MAGAZİN - 09 Şubat 2015 Pazartesi 09:40

Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar'ın bilinmeyen yönleri

A
A
A
Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar'ın bilinmeyen yönleri

Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar'ın ölümünün ardından Senar'ın bilinmeyen yönlerini kaleme aldı.

1918-2015. 97 yıllık bir hayat. Bunun 80 yılını şöhretli olarak geçirmiş bir kadın. Türkiye şarkılarını yeniden dinleyerek Müzeyyen Senar’a veda ediyor bugün. Ama bu 97 yıllık hayat hikâyesi daha fazlasını hak ediyor.

Hikâye, Birinci Dünya Savaşı biterken 1918’de Bursa’da başlıyor. Şehrin 1920’de Yunan ordusu tarafından işgali, babası Cerrah Mehmet Bey’in hayatını değiştirmiştir. Sünnetçilik yapan baba, Yunan askerlerin zührevi hastalıklarını tedavi eder, karşılığında aldığı altınlarla bir anda zenginleşir, gözü açılır, eve gelmemeye başlar, bu ani zenginleşmeye aileye huzur getirmez. Sorunlar, Yunan ordusu 1922’de çekilince işleri bozulan baba ile annesinin ayrılmasına kadar gidecektir.

Adviye Hanım, Bursa’da oturdukları sokaktaki en yakın komşularıdır. Adviye Hanım’ın oturmaya geldiği bir akşam Müzeyyen, gaz lambasını alıp tuvalete gider, o sırada uzun saçları lambanın içine girer ve yanmaya başlar. Bütün saçları tutuşmuştur. Çığlıklarına annesi ve Adviye Hanım koşarlar. Başında ciddi yanıklar oluşmuştur. Tedavisiyle Adviye Hanım yakından ilgilenir.

Müzeyyen’in yanıklarına merhemler, varlıklı bir aile olan Adviye Hanım ve Celal Bey’in evlerinin hamamında sürülür. Celal Bey daha sonra Bayar soyadını alacaktır. Müzeyyen Hanım her zor düştüğünde Celal Amca’nın kapısını çalacaktır.

Annesi ve babası ayrılırlar. Annesi onu bırakıp İstanbul’daki akrabalarının ve kardeşlerinin yanına kaçar. Bir süre sonra Müzeyyen de annesinin yanına gider. Üsküdar Musiki Cemiyeti’yle ve Türk musikisiyle orada tanışır.

Musiki’nin okuluna gitmesi artık zaten mümkün değildir.

Cumhuriyet ilan edilmiş, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 1926'da, İstanbul Sarayburnu’nda Ümmü Gülsüm’ün rakibi ünlü Mısırlı kadın şarkıcı Müniretül Mehdiye ve ardından sahne alan Eyüp Musiki Cemiyeti korosunu dinledikten sonra kızmış ve bu müzikle çağdaş olunamayacağına karar vermiştir! Hemen ardından konservatuvarlarda Türk müziği eğitimi yasaklanmıştır. Yasak 1976’ya kadar 50 yıl sürecektir.

Gazetelerde “Alaturka musikiye elveda” başlıklarının çıktığı zamanlarda bu müziğe gönül vermiş bir genç kadındır Müzeyyen Senar.

16 yaşında aranan bir ses olmuştur artık. Ama aynı yıl (1934) alaturka müziğe bir darbe daha inmiştir. Kasım ayında Meclis açılışında konuşan Atatürk “Bugün dinletilmeğe yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır” demiş, bunun üzerine 1935 yılının ocak ayından itibaren radyolarda Türk musikisi çalınması da yasaklanmıştır. Yasak 8 ay boyunca uygulanacaktır.

Bu arada Müzeyyen Hanım 17 yaşında, hayranı Eskişehirli Ali Senar’la evlenip, Müzeyyen Senar olmuştur artık. İşi olmayan kocasına, artık İş Bankası’nın başında olan Celal Bayar’la görüşüp bir iş bulur.

