SAĞLIK - 16 Şubat 2023 Perşembe 16:34

Deprem bölgesinden gelen doktordan acı açıklama

A
A
A
Deprem bölgesinden gelen doktordan acı açıklama

1999 Depremi’nde ailesi enkaz altından çıkarılan Doç. Dr. Perçin Caşkan, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaralanan vatandaşlara şifa olabilmek için alana koştu. Bölgede yaşadıklarını anlattı.

1999 Depremi’nde ailesi enkaz altından çıkarılan Doç. Dr. Perçin Caşkan, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaralanan vatandaşlara şifa olabilmek için alana koştu. Bölgede yaşadıklarını anlatan Doç. Dr. Caşkan, “Ailem, 1999’da enkaz altındaydı, enkaz başında beklemek nedir biliyorum. O kadar zor şartlar ki orada 6 şiddetinde artçılar olurken ameliyat masası o hızla sallanırken bile düşündüğüm tek şey; Allah benim çocuklarıma da ameliyat ettiğim çocuklara da acısın. Şaşırdığım hiç bir şey olmadı, 1999 Depremi’ndeki şeyleri yaşadım, sadece işimi yaptım. Çünkü çıkarılan çocukların bile hepsi benim çocuklarıma benziyor. Sonrasında hastaneme döndüm. Burada ailesi olmayanlar, çocuklarının nerede olduğunu bilmeyen aileler var, başlı başına zor” dedi.

Geçtiğimiz pazartesi günü Kahramanmaraş'ta meydana gelen iki büyük deprem 10 ilde büyük yıkımlara neden olurken yaralı vatandaşların tedavisi de Türkiye'nin birçok noktasında devam ediyor. Depremler sonrası bölgeye ülkenin dört bir yanından doktorlar giderek hastalara şifa olmak için çabalarken Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Perçin Caşkan da bölgeye giderek depremzedelerle ilgilenmişti. Sonrasında yeniden İstanbul'daki görevinin başına dönen Doç. Dr. Caşkan, 1999 yılında yeni mezun bir hekim olarak görev yaptığını ve ailesinin de 1999 Depremi'nde enkaz altında kaldığını ifade etti. Doç. Dr. Caşkan, geçmişte yaşadıklarını ve bugün Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bölgede yaşadıklarını anlattı. Caşkan'ın bölgedeki çocuklara ilişkin açıklamalarıysa yürkelere dokundu.

“ Ailem 1999 Depremi'nde enkaz altındaydı, enkaz başında beklemek nedir biliyorum"

Deprem bölgesindeki izlenimlerini aktaran Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Perçin Caşkan, “İlk önce Adıyaman sonrasında Malatya iline uçtum. 12’nci saatte deprem alanındaydım. Kısa sürede bir sistem kurmak adına bence ilerleme kaydetmişiz, deprem başlı başına zor bir şey. Benim ailem, 1999’da Gölcük'te enkaz altındaydı. Ben hasta yakını ne demek, enkaz başında beklemek nedir biliyorum. Aynı anda eğitim ve araştırma hastanesinde çalışıyordum, o hastaları yönetmek zor bir şey, gayet iyi biliyorum. İnsanların panik haliyle yapabilecekleri şeyler çok kısıtlı. O anlamda dışarıdan destek verilmesi kesinlikle çok önemli. Gittiğimde hekim arkadaşlarımla, bütün sağlık personelleri de yapabileceğimiz her türlü şey için size destek vereceğiz dedim. Plastik cerrahi uzmanıyım, bunun dışında bir sürü şey için destek olabileceğimizi söyledik. Depremden ilk çıkanlar genelde çocuklar, zarar görenler, en çok üzüldüklerim de onlar. Plastik cerrahların ilk önce alana gönderilmesinin nedeni şu; crush yaralanması dediğimiz bir ezilme yaralanması türü var. Ezilme yaralanmalarında sıkıntı şu; enkaz altında kalan ya da bir yere sıkışan dokularda, kaslarda şişme ve zarar görme oluyor. O kasların bir şekilde kişinin kendi bedenine zarar vermemesi için uygun müdahalelerle kasların açılması gerekiyor. Benim ekibim üç kişiydi.

