POLİTİKA - 24 Ağustos 2021 Salı 15:42

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Geniş ölçekli bir heyetle afet bölgelerinde çalışmalar gerçekleştirilecek'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Geniş ölçekli bir heyetle afet bölgelerinde çalışmalar gerçekleştirilecek'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dün MKYK’da planlamamızı yaptık. Bu planlama ile geniş ölçekli bir heyetle arkadaşlarımız bütün Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve Güney’de Antalya, Muğla, bütün bu bölgelerde çalışma yapmak üzere oraları ziyaret edecek. Bütün değerlendirmeleri gerçekleştirdik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemlerde yaşanan yangın ve sel afetlerine dikkat çekerek, “Son dönemde yaşadıklarımızı sizler de görüyorsunuz, takip ediyorsunuz. Güneyimiz tarihimizin en büyük doğal afetleri ile boğuşuyoruz. Bu yıl Anadolu’nun pek çok yerinde kuraklık sebebiyle ciddi ürün kayıpları yaşandı. Tabii bu afetler sadece ülkemize mahsus değildir. Yangınların bir kısmında PKK terör örgütünün veya art niyetli bir takım kişilerin sabotajları söz konusuysa da genel bir küresel bir afet durumuyla karşı karşıya olduğumuz da açıktır. Antalya ve Muğla'da ormanların yanı sıra pek çok yerleşimin adeta yok olduğu bizzat işin içerisindeki arkadaşlarımızın ifadesiyle eşi benzeri görülmemiş yangınların izlerini silmekte kararlıyız. Allah’ın izniyle bu devlet güçlü, bu millet güçlü ve biz bunu başaracağız. Yanan evleri yeniden yapacak, yanan ormanları yeniden ihya edecek, adeta küllerinden ormanlarımızın doğduğunu göreceğiz. Tarım ve hayvancılık zararlarını karşılayacağız. Aynı zamanda Bartın, Sinop, Kastamonu, Rize ve Artvin’deki sellerde ortaya çıkan zararların giderilmesi, tahrip olan altyapının ayağa kaldırılması konusunda da gereken çalışmaları sürdürüyoruz. Tüm bu afetlerde devletimizin hem mücadele gücü hem de yeniden inşa kabiliyeti inkarı olmayacak şekilde görülmektedir. Ben bu süreç içerisinde görev alan tüm Bakan arkadaşlarımı tebrik ediyorum. İlk andan itibaren kendilerine hemen arazi dediğimizde, hepsi arsalarda, arazilerde yerlerini aldılar ve milletvekillerimiz ile birlikte teşkilatımızla birlikte oralardaki çalışmaları koordine ettiler. Şu anda da yine dün günü birlik olarak Bakan arkadaşlar buraya geldi, hemen ardından tekrar şehirlere revan oldular. Yine aynı şekilde bu hafta da bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Çünkü işimiz var ve bunları bitireceğiz. Yine ayrıca dün MKYK’da planlamamızı yaptık. Bu planlama ile geniş ölçekli bir heyetle arkadaşlarımız bütün Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve Güney’de Antalya, Muğla, bütün bu bölgelerde çalışma yapmak üzere bütün değerlendirmeleri gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.

“Milletimizin emanetine layık olmak için ne gerekiyorsa biz bunu yaptık”

