SPOR - 08 Ocak 2023 Pazar 14:32

Başakşehir ile Adana Demirspor 3. randevuda

A
A
A
Başakşehir ile Adana Demirspor 3. randevuda

Medipol Başakşehir ve Adana Demirspor, yarın oynanacak karşılaşma ile Spor Toto Süper Lig'de 3. kez rakip olacak. Geride kalan maçlarda iki takımın da 1’er galibiyeti bulunuyor.

Spor Toto Süper Lig'in 18. haftasında Başakşehir, yarın saat 17.00’de Adana Demirspor’u konuk edecek. Ligde üst basamakları ilgilendiren karşılaşma öncesi Başakşehir, 9 galibiyet, 4 beraberlik, 3 mağlubiyet ile topladığı 31 puanla 3. sırada yer alıyor. Adana Demirspor ise 8 galibiyet, 6 beraberlik, 2 mağlubiyetle aldığı 30 puanla 4. sırada bulunuyor.

Süper Lig'de 3. karşılaşma

Başakşehir ile Adana Demirspor, Süper Lig tarihinde bugüne kadar 2 kez rakip oldu. İki ekip arasında ligde oynanan ilk karşılaşmayı 2-1’lik skorla kazanan ev sahibi İstanbul temsilcisi olurken, Adana'da oynanan maçı da Adana Demirspor 2-1'lik skorla sahadan 3 puanla ayrılan taraf oldu.

Başakşehir'de 2 oyuncu ceza sınırında

Başakşehir’de sakatlığı bulunan Lucas Biglia’nın tedavisine devam edildiği ve oynayıp oynamayacağı maç saatinde belli olacağı belirtildi. Öte yandan İstanbul ekibinde Youssouf Ndayishimiye ve Danijel Aleksic sarı kart ceza sınırında bulunuyor. Bu ikili Adana Demirspor karşısında sarı kart görmeleri durumunda bir sonraki hafta Trabzonspor ile oynanacak müsabakada forma giyemeyecek.

Arda Kardeşler düdük çalacak

Başakşehir Fatih Terim Stadyumu'nda yarın saat 17.00'de başlayacak müsabakayı FIFA kokartlı hakem Arda Kardeşler yönetecek. Kardeşler'in yardımcılıklarını İbrahim Çağlar Uyarcan ve Ali Saygın Ögel yapacak. Mücadelenin dördüncü hakemi ise Çağdaş Altay olacak.

