EKONOMİ - 13 Eylül 2021 Pazartesi 10:38

Başkent’te soğan hasadı başladı, tarlalar kırmızıya büründü

A
A
A
Başkent’te soğan hasadı başladı, tarlalar kırmızıya büründü

Sofraların vazgeçilmez lezzeti soğan için Ankara’nın Bala ilçesinde yaz soğan sökümü başladı. Günün ilk ışıklarıyla tarlaya giren mevsimlik işçiler kavurucu sıcağın altında sökümünü yaptıkları soğanların çuvallara doldurarak satışa hazır hale getiriyor.

Türkiye’nin soğan tüketiminin önemli bir kısmının karşılandığı Başkent’te yaz soğanı hasadı başladı. Şanlıurfa, Diyarbakır ve Amasya’dan gelen mevsimlik işçiler, soğan sökümü için gün doğmadan tarlanın yolunu tutuyor.

Mevsimlik işçilerin kavurucu sıcak altındaki çalışmaları drone ile görüntülendi.Binlerce soğan çuvalının yer aldığı soğan tarlaları kırmızıya büründü.

Başkent’te soğan hasadı başladı, tarlalar kırmızıya büründü

Tarlada zorlu bir mesai yaptıklarını belirten işçiler, yaşam koşullarının iyileştirilmesi çağrısında bulundu.
Urfa’nın Siverek ilçesinden gelen Ahmet Zeydanoğlu, “Hatay Reyhanlı’dan başladık. 50 gün orada kaldık. 1 ay 40 gün Amasya’da kaldık sonra buraya geldik. 4. ayın 15’inde başlıyor. 6 ay buradayız. Biz torba hasadı çalışıyoruz. 7 torba bir yevmiye. Bir yevmiye 65 Tl. Nasıl satıldığından haberimiz yok. Çok zorluklar yaşıyoruz. Herkes bunu yapamaz. Çocuklarla çadırda kalıyoruz. Elektrik yok, soğukta üşüyoruz. Benim için fark etmiyor, burası da benim memleketim. Biz bütün akrabalarla bir aradayız. Şehirde sıkılıyoruz. Burası 4 bin dönüm. 2 ay sürer. 11. Ayda gideriz. Dönüm 10 ton veriyor“ dedi.

Başkent’te soğan hasadı başladı, tarlalar kırmızıya büründü

Günlerinin yorucu geçtiğini söyleyen Emrah Kutluca, "Sabahtan akşama kadar çalışıyoruz. Ailemle geldik. Benim ailem 11 kişi. 7 kişi çalışıyoruz. Sabahtan akşama kadar çalışıyoruz. Bazen akşam yemeğini yiyemiyoruz. Yazın aldığımız paranın kışın hepsini yiyoruz.

Başkent’te soğan hasadı başladı, tarlalar kırmızıya büründü

Necla Kutluca, ”10 yıldır tarlada çalışıyorum. Biz tarlada çalışıyoruz. Kadınlar gelip çadırda da çalışmak zorunda kalıyor. Siverek’ten geliyoruz. Sabah erken kalkıyoruz, geç gidiyoruz. Yemek bile yiyemiyoruz, bakımını yapamıyorsun, düzgün giyinemiyorsun. Dedelerimiz, teyzelerimiz var orada, Onları özlüyoruz. Biz bayramda da evimizde olmuyoruz” diye konuştu.

