DÜNYA - 21 Nisan 2025 Pazartesi 19:28 | Son Güncelleme : 21 Nisan 2025 Pazartesi 19:31

Dışişleri Bakanı Fidan, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun tarafından kabul edildi

A
A
A

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun tarafından kabul edilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, "Türkiye, kardeş Filistin halkına en güçlü şekilde destek olmaya devam edecektir" dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cezayir'e gerçekleştirdiği resmi ziyaret çerçevesinde Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun tarafından kabul edildi. Dışişleri Bakanı Fidan, kabulün ardından basın açıklaması yaptı. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu ve Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’a

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ilettiğini ifade eden Fidan, "İnşallah Cumhurbaşkanı Sayın Tebbun’u bu yıl içerisinde yüksek düzeyli stratejik işbirliği toplantısı için Türkiye'de ağırlama imkanımız olacak ve Cumhurbaşkanı Tebbun’un liderliğinde Cezayir'in önemli bir ekonomik gelişme kaydettiğini görüyoruz. Keza Cezayir'in uluslararası meselelere ilişkin görüşleri ve izlediği siyaset büyük oranda önem taşıyor" dedi.

Cezayir’in sahip olduğu kapasite ve imkanlarla bölgede istikrarın garantilerinden biri haline geldiğini vurgulayan Fidan, "Cezayir'in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici üyesi olarak sergilediği performansı da memnuniyetle izliyoruz. Bölgemizin önceliklerinin ve sorunlarının Cezayir tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin gündemine başarıyla taşındığını görmekteyiz" dedi.

"Türkiye, her zaman Cezayir için güvenilir bir dost olacaktır"

Türkiye ve Cezayir arasındaki ilişkilerin giderek güçlendiğine dikkat çeken Fidan, "Liderlerimizin ortaya koyduğu ülkelerimiz arasındaki en önemli bağ karşılıklı güvendir. Biz her konuda Cezayir'e güveniyoruz. Türkiye de her zaman Cezayir için güvenilir bir dost olacaktır. Bugün değerli kardeşim, meslektaşım Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Attaf ile yaptığımız görüşmelerde ve Cumhurbaşkanı Sayın Tebbun tarafından kabulümde aynı güçlü iradenin Cezayir tarafında da bulunduğunu büyük memnuniyetle gördüm. Sayın Attaf ile bu sabah gerçekleştirdiğimiz Ortak Planlama Grubu toplantısında, farklı kurumlarımızın katılımıyla ticaret, ulaştırma, göç ve sağlık gibi pek çok alanda atabileceğimiz adımları görüştük. Toplam ticaret hacmimizi en kısa süre içinde 10 milyar dolara çıkarabileceğimize inanıyoruz. Cezayir'de bulunan yaklaşık bin 400 Türk firması ekonomiye ve istihdama katkı sağlamaktadır. İnşallah tercihli ticaret ve yatırımların karşılıklı teşviki gibi konularda imzalayacağımız anlaşmalarla ekonomik ilişkilerimizi daha da derinleştirme imkanımız olacak. Cezayir enerji güvenliği açısından da önemli ortaklarımızdan biridir. Bu alandaki ilişkilerimizi daha da güçlendirmek istiyoruz. Keza savunma sanayii alanında da işbirliğimizi sürdüreceğiz. Bu konularda ortak projelere imza atabileceğimizi düşünüyoruz. Cezayir'i ziyaretim vesilesiyle dün Oran Başkonsolosluğumuzun resmi açılışını gerçekleştirdim. Başkonsolosluğumuz inşallah vatandaşlarımıza ve Cezayirli kardeşlerimize en iyi şekilde hizmet verecek" dedi.

"Türkiye, kardeş Filistin halkına en güçlü şekilde destek olmaya devam edecektir"

Türkiye ve Cezayir’in bölgesel konulardaki istişarelerini yoğunlaştırmayı ve ortak politikalar geliştirmeyi amaçladığını kaydeden Fidan, "Bugünkü görüşmelerimizde İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı da ele aldık. Şu anki en önemli gündemimiz insani yardımların Gazze'ye ulaştırılması ve ateşkesin tesisidir. Türkiye kardeş Filistin halkına en güçlü şekilde destek olmaya devam edecektir. Cezayirli kardeşlerimize de Filistin davasına sahip çıktıkları için bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Bu konudaki işbirliğimizi daha da kuvvetlendireceğiz. Uluslararası platformlarda Filistinli kardeşlerimizin sesi olmaya inşallah devam edeceğiz" dedi.
Fidan, "Görüşmelerimizde diğer uluslararası konuları da ele alma fırsatı bulduk. Libya'da kalıcı barış ve istikrar için tüm tarafları samimi ve işleyen bir diyalog geliştirmeye teşvik ediyoruz. Sahel bölgesinde terörizm ve aşırıcılık gibi meselelerin kökeninde yatan sorunların çözülmesi için beraber çalışmayı sürdüreceğiz. Cezayir'in bölgesel meselelerin suhuletle çözülmesi gerektiği yönündeki yaklaşımını da ayrıca destekliyoruz. Ziyaretimin Türkiye Cezayir ilişkilerinin daha da ileriye taşınmasına katkı sağlayacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.