1936 yılının Aralık ayıdır. 18 yaşındaki Müzeyyen Senar’ın şöhreti en tepeye kadar çıkmıştır. “Saray”a davet edilmiştir. Eşi Ali Bey’le birlikte Dolmabahçe Sarayı’na giderler.

Atatürk’ün huzuruna çıkarlar. Sonrasında olanları Müzeyyen Senar’ın hayatını anlattığı Radi Dikici’nin kitabından okuyalım:

“Yüzüme dönüp baktığında 'Aaa! Bu saçlarının hali ne?' deyip yavere işaret etti. Kulağına fısıldadı. Yaver 'Lütfen beni takip ediniz Müzeyyen Hanım' dedi. Salondan çıkıp siyah mermerlerle kaplı büyük bir banyoya geldim. Birden korkuya kapıldım. Yaver, 'Merak etmeyin efendim, berberimiz sadece sizin saçınızı ve eşinizin bıyığını kesecek' dedi. Sonradan öğrendiğime göre, Atatürk benim enseme topladığım saçlarımı beğenmemişti ve modern bir görünüm almam için saçlarımı kestirmek istemişti. Nitekim berber saçlarımı alagarson kesti. Birden görünümüm değişmişti. Ali de bıyıklarını kaybetti. Biraz sonra huzura gittiğimizde 'İşte şimdi mükemmel oldu. Ver bakalım şu koltuğunun altındaki defteri…'

Sabaha kadar Atatürk’e o defterden seçtiği şarkıları söyledi. Eve gittiklerinde bu muameleden hoşlanmayan, eşi Ali Bey’le şiddetli bir kavga ettiler. Atatürk sesini çok beğendiği Müzeyyen Senar’ı daha sonra da eğlencelerine çağırdı. Bursa, Ege Vapuru, Savarona’daki yemeklerde sabaha kadar Atatürk için şarkılar söyledi. 1938 Haziran’ına kadar…

İkinci Dünya Savaşı yılları. Herkes radyoların başına geçmiştir. Tuhaf bir uygulama olur. İstanbul’da gazinolarda şarkı söyleyeceklere valilikteki sınavı geçme şartı getirilir. Safiye Syla direnir, Müzeyyen Hanım gururunu bırakıp o sınava girer. Müzeyyen Hanım, 1943’te 24 yaşındayken ikinci evliliğini Galatasaraylı futbolcu Ercüment Işıl’la yapmıştır. Ercüment Işıl’dan Ömer ve Feraye dünyaya gelir. Sonra ayrılırlar.

O yıllardaki hayranlarından biri savaşın zenginlerinden Vehbi Koç’tur. 'Gazinoya sizi dinlemeye gelmem imkânsız, taş plaklarda dinlemek de yetersiz kalıyor, haftada bir akşam beni yemeğe çağırın' diye rica eden Koç’u kıramaz ve her hafta ona Pandelli lokantasında konserler verir.
Bir başka hayranını ise o da çok sevecektir. Suudi Arabistan Büyükelçisi Tevfik Hamza Bey. 1951 yılında Beyrut’ta yıldırım nikahıyla gizlice evlenirler. Gazeteler bu aşktan bahsetmeye başlar. Bu kez 1953’te resmî nikâhla evliliklerini duyururlar. Artık Sefire Müzeyyen Senar’dır o. Ama Ankara’nın sosyetesi onu sefire değil, 'şarkıcı' olarak görmeye devam eder. 1955’te eşinin görev süresi biter. Suudi hükümeti de sefirlerinin bir 'şarkıcıyla' evli olmasını tasvip etmemektedir. Ayrılmaya karar verirler. Bir sabah kalktığında makyaj masasında bir ayrılık notuyla uyanır: 'Beni affet, sana veda edemezdim. seni hep seveceğim.' Ara verdiği sahnelere geri dönme vakti gelmiştir artık…