Hülya Keklik - Ömer Faruk Karataş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Bolat: “İsrail ile 2 Mayıs’ta ihracatı ve ithalatı kesmiştik, bundan sonrada aynı kararlılıkla devam edeceğiz” Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Batılı devletler konu Müslüman ve Müslümanların acı çekmesi olunca üç maymunu oynuyorlar. Çareyi Müslümanlar olarak kendimizde aramak zorundayız. 2 Mayıs itibariyle İsrail tarafıyla İhracatı ve İthalatı tamamen kestik. Bundan sonra aynı kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. Bu yıl 28’incisi düzenlenen IBF Uluslararası İş Formu ‘İnsani ve İktisadi Boyutuyla Göç’ teması gerçekleşti. Forum Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın katılımı ile gerçekleşti. Forumda yaptığı konuşmada her yıl yoğun katılım gerçekleştiren Filistinli Müslümanları forumda bu sene ağırlayamadıklarının üzüntünü yaşadığını belirten Bakan Bolat, “İsrail tarafından büyük bir soykırıma mazhar olan Filistinli kardeşlerimizin var olma mücadelesinden dolayı üzüntü yaşıyoruz. 50 bine yakın şehidimiz, 100 binlerce yaralımız var. Bu durumda batılı devletlerin demokrasi, özgürlük, hukuk, insan hakları, savaş hukuku gibi kavramları çokça dile getirmelerine rağmen iş Müslüman olunca ve Müslümanların acı çekmesi olunca üç maymunu oynadıkları üzülerek ve teessüfle gözlüyoruz” dedi. Bakan Bolat sözlerine şöyle devam etti: “Çareyi Müslümanlar olarak kendimizde aramak zorundayız. Biz Türkiye olarak uluslararası platformlarda Filistin’in devlet olarak tanınmasını istiyoruz. İsraillin ise kınanmasını istiyoruz. Ateşkesin ise derhal kalıcı hale gelmesini istiyoruz. Oradaki savaş altında kalan kardeşlerimize yardımların en hızla ulaştırılması konusunda büyük bir gayret içinde yer aldık. Gazze’deki kardeşlerimize 86 bin ton yardım göndererek dünyadaki en çok yardım gönderen ülke olduk. Önce ticareti yüzde 33 boyunda yavaşlattık 9 Nisanda ihracatımızı kısmen durduk, 2 Mayıs itibariyle ise İsrail tarafıyla İhracatı ve İthalatı tamamen kestik. Bundan sonra aynı kararlılıkla devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “İslam dünyasıyla yaptığımız ticaret artık toplam ticaretimizin yüzde 26’sına ulaştı” Türkiye yabancı yatırımlar için adeta bir yatırım ve güvenilir ticaret üstü haline geldiğini vurgulayan Bakan Bolat, “Rakam verecek olacaksak 5 bin 600 şirketten, 83 bin şirkete yükseldi. Uluslararası yatırımlarda ise 14 milyar dolardan 270 bin dolara yükseldi. İslam ülkelerinden gelen sermaye tutarı 2 milyarı doları geçmezdi şimdi ise 30 milyar doları aştı. İslam dünyasıyla yaptığımız ticaret artık toplam ticaretimizin yüzde 26’sına ulaşmıştır. Bunu daha da arttıracağız” dedi. “Düzensiz göçü engelleyerek, düzensiz göçe müsaade etmeyerek göç konusunun, sosyal, iktisadi, insani şekilde yönetilmesini başaracağız” Göçmenler konusuna da değinen Bakan Bolat, "Göç konusunun güvenlik, ekonomik, sosyal boyutları çok önemli. Göçmenlerle değil, göçle ve göçün sebepleriyle ilgilenmek ve göçün sebeplerini ortadan kaldırmak lazım. Hükümetimiz bu konuda gerek göçün sebepleri gerekse sosyal etkileri, ekonomik etkileri konusunda yoğun bir çalışma içinde. Başta İçişleri Bakanlığımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız olmak üzere önemli kararlar alındı. Ve düzenli göç olgusu; sosyal etkileriyle ilgilenmek, olumsuz etkileri ortadan kaldırmak, Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücü bakımına göçü ele al gibi başlıklar altında bu çalışmalar yapılmakta. Göçün ekonomilere dinamizm getiren ve ekonomileri ateşleyen önemli bir özelliği var. 1961’de başta Almanya olmak üzere birçok Batı Avrupa ülkesinin, başta Türkiye olmak üzere misafir işçi statüsüyle alıp da sonradan ekonomilerine olan büyük katkıları gördükten sonra ikametle çalışmalarını desteklediği vatandaşlarımızın oradaki başarıları ortada. Hükümet olarak, çok daha güvenli bir şekilde, düzensiz göçü engelleyerek, düzensiz göçe müsaade etmeyerek göç konusunun, sosyal, iktisadi, insani şekilde yönetilmesini başaracağız” diyerek sözlerini tamamladı.
İzmir Kadına yönelik şiddete siyah gelinlikle dikkat çektiler İzmir Moda Tasarımcıları Derneği, kadına yönelik şiddete dikkat çekerek toplumsal farkındalık oluşturma amacıyla, IF Wedding Fashion İzmir Fuarı kapsamında siyah gelinlik tasarladı. “Kadınların varlığına kasteden bir zihniyet insanlığın yüz karasıdır” mesajıyla sergilenen tasarım, fuar ziyaretçilerinden de ilgi gördü. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından organize edilen ve Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) partnerliğinde düzenlenen IF Wedding Fashion İzmir Fuarı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde dikkat çeken bir sergiye ev sahipliği yaptı. Fuarın destekçileri arasında yer alan ve Gelinlik Tasarım Yarışması’nda genç tasarımcılara mentörlük yapan İzmir Moda Tasarımcıları Derneği, üyelerinin tasarımları ile gelinlik, damatlık ve abiye kıyafetlerin yer aldığı bir sergi düzenledi. Serginin en dikkat çekici parçası ise kadına yönelik şiddeti ve toplumdaki şiddeti kınamak, dikkat çekmek amacıyla tasarlanan siyah gelinlik oldu. Şiddeti kendi dilimizle kınadık Dernek Başkanı Esin Özyiğit, “Dünyanın birçok ülkesinden ziyaretçinin yer aldığı, modanın ve zarafetin simgesi haline gelen bu fuarda; kadına, çocuğa, hayvana aslında kısaca insanın insana uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddete dikkat çekmek amacıyla bu fikir ortaya çıktı. Şiddete karşı kendi dilimizce imgesel bir form oluşturmak istedik. Ziyaretçilerin de ilgisiyle karşılandı. Geçmiş yıllarda Gelinlik Tasarım Yarışması’nda birincilik ve derece alan dernek üyelerimiz Taner Tabaklı ve Ezgi Mahir tarafından hayata geçirildi” dedi. Mağdur kadınların sesi oldular Taner Tabaklı ve Ezgi Mahir, “Tasarımımızın, geleneksel gelinlik anlayışını tersine çevirerek, şiddet mağduru kadınların sesi olmasını amaçladık. Normalde saflık ve masumiyeti simgeleyen beyaz gelinliklerin aksine, siyah gelinlik, şiddetin ve kadına yönelik olumsuz tutumların karanlık yüzünü temsil ediyor. Tasarımda, modern teknikler kullanılarak farklı bir estetik oluşturuldu; üst kısmında dikiş olmadan mumyalama ve sıvama tekniği, etek kısmında ise 50 metre kumaş kullanıldı. Modayı yalnızca güzellik ve estetikle ilişkilendirmek yerine, toplumsal sorunlara duyarlı bir araç haline getirmeyi amaçladık. Kadına yönelik şiddet, dünyanın her yerinde karşımıza çıkan bir sorun ve bu projeyle bu sorunun ciddiyetini vurgulamak istedik. Bu tasarım, toplumun her kesiminde kadına şiddetle mücadele etme bilincini artırmayı hedefliyor” diye konuştu.