DÜNYADAN FUTBOL - 02 Temmuz 2016 Cumartesi 17:45

Burak Yılmaz'ın takımı, Henan Jianye'ye 1-0 yenildi

A
A
A
Burak Yılmaz'ın takımı, Henan Jianye'ye 1-0 yenildi

Çin Ligi'nde Burak Yılmaz'ın forma giydiği Beijing Guoan, Henan Jianye'ye 1-0 mağlup oldu.

Çin Ligi'nin 15. hafta mücadelesinde Henan Jianye ile Beijing Guoan karşı karşıya geldi. Mücadeleden Burak Yılmaz'ın formasını giydiği Bejing, 1­-0'lık mağlubiyetle ayrıldı. Ligde son 5 maçında yenilgi yüzü görmeyen Bejing Guoan, Burak Yılmaz'ın 90 dakika sahada kaldığı mücadelede rakip fileleri sarsamadı. Henan Jianye'nin galibiyet golünü ise son dakikada Zhuoyi Feng kaydetti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Doç. Dr. Kuluözürk, “Zatürre, erken tedavi edilmediği takdirde ciddi risk barındırabilen bir hastalıktır” Halk arasında zatürre adı ile bilinen Pnömoni hastalığının bakteri kaynaklı akciğer dokusunun iltihaplanması olduğunu dile getiren Doç. Dr. Mutlu Kuluöztürk, “Erken tedavi edilmediği takdirde ciddi risk barındırabilen bir hastalıktır” dedi. Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mutlu Kuluöztürk, halk arasında zatürre olarak bilinen Pnömoni hastalığı hakkında sağlık çalışanlarına bilgiler verdi. Fırat Üniversitesi Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sunuma çok sayıda sağlık çalışanı katıldı. Doç. Dr. Mutlu Kuluöztürk, “Halk arasında zatürre adı ile bilinen Pnömoni hastalığı, bakteri kaynaklı akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Akciğer dokusunun iltihaplandığı zatürre, ateş, üşüme, öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı, burundan yeşil-sarı mukus akması, hırıltı ve yorgunluk gibi belirtilere neden olur. Erken tedavi edilmediği takdirde ciddi risk barındırabilen bir hastalıktır. Pnömoni, toplum kökenli pnömoni, hastane kökenli pnömoni ve bağışıklığı baskılanmış hastada pnömoni olmak kaydıyla üç farklı şekilde görülebilir. Pnömoni genellikle kişinin boğazı ya da solunum yolu florasında bulunan mikroorganizmaların, vücut direncinin azalması ile birlikte solunum yoluyla akciğerlere ulaşması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Pnömoni tanısında klinik belirtiler ve muayene bulguları önemli rol oynuyor. Akciğer röntgeni ile radyolojik bulguların varlığı da teşhis için gereklidir. Ancak bazı pnömoni vakalarında bu radyolojik bulguların ortaya çıkması 24 saatten daha uzun sürebiliyor. Zatürre aşısı olarak bilinen pnömokok aşısı, pnömokok mikrobunun 10 veya 23 alt tipine karşı koruma sağlayan bir aşıdır. Ancak bu aşıyı olmak zatürre olunmayacağı anlamına gelmiyor. Bu aşı, özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış, KOAH gibi kronik akciğer hastalığı olan kişiler için önemlidir. Ayrıca bu aşı, 65 yaş ve üzeri kronik hastalığı olan bireyler için de önerilir” diye konuştu.
