RAMAZAN - 13 Mayıs 2019 Pazartesi 14:52

Buhar orucu bozar mı! Buhar banyosu orucu bozar mı!

A
A
A
Buhar orucu bozar mı! Buhar banyosu orucu bozar mı!

Buhar orucu bozar mı! Buhar banyosu orucu bozar mı! vatandaşlar tarafından merak ediliyor ve bu konu ile ilgili araştırmalar yapılıyor. İşte sizler için bu sorunun cevabını araştırdık...

Buhar orucu bozar mı! Buhar banyosu orucu bozar mı... Ramazan ayında bu soruların cevapları araştırılıyor. İşte orucu bozan ve bozmayan durumlar bu haberimizde detaylı bir şekilde yer alıyor...

Buhar orucu bozar mı! Buhar banyosu orucu bozar mı!

Orucu bozan şeyler

Sual: Ramazan orucunu bozan şeyler nelerdir?

CEVAP

Ramazan orucunu bozup, yalnız kaza gerektiren şeyler:

1- Boğaza kar ve yağmur kaçması,

2- Astım spreyi kullanmak,

3- Zorla bozdurulmak,

4- Buruna sıvı ilaç koymak,

5- Burnuna kolonya çekmek, [Koklamak bozmaz.]

6- Mukimken oruca başlayıp, sefere çıkınca yiyip içmek,

7- Ud ağacının, amberle tütsülenip dumanının çekilmesi,

8- Başkasının içtiği sigara dumanını isteyerek çekmek,

9- Kulağın içine ilaç damlatmak, kulağı ilaçlı suyla yıkamak,

10- Derideki açık yaraya konan sıvı veya katı ilacın sindirim yoluna girmesi,

11- Vücuda ilaç şırınga etmek,

12- İsteyerek, zorlayarak ağız dolusu kusmak,

13- Dişi kanayanın ağzındaki kanı yutması veya tükürükle eşit miktarda karışık kanı yutması,

14- İmsak vaktinin bittiğini bilmeden yiyip içmek,

15- Güneş battı zannederek orucunu bozmak,

16- Dişlerin arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak,

17- Buruna çekilen suyun ağızdan çıkması,

18- Abdest alırken boğaza su kaçması, [Hanbelî’de bozmaz.]

19- Kâğıt, taş, pamuk, ot, pişmemiş pirinç gibi ilaç ve gıda olmayan şeyi yutmak,

20- Makattan veya kadınların önden fitil kullanması,

21- Oruçlu olduğunu unutup yediğinde, orucu bozuldu sanarak, bilerek yemeye devam etmek,

22- İmsak vaktinden sonra niyet edenin, gün içinde orucunu kasten bozması,

23- Denize girince veya guslederken makattan su girmesi, [Hanbelî’de bozmaz.]

24- Dil altına konan ilacı emmek,

25- Makata konan pamuğun veya başka şeyin hepsinin içeri girmesi,

26- Vücuda giren ultrason veya endoskopi cihazında ilaç, merhem olması,

27- Lavman yaptırmak, [Mâlikî’de bozmaz.]

28- Özel olarak su buharı teneffüs etmek,

29- Burundan genze giden kanı yutmak,

30- Bayılanı ayıltmak için veya uyuyanın ağzına su akıtmak,

31- Açlığa veya susuzluğa gerçekten dayanamayarak yiyip içmek. [Kefaret gerekip gerekmeyeceğini bilmeyen, ihtiyaten küçük bir kağıt parçasını veya çiğ pirinç tanesini susuz yutarak orucunu bozmalı. Sonra yiyip içebilir.]

32- Basur memesinin, taharetlendikten sonra, ıslak olarak içeriye girmesi,

33- Mastürbasyon yapmak,

34- Yaş parmağı, ön veya arka tarafa sokmak, [Hanbeli’de bozmaz.]

35- Seferde iken kasten orucunu bozana kefaret gerekmez, sadece kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir.

36- Kasten orucunu bozan, sonradan oruç tutmamayı mubah kılacak bir hâl başına gelse, mesela kadının hayzı başlasa yahut oruç tutamayacak kadar hastalansa yalnız kaza gerekir. Fakat orucunu bozup sefere çıksa, kefaret gerekir; çünkü sefere çıkmak semavi bir özür değildir.

