GÜNDEM - 15 Temmuz 2020 Çarşamba 12:49

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu: 'Vatanın ve milletin istiklalini ve istikbalini o satılmış hainlere teslim etmedik'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu: 'Vatanın ve milletin istiklalini ve istikbalini o satılmış hainlere teslim etmedik'

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, “Biz, ‘ölümüne, ölümüne’ diyen Rizeli yiğidin etrafında yediden yetmiş yediye topyekun kenetlenerek, satılmış soysuzların karşılarına dikildik, irademizi çiğnetmedik. 251 canımızı şehit verdik, 2 bin 194 canımız ise gazi oldu ama devletin, vatanın ve milletin istiklalini ve istikbalini o satılmış hainlere teslim etmedik” dedi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, "İsmail Bey Gaspıralı" belgeseli çekimi ile ilgili açıklaması sırasında gelen sorular üzerine Türkiye gündemini değerlendirdi.

Topçu, 15 Temmuz hain darbe girişimi, Ayasofya Camii ve Azerbaycan’ın Karabağ sınırında yaşanan son gelişmeler hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz gecesini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde FETÖ darbe girişiminin bütün vahşet ve alçaklığına şahit olarak yaşamış biri olduğunu, aynı zamanda 12 Eylül ve 28 Şubat mağduru olduğunu belirten Başdanışman Topçu, “Ben dedeme sormuştum, 60 darbesini yapanlara karşı siz ne yaptınız dede diye, o başını mahcup bir halde önüne eğerek suskun kalmıştı. Daha sonra babama sordum. Beni gözaltına alıp memuriyetime haksız yere son verip kamu haklarından men eden, onlarca gencimizi bir sağdan bir soldan diyerek asıp yüzbinlerce insanı fişleyen 12 Eylül darbecilerine karşı ne yaptınız baba diye. O da mahcup bir şekilde başını önüne eğerek susmuştu. 15 Temmuz darbecilerine karşı siz ne yaptınız diye bize soran olursa onlara başımız dik, alnımız açık bir şekilde şöyle deriz; ‘Milletin üstünde bir güç tanımadım ben bugüne kadar.’ Biz, ‘ölümüne, ölümüne’ diyen Rizeli yiğidin etrafında yediden yetmiş yediye topyekun kenetlenerek, satılmış soysuzların karşılarına dikildik, irademizi çiğnetmedik. 251 canımızı şehit verdik, 2 bin 194 canımız ise gazi oldu ama devletin, vatanın ve milletin istiklalini ve istikbalini o satılmış hainlere teslim etmedik. Darbecilere darbe yapan millet olarak tarihe not düştük deriz” ifadelerini kullandı.

“Ya Karabağ ya ölüm’ diyen kardeş Azerbaycan halkının devlet ve millet olarak yanlarındayız”

Ermenistan’ın Karabağ’da işgalci olduğunu söyleyen Topçu, “Ermenistan, can Azerbaycan’ın öz toprağı Karabağ’da hukuksuz işgalcidir. Şimdi de Azerbaycan sınırlarına tecavüz etti. ‘Ya Karabağ ya ölüm’ diyen kardeş Azerbaycan halkının devlet ve millet olarak yanlarındayız” dedi.

“Ayasofya’yı acı çekenlerden daha çok biz koruduk ve koruyacağız”

Ayasofya Camii ile ilgili de konuşan Topçu, “Vakfiye olan Ayasofya Camii daha önce müze yapılmış, Danıştay’ın kararı ile Ayasofya’nın hukuku iade edilmiştir. Karar ve değişim bizim egemenlik hakkımızdır. Ayasofya insanlığın ortak mirası olup, herkese açık parasız gezilebilecektir” ifadelerini kullandı.

Papa Françesko’nun Ayasofya Camii için “Büyük acı duyuyorum” şeklindeki sözlerine de atıfta bulunan Topçu, “Ayasofya’yı düşünerek içeriden ve dışarıdan kimsenin 'acı çekmesine' gerek yok. Ayasofya’yı 'acı çekenler'den daha çok biz koruduk ve koruyacağız” dedi.

Neşra Durmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."