1958 yılında İstanbul Valisi Ethem Yetkiner’le tanışır. O da hayranlarından biridir. Demokrat Parti’nin zor zamanları başlamıştır. 1959 Mayıs ayında Maksim’de yaptığı programa onu dinlemek için bahçe kapısından çok özel misafirler girmiştir. Kısa sürede fark edilince Maksim, “Başbakan” tezahüratlarıyla inlemeye başlar. Gelen birkaç ay önce Kıbrıs görüşmeleri için gittiği Londra’da uçak kazasından kurtulduktan sonra ilk kez gece dışarı çıkan Başbakan Menderes’tir. Yanında bakanlarıyla birlikte Vali Ethem Yetkiner de vardır. Bir yıl sonra 26 Mayıs akşamı Vali Yetkiner, akşam uğradığı Müzeyyen Hanım’a “Bu işin sonu artık geldi” diyecektir.
Ertesi gün darbe olur. Tutuklananlar arasında Ethem Yetkiner de vardır. Müzeyyen Senar Ethem Bey’i tutuklu olduğu Balmumcu’da bulur. Şöhretini riske atar, ona yatak, çamaşır götürmek için zorlukla izin alır. İlişkileri ortaya çıkınca bu kez sorgu için askerler onu da vilayete çağırmaya başlarlar. Bir, iki, üç… Her seferinde askerler valinin gizli bir parası olup olmadığını, Müzeyyen Senar'a verip vermediğini sormaktadır.

En çok da Amerika’da kendisine hediye edilen Mercury marka arabayı onun alıp almadığını.
Bir gün yeniden ifadeye çağrılır. Artık tepesi atmıştır. Ethem Bey’in ona aldığı mütevazı yüzük ve küpeleri takarak gider bu kez.. Sorgu başlayınca, 'şimdi siz bi durun bakalım' der ve o günler için cesaret isteyen bir ifade verir:

"Yaz bakalım aslanım. Ethem Bey, son derece namuslu ve efendi bir insandır. İki senelik ilişkimiz sırasında imkânı son derece kıt olduğu için ancak kulağımda gördüğünüz küpeleri ve parmağımdaki bu yüzüğü hediye edebildi. Belki aramızdaki ilişkiyi merak ediyorsunuzdur. O bekâr, ben bekâr. Gerisinden size ne?”

Yassıada'da yargılanan Ethem Yetkiner, Kayseri Cezaevi’ne gönderilir. Müzeyyen Senar, ona mektuplar göndermeye devam etmektedir. Ama mektuplara bir cevap alamamaya başlamıştır. Avukat Şemsi Bey ve Savcı Sadun Bey'den rica eder. Araştırırlar. “Kasımpaşa'da Albay Vahit Bey'e sormak lazım, mektuplar ondan geçiyormuş" derler.

Kalkıp yanına giderler. Müzeyyen Senar “Ethem Bey'e yazdığım mektuplar gitmiyor, onun için geldim” deyince Albay Vahit atılır: "Ben göndermiyorum kadın. Çünkü seni seviyorum."
Senar “Ama ben sizi sevmiyorum” deyince adam üsteler “seversin, seversin.”

Lakabı “Ayı” olan Albay Vahit, aylarca musallat olur. Her akşam çalıştığı gazinoya gelip, onu çıkışta evine bırakmaya başlamıştır. Her öğlen ve akşam telefonlar etmektedir. Darbe günleridir. Bir albayı şikayet edeceği bir makam yoktur. Onu atlatmak için Anadolu turnelerine çıkmaya, her türlü turne teklifine evet demeye başlar.

Sadece 41 yaşındadır. Daha yaşanacak bir yarım asır daha vardır önünde…

Geri kalanını merak edenlere Radi Dikici’nin Cumhuriyet’in Divası: Müzeyyen Senar kitabı hararetle tavsiye edilir.

