SAĞLIK - 21 Kasım 2016 Pazartesi 16:54

Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takımı organ bağışı için sahaya çıktı

A
A
A
Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takımı organ bağışı için sahaya çıktı

Medicana International İstanbul Hastanesi, Büyükçekmece Belediyesi ve Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takımı, Kasım ayının Organ Bağışı farkındalık ayı olması sebebiyle bir kampanya başlattı. 'Bir Hayat Yaşa, Bir Hayat Ver' sloganıyla başlayan kampanyada Demir İnşaat Basketbol takımı, Fenerbahçe karşılaşmasında 'Yaşa ve Yaşat' pankartı ve formasıyla sahaya çıktı.

Medicana Sağlık Grubu 1-9 Kasım Organ Bağışı Haftası sebebiyle düzenlediği bir dizi farkındalık projesini bu yıl 'Bir Hayat Yaşa ve Bir Hayat Ver' mottosuyla başlattı. Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takımı sağlık sponsoru Medicana International İstanbul Hastanesi, Büyükçekmece Belediyesi işbirliğinde kampanyanın öncüsü oldu. Fenerbahçe, DİBÇEK karşılaşmasında sahaya çıkan Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takım oyuncuları ve Göl Kızları 'Bir Hayat Yaşa, Bir Hayat Ver' formasıyla seyirciler tarafından büyük ilgi gördü.

Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takımı organ bağışını destekliyor
Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Takımı Antrenörü Özhan Çıvgın, başlattıkları kampanya hakkında şu bilgileri verdi:
"Organ bağışı, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir toplumsal sağlık ve sosyal sorumluluk sorunu. Biz takım olarak bu sorumluluğun farkındayız. Ülkemizde binlerce insan organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirirken bir insana bile dokunmak, organ bağışının önemi konusunda farkındalık oluşturmak bizim için oldukça önemli. Bu yüzden bu maçta bize destek veren tüm taraftar ve seyircilerimizi Organ Bağışında duyarlılığa davet ediyoruz."

"Binlerce kişi nakil olmayı bekliyor"
Medicana International İstanbul Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar, "Ülkemizde yaklaşık 25 bin kişi organ nakli olmayı bekliyor. Bunlardan 22 bini böbrek yetmezliği olan hastalardır. Ancak bağışlar, beklenenin çok altında. Ülkemizde 60 bin hasta diyalize girmektedir. Her yıl yaklaşık 6 bin yeni diyaliz hastası ekleniyor. 2015 yılında 4 bin 500 kişiye organ nakli yapıldı, bunlardan 3 bini böbrek nakliydi. Görülüyor ki yapılan böbrek nakillerinin sayısı hastalara göre yetersizdir. Bunun ana sebebi de yeterince organ bulunamamasıdır. Siz de organlarınızı bağışlayarak bir hayat kurtarabilirsiniz. Duyarsız kalmayın, başkalarına yaşama şansı tanıyın. Çünkü, organ bağışıyla tek bir insan birçok kişiyi hayata döndürebilir" dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.