona gittiği zaman yakıt alınabilecek ama gider olarak gösterilemeyecek ticari araçlar için. Önümüzdeki 2025 Temmuz ayından sonra sıfır alınacak tüm araçlarda bireysel araçlarda dahil olmak üzere bunlar takılacak. 1 ay süre verilecek ve bunlara da takılacak. Yakıtını gider olarak gösteren her mükellefin bu aparatı şubat ayına kadar taktırması lazım” ifadelerini kullandı.
Ankara Yapı müteahhitleri ile ilgili yönetmelik güncellendi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanan “Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik” güncellendi. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre müteahhitlerin mali yeterlik kıstasları (mali bilanço yeterliliği) yüzde 50 oranında artırılacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yapı müteahhitliği hizmetlerinde kalitenin artırılması ve güvenli yapılaşmaya katkı sağlanması amacıyla 2012 yılında ‘Yetki Belgesi Numarası’ uygulamasını başlattı. Özellikle yap-sat sektöründeki yapı müteahhitlerinden teknik ve finansal kapasitesi yeterli olmayan ve ayıplı iş yapan, mesleğin itibarını zedeleyen ve bu işi layıkıyla yapanlara karşı haksız rekabete sebep olan firmaların sektörden ayıklanmasına imkan sağlayacak yasal zemin hazırlanarak, 2019 yılında ‘Yetki Belgesi Sistemi’ hayata geçirildi. Yeterlik standartları yükseltildi Çağın gerekleri ve denetim çalışmaları doğrultusunda bakanlığa bağlı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, müteahhitlik yeterlik kıstaslarında düzenlemeler yaptı. Özel sektörde iş yapabilecek müteahhitlerin yerine getirmesi gereken kriterler güncellendi. Hazırlanan ‘Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik Değişikliği’ bugün Resmi Gazete’de yayımlandı. Yeni müteahhitlere ‘tecrübeye göre iş’ kriteri Yapılan değişiklikle sektörde rekabet gücü yüksek firmaların gelişmesine katkı sağlanacak. Müteahhitlerin mali yeterlik kıstasları (kısa ve uzun vadeli borç ödeme gücü) ile ilgili oranlar yüzde 50 artırılacak. Bu sayede müteahhitlerin bilançolarına göre tamamlayabilecekleri düzeyde işleri almaları disipline bağlanmış olacak. Yeni müteahhitliğe başlayacakların üstlenebilecekleri iş büyüklüğünde de yüzde 15 civarında azaltmaya gidilecek. Daha önce daha büyük metrekarelik işleri alabilen müteahhitler, artık daha küçük oranda projeleri alarak mesleki tecrübesini artırabilecek. Böylece iş alabilme kriterlerinde ‘tecrübeye göre iş’ anlayışının yaygınlaşması sağlanacak. Yeşil sertifikalı bina yapana yüzde 5 ek puan Bakanlık, 2022 yılında ‘Binalar ile Yerleşmeler için Yeşil Sertifika Yönetmeliği’ni yayımlamıştı. Yine bu düzenleme ile ulusal yeşil bina sertifikası bulunan projeleri hayata geçiren müteahhitlere yüzde 5 ek puan verilerek, yeşil dönüşüm teşvik edilecek. Böylece bina sektöründe çevresel etkileri azaltılmış sürdürülebilir projelerin artırılması sağlanacak.
Kocaeli Okul bahçesindeki korkunç cinayette, ’Bekaret’ detayı Kocaeli’nin Derince ilçesinde Murat Tosun’un, 7 yaşındaki oğlunu almak için geldiği okulun bahçesinde öldürülmesine ilişkin yargılanan 4’ü tutuklu 6 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanıklardan Bilal K. savunmasında, Murat Tosun’un nişanlısı H.B.’ye tecavüz teşebbüsünde bulunduğu iddiasıyla kendisine hakim olamadığını ve yaralamak isterken ölümüne sebep olduğunu söyledi. Bilal K., "Ben H.B.’yi bakire sanıyordum meğerse benden önce başka bir şahısla ilişkisi olmuş ve hamile kalmış, kürtaj olmuş. H.’ye sorduğumda öyle bir şey olmadığını söyledi ancak iddianamede öğrendim ki H. ve ailesi bana yalan söylemiş" dedi. Olay, geçtiğimiz 5 Şubat’ta Yenikent Mahallesi’ndeki Tufan Sokak’ta bulunan okul bahçesinde meydana geldi. Murat Tosun (33), 7 yaşındaki oğlunu almak için geldiği ilkokulun bahçesinde 2 kişinin bıçaklı saldırısına uğradı. Vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Tosun ağır yaralandı, saldırganlar ise kaçtı. İlk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılan Murat Tosun, kurtarılamayarak hayatını kaybetti. 