Depremzedelere belli kesiler yaparak kasları rahatlattık. Kasları rahatlatamazsak eğer, daha sonrasında özellikle enkazdan geç kurtarılan hastalarda oluyor. O kaslardan çevreye yayılan, vücuda zarar verebilecek bir sürü faktör var. O faktörlerin yayılmasını engellemek için ilk müdahaleleri yaptık. 112 hava ambulanslarıyla hem kendi hastanemize, hem İstanbul, Ankara ve çevre hastanelere Elazığ başta olmak üzere depremzedeleri devrettik” ifadelerini kullandı.

“Çıkarılan çocukların hepsi benim çocuklarıma benziyordu"

17 Ağustos 1999 Depremi’nde ailesinin de enkaz altında kaldığını ve bu süreçte yaşananları hem bir hekim hem de bir depremzede yakını olarak anladığını anlatan Doç. Dr. Caşkan, “Depremin altıncı gününde ben sahadan ayrıldım, kendi hastaneme geri döndüm. Altıncı günden itibarense yapılacak şeyler; geç dönemde çıkarılanlar için maalesef çok dramatik tablolar. Burada birçok hastamız var, onlar için ölen dokuların, kişinin kendi vücuduna zarar vermemesi için vücuttan uzaklaştırıyoruz. Aynı zamanda bunlardan vücuda yayılan başka faktörler olduğu için bu hastaların diyaliz gereksinimi oluyor. Birçoğunu yoğun bakımda izliyoruz. Burada ailesi olmayanlar, çocuklarının nerede olduğunu bilmeyen aileler var. Başlı başına zor bir durum. Allah yardımcımız olsun. Hastalarda ilk önce dokularını rahatlattık, kol ve bacaklarının dolaşımını sağladık. Daha sonrasında ki emin olun, bunlar bile o kadar zor şartlarda ki orada bulunduğum sırada altı şiddetinde artçılar olurken bile ameliyat masası o hızla sallanırken bile düşündüğüm tek şey; Allah benim çocuklarıma da ameliyat ettiğim çocuklara da acısın. Ben 1999 depreminde yeni mezun hekimdim. İzmit Okmeydanı'nda nöbetçiydim o gece sahaya ulaşmam beş saat sonraydı. İzmit merkezden de kendi evime Gölcük'e yaklaşık on yedi kilometre yürüyerek ulaştım. Aileme ulaşmamda yaklaşık 12 saat sürdü. Ailem evin çöken kısmından yaklaşık 3 saat sonra dışarıdaydı. Allah'tan deprem sırasında yakınlarımdan birini kaybetmedim, ama ne kaybettim; o dönem cep telefonu da olmadığı için herhangi bir anım, ilkokulum, lisem birçok arkadaşım yok. Hatırladığım çok bir şey de yok. Ben enkaz altında kalmadım, deprem bölgesine gittiğimde hiç şaşırdığım bir şey olmadı. 17 Ağustos 1999 Depremi’nin aynı şeylerini yaşadım. Ve hekim olduğum için sadece işimi yaptım. Duygusal olarak düşünebileceğim bir pozisyonda değilim. Çünkü çıkarılan çocukların bile hepsi benim çocuklarıma benziyor” ifadelerini kullandı.

