GÜNDEM - 07 Mayıs 2015 Perşembe 19:01

Diyetisyenlere kızan kebapçı, diyet sitesini hackledi

A
A
A
Diyetisyenlere kızan kebapçı, diyet sitesini hackledi

Ünlü bir diyet ürünleri firmasının sitesini hackleyen kebapçı siteye, “Biz o eski günlerdeki gibi önden 2 lahmacun üstüne bir buçuk Adana, üstüne de bir künefe yiyen hanımlar istiyoruz” notunu yazdı.

Diyet ürünlerine sinirlenen bir kebapçı, ünlü bir diyet ürünü firmasının sitesini hackledi. Kebapçının hacklediği sitede yayınladığı açıklama ise sayfayı tıklayanların yüzünde gülümseten ifadeler bıraktı.

“BİR KÜNEFEYİ 8 KİŞİ PAYLAŞAN KADINLARI GÖRÜNCE İÇİMİZ KÖTÜ OLUYOR”

Hacklenen siteye konulan açıklamada, “Bizler kebapçı esnafı olarak artık çok dolduk. Biz o eski günlerdeki gibi önden 2 lahmacun üstüne bir buçuk Adana, üstüne de bir künefe yiyen hanımlar istiyoruz. Ara öğün yiyerek kendini tıkayan, yarım porsiyon Adana’yı bile zor bitiren, bir künefeyi 8 kişi paylaşan hanımlar gördükçe içimiz kötü oluyor üzülüyoruz” ifadelerine yer verildi.

“BİZ ANNENİZ GİBİ, SİZ YEDİKÇE MUTLU OLUYORUZ”

“Biz insanlar yedikçe mutlu olan insanlarız, tıpkı annemiz gibi” denilen açıklamada, “Nasıl anneniz siz yedikçe önümüze koyar, tokum deseniz de inanmaz, biz de öyleyiz. Bu durumun başlıca sorumlusu, ara öğün olayını ülke gündemine sokan diyet ürünleri firmasıdır. O yüzden protesto olarak sitelerini bilgisayar ve internet işlerinden iyi anlayan bizim yeğene kırdırdık. Haklı mücadelemize destek olmak için hepinizi kebaptakal.com sitemize bekliyoruz. Siteyi de yeğen yaptı. Zehir gibi maşallah. Kebapta kalın, afiyette kalın” ifadeleri yer aldı.

“FORMDAKAL OLDU MU SANA KEBAPTAKAL”

www.kebaptakal.com adlı internet sitesi, kendi sayfasından yaptığı açıklama ise şu ifadelere yer verdi:

“Geçen gün yaptığımız başarılı bir operasyonla diyet ürünü sitesini bir güzel kırdık. Formdakal.com oldu mu sana kebaptakal.com. Niye derseniz, memleketin başına ara öğün çorabını ören, kebapçı esnafının acı feryadına kulak asmayan diyet ürünü satan yetkililerinin bir nebze olsun dikkatini çekmek için böyle bir eyleme giriştik. Pişman mıyız? Hiç de bile! Kebapçının acı haykırışına cevap verene kadar eylemlerimiz devam edecek. Yılmak yok ona göre. Siteyi de buraya koyduk, bakmadan geçmeyelim”.

BAŞAK AKBULUT 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.