İstanbul ’İyilik Soğuk Geçirmez’ protokolü Sultanbeyli’de imzalandı Sultanbeyli Kaymakamlığı ve Sultanbeyli Belediyesi öncülüğünde, ilçede faaliyet gösteren 16 kurumun desteğiyle hayata geçirilen “İyilik Soğuk Geçirmez Protokolü” imza töreni gerçekleştirildi. Program, Fettahoğlu Camii İmam Hatibi Yahya Çelik’in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Törende Sultanbeyli Kaymakamı Kemal Şahin, Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Tombaş konuşma yaptı. Sultanbeyli Kaymakamı Kemal Şahin konuşmasında, ilçede 4 yıldır görev yaptığını belirterek, “Bugün burada ‘İyilik Soğuk Geçirmez’ protokolünü imzalıyoruz. Bu anlamlı projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yapılan bağışların birebir ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığına bizzat şahit oldum. Destek veren tüm Sultanbeylili hemşehrilerime gönülden teşekkür ediyorum” dedi. Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Tombaş, özellikle Rusya-Ukrayna savaşında gördüğümüz üzere, Avrupa ülkeleri sarışın ve mavi gözlü mültecileri hızla kabul edip yardımda bulundular. Ancak bizim görevimiz, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm mağdurlara sahip çıkmaktır. Bu, hem insani bir sorumluluk hem de Müslümanlık görevimizdir. Sultanbeyli Belediyesi olarak da bu bilinçle hareket ediyoruz. İlçemizde Yetim ve Gazi Şefliği kurduk. Bu birim aracılığıyla Sultanbeyli’ndeki yetimlerin ve gazilerin tüm ihtiyaçlarını tek tek tespit ediyor ve karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara Bakan Bolat: “İhracat yapan kooperatif sayımız bir önceki yıla göre iki katına çıktı” Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “2019 yılında kooperatiflerce yapılan ihracatın toplam tutarı 61,2 milyon dolar idi. Bu tutar 2023 yılında 95,2 milyon dolara yükseldi. İhracat yapan kooperatif sayımız 2019 yılında 12 iken bu sayı 2023 yılı itibarıyla 24’e yükseldi. Yani 2 katına yükseldi” dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı Değerlendirme Çalıştayı’na katıldı. Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen çalıştaya Bakan Bolat’ın yanı sıra Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Türkiye Milli Kooperatifler Başkanı Muammer Niksarlı ve çok sayıda kooperatif birlik yöneticileri katıldı. Bakan Bolat burada yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma yoluyla insanların ortak ihtiyaçlarının karşılamasını sağlayan kooperatiflerin ülkemizde önem kazanması ve kooperatifçilik hareketinin gelişmesi, her sektörde varlık göstermeye başlamasından hükümet olarak büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu nedenle bugünkü çalıştayımızı ve bu çalıştayın çıktılarını ve sonuçlarını Ticaret Bakanlığı olarak büyük bir ilgi ve dikkatle değerlendireceğiz.” Kooperatiflerin dış ticarete olan ilgisinin artmasından büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade eden Bolat, “2019 yılında kooperatiflerce yapılan ihracatın toplam tutarı 61,2 milyon dolar idi. Bu tutar 2023 yılında 95,2 milyon dolara yükseldi. İhracat yapan kooperatif sayımız 2019 yılında 12 iken bu sayı 2023 yılı itibarıyla 24’e yükseldi. Yani 2 katına yükseldi” şeklinde konuştu. “Kooperatiflerimizin uluslararası alanda iş birliklerinin güçlendirilmesi için çalışmalar gerçekleştiriyoruz” Bakan Bolat, “Birleşmiş Milletler 2025 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı” olarak ilan etmişti. Biz de Ticaret Bakanlığı olarak 2025 yılını kooperatiflerimiz için çok önemli bir dönüm noktası, bir fırsat yılı olarak görüyoruz. Kooperatiflerimizin ülke ekonomisine sağladığı katkıların daha da artması, daha da görünürlüğünün artması, farkındalığın gelişmesi ve kooperatiflerimizin uluslararası alanda iş birliklerinin güçlendirilmesi amacıyla çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bildiğiniz gibi Türkiye genelinde, 27 farklı tip kooperatif ile üst birliklerinin kuruluş işlemleri, Ticaret Bakanlığımızca yerine getirilmektedir. Bu kooperatiflerin dışında kalanlar ise yapı üretimi amaçlı kurulan kooperatifler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın tarımsal üretim amaçlı kurulan kooperatifler, birliklerde Tarım ve Orman Bakanlığımızın sorumluluk ve görev alanlarında bulunmaktadır” dedi. “Bu yılın ilk 10 ayında 652 kooperatifin kuruluşunu gerçekleştirdik” Son 5 yılda küresel çapta çok büyük çalkantılar yaşandığını belirten Bolat, “Salgın, savaşlar ve ülkemizde ekstra olarak yaşadığımız büyük deprem felaketi. Bu yaşananlar arz ve talep dengesinde çok ciddi bozulmalar meydana getirdi. Önce salgınla beraber büyük bir üretim düşüşü, büyük bir ticaret düşüşü gerçekleşti. Böyle bir ortamda kooperatif girişimlerinin ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde önümüze getirmektedir. Zira kooperatifler; üretici ortaklar açısından ürün ve hizmetlerin en avantajlı şekilde pazarlanması, tüketici ortaklar içinse ürün ve hizmetleri en uygun maliyetlerle temin edilmesi anlamında çok önemli bir fonksiyon oynamaktadırlar. Bakanlığımızca geliştirilen bir model çerçevesinde ana sözleşmesi hazırlanan ve bilgilendirme çalışmaları yapılan Tedarik ve Dağıtım Kooperatifi Modeli’nin yaygınlaşmasını çok önemli buluyoruz ve bu konuda çalışma içerisindeyiz. Bütün bu çalışmalarımız ve kooperatifçiliğin ülkemizde artan önemiyle birlikte kurulan kooperatif sayısında ciddi bir artış olduğunu görüyoruz ve bundan memnuniyet duyuyoruz. Yakın verilere baktığımızda 2019 yılında 431 kooperatif kuruluşu bizim Bakanlığımızın yetki alanı içinde yapılmış bulunmaktadır. 2023 yılı sonunda ise 793 kooperatifin kurulduğunu görmekteyiz. Bu yıl ilk 10 ay sonunda 652 kooperatifin kuruluşunu Bakanlığımız yetki alanı çerçevesinde gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.