Büyük bir sanatçıya, cesur bir insana, Cumhuriyet’in bunları reva gördüğü divasına veda ediyoruz bugün… 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Çerkezköy’de mikro ihracat eğitimi gerçekleşti Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nın üyelerine yönelik eğitimleri devam ediyor. Üyelerden gelen talepler doğrultusunda oluşturulan eğitimler kapsamında ‘Mikro İhracat’ eğitimi gerçekleşti. Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası, üyelerinin ihracata adım atmaları, ihracat gerçekleştirenlerin ise pazardaki konumlarını güçlendirmeleri adına çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda birçok eğitim ve seminer düzenleyen Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası, üyelerine özel Mikro İhracat eğitimi gerçekleştirdi. Oda’nın İhracat Danışmanı Dr. Ali İhsan Özeroğlu tarafından verilen eğitimde; E- İhracat Nedir?, Dünyadaki E-İhracat Yöntemleri, E-İhracata Nereden Başlanmalı? E- İhracat Ödeme İşlemleri gibi birçok konuda bilgiler verdi. E-ihracatın özellikleri E-ihracatın özelliklerini anlatan Özeroğlu, “E-ihracatın özellikleri, geleneksel ihracat yöntemlerinden farklılaşarak, dijital dünyanın sunduğu avantajlardan yararlanır. E-ihracatın temel özelliklerini ise şöyle sıralayabiliriz. Dijital Platformlar Üzerinden Yapılması: E-ihracat, internet tabanlı platformlar üzerinden yapılır. Ürünler, e-ticaret siteleri, pazar yerleri (Amazon, eBay, AliExpress gibi) veya işletmenin kendi e-ticaret web sitesi aracılığıyla global alıcılara sunulur" dedi. Geniş Pazar Erişimi, 24 Saat Satış İmkanı ve Daha Düşük Maliyetler hakkında bilgi veren Özeroğlu, "E-ihracat sayesinde, dünya genelindeki geniş bir müşteri kitlesine ulaşmak mümkündür. Coğrafi sınırlamaların ortadan kalkması, ürünlerin farklı ülkelere hızlı bir şekilde gönderilmesine imkan tanır. Fiziksel mağazalara ihtiyaç olmaksızın, dijital mağazalar 7/24 aktif olduğu için günün her saati satış yapılabilir. Geleneksel ihracata göre daha düşük operasyonel ve lojistik maliyetler söz konusudur. Ofis, depo ve diğer fiziksel altyapı ihtiyaçları en aza indirgenir. Kolaylaştırılmış Lojistik ve Gümrük İşlemleri: E-ihracat platformları genellikle lojistik, gümrük ve teslimat süreçlerini optimize eden hizmetler sunar. Ülkeler arası gönderim için kargo şirketleriyle anlaşmalar yapılır ve ürünlerin alıcıya hızlı bir şekilde ulaştırılması sağlanır" diye konuştu. Özeroğlu, Çoklu Dil ve Para Birimi Desteği, Ödeme Sistemlerinde Çeşitlilik, Pazarlama ve Reklam Kolaylıkları, Veri Odaklı İş Modelleri ile Hızlı ve Esnek Adaptasyon hakkında ise şu bilgileri verdi: "E-ihracat platformları, farklı dillerde ve farklı para birimlerinde hizmet verebilir. Bu sayede müşteriler, kendi dillerinde alışveriş yapıp, kendi para birimlerinde ödeme yapabilirler. Global ödeme sistemleri (PayPal, Stripe, kredi kartları vb.) kullanılarak farklı ülkelerdeki müşterilere ödeme kolaylığı sağlanır. Bu da müşteri deneyimini iyileştirir. Dijital pazarlama araçları (Google Ads, sosyal medya reklamları, e-posta pazarlama) ile uluslararası kitlelere ulaşmak daha kolaydır. Özellikle hedef kitle belirleme ve kişiselleştirilmiş reklamlar