Son dönemlerde yaşanan afetlerin sadece Türkiye değil, dünya genelinde oluştuğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin Türkiye’de hemen reaksiyon alarak milletinin yanında olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Amerika’dan Avrupa’ya pek çok yerde büyük afetlerin ardından aylarca devletini yanında göremeyen insanların isyanlarının haberlerini hep okuyoruz ve izliyoruz. Ülkemizde de hamdolsun afetin başından tüm izlerinin ortadan silinmesine kadar her anında devletini Cumhurbaşkanı ile Bakanları ile kurumları ile yanında gördü. Şu an itibariyle de 100’ü aşkın vatandaşımızı kaybettik. Rabbim onlara rahmet eylesin. Tabi bütün bunlar ile beraber, kahramanlarımız; gerek Kara Kuvvetlerinde gerek Jandarma’da AKUT’ta AFAD’da hiçbir böyle ağırdan almak, yavaştan gitmek yok. Hepsi kendilerini adeta paraşütle atlar gibi helikopterden bırakarak, çatıların üstündeki o vatandaşlarımızı tek tek toparladılar ve güvenli yerlere götürdüler. Arkadaşlar bunları diğerlerinde görmek zor. Bizim kadrolarımız bunları yapıyorsa bunun bir sebebi var. Bu bir iman işidir, inanç işidir ve bunun da neticelerini gördük ve süratle bütün caddeler, sokaklalar, her yer şu anda temizleniyor. Altyapı çalışmalarımız hızla devam ediyor. Dağların tepelerine helikopterler ile hem mobil hem de her eve jeneratörler indirildi. Dağların tepesine arkadaşlar, bunlar yapıldı. Bir yerlerden bir şey gelecek mi diye beklemedik, bunlar yapıldı. Muhalefet ne der ne demez yok. ‘Allah ne der’ diye düşündük ve biz bunları yaptık. Milletimizin emanetine layık olmak için ne gerekiyorsa biz bunu yaptık. Bu imkanlar elimizde olduğuna göre bunu yapmak bizim görevimizdi ve hamdolsun yerine getirildi. Hala da hiç aksatmadan, bir yerde su kesildi hemen anında oraya ulaşılıyor. Elektrik kesintisinin uğradığı yeri bırakmadık. Jeneratörler ile bunların sağlanması, tabi ki o dağın başındaki vatandaşlarımızı sevindirdi. ‘Demek ki devletim benim yanımda’ dedi. Hamdolsun böyle bir devlet, böyle bir millet ve yıkılmadık, yıkılmayacağız yolumuza böyle devam edeceğiz. Her ne kadar muhalefet temsilcileri ile kimi medya ve sosyal medya mecraları insafsız, vicdansız ve ahlaksız bir propaganda peşinde koşsalar da milletimiz bu tabloyu biliyor ve bizzat yaşıyor. Teşkilatımızdan her şehrimizde, her mahallemizde, her köyümüzde bugüne kadar yaptıklarımız yanında, afetlerde ortaya koyduğumuz güçlü iradeyi milletimize anlatmalarını istiyoruz.”

“Bugüne kadar nice sınamalardan başarılar ile çıkmış bir parti olarak inşallah bu sınavı da başarı ile vereceğiz”

Kızılay ve AFAD gibi kurumlar ile afet bölgelerinde anında yardımların başladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim gerçekleri göstermediğimiz, kendi yaptıklarımızı anlatmadığımız her yerde karşımızdakilerin yalan ve iftiralarının kök salacağını unutmamalıyız. Her seferinde 2023’ü işaret etmemizin sebebi budur. Türkiye’yi, kendi ülkesinin ve milletinin yaşadığı felaketten medet uman bir zihniyetin eline bırakamayız. Böyle bir vebali, böyle bir sorumluluğu üstlenebilecek hiçbir arkadaşımın olmadığına inanıyorum. Bunun için 2023 Haziran’a kadar gece gündüz çalışmamız gerekiyor. Önce kendi içimizde birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeli, buradan aldığımız enerji ile milletimizin tamamının gönlünü kazanacak şekilde hep sahada olmalıyız. İnşallah şimdi Ahlat, yarın gidiyoruz. Malazgirt, gidiyoruz, oralardayız. Ahlat’ta büyükçe bir yeri, devlet olarak aldık ve orayı inşallah devletimize kazandırıyoruz. Oradan aynen Sultan Alparslan’ın, Ahlat’tan Malazgirt’e yola çıktığı gibi biz de oradan yola çıkacağız. Devlet Bey ile beraber inşallah orada törenlerimiz yapacağız ve Malazgirt’teki halk ile buluşmamızda ve ondan sonraki programımız ile birlikte döneceğiz. Döndükten sonra da Doğu Karadeniz’de programlarımızı devam ettireceğiz. Doğu Karadeniz’de hem felaketten kalan durum nedir, bunları görelim istiyoruz. Daha sonra da Salarha ve İkizdere tünellerinin açılışlarını yapacağız. Daha sonra inşallah Bartın, Sinop, Kastamonu, buraları yerinde heyetlerimiz ile inşallah dolaşacağız. Akabinde yine programımızın gereğinde yine Antalya, Muğla ve planladığımız gibi buraları dolaşacağız. Şu anda sembolik olarak bitirilen evler var, belki bu evlerin açılışını yapacağız. Kendimiz ve evlatlarımız için bu kritik süreci de mutlaka başarı ile sonuçlandırmamız gerekiyor. Bugüne kadar nice sınamalardan başarılar ile çıkmış bir parti olarak inşallah bu sınavı da başarı ile vereceğiz” diye konuştu.

Utku Şimşek - Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."