37- Oruçlunun ağzına giren gözyaşı veya ter, çok olur da, tuzluluğunu ağzının her yerinde duyar ve yutarsa orucu bozulur. Yutmayıp tükürürse bozulmaz.

Orucu bozan şeyler
Sual: Dinde reformcular, (Kolaylaştırın, güçleştirmeyin) hadisini, (Abdest alırken ağza bulaşan su orucu bozmadığı gibi, ağza sıkılan ilaçlı sprey de orucu bozmaz. Burun damlası da içeri girse bile bozmaz. İğne veya serumla ilaç vermek, makattan ve vajinadan fitil kullanmak, dilaltı hapını emmek ve kulağa damlatılan ilaç da orucu bozmaz) şeklinde yorumluyorlar. Bu yorumlar yanlış değil mi?
CEVAP
Elbette yanlıştır. Hepsi, dört mezhepte de orucu bozar. Fıkıh kitaplarında gıda veya deva [ilaç] olan bir şeyi yutmak orucu bozar deniyor. Kum, toprak, maden gibi gıda ve deva olmayanlar ise orucu bozar, fakat kefaret gerektirmez. (Redd-ül-muhtar)

Gıda ve deva olanların serumla, iğneyle verilmesi orucu bozar, kefaret değil kaza gerektirir. Mesela açık yaraya konulan sıvı veya katı ilaç emilirse, orucu bozar, fakat kefaret gerekmez. Astım spreyinin içinde ilaç olduğu için bozar. Ağza girip yutulan bir şeyin, az veya çok olmasının önemi yoktur. Bir damla ilaç veya bir damla su, isteyerek yutulursa oruç bozulur, kefaret de gerekir. Abdest alırken istemeden yutulursa kefaret gerekmez, çünkü bunda kasıt yoktur. Abdest alırken ağızda kalan yaşlığı yutmakla, ağza burna verilen ilacın yutulması mukayese edilemez, çünkü abdest almak zarurettir. İlaç almak da zarurettir denirse, zaten oruç tutamayacak kadar hasta olanın oruç tutmamasına ruhsat verilmiştir. İyileşince tutar. Reformcuların dediği gibi, (Hem ilacı alır, hem de oruçlu olurum) demek çok yanlıştır.

Dört mezhepte de ve bütün müctehid imamlara göre, yaraya konulan ilaç, cevfe [içeriye] giderse oruç bozulur. Şâfiî’de, dimağ [beyin], karın, bağırsak, mesane birer cevftir. Mesela, baştaki kemik yarılsa, buradaki yaraya konulan ilaç, cevfe yani beyne gideceğinden oruç bozulmuş olur.

Şafii’de karna bıçak saplansa, bıçağın ucu mideye, yani cevfe girdiği için oruç bozulur. Sağlam deriden bıçak, cevfe girince oruç bozulduğu gibi, iğneyle adaleyi veya damarı yırtarak verilen ilaç, cevfe ulaşınca oruç bozulmuş olur. Hanefi’deyse, bıçak tamamen midenin içine girerse oruç bozulur.

Bugün tıpta, serumun mesaneye, dimağa ve vücudun her yerine gittiği kesin olarak bilinmektedir. O halde serum, dört mezhepte de orucu bozar. Sadece kaza gerekir. Tıp, damardan veya adaleden verilen ilacın, dimağ ve mesaneye gittiğini bildirirken, hiç kimse, (Serum veya enjeksiyonla verilen ilaç, cevfe [yani dimağ ve mesane gibi yerlere] gitmez) diyemez. Derse de ilmî olmaz, indî olur ve hiç kıymeti olmaz. [Buradaki Hanefîyle ilgili bilgiler, Tahtâvi, Mebsut, Bedayi gibi, Şâfiîlerle ilgili bilgiler ise, Mecmû, Muğn-il-muhtaç, Tuhfe, Envâr, Kummesrâ, Bâcuri, Şerh-i İbni Bâcuri gibi muteber eserlerden alınmıştır.]

Lavman yaptırmak, Maliki hariç, diğer mezheplerde bozar. (El-fıkh-u alel-mezahib-i erbaa)

Makattan ve vajinadan fitil kullanmak, hatta pamuğun girip kaybolması, parmağın yaş olarak girmesi, kulağa ilaç damlatmak ve burna sıvı ilaç çekmek de orucu bozar. (Redd-ül-muhtar, Hindiye, Hidaye)

Dilaltı hapı ise ilaçtır, mukoza denilen yumuşak dokudan emildiği için, deri altına iğneyle ilaç zerki gibi olup orucu bozar. Ağız içindeki mukozadan değil de, vücuttaki sağlam deriden emilen ilaçlar bozmaz.