6 şüpheliden 4’ü tutuklandı Olaya ilişkin inceleme başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, olay yerinde bulunan Mehmet K. (51), oğlu Bilal K. (24) ile müstakbel gelini H.B.’yi ve olaya karıştığı tespit edilen K.K., eşi B.K. ile kızı S.O.’yu gözaltına alındı. İfadesi alınan şüphelilerden Birsen K. ve kızı S.O. serbest bırakılırken, diğer 4 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. "Başımdan kaynar sular indi" Olaya ilişkin açılan davanın ilk duruşması, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ve tanıklar katıldı. Olaya ilişkin yaşadıklarını anlatan tutuklu sanık Bilal K., "H.B. 2022 tarihinden beri kız arkadaşım olur, daha sonra nişanlandık, evlilik hayali kuruyorduk. Ancak ben Zonguldak’ta çalışırken konuşmasında değişiklik oldu. Ne olduğunu sorduğumda otobüste taciz edildiğini söyledi. Olayı öğrenince Kocaeli’ye geldim, kendisini teselli ettim ve geri gittim. Üzerinden bir hafta geçti, yine üzüntülüydü. Otobüs olayının devamının olduğunu anlattı. İşten eve dönerken şahsın onu takip ettiğini ve tecavüze yeltendiğini anlattı. Başımdan kaynar sular indi. Yine Zonguldak’tan geldim, olayı anneme anlattım, ağladım. Sabah, H.’nin babasının yanına gittim. Olayları anlattım, kendisi bana ’Ben inanmıyorum. Sen Zonguldak’ta çalıştığın için senin buraya gelmen amacıyla öyle demiştir’ dedi. Bir süre sonra H.B. beni aradı, ’Neden babama söyledin, beni evden kovdu’ dedi. Kendini taciz ettiğini söylediği kişiyi gördüğünü söyleyerek beni yanına çağırdı" dedi. "Yeğenini taciz ettiği iddiasıyla ağır ceza mahkemesinde yargılanıyordu" Bilal K., nişanlısıyla tacizin gerçekleştiği iddia edilen otobüs durağına gittiklerini ifade ederek, "Durakta bekledik ancak tacizci denilen kişiyi bulamadık. Ben kişinin ne adını, ne de yüzünü bilmiyordum. H.B. o ana kadar bana bir şey söylemedi. Kim olduğunu sorduğumda tanımadığını söylüyordu. Durakta beklerken birden kendisini taciz eden kişinin çocukluk arkadaşı S.O.’nun dayısı Murat Tosun olabileceğini söyledi. Murat Tosun’u da tanımam ancak kendisi yeğeni S.O.’yu taciz ettiği iddiasıyla ağır ceza mahkemesinde yargılanıyordu. H.B., S.’yi arayarak dayısı Murat’ın fotoğrafını istedi. Kendisini taciz eden dayısını fotoğraftan teşhis edeceğini söyledi. S. kendisinde fotoğrafı olmadığını söyleyerek annesi B.K.’ya durumu söylemiş. B.K. da H.’ye kardeşi Murat’ın fotoğrafını attı. H.B. kendisini taciz eden adamın o olduğunu söyleyerek ağladı. Birsen teyzenin daveti üzerine evlerine gittik. B.K. teyze, ’Gerçekten seni taciz ettiyse şikayetçi olalım’ dedi" ifadelerini kullandı. "Yaralamak istedim, öldürmek istemedim" Murat Tosun’dan şikayetçi olmak için evden çıktıklarını söyleyen Bilal K., "B.K. teyzenin eşi K. amca bize şahsın evini gösterdi ve gitti. Biz tam oraya yetişince Murat denen şahıs arabaya binip gitti. Babam ve H.B. ile birlikte şahsın peşinden araçla gittik. Şahıs bana çok tehlikeli biri olarak anlatıldığı için kendimi korumak amacıyla torpidoda bulunan bıçağı alarak araçtan indim. Murat, arkasına baktığında H.’yi gördü, ağlıyordu. Nefsime hakim olamadım, duyduklarımdan sonra şahsı yaralamak