Hasibe Karadağ - Alperen Baran Metecan - Armağan Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Şahin: "Bu şehir, bağımsızlığını bir emanet gibi taşıyan kahramanların şehridir" Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, 25 Aralık Gaziantep’in Kurtuluşu’nun yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajında, "Bu şehir, imanla, inançla ve dayanışmayla yazdığı destanı her nesilde yeniden hatırlatan, bağımsızlığını bir emanet gibi taşıyan kahramanların şehridir" ifadelerini kullandı. Başkan Şahin mesajında, Gaziantep’in Kurtuluş Günü’nün yalnızca bir tarih değil, aynı zamanda karakteri, duruşu ve birlik ruhunu anlatan güçlü bir hatırlayış olduğunu vurgulayarak, "25 Aralık yokluğa rağmen yılmayanların, umudu diri tutanların, inançla koskoca bir iradeyi ayağa kaldıranların günüdür. Bu topraklarda verilen mücadele, sadece bir şehrin savunması değil; vatan sevgisinin, hür yaşama kararlılığının ve milli iradenin en güçlü ifadesidir. Resmi kayıtlara göre 6 bin 317 şehit verilen bu büyük direnişte, imkansızlıklar karşısında bile vazgeçmeyen bir şehir iradesi ortaya konulmuştur. Açlıkla sınanan günlerde zerdali çekirdeğiyle ekmeğe varan yokluk hatırası, bugün Panorama 25 Aralık Müzesi’nde aynı ruhun canlı tutulduğu bir hafızaya dönüşmüştür" dedi Gaziantep’in her mahallesinde, her sokağında bu ruhun izlerinin yaşadığını belirten Başkan Şahin, "Bizlere düşen görev; ecdadımızın emanet ettiği bu onurlu mirası geleceğe taşımaktır. Şehrimizin kalkınması, güçlenmesi ve her alanda daha ileriye gitmesi için ortaya koyduğumuz gayretin temelinde de 25 Aralık’ta tecelli eden aynı inanç, aynı birlik, aynı sorumluluk bilinci vardır. Bugün şehrimizin her köşesinde sürdürdüğümüz hizmet anlayışı; insanı merkeze alan, ortak akılla büyüyen ve dayanışmayı çoğaltan Gaziantep ruhunun bugüne yansımasıdır" dedi. Başkan Şahin, "Bu vesileyle aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Gaziantep’imizin 25 Aralık Kurtuluş Günü’nü gururla kutluyor, tüm hemşerilerime sağlık, huzur ve bereket diliyorum" diye konuştu.
Trabzon Trabzon’da Çağlayan Kentsel Dönüşüm Projesi’nde inşaatlar yükseliyor Trabzon’un Ortahisar ilçesi Çağlayan mahallesinde devam eden Kentsel Dönüşüm Projesi’nin 1. etap 1. kısım inşaatlarının yapımı sürüyor. Çağlayan’da ekonomik ömrünü tamamlamış, afet riski altındaki yapı stokunu dönüştürerek mahalleye modern ve estetik bir görünüm kazandırmayı ve yeni yaşam alanları üretmeyi amaçlayan Çağlayan Kentsel Dönüşüm Projesi hak sahiplerinin talepleri de dikkate alınarak, şehircilik ve kentsel dönüşüm uygulamaları açısından örnek olacak şekilde tasarlandı. Hem deprem güvenliği hem de çevre dostu yapılarıyla, yepyeni ve modern bir yaşam alanı sunacak şekilde hazırlanan proje, kendi enerjisini üreten güneş enerjisi panelleri, yerden ısıtma sistemleri, peyzaj alanları ve kapalı otopark gibi yaşamı kolaylaştıran modern ve çevreci bir yaklaşımla yapılıyor. Projede gelinen noktayla ilgili bilgi veren Çağlayan Kentsel Dönüşüm Projesi Koordinatörü Can İhsan Bozbaş, "100 bin metrekare alan üzerinde yapılan projemizde; 418 daire ve 44 dükkân yer alıyor. Projemizin 186 konut ve 22 dükkândan oluşan 1. etap 1. kısmının yapımı için 30 Eylül 2025 tarihinde gerçekleştirdiğimiz ihalenin ardından temel atma töreni yaptık. Kısa sürede inşaat çalışmalarının başlatıldığı projemizde şu anda kalıp demir ve beton imalatları gerçekleştiriliyor. Çalışmaların, planlanan iş takviminin önünde gitmesinin mutluluğunu yaşıyoruz" dedi. Projenin 1. etap 2. kısım inşaatları için de hak sahiplerinin oturacağı dairelerin kura çekimleri tamamlandığını belirten Bozbaş, "Sözleşmelerin imzalanmasıyla hak sahiplerimizin tahliye süreci başlatıldı. Tahliye sürecinin tamamlanmasının ardından yıkım işlemlerini gerçekleştirileceğiz. İhale süreçlerinin tamamlanmasıyla da, 1. etap 2. kısım inşaatlarının yapımına başlayacağız" diye konuştu.