Antalya Kıskançlık cinayeti şüphelisi koca adliyeye sevk edildi Antalya’da çocukların evde olmadığı sırada kıskançlık nedeniyle çıkan tartışmada tabanca Hale Akbaş Poyraz’ı başından vurularak öldüren zanlı sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edildi. Zanlı gazetecilerin sorularına cevap vermedi. Dün öğlen saatlerinde Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Güzeloba Mahallesi 2238 sokak üzerinde bulunan bir sitenin A Blok’ta bulunan 3’üncü katında meydana gelen olayda kıskançlık nedeniyle çıkan tartışmanın ardından 39 yaşındaki Hale Akbaş Poyraz, İkinci eşi Abdullah Poyraz (55) tarafından tabanca ile başından tek el ateş edilerek öldürüldü. Olayın ardından ikametten ayrılan Abdullah Poyraz, birkaç saat sonra polis merkezine giderek "Eşimi öldürdüm" diyerek teslim olmuştu. Zanlı adliyeye sevk edildi Abdullah Poyraz’ın ifadesi doğrultusunda ikamete giden polis ekipleri mutfakta Hale Akbaş Poyraz’ın cansız bedeni ile karşılaşmış, olay yerindeki savcılık ve ekiplerin incelemesinin ardından talihsiz kadının cansız bedeni Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılmıştı. Polis merkezine giderek teslim olan ve Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından sorgulanan Abdullah Poyraz, emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden geçirilerek adliyeye sevk edildi. Sorulara cevap vermedi Uncalı Semt Polikliniği’nde sağlık kontrolünden geçirilerek Antalya Adliyesi’ne sevk edilen Abdullah Poyraz, gazetecilerin Hale Akbaş Poyraz’ı neden öldürdüğü sorusunu ise yanıtsız bıraktı. Poyraz’ın ilk ifadesinde Hale Akbaş Poyraz’ın otelde çalışmaya başladıktan sonra tavır ve hareketlerinin değiştiğini belirterek, “Bana hakaretler ediyordu, evden uzaklaşmaya başlamıştı ve bir kez de eve çiçek geldi. Telefonunda da mesajlar yakaladım” dediği öğrenildi. Öte yandan 6 çocuk annesi Hale Akbaş Poyraz’ın 4 çocuğunun ise devlet korumasına alındığı öğrenildi.