istedim, öldürmek istemedim. H. ile 6-7 ay sonra düğünümüz vardı. Babam ve H., benim Murat’ı bıçaklayacaklarımı bilmiyordu. Babam gelip bizi ayırmaya çalıştı. Biz boğuşunca sadece bir kez yumruk attı. Olay yerinden ayrıldık, daha sonra pişman oldum ve kolluk kuvvetlerine teslim oldum" diye konuştu. "Dünyam başıma yıkıldı" H.B. ile gelecek planı yaptığını söyleyen Bilal K., "H. ile 6-7 ay sonra düğünümüz vardı. Ben H.B.’yi bakire sanıyordum meğerse benden önce başka bir şahısla ilişkisi olmuş ve hamile kalmış, kürtaj olmuş. H.’ye söylediğimde öyle bir şey olmadığını söyledi ancak iddianamede öğrendim ki H. ve ailesi bana yalan söylemiş. Vicdan azabı çekiyorum. H.B. böyle bir şey yoksa neden bana yalan söyledi diye çok düşündüm, dünyam başıma yıkıldı. Maktulün kendi öz yeğenini de taciz ettiği de söylenmişti. O yüzden ben H.’ye inandım" şeklinde konuştu. "H.B. neden oğlumu bu hale soktu?" Murat Tosun’un ailesine başsağlığı dileyen sanıklardan Mehmet K. da, "Ben Zonguldak’ta çalışıyorum. Eşim bir gece beni aradı. Bilal’in eve geldiğini ve çok ağladığını, bazı durumların olduğunu söyleyerek Kocaeli’ye çağırdı. Eve geldiğimde H. ve oğlumu yanıma çağırdım. Ne olduğunu sordum. 2’si de ağladı anlatmadı. Hanım bana anlattı. Eşim şahsın H.’yi kömürlükte sıkıştırdığını anlattı. H., şahsı tanımadığını söyledi. H. ile oğlum durağa gitmiş, fotoğraf gelmiş ve teşhis etmiş. Biz karakola şikayet etmeye giderken H. şahsı ve arabasını gördü. Oğlum Bilal araçla şahsın peşinden gitti. Ben ’Şikayetçi olalım dedim ancak önce konuşalım’ dediler. Daha sonra maktulle oğlum kavga etmeye başladı. Ben sadece bir kez tokat attım, bir şey yapmadım. İddianamede öğrendim ki H., başkasıyla ev tutmuş, hamile kalmış, kürtaj olmuş. Neden oğlumu bu hale soktu o zaman. Bizim amacımız sadece adamla konuşmaktı" dedi. "Murat, otobüste ve tünelde beni taciz etti" Savunması için söz hakkı verilen sanık H.B. ise otobüste yanına oturan şahıs tarafından tacize uğradığını iddia ederek, "Şahsın bakışından rahatsız oldum. Elini omzuma attı. Arkamda otobüs düğmesi vardı. Ben düğmeye basacak sandım, art niyet aramadım, ayağa kalktım ve ’İneceksiniz galiba’ dedim. Şaşırdı ve ’Evet’ diyerek indi. Ben cam kenarına geçtim ancak araç ilerlemesine rağmen inmedi. Ben evin önünde indim ve art niyet aramadım ama etkilendim. 2 gün sonra yine aynı kişiyi görür gibi oldum ve korktuğum için taksiyle eve gittim. 2 gün sonra bizim evin altında tünel gibi olan yerde aynı şahıs beni sıkıştırdı. Kendi ve benim pantolonumu indirdi, hemen eve kaçtım. Korktuğum için şikayetçi olmadım. En son olayı gerçekleştiren kişinin Murat Tosun olduğunu, yüzünü net gördüğüm için kesinleştirdim" şeklinde konuştu. "Bilal benim tecavüze uğradığımı ve evlenmek istemediğini söyledi" Olaylardan sonra psikolojisinin bozulduğunu ve işten çıktığını söyleyen H.B., "Nişanlım Bilal beni aradı, psikoloğa gideceğimi söyledim. Yüzüğümü takmamam sebebiyle Bilal benimle tartıştı. Ben de ’Sorun yüzük mü, ne yaşadığımı biliyor musun ki yüzüğü soruyorsun?’ dedim. Sadece otobüste yaşadığım olayı anlattım. Bir hafta sonra Bilal alkollü halde beni aradı, tecavüze uğrayıp uğramadığımı sordu. Öyle bir şey olmadığını söyledim ama inanmadı. Her şeyi anlatırsam beni yargılamayacağını, beni yanına alacağını söyledi. Bunun üzerine tünelde yaşadığım taciz olayını da anlattım. Bilal Zonguldak’tan Kocaeli’ye geldi, yaşananları babama anlatmış. Ben Bilal’e neden babama anlattığını, bu sebeple kavga ettiğimizi söyledim. Bilal benim tecavüze uğradığımı ve evlenmek istemediğini söyledi. Ben tecavüze