Aydın Aydın’da süt çiftlikleri için iklim dayanıklılığı masaya yatırıldı Avrupa Birliği Ufuk Avrupa Programı kapsamında desteklenen CLIMAAX Projesi çerçevesinde yürütülen ’Süt Çiftliklerinde İklim Direncinin Artırılması: CliResDairy Projesi’ kapsamında Aydın’daki paydaşların katılımıyla proje çalıştayı düzenlendi. Aydın İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (ADSYB) yürütücülüğünde gerçekleştirilen çalıştayda, iklim değişikliğinin süt sığırcılığı sektörü üzerindeki etkileri, Aydın özelinde öne çıkan iklim riskleri ve bu risklere karşı geliştirilebilecek uyum stratejileri ele alındı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından toplantının açılış konuşmasını yapan ADSYB Başkanı Mehmet Sedat Güngör, CliResDairy Projesi’nin, Avrupa Birliği’nin İklim Değişikliğine Uyum Misyonu kapsamında yürütülen CLIMAAX Projesi tarafından desteklendiği belirterek, Avrupa genelinde 15 ülkeden 68 projenin hibe almaya hak kazandığı CLIMAAX kapsamında, Türkiye’den seçilen projeler arasında yer alan CliResDairy Projesi’nin desteklenen tek tarımsal örgüt projesi olma özelliğini taşıdığını belirtti. Öte yandan Güngör, Aydın’da tarımsal örgütler tarafından yürütülen ilk Ufuk Avrupa Projesi niteliğinde olan ve 22 ay süreyle yürütülen projenin bütçesinin 145 bin 875 avro olduğu kaydetti. İklim değişikliği süt sığırcılığını zorluyor İklim değişikliğinin artık sadece çevresel değil, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen yapısal bir sorun haline geldiğini vurgulayan ADSYB Başkanı Güngör, proje kapsamında Aydın’daki süt sığırcılığı işletmelerinin karşı karşıya olduğu iklim risklerinin bilimsel yöntemlerle ortaya konulduğunu ve bu risklere yönelik uygulanabilir uyum stratejilerinin geliştirilmeyi hedeflediğini ifade etti. Proje kapsamında hazırlanan Çoklu Risk İklim Değerlendirmesi Raporu’nda, artan sıcaklıklar, tarımsal kuraklık, aşırı yağışlar ve taşkınların hem yem bitkileri üretimi hem de süt sığırcılığı işletmeleri üzerinde ciddi baskı oluşturduğunun tespit edildiği aktaran Güngör, özellikle yaz aylarında artan sıcaklıkların süt sığırlarında ısı stresine neden olduğu, bunun da süt verimi ve hayvan refahını olumsuz etkilediği belirtildi. Projenin uluslararası düzeyde gördüğü ilgi, izledikleri yaklaşımın doğru bir zeminde ilerlediğini de gösterdiğini belirten Güngör, "Barselona’da geçtiğimiz Haziran ayında düzenlenen CLIMAAX Proje Çalıştayı kapsamında, CliResDairy Projesi 68 proje arasından en başarılı ilk 10 proje arasında yer almıştır. Bu başarı, sahayla güçlü bağ kuran ve bilimsel temele dayanan bir çalışma yürütmemizin sonucudur. Önümüzdeki dönemde iklim değişikliği konusu küresel gündemde daha da belirleyici hale gelecektir. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın 31’inci Toplantısı olan COP31’e Türkiye’nin ev sahipliği yapacak olması, tarım sektörünün iklim politikalarındaki rolünün daha görünür hale gelmesi açısından önemli bir fırsat sunmaktadır. Yerel ölçekte yürütülen bu tür çalışmaların, ulusal ve uluslararası iklim politika süreçlerine somut katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Bu çerçevede hayata geçirilen CliResDairy Projemiz, Aydın ili özelinde süt sığırcılığı sektöründe iklim değişikliğine bağlı riskleri bilimsel yöntemlerle ortaya koymayı, bu riskleri azaltmaya yönelik uygulanabilir uyum stratejileri geliştirmeyi ve süt işletmelerinin iklim değişikliğine karşı direncini artırmayı amaçlamaktadır. Projemiz kapsamında sıcak hava dalgaları, tarımsal kuraklık, aşırı yağış ve taşkınlar olmak üzere dört temel iklim riski ele alınmaktadır" dedi. Isı