Enes Gümüş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da Ekim ayında 861 konut satıldı Erzincan’da 2024 Ekim ayında 861 konut satıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılının Ekim ayına ilişkin konut satış istatistiklerini paylaştı. Erzincan’da 2024 Ekim ayında 861 konut satıldı. Türkiye genelinde Ekim ayında 165 bin 138 konut satıldı Türkiye genelinde konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %76,1 oranında artarak 165 bin 138 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 24 bin 812 ile İstanbul, 15 bin 257 ile Ankara ve 8 bin 658 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 76 ile Hakkari, 97 ile Bayburt ve 112 ile Ardahan olarak gerçekleşti. Konut satışları Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %11,9 oranında artarak 1 milyon 112 bin 374 olarak gerçekleşti. İpotekli konut satışları 21 bin 95 olarak gerçekleşti Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %278,2 oranında artarak 21 bin 95 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %12,8 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %31,9 oranında azalarak 113 bin 405 oldu. Ekim ayında 5 bin 167; Ocak-Ekim döneminde ise 26 bin 869 ipotekli konut satışı, ilk el olarak gerçekleşti. Diğer satış türleri sonucunda 144 bin 43 konut el değiştirdi Türkiye genelinde diğer konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %63,3 oranında artarak 144 bin 43 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %87,2 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %20,7 oranında artarak 998 bin 969 oldu. İlk el konut satış sayısı 57 bin 679 olarak gerçekleşti Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %97,3 oranında artarak 57 bin 679 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı %34,9 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %20,4 oranında artarak 358 bin 558 olarak gerçekleşti. İkinci el konut satışlarında 107 bin 459 konut el değiştirdi Türkiye genelinde ikinci el konut satış sayısı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %66,5 oranında artarak 107 bin 459 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı %65,1 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,3 oranında artarak 753 bin 816 olarak gerçekleşti. Yabancılara Ekim ayında 2 bin 122 konut satışı gerçekleşti Yabancılara yapılan konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %16,3 oranında azalarak 2 bin 122 oldu. Ekim ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %1,3 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 750 ile Antalya, 724 ile İstanbul ve 148 ile Mersin oldu. Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %37,2 oranında azalarak 19 bin 212 oldu. Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı Ekim ayında ülke uyruklarına göre en fazla konut satışı sırasıyla 373 ile Rusya Federasyonu, 172 ile İran ve 136 ile Ukrayna vatandaşlarına yapıldı.
Eskişehir Dünya genelinde her 10 yetişkinden 1’i diyabet hastası Dünyada her 6 saniyede 1 kişinin diyabet hastalığından hayatını kaybettiğine dikkat çeken Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp, “SGM (Sürekli Glukoz Monitörizasyonu) sistemiyle hastanın glukoz seviyesi anlık olarak ölçülüp akıllı telefonlardan takip edilebiliyor” dedi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp, diyabetle ilgili bilgiler paylaştı. Prof. Dr. Gökalp, konuyla ilgili yapmış olduğu konuşmasında, "Diyabet, çeşitli nedenlerle pankreastan insülinin yetersiz salınması veya dokularda etkisini gösterememesi sonucu ortaya çıkan kan şekeri yüksekliği ile karakterize sistemik bir hastalık. Hastalık; Tip-1 Diyabet, Tip-2 Diyabet, gebelik diyabeti ve diğer spesifik tipler olmak üzere 4 sınıfta değerlendirilir. Pankreasın beta hücrelerinin bağışıklık sistemi bozukluğu sonucu meydana gelen insülin eksikliği nedeniyle Tip-1 Diyabet görülmektedir. Tip-2 Diyabet ise insülin etkisine karşı direnç veya insülinin pankreastan salınım defekti sonucu ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullandı. "Her 3 diyabetli yetişkinden 1’i hastalığının farkında değildir" Dünya genelinde her 10 yetişkinden 1’inin, yani yaklaşık 550 milyon kişinin diyabetli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Gökalp, “Ülkemizde diyabet artmaktadır. 