MURAT HOROZ/İSTANBUL
Başbakan Yardımcısı Arınç, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “İstanbul Küresel Forumu”nda konuştu. İslamafobinin İslam karşıtlığı, düşmanlığı menfi bir söylemin olduğunu belirten Arınç, “Bunu diğer dinler içinde belki söylemek mümkün. Çünkü korkuyu nefreti başka dinler içinde kullanabilecek mutlaka insanlar gruplar çıkabilir. İslamafobiya dediğimiz yani ırkçılık anlamına gelebilecek karşıtlıkta dünyada çok eski zaman zaman üzeri biraz küllenen, örtülen ama zaman zaman daha çok kendisini hissettiren pek çok kavganın pek çok terörün pek çok istenmeyen olayların sebebi olan insanları huzursuz eden insanları güvenlikten yoksun bırakan gelişmeler. Dolayısıyla bir siyasetçi olarak da hem yurttaşlarımızın hem de bütün insanlığın huzur ve selamet bulması için bu tür aşırılıklardan kurtulmamız lazım.
Bu aşırılıkları reddetmemiz lazım ve bu aşırılıklara karşı da mutlaka hukuki bir takım imkanlar getirmemiz lazım” dedi.
Arınç, bir mahkemenin verdiği kararla Müslümanların Almanya’da çocuklarını sünnet ettirmesi yasaklandığını ancak hükümetin yasal düzenleme yapmasını istemesiyle birlikte bu yasağın ortadan kalktığını söyledi. Arınç, “Tabii mesela son yaşadığımız olaylara bakarak Almanya’da bir sünnet meselesi oldu. Müslümanların ve Musevilerin çok önem verdikleri sünnet dediğimiz özellikle erkek çocukların küçük yaşlarda sünnet olmaları gereken bir konu var. Bu bugüne kadar tartışılan bir konu değildi. Ancak bir mahkemenin verdiği kararla Müslümanların Almanya’da çocuklarını sünnet ettirmesi yasaklandı, bir siyasi boyut aldı. Müslümanlar ve Museviler inançları gereği buna karşı çıktılar. Sonunda hükümet bu konuda yasal düzenleme yapılmasını istedi ve yasal düzenlemeyle sünnetin belli yaşlarda ama doktor gözetimi altında yapılmasına izin verildi, doğrusu da bu zaten. Ama eğer yasaklama kararı kalsaydı bu büyük bir infiale yol açacaktı. Çünkü bu inançlı olan insanlar için olmazsa olmaz kabul edilen bir husus” şeklinde konuştu.
Amerika’da Hz. Muhammed’e karşı hakaret içeren filmi de hatırlatan Bülent Arınç, “Yine Amerika’da birilerinin çevirdiği bir film ile Müslümanların sevgili peygamberine karşı edep dışı terbiye dışı, inancımıza kutsalımıza mukaddes saydığımız bir konuda alenen hakaret edildi. Evet düşünce ve ifade özgürlüğü asıldır ama insanların kutsal saydıkları ne olursa olsun hangi din mensubu olursa olsun kutsallarına saygı göstermek onların kişilik haklarına saygı göstermekte de eş anlamlıdır. Amerika’da bu filmin nasıl çevrildiği kimin finansörüyle çevrildiği ne amaçla çevrildiği az çok tartışılıyor. Çünkü Obama’da başka siyasetçilerde bunun yanlış olduğunu Müslümanları tahrik ettiğini dolayısıyla olumsuz olayların cereyan ettiğini söylediler. Düşünce ve ifade özgürlüğü vardır ama bu da olmamalıydı. Böyle bir hakaret hiçbir zaman hoş görülemez dediler. Buna karşı çıkan bazı halkının Müslüman olduğu ülkelerde hiç arzu edilmeyen neticeler de hasıl oldu. Mesela Türkiye’de demokrasi dışı, şiddeti kullanan gösteriler yapılmadı. Ama bazı ülkelerde de maalesef Libya bunun örneği gördük. Libya’daki Amerikan büyükelçisi adeta zorbaca katledildi. Bu bir vahşettir, onu kınamak mecburiyetindeyiz çünkü bu insani bir meseledir. Gösteriler barışçı amaçla olmalı demokratik olmalı ve özgürlüklere hiçbir zaman kısıtlamamalı. Bütün bu olaylar tabii içinde figüran olarak oynayan artistlerinde ‘biz ne olduğunu bilmiyorduk’ sözleri bir tarafa bunun tahrik amaçla olarak yapıldığı ortaya çıktı” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 11 Eylül terör saldırısından sonra bütün dünyanın ‘Müslüman terörist’ veya ‘İslamcı’ terörist kavramıyla adeta bir enformasyon bombardımanına tabi tutulduğunu ifade ederek, “11 Eylül 2011’de Amerika’nın Newyork’un yaşadığı olay bir terör olayıydı. Bu olayı bahane ederek bu olaydan sonra adeta Müslüman terörist ya da İslamcı terörist kavramlarıyla bir enformasyon bombardımanına tabii tutulduk. Adeta şartlar bazılar için hazırlandı. İslamcı terörist sözü veya lavtası Müslümanların üzerine yakıştırılmak istendi. Bunları kabul etmek mümkün değil, dinler terörü reddeder” dedi.
Arınç, El-Kaide’nin hedef alınmak suretiyle El Kaide’nin bu terör eylemlerine destek verdiği planladığı iddia edildiğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Mutlaka doğru da olabilir. Zaten El Kaide örgütü de, Bin Ladin de, onun benzerleri de İslam dinine de büyük zarar verdiler. Ama bunun bahanesiyle Guantanamoları yapmak, Ebu Gureyb hapishanelerine adamları doldurmak ve onları adeta bütün bu olayların sorumlusu gibi, bütün Müslümanları suçlu ilan etmek bence birilerinin hazırladığı politik bazı argümanlar haline geldi.”
İslam’a karşı bir düşmanlık, onu bütün suçların işlendiği adeta bir maden gibi gösterme gayretinin bulunduğuna dikkat çeken Arınç, “Bunu görmezden gelemeyiz” dedi.