Kulağa konan ilaç

Sual: (Kulağa veya buruna konan ilaç, tedavi amaçlı olduğu için orucu bozmaz) diyenler çıkıyor. Tedavi amaçlı olunca, bu ilaçlar ve serumlar orucu bozmaz mı?

CEVAP
Tedavi maksatlı olanlar da elbette orucu bozar. Oruçlu, kasten gıda yahut ilaç olarak bir şeyi yiyip içerse, kefaret de gerekir. Şırınga [enjeksiyon] yaptırır veya buruna ilaç akıtır yahut kulağa yağ damlatırsa veya ufak taş ve benzeri yenmeyen veya iğrenilen, tiksinilen bir şeyi yutarsa sadece kaza gerekir. (Redd-ül-muhtar)

Tedavi veya gıda maksadıyla da olsa, serum da, iğne yaptırmak gibi orucu bozar ve kaza gerekir. Kefaret gerektirmemesi, ağızdan verilmediği içindir.

Yaradılışta bulunan deliklerden içeri giren şey, gıda ve deva olmasa bile orucu bozduğu gibi, vücuttaki yaraya konulan ilaç, sindirim yollarına sızarsa, yine oruç bozulur. (Tahtavi)

Demek ki, tedavi maksadıyla yani ilaç olarak da olsa, zaruretsiz bir şey yiyip içmek, orucu bozduğu gibi kefaret de gerekiyor. Tedavi maksadı olsun olmasın, kulağa veya buruna akıtılan ilaç kazayı gerektiriyor. Tedavi amaçlı olunca orucu bozmaz demek, dinimize aykırıdır.

İlaç orucu bozmaz mı?
Sual: Bir dinde reformcu, (Kulağa ilaç damlatılsa, buruna sıvı ilaç çekilse, astım spreyi kullanılsa oruç bozulmaz, çünkü tedavi amaçlı ilaç ve damlalar orucu bozmaz. İlaç kullanılması bir beslenme işi değildir, oruca karşı direnç kazanma faaliyeti sayılmaz. Onun için orucu bozmaz) diyor. İlaç almak orucu bozmuyor mu?
CEVAP
Elbette bozar. (İlaç alınması orucu bozmaz) demek dini sulandırarak yıkmak demektir. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Faydalı bir şey yiyip içince, gıda veya deva olarak veya keyif veren bir şey ağızdan mideye gidince oruç bozulmuş olur, kefaret de gerekir. Açık yaraya konulan sıvı veya katı ilaç emilirse oruç bozulur. Vücuda, gıda ve deva olmadığı hâlde, ağızdan yutulan, bir taş, bir kâğıt parçası da girse, orucu bozar. Suyun illa ağızdan burundan girmesi şart değildir, taharetlenirken makata su kaçarsa oruç bozulur. Bir kimse şırınga yaptırır, burnuna bir ilaç akıtır veya kulağına yağ damlatırsa yahut vücut veya baş yarasına ilaç akıtır da ilaç hakikaten içine ve beynine işlerse veya ufak taş ve benzeri insanın yemediği veya iğrenip tiksindiği bir şeyi yutarsa kaza lazım gelir. (Dürr-ül muhtar, Redd-ül muhtar, Hindiyye, S. Ebediyye)

Orucu bozanlar
Sual: Gözyaşları, yüzden akan terler, yağan yağmur yahut kar, ağzımızı kapattığımız hâlde boğazımıza kaçarsa orucumuz bozulur mu?
CEVAP
Evet, bozulur ve kaza gerekir. Eğer kasten ağzımızı açıp yağmurun, karın girmesini sağlarsak kefaret de gerekir. (Nimet-i İslâm)

Kulağa ilaç koymak
Sual: Hanefî’yim diyen biri, (Kulağa ilaç damlatmak orucu bozmaz) gibi yanlış bir hükmü nasıl verebiliyor?
CEVAP
Belki, mezhepsiz demesinler diye Hanefî’yim demiş olabilir. Çünkü mezhebi olan kimse, aklına göre kıyaslar yapmaz, mezhep kitaplarından nakiller yapar.