15 yıl önce yapılan çalışmada yetişkin nüfusta diyabet yüzde 14 oranında görülürken, günümüzde yaklaşık yüzde 20 civarında görülmektedir. Bununla beraber ne yazık ki her 3 diyabetli yetişkinden 1’i diyabetli olduğunun farkında değildir. Maalesef her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığından hayatını kaybetmektedir. Eskiden diyabet gelişmiş ve sosyoekonomik düzeyi yüksek ülkelerde daha fazla görülürken, günümüzde diyabet hastalarının yüzde 75’i düşük ve orta gelirli ülkelerde görülüyor" diye konuştu. "Kişiye özel tedavi tercih ediliyor" Diyabet görülme sıklığının bu kadar artması nedeniyle tedavilerin de güncellendiğini belirten Prof. Dr. Gökalp, şöyle devam etti: "Günümüzde bireyselleştirilmiş tedaviler tercih edilmektedir. Hastanın kalp hastalığının olup olmadığı, kilo fazlalığı ve obezite varlığı ile böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının durumuna göre tedavi tercihleri yapılmaktadır. Son yıllarda böbrekten şeker atılımını arttıran SGLT2 inhibitörleri dediğimiz ve iştah merkezini baskılayan GLP-1 analogları grubu yeni ilaçlar hastaların kilo vermesini sağlarken, aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarındaki faydalarıyla ön plana çıkmaktadır." "Yapay pankreas akıllı telefona yüklenen bir yazılımla çalışıyor" Tedavide tercih edilen yapay pankreas yöntemine değinen Prof. Dr. Gökalp, yapay pankreasın bir organ olmadığını ve pankreası taklit edebilecek şekilde geliştirilmiş bir insülin pompası olduğunu ifade etti. Derinin altına yerleştirilen bir insülin pompasının yine derinin altına yerleştirilen, bir sensöre bağlı kan şekeri ölçüm cihazı ile yemek, fiziksel aktivite, stres ve uyku gibi durumlarda ne kadar insülinin gerekli olduğunu belirleyen bir yazılıma sahip akıllı telefondan oluştuğunu anlattı. Sistemin vücuttaki kan şeker düzeyine göre uygun dozlarda insülin uyguladığını aktaran Prof. Dr. Gökalp, “Bu sistem Tip-1 diyabet hastaları için daha sağlıklı bir hayat ve artmış yaşam kalitesi anlamına gelmekte. Yani 24 saat boyunca kan şekeri azalıp artmasına göre insülin dozları da otomatik olarak değişecektir. Sistem sürekli kan şekeri ölçümü yaptığı için sensörün uyarısına göre kan şekerimiz yükseldiğinde insülin salınımı başlayacak. Şekerimiz belirli bir seviyenin altına düştüğünde insülin salınımını durdurup kan şekerinin daha fazla düşmesini önleyecektir” dedi. “SGM ile anlık glukoz ölçümü cep telefonundan izlenebiliyor” Glukoz ölçüm tekniklerindeki yeniliklerden de bahseden Prof. Dr. Gökalp, uzun yıllar parmak ucundan bakılan ölçümün yerini daha popüler olan Sürekli Glukoz Monitorizasyonu (SGM) sistemine bıraktığını dile getirdi. SGM sistemleri ile kolda cilt altına yerleştirilen bir aparatla glukoz değerinin anlık olarak ölçülüp sisteme kaydedildiğini söyleyen Prof. Dr. Gökalp, şu bilgileri aktardı: “Böylece glukoz değerleri aile bireyleri ve sağlık personelleri ile sürekli paylaşımına imkan tanıması nedeniyle hastaların kan glukoz değerlerinin uzaktan izlenmesi sayesinde, diyabetin yönetilmesi ve oluşabilecek olumsuz durumların önlenmesinde yardımcı olmaktadır. Kan glukozunun o andaki düşme veya yükselmeye ilişkin verileri cep telefonuna aktardığı için hem yetişkin hem de çocuk hastaların aile bireyleri glukoz değerlerini anlık görüp, glukoz düşmelerine ve yükselmelerine erken müdahale edebilmektedirler."