stresi ve yem maliyetleri öne çıkıyor ADSYB Başkanı Güngör, projenin 1. raporu kapsamında gerçekleştirilen iklim riski analizleri ve projeksiyon çalışmalarının, Aydın ilinde hem bitkisel hem de hayvansal üretimin iklim değişikliğinden önemli ölçüde etkilendiğini ortaya koyduğunu belirterek, "Yapılan değerlendirmelerde, artan sıcaklıklar ve yağış rejimindeki düzensizliklerin, yem bitkileri üretiminde verim ve kalite kayıplarına yol açtığı görülmektedir. Özellikle mısır, buğday ve arpa gibi süt sığırcılığı açısından kritik yem bitkilerinde, tarımsal kuraklığa bağlı üretim kayıplarının belirginleştiği tespit edilmiştir. Bu durum, yem temininde sürekliliği zorlaştırmakta ve yem maliyetleri üzerinden süt işletmelerinin ekonomik sürdürülebilirliğini etkilemektedir. Hayvansal üretim açısından bakıldığında ise, 1. rapor sonuçları, artan sıcaklıkların ve sıklaşan sıcak hava dalgalarının süt sığırlarında ısı stresine neden olduğunu göstermektedir. Yapılan analizlerde, özellikle yaz aylarında hayvan refahının olumsuz etkilendiği; bunun da süt verimi ve döl verimliliği üzerinde düşürücü bir etki oluşturduğu ortaya konulmuştur. Uzun süreli aşırı sıcaklara maruz kalmanın, hayvan sağlığı ve işletme verimliliği açısından önemli bir risk unsuru haline geldiği değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra, yoğun yağışlar ve nehir taşkınları; mera alanları, yem üretim sahaları ve işletme altyapısı üzerinde olumsuz etkilere yol açmakta, üretim süreçlerinde aksamalara neden olmaktadır. Projemizin 1. Raporu, bu risklerin yalnızca çevresel değil; aynı zamanda ekonomik ve yapısal sonuçlar doğurduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ortaya konulan bu bilgiler, iklim değişikliğine uyumun süt sığırcılığı sektörü açısından ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu nedenle CliResDairy Projesi, yalnızca riskleri tespit etmeyi değil; aynı zamanda yetiştiriciler, kamu kurumları, üniversiteler ve diğer paydaşlarla birlikte çözüm yollarını geliştirmeyi hedeflemektedir" diye konuştu. Konuşmasının sonunda proje boyunca desteklerini kendilerinden desteklerini esirgemeyen Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat ve Veteriner Fakültelerine, veri desteği sağlayan AFAD Aydın İl Müdürlüğü başta olmak üzere tüm paydaşlara teşekkür etti. Yapılan konuşmaların ardından CliResDairy Projesi Koordinatörü Dr. Hediye Cerit proje hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Toplantıda son olarak ilk tespitlere ilişkin sunumlar gerçekleştirilip süt çiftliklerinde iklim risklerine ilişkin değerlendirmeler yapılarak mevcut durum, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı.
Şırnak Boksta Avrupa 2.’si olan Asmin Çabas’a, Cizre’de coşkulu karşılama Almanya’nın Berlin şehrinde düzenlenen U17 Avrupa Boks Şampiyonası’nda 2. olan milli boksör Asmin Çabas, memleketi Şırnak’ın Cizre ilçesinde ailesi, antrenörü ve okul arkadaşları tarafından coşkuyla karşılandı. Almanya’nın Berlin şehrinde 10-17 Aralık 2025 tarihleri arasında düzenlenen U17 Avrupa Boks Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil eden Cizreli milli sporcu Asmin Çabas, büyük bir başarıya imza atarak Avrupa 2.’si oldu. Şampiyona sonrası Şırnak Şerafettin Elçi Havaliman’ına inen milli sporcu Asmin Çabas, antrenör ve eski milli boksör Rıdvan Budak, Cizre Spor Lisesi Müdürü Ahmet Oktay, ailesi ve okul arkadaşları tarafından çiçeklerle karşılandı. Coşkulu karşılamada duygusal anlar yaşayan genç sporcu, sevincini ve heyecanını ailesi ve arkadaşlarına sarılarak paylaştı. Okul bahçesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan milli sporcu Asmin Çabas, "Almanya’nın Berlin şehrinde düzenlenen U17 Avrupa Boks Şampiyonası’na katıldım. 