Kulağa damlatılan ilacın mideye veya boğaza gitme şartı yoktur. Kulağa damlatılan yağ veya ilaçlar orucu bozar. (Dürr-ül muhtar, Redd-ül muhtar, Mülteka, Fetâvâ-i Hindiyye, Hidaye, Nimet-i İslam, Mecmua-i Zühdiye, Dürer ve Gurer)

Şâfiî mezhebinde kulağının içine bir şey sokmak da orucu bozar. Çünkü kulağın içi mide hükmündedir, hattâ bir erkek idrar yoluna pamuk koysa bile orucu bozulur. Çünkü tabiî menfezden içeri girmiş oluyor. Şâfiî'de kulak da tabiî bir menfez yani deliktir. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)’da, (Şâfiî'de, bir çöpü kulağa sokmak da orucu bozar. Çünkü kulağın içi, vücudun iç kısmından sayılır) deniyor.

O kişi, (Astım spreyi ile ağza püskürtülen oksijenli ilaç orucu bozmaz, çünkü miktarı azdır) diyor. Hâlbuki hiçbir kitapta (Çoğu bozar, azı bozmaz) diye bir kayıt yok. Gıda değil veya deva değil, küçücük bir taş veya kum tanesi de boğaza girince bozduğu, yukarıda adı geçen kitapların hepsinde bildirilmektedir.

(Dil altı hapı, az ilaç emildiği için orucu bozmaz) diyor. Dil altı hapı ise ilaçtır, mukoza denilen yumuşak dokudan emildiği için, deri altına iğne ile ilaç zerki gibidir. Orucu bozar. Mezhebimizin hükmüne uymayıp da aklını ölçü alan kim olursa olsun itibar etmemelidir.

İğne yaptırmak orucu bozar mı?
Sual: (S. Ebediyye’de, iğne [enjeksiyon] yaptırmanın, serum vermenin İmameyn’in kavline göre orucu bozmadığı yazılıdır) deniyor. Doğru mu?
CEVAP
Doğru değil. Bir yanlış anlaşılma var. Serum ve iğne, dört mezhepte de orucu bozar. S. Ebediyye’de Merakıl-felah şerhinden alınarak şöyle deniyor:
(Başta ve gövdedeki yaraya konulan ilacın, sıvı olsun, katı olsun, beyne ve hazım yoluna gittiği bilinirse, oruç bozulur. İçeri gittiği iyi bilinmezse, ilaç sıvı ise, İmam-ı a’zam bozulur dedi. İki imam ise, içeri gittiği iyi bilinmeyince bozulmaz dedi. İçeri sızdığı iyi bilinmeyen ilaç katı ise, üç imam da, bozulmaz dedi.)

Bundan anlaşılıyor ki, sızdığı iyi bilinen ilaç, katı da olsa, sıvı da olsa, üç imam da (Orucu bozar) buyurmuştur. Koldan, bacaktan, her yerden deri altına, adaleye iğne ile yapılan aşı, ilaç enjeksiyonlarının orucu bozacağı, buradan anlaşılmaktadır. (S. Ebediyye)

Görüldüğü gibi, yapılan iğnelerin, serumların orucu bozduğu açıkça bildirilirken, (Bozmaz) diyenlere itibar etmemelidir.

Orucu bozup, kazayı gerektiren hâller
Sual: Ramazan ayında, sadece orucu bozup, kefareti değil de kazayı gerektiren hâller, durumlar nelerdir?
Cevap: Oruç, hata ile bozulsa, mesela, abdest alırken, boğaza su kaçsa veya zorla orucu bozdurulsa, ihtikan ederse, burnuna sıvı ilaç, kolonya veya duman, başkasının içtiği sigara dumanı yahut, ud ağacı, anber ile tütsülenip dumanını çekse, kulağına ilaç damlatsa, derideki yaraya koyduğu ilaç içeri girse ve iğne ile ilaç şırınga edilse, kağıt, taş, maden parçası, pamuk, ot, pişmemiş pirinç, darı, mercimek tanesi gibi, ilaç ve gıda olmayan şey yutulsa, zorlayarak ağız dolusu kusulsa, dişi kanayan, yalnız kanı veya tükürükle müsavi, eşit miktarda karışık kanı yutsa, fecir doğduğunu yani imsak vakti girdiğini bilmeyerek yese, güneş battı zannederek orucu bozsa, oruçlu olduğunu unutup yedikte, orucu bozuldu sanarak, bilerek yemeye devam etse, uyurken ağzına su akıtılsa veya cima olsa, niyet etmeden oruç tutsa veya Ramazanda sabaha kadar niyet etmeyip, sonra niyet etse bile, yani kuşluk namazı zamanından, dahveden sonra oruç tutmazsa, bunların hepsinde oruç bozulur ve bayramdan sonra, bir günü için yalnız bir gün kaza etmek lazım olur. Kefaret lazım olmaz. Boğaza yağmur, kar kaçsa, oruç da, namaz da bozulur, kaza lazım olur. Geceden dişleri arasında kalan şeyi, bilerek yutsa, nohut tanesi kadar ise, bozulup kaza lazım olur. Nohuttan küçükse bozulmaz. Unutarak yiyen kimse, orucu bozulmadığını bildiği hâlde, yine yer ve içerse, kaza ve kefaret lâzım olur.