İstanbul Cumhuriyet tarihinin en büyük maden rehabilitasyonu: 511 hektar doğaya kazandırılıyor ‘Hüsamlar Yeniden-Eski Maden Sahası Rehabilitasyonu’ projesi düzenlenen törenle başladı. 511 hektarlık alanı kapsayan proje, Cumhuriyet tarihinin tek seferde yapılan en büyük rehabilitasyon çalışması olma özelliği taşıyor. Projenin 2023 yılında başlayan pilot çalışmaları kapsamında da bugüne kadar 65 hektarlık bir alan rehabilite edildi. Proje için düzenlenen etkinliğe katılan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü Arslan Narin, maden sahalarının rehabilitasyonu konusunda ülkemizin önemli bir aşama kaydettiğini belirterek, TÜRMES projesi ile rehabilitasyon faaliyetlerini yerinde inceleyerek bir envanter oluşturduklarını ve bugüne kadar bu kapsamda 9 bin hektarlık alanda 20.7 milyon ağaç dikildiğini tespit ettiklerini söyledi. Yeniköy Kemerköy Enerji, 511 hektarlık bir alanda Cumhuriyet tarihinin tek seferde yapılan en büyük rehabilitasyon projesine başlattı. Doğaya geri kazandırma çalışmaları kapsamında ‘Hüsamlar Yeniden - Eski Maden Sahası Rehabilitasyonu’ ismiyle hayata geçirilen projenin pilot uygulaması ise 65 hektarlık alanda yapıldı. Çalışma kapsamında eski maden sahasına yürüyüş yolları yapılarak, piknik alanları ve göletler gibi bir dizi yeniden düzenlenen alan da oluşturulacak. Ayrıca Milas’ın simgesi olan bir anıt zeytin ağacı da rehabilitasyonun merkezine dikilecek. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan MAPEG Genel Müdürü Arslan Narin, maden rezervlerimizin ekonomiye kazandırılması gerektiğini belirterek madenciliğin ülkemizin kalkınmasında son derece önemli bir sektör olduğunu ifade etti. Maden sahalarının rehabilitasyonu konusunda ülkemizin önemli bir aşama kaydettiğini vurgulayan Narin, “MAPEG olarak yürüttüğümüz TÜRMES projesi ile rehabilitasyon faaliyetlerini yerinde inceleyerek bir envanter oluşturuyoruz. Bugüne kadar bu kapsamda 9 bin hektarlık alanda 20.7 milyon ağaç dikildiğini tespit ettik. Madenlerimizi keşfedecek, sürdürülebilir yöntemlerle işletecek ve sonunda doğaya geri kazandıracağız” dedi. “Cumhuriyet tarihinin tek seferde yapılan en büyük doğaya geri kazandırma projesi” Yeniköy Kemerköy Enerji Genel Müdür Yardımcısı Burak Işık, Cumhuriyet tarihinin tek seferde yapılan en büyük doğaya geri kazandırma projesi olan Hüsamlar Maden Ocağı’nın rehabilitasyonu öncesinde bölge halkı, üniversiteler ve yerel yöneticiler ile bölgenin dokusuna uygun planlama yaptıklarını kaydetti. Işık, “Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Kurulu sahadaki çalışmaları izledi, değerlendirdi ve raporladı. Dernek, sahada yaptığı incelemelerden sonra rehabilitasyon süreçleri ile ilgili iki rapor hazırlayarak web sitesinde yayımladı. Süreç boyunca şeffaf bir çalışma yürüttük” dedi. “Geçtiğimiz yıl yapılan dikimlerde yüzde 96’ya varan tutma oranı” Rehabilitasyon çalışmalarında detaylı bir planlama yaptıklarının altını çizen Burak Işık “Planlama süreci rehabilitasyon çalışmalarının yüzde 90’ını oluşturuyor. Doğru bir planlama, başarılı bir rehabilitasyonun ilk şartı” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yıl 65 hektar alanda yaptığımız dikim çalışmalarında yüzde 96’ya var tutma oranı elde ettik. Doğru bir planlama ile bunu başardık. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin deneyimi ve bölge halkı ile yapılan istişareler bu başarının temel unsurları oldu. Biz Yeniköy Kemerköy Enerji olarak önümüzdeki dönemde de rehabilitasyon çalışmalarını detaylı bir şekilde planlamaya ve uygulamaya devam edeceğiz. 