48 kiloda dövüşerek ülkemizi temsil ettim. Hedefim şampiyonluktu ancak ikincilik nasip oldu. Bu da güzel, gurur verici bir sonuç. Müsabakalar benim için heyecanlı olduğu kadar, psikolojik ve fiziksel olarak da çok zor geçti" dedi. Havalimanındaki karşılama töreninin kendisini çok mutlu ettiğini ifade eden Çabas, "Ailemi orada görmek ve bu güzel duyguyu onlara yaşatmak benim için çok gurur vericiydi. Bu benim için bir başlangıçtı. Önümüz açık, inşallah daha iyi derecelerle Avrupa Şampiyonlukları, Dünya Şampiyonlukları elde edeceğim" şeklinde konuştu. Ahmet Oktay: "Bu başarı, Asmin için yolun başlangıcıdır" Son anda kaçırılan şampiyonluğu kendi lehlerine gördüklerini ifade eden Cizre Spor Lisesi Müdürü Ahmet Oktay, "Önümüzdeki müsabakalarda daha büyük başarılar yakalayacağımızı düşünüyorum. Bu başarı, Asmin için yolun başlangıcıdır. Nasip olursa Asmin, ablaları Nurselen ve Pınar gibi daha büyük başarılar yakalayacaktır. Bu başarıyı yakalayacağını düşünüyorduk ve umuyorduk. Bu başarının gelmesi bizleri, Cizre Spor Lisesi ailesini çok mutlu etmiştir. Umarım diğer öğrenci arkadaşlarına da örnek olur ve başarıları daim olur" şeklinde konuştu. Bu başarının şu an için tatmin ettiğini söyleyen Cizre Spor Lisesi Beden Eğitimi Öğretmeni ve eski milli boksör Rıdvan Budak da, "Çünkü Asmin daha 15 yaşında. Seneye de yıldızlar kategorisinde yarışacak. Bizim için iyi bir derece, belki de hayırlısı buymuş. Şampiyon olsaydı belki daha az çalışacaktı ancak şimdi şampiyon olmak için daha fazla çalışacak. Sadece Avrupa şampiyonluğu değil, seneye dünya şampiyonluğuna da hazırlanacak. Öncelikle Türkiye şampiyonu olması lazım. Türkiye şampiyonu olduktan sonra hazırlıklarımız Avrupa ve Dünya Şampiyonası’na yönelik olacak. Asmin sabah akşam antrenman yaparak turnuvaya hazırlandı. Milli takım öncesi Cizre’de çok çalıştı ve milli takım kampında da bu çalışmalarına devam etti. Bu çalışmaların meyvesini de gümüş madalya olarak aldık, çok mutluyuz. Asmin’i ileride olimpiyatlarda göreceğiz inşallah. En büyük hedefimiz de Olimpiyat şampiyonluğu, tabii ki bunun için biraz daha çalışması gerekiyor" diye konuştu.
Gaziantep AK Parti Gaziantep Milletvekili Bozgeyik’den 25 Aralık mesajı AK Parti Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik, Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Mesajında 25 Aralık 1921’in, inancın, azmin ve millet iradesinin tarihe altın harflerle kazındığı bir direniş destanı olduğunu vurgulayan Milletvekili Bozgeyik, Gaziantep halkının yokluklar ve imkânsızlıklar içerisinde sergilediği eşsiz mücadelenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ruhuna ilham verdiğini ifade etti. Bünyamin Bozgeyik, "Gazi şehrimiz kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, çocuğuyla topyekun bir direniş ortaya koyarak esareti asla kabul etmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir. Gaziantep savunması, milletimizin bağımsızlık sevdasının ve hür yaşama kararlılığının en güçlü nişanelerinden biridir" dedi. Şehitlerin ve gazilerin emanetine sahip çıkmanın en büyük sorumlulukları olduğunu belirten AK Parti Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik, "Bizlere düşen görev bu aziz mirası yaşatmak, geçmişten aldığımız güçle Gaziantep’imizi her alanda daha güçlü yarınlara taşımaktır. AK Parti olarak şehrimizin kalkınması, gençlerimizin umutla geleceğe hazırlanması ve milletimizin refahı için aynı kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı. Bünyamin Bozgeyik, "25 Aralık, Gaziantep’in sarsılmaz iradesinin, vatan sevgisinin ve bağımsızlık ruhunun simgesidir. Bu şanlı mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Gaziantep’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıldönümünü en kalbi duygularımla kutluyorum" diye konuştu.