Sual: Kulağa yağ damlatmak, lavman yaptırmak, orucu bozar mı?
Cevap: Bu konuda Fetâvâyı Hindiyyede deniyor ki:
“İhtikan, lavman yapmak, kulağına yağ damlatmak orucu bozar ise de, kefaret lazım olmaz. Helada taharetlenirken içeri su kaçarsa, orucu bozar.”

Sual: Tozlu, dumanlı şeyleri koklamak ve piyasadaki çiklet denilen sakızları çiğnemek orucu bozar mı?
Cevap: Tozlu dumanlı şeyleri koklamak ve çiklet çiğnemek orucu bozar.

Sual: Vücuttaki yaraya konan katı veya sıvı ilaçlar, orucu bozar mı?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Merâkıl-felâh şerhinde deniyor ki:
“Başta ve gövdedeki yaraya konulan ilacın, sıvı olsun, katı olsun, beyne ve hazım, sindirim yoluna gittiği bilinirse, oruç bozulur. İçeri gittiği iyi bilinmezse, ilaç sıvı ise, İmam-ı a'zam bozulur dedi. İki imam ise, içeri gittiği iyi bilinmeyince bozulmaz dedi. İçeri sızdığı iyi bilinmeyen ilaç katı ise, üç imam da, bozulmaz dedi.”

Bundan anlaşılıyor ki, sızdığı iyi bilinen ilaç, katı da olsa, sıvı da olsa, üç imam da orucu bozar, buyurmuştur. Koldan, bacaktan, her yerden deri altına, adaleye iğne ile yapılan aşı, ilaç enjeksiyonlarının orucu bozacağı, buradan anlaşılmaktadır.