Kocaeli Oğlunu öldüren babanın cezalandırılmasına yer olmadığına karar verildi Kocaeli’nin İzmit ilçesinde uyuşturucu bağımlısı olduğu iddia edilen oğlunun, çıkan kavgada boğazını sıkarak ölümüne sebep olan baba hakkında karar verildi. Cumhuriyet savcısı, sanığın cezalandırılmasını talep ederken, mahkeme heyeti, babanın suçu korku veya telaş nedeniyle meşru savunmada yasal sınırı aşarak işlediği ve bu sebeple kusurunun bulunmadığını belirterek, cezalandırılmasına yer olmadığına karar verdi. Olay, 14 Kasım 2022’de Ayazma Mahallesi Kuvayı Milliye Caddesi’nde bulunan apartmanda meydana geldi. Uyuşturucu bağımlısı olduğu iddia edilen Yunus Ş. (24) ve babası Şakir Ş. (55) arasında tartışma çıktı. Tartışma büyüyünce Yunus Ş. babasına saldırdı. Karşılık veren baba Şakir Ş. oğlunun boğazını sıktı. Şakir Ş., oğlunun bilincini kaybettiğini görünce boğazını bıraktı. Anne Arzu Ş. 112 Acil Çağrı Merkezine haber verdi. Sağlık çalışanı Yunus Ş., hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Gözaltına alınan Şakir Ş., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1 Kasım 2023 tarihinde görülen ilk duruşmada sanık, tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Cumhuriyet savcısı sanığın 18 yıldan 24 yıla kadar cezalandırılmasını talep etti Olayla ilgili açılan davanın duruşması, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti. Duruşmaya tutuksuz sanık Şakir Ş. ve avukatı Hakan Akkaya katıldı. Tutuksuz sanık Şakir Ş., önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtti. Cumhuriyet savcısı ise mütalaasında, olay tarihinde Yunus Ş.’nin, annesi Arzu Şen’i kastederek sanığa "Karını sat, bana para ver" şeklinde hakaret ettiği, ardından aralarında bu sözler üzerine fiziki bir tartışma yaşandığı, tartışma sırasında maktulün sanığın göğüs bölgesine vurduğu ve sanığın da maktulün boğazını sıkarak ölümüne sebep olduğu ifade edildi. Sanığın eyleminin, haksız saldırıyı orantılı biçimde defetmediği belirtilen mütalaada, bu nedenle lehine meşru savunma hükümlerinin uygulanamayacağı, ilk haksız eylemin maktul tarafından yapıldığı ve sanığın da bu haksız tahrik altında suçu işlediği vurgulandı. Savcı, sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verilmesini talep etti, ancak haksız tahrik altında suç işlendiğine kanaat getirerek sanığın 18 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. "Sanık ve eşi, maktulden korktukları için sırayla uyuyan insanlardır" Esas hakkındaki mütalaaya karşı sanık Şakir Ş., "Beraatimi, aksi kanaatte lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyorum" diye konuştu. Sanık avukatı Hakan Akkaya ise "Mütalaya katılmıyoruz. Müvekkil maktul tarafından defalarca şiddete maruz kalmıştır, en son temin edilen ses kayıtlarında da bu husus ispatlanmıştır. Olay günü sanık kendisini ve eşini korumak maksadıyla hareket etmiştir. Sanık ve eşi, maktulden korktukları için sırayla uyuyan insanlardır. Olay esnasında maktul müvekkile saldırmış, müvekkil karşı koyarken maktul hareketsiz kalmıştır. Maktulün akciğer sağlık sorunları itibariyle bu eylemin meydana geldiği kanaatindeyiz. Belki sağlam birine müvekkil bu eylemi gerçekleştirse ölüm meydana gelmeyecekti. Müvekkilin öncelikle beraatini, aksi kanaatte lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Sanığın heyecan ve korku ile suçu işlediği kanaatine varıldı Mahkeme heyeti, sanığın atılı fiilleri, kendisine yöneltilen haksız saldırıyı o anki hal ve şartlara göre, saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu sırasında mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle meşru savunmada yasal sınırı aşarak işlediği ve bu nedenle kusurunun bulunmadığına karar vererek, cezalandırılmasına yer olmadığına hükmetti. İlk duruşmadaki savunması Şakir Ş. 1 Kasım 2023’de görülen ilk duruşmadaki savunmasında, Yunus’un İstanbul’da yaşadığını, zaman zaman Kocaeli’ye geldiğini, olaydan bir gün önce de İstanbul’dan otobüse binerek Kocaeli’ye geldiğini ve onu almak için aile üyeleriyle birlikte otogara geldiklerini söylemişti. Şakir Ş., Yunus’un annesini sürekli tehdit ettiği gerekçesiyle otogara da polis ile birlikte gittiklerini, Yunus’un polisleri görünce küfür ettiğini ve birlikte ifade vermek için karakola gittiklerini belirterek, "Bir süre sonra Yunus’u da karakoldan bırakmışlar. Baba yüreği, dayanamadım. Karakol tarafına gittiğimde Yunus’un parkta yattığını gördüm. Beni görünce kaçtı, koşarak onu yakaladım. Amacım onu eve getirmekti, sokakta yatmasına gönlüm razı gelmedi. Yanımda büyük oğlum İbrahim ve eşim Arzu da vardı. Beraber eve gitmek için arabaya bindik. Yolda su almak için durdum. Ben su almaya gidince Yunus bekçilere, ’Beni öldürecekler’ diye bağırmış. Bekçiler bizi karakola götürdü. Oğlumun hasta olduğunu söyleyerek onu bize vermelerini istedim ancak 24 yaşında olduğunu söyleyerek kabul etmediler. Bunun üzerine biz eve gittik" ifadelerini kullanmıştı.