sunmak, satış potansiyelini artırır. E-ihracat yapan işletmeler, müşteri davranışlarını izleyebilir, satış verilerini analiz edebilir ve buna göre stratejiler geliştirebilir. Bu, müşteri taleplerini daha iyi anlama ve işletme stratejilerini optimize etme imkanı sunar. Dijital ortamda faaliyet gösteren e-ihracat işletmeleri, değişen pazar şartlarına ve müşteri taleplerine daha hızlı uyum sağlayabilir. Ürün yelpazesini güncellemek ve müşteri geri bildirim.” E-ihracat için atılacak adımlar E-ihracat için öncelikli olarak atılması gereken adımları da sıralayan Özeroğlu, “Bir web siteden hareket edilecekse yabancı dil sayfaları mutlaka olmalı. Hedef Ülke ve platform araştırması, Alibaba, aliexpress, kompass, turkishexporter ve diğer aynı türev siteler için destek var mı düzenli takibi gerçekleştirilecek. Ödeme sistemi olarak Payoneer, Stripe, Wise ya da sanal pos için işlemler yapılacak. Her e-ihracat sayfası için Pazar araştırması yapılacak. Hangi sitede hangi ürün gider, rakipler hangi ürünleri koymakta. Düzenli olarak ”TC Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü’nden düzenli olarak destekler araştırılıp gerekli üyelikler yapılacak. Uygun görülen ürünlerin fiyat analizi çıkarılıp sayfalarda yerleştirilmesi sağlanacak. Nakliye için kargo anlaşması ve yurtdışı şirket kurulması” diyerek konuşmasını tamamladı. Karşılıklı soru-cevap şeklinde devam eden eğitim, katılımcıların sorularının cevaplandırılmasıyla son buldu.
İstanbul Eşini vurup tahliye olmuştu: Bu kez tehdit, hakaret ve ısrarlı takip suçlarından yargılanıyor İstanbul Zeytinburnu’nda 2020 yılında eşi Nurtaç Canan’ı silahla yaraladığı için tutuklu yargılanan ve tahliye olduktan sonra hakaret, tehdit ve ısrarlı takipte bulunan Ragıp Canan’ın yargılanmasına devam edildi. Mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı Ragıp Canan’ın ‘tehdit’, ‘hakaret’ ve ‘ısrarlı takip’ suçlarından 2 yıl 6 aydan 8 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Zeytinburnu’nda 2020 yılında Ragıp Canan, eşi Nurtaç Canan’ı 5 kurşun ile yaralamıştı. Nurtaç Canan hayatını kaybedeceğini düşünerek kendi kanı ile yere “Anne, baba beni Ragıp vurdu. Üzülmeyin. Kurtuldum” yazmıştı. Yapılan yargılama sonucu 2021 yılında Ragıp Canan ‘eşi kasten yaralama’ suçundan 9 yıl hapisle cezalandırılmıştı. Sanık Canan, cezasının infazını 2023 yılında tamamlayarak tahliye olmuştu. Tahliyesinin ardından eşi Nurtaç Canan’ı ölümle tehdit ettiği, ısrarlı takipte bulunduğu, hakaret ettiği ve elektronik kelepçesini kırdığı iddiasıyla Ragıp Canan hakkında iddianame düzenlenmişti. Sanık Canan’ın düzenlenen iddianame kapsamında yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Ragıp Canan SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya müşteki Nurtaç Canan ile taraf avukatları da katıldı. “Babam topluma zararlı bir kişidir” Duruşmada tanık olarak beyanda bulunan Nurtaç ve Ragıp Canan’ın oğlu Furkan Canan, "Babam cezaevinden çıktıktan sonra anneme yönelik tehdit ve hakaret içerikli mesajlar gönderdi. Babam topluma zararlı bir kişidir. Anneme zarar gelmesini istemiyorum. Karar verilirken bu durumun gözetilmesini talep ederim” dedi. Sanık Ragıp Canan