KAYNAK:DİNİMİZİSLAM

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Depremden sonra kursa gitti, kendi işini kurdu Kahramanmaraş’ta bir çocuk annesi kadın, deprem sonrası gittiği takı tasarım kursunda kendini geliştirip, ev ekonomisine katkıda bulunmaya başladı. Depremzede 26 yaşındaki bir çocuk annesi Serap Işık, kötü günleri atlatmak için açılan takı tasarım kursuna katıldı. Burada kedini geliştiren Işık, yaptığı ürünleri Türkoğlu ilçesinde parkta sergileyip satarak hem ev ekonomisine katkı sağlıyor hem de kadınlara örnek oluyor. "İşin eğitimini aldım" Hepsinin el emeği göz nuru olduğunu söyleyen Işık, "Ben konteyner kentte oturuyorum. Depremden sonra bu işi yapmaya başladım. İşin eğitimini aldım. Daha sonra örgü gibi kurslara gittim. Kurslardan sonra kendimi bu alanda geliştirdim. Hediyelik eşya yapıp satıyorum. Kendi el emeğimle yaptığım ürünleri sergileyerek satıyorum" dedi. "Bu iş bana mutluluk veriyor" Depremden sonra bunalıma girdiğini anlatan Işık, "Bir tane çocuğum var. Depreme yakalandığımızda çocuğum 5 aylıktı. Konteynerde kafamı dağıtamadığım için kursa katıldım. Bu iş bana mutluluk veriyor. Bu işi yaptıkça rahatladığımı fark ettim. Kendimi daha çok geliştirdim ve şu an iyi bir aşamaya geldim. Burada kolye, yüzük, inci kolye, ahşap tepsiler yapıyorum" ifadesini kullandı. "İnsanın kendi parasını kazanmak bir başkaldırış değil" Çocuğunun geleceği için yatırım yaptığını belirten Işık, şöyle devam etti: "Kendi paramı kazanmak çok güzel bir duygu. Bebeğim 2 yaşında ve onun adına bir hesap açtım. Onun geleceği için yatırım yapıyorum. Kadınlar kendi parasını kazanmalı ve kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Bu başkaldırış değil aslında bu kadınların özgüveni için çok önemli. Bir kadının kendi kazandığı parayla bir şeyler alması çok farklı."
Erzurum Teknokent Koleji, teknoloji ve eğitimle geleceği şekillendiriyor Teknokent Koleji Müdürü Serhat Göksun, okulun teknik eğitime öncülük eden yapısını ve geleceğe yönelik hedeflerini anlattı. Erzurum’da 2020 yılında faaliyete geçen Teknokent Koleji, devlet destekli ücretsiz eğitim modeliyle dikkat çekiyor. Elektrik-elektronik mühendisliği ve gıda mühendisliği gibi teknik alanlarda uygulamalı eğitim sunan okul, aynı zamanda fen lisesi müfredatıyla öğrencileri üniversite sınavlarına hazırlıyor. Serhat Göksun, Teknokent Koleji’nin eğitim modelini şu sözlerle özetledi: “Teknokent Koleji olarak amacımız, öğrencilerimizi çağdaş dünyaya ayak uydurabilecek bireyler olarak yetiştirmek. Teknolojiyle birlikte hızlı bir değişim yaşanıyor ve bu değişime uyum sağlayan bireyler yetiştirmek için yazılım eğitimine ağırlık veriyoruz. Yazılıma hakim bir öğrenci, gelişen dünyada iş bulma sorunu yaşamaz ve kendi potansiyelini gerçekleştirebilir.” Devlet Destekli Eğitim ve Mesleki Uygulamalar Teknokent Koleji’nde dört yıllık eğitim ücretlerinin devlet tarafından karşılandığını belirten Göksun, bu modelin ailelere ekonomik bir avantaj sağladığını vurguladı. Mezunların %70’inin üniversiteyi kazandığını, diğer mezunların ise sanayi ve teknoloji sektörlerinde ara eleman olarak istihdam edildiğini ifade etti. Göksun, mesleki uygulamalara büyük önem verdiklerini belirterek, “Erzurum’da 170 firma ile iş birliği protokollerimiz var. Öğrencilerimiz, stajlarla sahada deneyim kazanıyor ve gerçek projeler üzerinde çalışıyor. ETÜ ve AÜ gibi üniversitelerle yaptığımız protokoller sayesinde teorik ve uygulamalı eğitimi birleştiriyoruz. Mezun olan öğrencilerimiz, Europass ve yeterlilik belgeleri gibi önemli dokümanlarla iş dünyasına güçlü bir başlangıç yapıyor” dedi. Kültür, Sanat ve Sporun Gücü Teknokent Koleji’nde öğrencilerin sosyal yönlerini geliştirmek için kültürel ve sportif faaliyetlere de önem verdiklerini ifade eden Göksun, “Her yıl düzenlediğimiz Necip Fazıl Kısakürek Şiir Gecesi, tiyatro etkinlikleri ve spor turnuvalarıyla öğrencilerimize farklı alanlarda kendilerini geliştirme fırsatı sunuyoruz. Yüzme şampiyonasında bölge birincisi olduk, basketbolda ise birçok kupa kazandık” şeklinde konuştu. Neden Teknokent Koleji? Son olarak velilere ve öğrencilere seslenen Göksun, Teknokent Koleji’nin tercih edilmesi için önemli sebepler sıraladı: “Okulumuz, çağdaş ve yenilikçi eğitim anlayışıyla gençleri sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda mesleki yeterliliklere ve iş hayatına hazırlıyor. Mezunlarımız, eğitim süreçleri boyunca kazandıkları bilgi ve deneyimle geleceğe bir adım önde başlıyor.” Teknoloji odaklı yapısıyla dikkat çeken Teknokent Koleji, Erzurum’da eğitimde yeni bir dönem başlatmaya devam ediyor.