uğramadığımı söyledim. Beraber onların evine gittik. Bilal ve babası adamı tanıyıp tanımadığımı sordu, aslında tünel olayında tanımıştım ancak korktuğum için söylemedim. Ben maktulü arkadaşım S.O.’nın davasından biliyorum ama kendisini tanımıyorum. Hatta o davada beni gizli tanık yapacaklardı. Bilal sadece adamı dövüp karakola teslim edeceğini söyledi. Daha önce Bilal dışında hiç kimseyle cinsel birliktelik yaşamadım. Hamile kaldığım ve bebeği aldırdığım konusu da doğru değildir" ifadelerini kullandı. "H. kardeşim tarafından tacize uğradığını söyledi" İfadesi alınan tutuksuz sanık B.K., "H. ağlayarak eve geldi, boynuma sarıldı. Kardeşim Murat tarafından tacize uğradığını söyledi. Defalarca sordum, ’Emin misin?’ dedim. Emin olduğunu söyledi. Şikayetçi olması gerektiğini söyledim. Eşimle karakola gideceklerini söyleyerek evde çıktılar" dedi. "Bilal’in ondan ayrılmaması için hamile ve bakirelik konusunda yalan söyledi" Tutuksuz sanık S.O. ise "Olay günü H. beni telefonla arayarak dayım tarafından taciz edildiğini söyledi. ’Emin misin, dayım otobüse binmez. Hem kendi servis aracı hem de otomobili var’ dedim. H., dayımın onun kolunu sıktığını söyledi, başka bir şey söylemedi. H. dayımın fotoğrafını istedi. Ben de olmadığını söyleyerek anneme yollamasını söyledim. Daha önce H. ile M.S.’nin ilişkisi vardı. H. bana M.’den hamile olduğunu söyledi, hatta test de yaptırdı. Aileler araya girdi, H.B.’yi M.’nin evine götürdüler. Sonra kaynanası bebeği aldırdı, bir süre sonra H. babasının evine döndü. Bilal bakireliğe önem veriyordu. H., ’Bilal ile cinsel birlikteliğimi adetimin son gününe getireceğim, onu kandıracağım’ demişti. Bilal’in ondan ayrılmaması için hamile ve bakirelik konusunda yalan söyledi. H.’nin dayımı tanımadığı konusu yalandır" diye konuştu. "H.’nin şikayetçi olması gerektiğini söyledik" Suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık K.K., "Eşim beni arayarak Murat’ın, H.’yi taciz ettiğini söyledi. S.O.’yu işten alıp eve gittik. S.’nin de dayısı tarafından taciz edilmesinden dolayı davası vardı. Biz onların da şikayetçi olması gerektiğini söyledik. Karakola gitmek için yola çıktık, maktulün evini kesinlikle göstermedim" ifadelerini kullandı. "Daha önce H.’nin hamile kaldığı ifademi kabul etmiyorum" Tanık olarak dinlenen G.S. ise "Oğlum M. ile H. arasında 5 ay gibi bir birliktelik oldu ancak hamile kalmadı. Daha önce H.’nin hamile kaldığı ifademi kabul etmiyorum. Olaya ilişkin bilgim ve gördüm yoktur" dedi. Tanık olarak dinlenen oğlu M.’de annesinin ifadesini doğruladı. Mahkeme heyeti, K.K.’nın tahliyesine, diğer 3 sanığın da tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi. İddianameden İddianamede, "H.B.’nin geçmişte yaşadığı birliktelikten hamile kaldığı, bakire olmadığını gizlemek maksadıyla bekaret konusunda hassas olan nişanlısı Bilal’e, hiçbir somut delile dayanmadan taciz ve tecavüz teşebbüsüne maruz kaldığını söylediği ve olayların geliştiği" belirtildi. H.B.’nin, Murat Tosun’un kendisini otobüste taciz ettiği ve evinin önünde de tecavüze yeltendiği iddialarıyla ilgili araştırma yapıldığı, yapılan araştırmada H.B.’nin kent kart bilgilerinden yola çıkılarak o tarihte bindiği otobüsün kamera kayıtlarının incelendiği ve tacize ilişkin görüntü tespit edilemediği de aktarıldı. Aynı zamanda iddianamede, maktul Murat Tosun’un yüzde 40 engelli kent kart bilgileri üzerinden yapılan araştırmada da kendisinin en son otobüse 2020 yılında bindiği ortaya çıktı. Ayrıca, tecavüze teşebbüs iddiasına ilişkin ise somut bir delile ulaşılamadığı ifade edildi.