2032 yılına kadar 1363 hektar alanda maden sahası rehabilite etmeyi şimdiden planladık. Maden sahalarının rehabilite edilmediği yönündeki algının da değişmesi için elimizden geleni de yapmaya devam edeceğiz. Sahada gönüllü olarak sürdürdüğümüz çalışmalarımız devam edecek.” Etkinlikte düzenlenen “Hüsamlar Yeniden - Eski Maden Sahalarının Rehabilitasyonu” panelinin moderatörlüğünü gazeteci ve yazar Didem Eryar Ünlü gerçekleştirdi. Panele İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Müdürü Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya, Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gökşen Çapar ve Hüsamlar Yeniden projesinin danışmanı Doç. Dr. Sultan Gündüz katıldı. İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral doğanın kendini canlandırma sürecini hızlandırmak gerektiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Madenlerin hepsini kapatalım ve dünyadan çekelim? Ne kalır geriye? Sadece dünya değil, çok önem verdiğimiz sürdürülebilirlik de ortadan kalkmaz mı? İlk insan da maden kullanmış, son insan da kullanacak. Ne yapmamız lazım? Biz maden sahalarını yeniden rehabilite ederek, yeniden projelendirerek topluma ve çevreye geri kazandırmalıyız. Temelde bu malzemeleri üreterek ekonomiye kazandırmamız şart. Başka yolu yok. Maden olmasa insanlık olmazdı. Kullandığımız her şeyde maden var. Demek ki maden hayatın ta kendisi. Doğa kendini rehabilite edebiliyor aslında, bizim görevimiz bunu hızlandırmak. Hız çağındayız ve doğanın bu canlandırma sürecini hızlandırmamız gerekiyor” “Madeni taşıyamayız ama toprağı ve üstündekileri taşıyabiliriz” Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya bir linyit madeni sahasını madalyalı bir zeytin bahçesine çevirme projesindeki deneyiminden bahsetti. “Doğal saksı yöntemi uyguladık. Dikim sırasında kompostlu toprak hazırladık. Arazide ot dikildi, kaymayı engelledik. 3-4 sene sonra sulamayı de keselim dedik. Çünkü bizim için önemi olan zeytinyağından polifenol elde etmek. Bu hastalıklara karşı çok önemli bir madde. Polifenol üreterek ekonomiye daha fazla fayda sağlamayı amaçladık. Projede 680 polifenol elde ettik. Zeytin o kadar kadim ve dayanıklı bir ağaç ki sahra çölünde bile zeytincilik yapılıyor. Sahra çölünün üstünde bulut geçmez. Yağmur yok, ama zeytin az suyla yaşayabilen bir ağaç türü. Hatta az suyla daha fazla polifenol üretiyor, daha değerli oluyor. Bizim katma değerli zeytinyağı elde etmek için zeytin üreticisini işin içine katmamız lazım? Nasıl yapacağız? Bahçelere destek verip katma değeri yükselterek, zeytin ağaçlarını taşıyabiliriz. Doğayla uyumlu bir madencilik yürütmemiz gerekiyor. Önümüzdeki yılların en önemli konularından biri olan su havzası yönetimi konusunda görüşler sunan Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gökşen Çapar ise, “Hepimiz su kullanıcısıyız. Ama bir tesiste içme suyu kalitesinde su mümkünse kullanmamalıyız. Farklı şekilde düşünmek zorundayız. Tarlada, tesiste suyu yeniden kullanmanın farklı yollarını aramalıyız. Atıkları en iyi şekilde yönetmek kadar sorumlu tüketim ve üretim de çok önemli.” dedi. Hüsamlar Yeniden Projesinin danışmanı Doç Dr. Sultan Gündüz proje kapsamında yapılması planlanan peyzaj çalışmalarından bahsederek şunları söyledi; “Birçok farklı disiplinle çalışıyoruz, projeyi hepsinden bilgi alarak yürüttük. Birçok köyü ziyaret ettik ve burada hangi türler olur, hangisine ihtiyaç var araştırma yaptık. Rehabilitasyon süreci, doğanın dinamiklerini anlama ve ona göre uygulama oluşturma anlamına geliyor. Hayal üretmeden, gerçeğe en yakın uygulamaları seçmek önemli. Burada her bitki can suyu temin etmek gerekecek. 511 hektarlık alanda bu çok zor, bu nedenle mevcut su kaynaklarının etkin kullanımı ve yağmur hasatı uygulamalarından nasıl yararlanılacağı hususunda çalışmalar devam ediyor. Ama iş birliğiyle, çok farklı mecralarla çalışarak, tüm yönleriyle bu sahayı inceleyerek burayı projelendirdik ve çevresel sürekliliğin şartlarını yakalamayı başardık. “ TTKD Hüsamlar Yeniden Projesini bir yıl daha izleyecek ve kamuoyuna raporlayacak Etkinlik kapsamında ayrıca Yeniköy Kemerköy Enerji ile Türkiye Tabiatını Koruma Derneği arasında maden rehabilitasyonu çerçevesinde yapılan Maden Rehabilitasyonu İzleme Protokolü’nün bir yıl daha uzatılması nedeniyle bir de imza töreni düzenlendi.