Elazığ Elazığ’da ‘Hasta ve Yaşlı Öz Bakımına Destek’ kursuna yoğun ilgi Elazığ’da Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan ‘Hasta ve Yaşlı Öz Bakımına Destek’ kursu yoğun ilgi görüyor. Elazığ Halk Eğiti Merkezi Müdürlüğü, yoğun talep üzerine Hasta ve Yaşlı Öz Bakımına Destek Kursu açtı. Toplam 160 saat verilen kursta katılımcılara, ilk yardımdan beslenmeye, hastalık çeşitlerinden kişisel bakıma kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Sertifika almaya hak kazanan kursiyerle ise özel veya kamu olmak üzere birçok farklı kurumda iş sahibi olma imkanı bulabiliyor. Yoğun talep gören kursta, katılımcılar dersleri can kulağı ile dinliyor. Kurs hakkında bilgi veren İl Milli Eğitim Müdürlüğü Okul Sağlığı Sorumlusu Suat Toksöz, “Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından 160 saatlik bir kurs planlandı. Bize bu konuda destek olur musunuz dediler. Bizde bu işi seve seve destek olacağımızı belirttik. Mesai dışında kalan zamanımızda burada müracaat eden arkadaşlarımıza elimizden geldiğince eğitim veriyor. Hastalara veya yaşlılarımıza nasıl davranmaları, nasıl onların rahat etmeleri, ilkyardım konusunda elimizden geldiğince öğretmeye çalıştık. Kursiyerlerimizden çok memnunuz, mükemmeller. Yani bu kadar performans beklemiyorduk, çok farklı sonuçlar aldık. İnşallah bundan sonrada aynı şekilde devam ederiz. Talep çok. 160 saat olduğu için akşamları 5 saatimizi bunun için feda ediyoruz. Bu bizim için tatlı bir yorgunluk. Bundan sonraki talepleri de biz vatandaşlarımız için elimizden geldiğince değerlendirip, onlara destek olmaya kararlıyız” dedi. Kursta öncelikle yaşlı bakım hizmetlerini öğrendiklerini dile getiren kursiyerlerden Eli Gören, “Yaşlılara bakmak ve ilgilenmek için eğitim alıyoruz. Yaşlılar bizim için çok kıymetli. Ayrıca ilk yardım dersleri alıyoruz, çünkü ilk yardım hayatımızın bir parçası ve herkesin öğrenmesi gerekiyor. Bizde burada bunun için emek veriyoruz. Kursumuz 160 saat sürüyor. Hafta içi 4 gün bu kursa geliyoruz ve emeğimizi veriyoruz. Ben alacağım belge ile ileride okuduğum bölümün ilerletilmesi için bir şeyler yapmayı düşünüyorum. Okuduğum bölüm ile bu belgeyi birleştirerek bir planlarım var, onları yapmayı düşünüyorum” diye konuştu. Kursiyerlerden Ayşe Türk ise “Burada yaşlı ve hasta bakımı kurs eğitimi alıyoruz. Burada birçok konu öğrendik. Sağ olsun hocalarımızda bu konuda bize çok fazla destek oldu. Şuan değil fakat, ileriki zamanlar için bir sağlık kuruluşunda çalışmak istiyorum” şeklinde konuştu.
Kars Binlerce kişi şehitler için Sarıkamış’ta yürüdü Kars’ın Sarıkamış ilçesinde binlerce kişi, sabahın erken saatlerinde ellerinde Türk bayraklarıyla eksi 15 derece soğukta Sarıkamış şehitleri için yürüdü. Sarıkamış Harekatı’nın 110. yılında düzenlenen "Türkiye Şehitleriyle Yürüyor" etkinliği, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kars Valisi Ziya Polat, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın ve binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. 1. Dünya Savaşı’nda Enver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı ve 90 bin askerin şehit olduğu Sarıkamış Harekatı’nın 110. yılında Kars’ın Sarıkamış ilçesinde binlerce kişi bir araya geldi. Binlerce vatandaş sabahın erken saatlerinde harekat sırasında yoğun çatışmalar yaşanan, birçok askerin çatışmada ya da donarak şehit düştüğü Soğanlı ve Allahuekber Dağları arasındaki Kızılçubuk Zirvesi’nde toplandı. Burada Kur’an-ı Kerim okunarak, şehitler için dualar edildi. Soğuk havaya rağmen komando timlerinin de aralarında bulunduğu binlerce kişi, ellerinde Türk bayraklarıyla tekbirler eşliğinde Yukarı Sarıkamış Şehitliği’ne yürüyüşe geçti. Yaklaşık 5 kilometrelik yürüyüş Ay Yıldız Tören Alanı’nda son buldu.