ise savunmasında, “Eşim ve ailesi mallarımı kaçırmıştır. Amacım mallarımı geri almaktır. Eşime yönelik tehdit ve zarar verme kastı ile hareket etmedim. Ben elektronik kelepçeyi asla kırmadım” dedi. 8 yıl 6 aya kadar hapsi istendi Duruşmada mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı sanığın ‘tehdit’, ‘hakaret’ ve ‘ısrarlı takip’ suçlarından 2 yıl 6 aydan 8 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mütalaanın açıklanmasının ardından sanık avukatı savunma yapmak için süre talebinde bulundu. Hakim, sanık ve avukatına savunma yapması için süre vererek duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Nurtaç ve Ragıp Canan’ın boşanma aşamasında oldukları aktarılmıştı. İddianamede Ragıp Canan’ın 2020 yılında Nurtaç Cana’’a yönelik ‘silahla yaralama’ eylemi sonucu yargılanarak ceza aldığı belirtilmişti. Ragıp Canan’ın 2023 yılında denetimli serbestliğe ayrıldığı da kaydedilen iddianamede, sanığın Nurtaç Canan ile temas kurmaya çalışması nedeniyle elektronik kelepçe uygulanmasına karar verildiği açıklanmıştı. İddianamede Ragıp Canan’ın elektronik kelepçesini kırdığı ifade edilerek, Nurtaç Canan’ı arayıp ölümle tehdit ettiği, küfür ve hakaret ettiği kaydedilmişti. Hazırlanan iddianamede Ragıp Canan hakkında uzaklaştırma kararı verilmiş olmasına rağmen Nurtaç Canan ile ısrarlı şekilde iletişime geçmeye çalıştığı, ciddi bir huzursuzluk oluşmasına, güvenliğinden endişe duymasına neden olduğu kaydedilmişti. Ragıp Canan’ın ‘hakaret’, ‘tehdit’ ve ‘ısrarlı takip’ suçlarından cezalandırılması talep edilmişti.
Hakkari Yüksekova Teknokent Koleji öğrencileri ilk burslarını aldı Hakkari Özel Yüksekova Teknokent Koleji’nin başarılı öğrencileri ilk burslarını aldı. LGS’de 400 ve üzeri puan alarak Özel Yüksekova Teknokent Koleji’ne kayıt yaparak burs hakkı kazanan öğrencilere ilk bursları verildi. Tek amaçlarının öğrencileri en iyiye taşımak olduğunu belirten Okul müdürü Cebrail İrinç, "Hakkari Valimiz Ali Çelik Bey’in başlattığı ’Hakkari’nin Beyin Göçünü, Beyin Gücüne Çevireceğiz’ projesi çerçevesinde Özel Yüksekova Teknokent Koleji olarak bizler elimizi taşın altına bıraktık. Hakkari’mizin eğitimde yaşadığı beyin göçünü ve üniversiteye girme sınavlarındaki düşük başarıyı tersine çevirmek için kapsamlı bir seferberlik başlattık. Bu eğitim seferberliği kapsamında, burs havuzu oluşturularak Hakkari ve ilçelerinden 400 puan ve üzeri alıp Fen Liseleri’ne yerleşmeye hak kazandığı halde gelip okulumuza kayıt yapan tüm öğrencilerimize 4 yıl boyunca ücretsiz kayıt imkanı, yılda 9 ay olmak üzere 4 yıl boyunca 5 bin TL burs vereceğiz. Ayrıca bu öğrencilerimizin 4 yıl boyunca yemek ve servis ücretleri okulumuz tarafından karşılanacaktır. Bugün ilk burslarını verdiğimiz öğrencilerimize ayrıca hediye çeklerini de takdim ettik. Bu uygulamayı gelecek senelerde de sürdürmeye devam edeceğiz. Aynı şekilde her yıl yaptığımız gibi başarılı öğrencilerimizi yurtiçi gezileri, özel kaynak desteği gibi ödüllerle ile ödüllendirmeye ve her konuda yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bundan böyle girecekleri YKS’de başarıları Hakkari’mizin başarı hanesine yazılacaktır" ifadelerini kullandı.