DÜNYA - 08 Nisan 2025 Salı 19:16 | Son Güncelleme : 08 Nisan 2025 Salı 19:19

Bakan Memişoğlu: "Biz Türkiye olarak son 20 yılda esasında sağlıkta büyük bir değişim süreci yaşadık

A
A
A

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türk Devletleri Teşkilatı Ülkelerinde Sağlık Alanına Yatırım Çekme ve Teşvik konulu panelde gerçekleştirdiği konuşmada "Biz Türkiye olarak son 20 yılda esasında sağlıkta büyük bir değişim süreci yaşadık. Bu değişim sürecini yaşarken de özellikle ulaşılabilir sağlık sistemini kurmaya çalıştık" dedi.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Astana programının ikinci gününde Kazakistanlı mevkidaşı Akmaral Alnazarova ile bir araya geldi. Ardından Türk Devletleri Teşkilatı Sağlık Bakanları Toplantısına katılan Bakan Memişoğlu, öğleden sonra da Türk Devletleri Teşkilatı Ülkelerinde Sağlık Alanına Yatırım Çekme ve Teşvik konulu panele konuşma yaptı. Bakan Memişoğlu, "Biz Türkiye olarak son 20 yılda esasında sağlıkta büyük bir değişim süreci yaşadık. Bu değişim sürecini yaşarken de özellikle ulaşılabilir sağlık sistemini kurmaya çalıştık. Çünkü 2002 yılında bizler, bu dönüşümden önce her bir vatandaşımız yılda sadece iki kez sağlık sisteminden hizmet alabiliyordu. Şu anda her bir vatandaşımız 11'in üzerinde sağlık hizmeti alabiliyor ve bunu tamamen sağlık güvencesi kapsamında yapabilir hâle gelmiş durumda. Bunun yanında bugün 3-4 milyar doları rahatlıkla bulan bir sağlık turizmini başarabilir hâle geldik. Peki bunu yaparken nasıl bir yapılanmaya gittik ve ne yaptık? Sadece kamu eliyle bunu yönetme şansınız yok. Bir girişimcinin de olması, risk sermayesinin olması gerek, onu düşündük" dedi.

Bakan Memişoğlu:

İkinci olarak insan faktörünün çok önemli olduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu, "Bu insan faktörünün eğitiminin kalitesinin çok iyi hâle gelmesi gerektiğini biliyoruz. Türkiye'de özellikle hekim grubu, Türkiye'nin en çalışkan, en hedef odaklı, en zeki insanlarından oluşan, Türkiye'deki esasında en zeki insanların çalıştığı grup. Bu bizim büyük avantajımız oldu. Bunun yanında sağlıkla ilgili yıllardan beri tecrübeyle bu grubu da aktive etmeye başladık. Neyle? Bunun esasında performansa dayalı ödeme sistemi getirdik. Fazla çalışanını çalışmayanı ayırdık esasında sistemimizde. Ve bunların hepsini de daha başlangıçtan itibaren standardize ettik. Ödeme sisteminden tanı yöntemlerine, tedavi yöntemlerine bunların faturalandırmasına kadar her şeyi elektronik sisteme taşıdık. Kontrol edebilir ve yönetilebilir hâle getirdik" ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu:

"Yaşadığımız tecrübeleri bütün üye ülkelerle paylaşmaya hazırız, desteğe de hazırız"

Kamu özel ortaklıklarla, şehir hastaneleri gibi veya ilaç sektörünün teşviki gibi uygulamalarla esasında sağlık sektörünü kendine neredeyse yetebilir hâle getirildiğini kaydeden Bakan Memişoğlu, "Şimdi COVID-19'dan sonra dünya bunu esasında fark etmeye başladı. Kendi kendine yetebilir sağlık sistemleri kurmamız lazım. Ve acil durumlarda bunun müdahale edilip koordine şekilde birlikte çalışabilmesi lazım. Ben demin toplantıda söyledim; esasında Türk Devletleri Teşkilatı hepimiz için bir şans. Çünkü bizim birlikte hareket etmemiz, birlikte bu işleri yönetebilmemiz, 250 milyona yaklaşmış bu devletlerin ve milletin, tek bir millet olarak düşündüğümüz topluluğun sağlık sistemini kendi kendine yönetebilir hâle getirmemiz lazım. Bunun için yaşadığımız tecrübeleri bütün üye ülkelerle paylaşmaya hazırız, desteğe de hazırız. Bunu sadece ekonomik ve finansal olarak düşünmemek lazım. Bunu insani olarak düşünmek lazım, sosyal olarak düşünmek lazım. Çünkü bugün insanların mutluluğunun en önemli sebebi sağlığı. Yüzde 75-80 oranında insanlar mutluluğu sağlıkla eşleştiriyorlar. Yani bugün sağlığınız yoksa, sağlıkla ilgili bir sıkıntınız varsa istediğiniz kadar zengin olabilirsiniz, istediğiniz kadar makamınız olsun ama sağlığınız yoksa mutlu değilsiniz. Fakir olursanız mutlu olabilirsiniz veya bir makamda oturmuyorsanız yine mutlu olabilirsiniz, köyde yaşayan insanlar da mutlu olabilir ama sağlığı olmayan bir insan mutlu olamaz. Onun için bizler yöneticiler, en önemli şey insanların sağlıklı kalmasını sağlamak veya sağlığını temin edecek imkânları vermektir. Ve bunu zengin, fakir veya makamı var makamı yok diye ayırmadan insan olduğu için vermemiz gerekir. Onun için biz bu 250 milyonluk kendi aynı kandan gelmiş, aynı yerden gelmiş insanların sağlığını öncelikli olarak düşünüyoruz. Onun için elde ettiğimiz bütün tecrübeleri paylaşmaya hazırız" ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu:

"Temel sağlık sistemimizi aile hekimliği ile güçlendirdik"

Bakan Memişoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun yanında, biz sağlığın ulaşılabilirliğinin yanında özellikle temel sağlık, koruyucu sağlık sistemimizi aile hekimliği ile güçlendirmiş durumdayız. Bunu nasıl yaptık? 1960'ların sonunda esasında bölge bazlı sağlık sisteminden 2008-2009'larda toplum bazlı, nüfus bazlı, kişi bazlı sağlık sistemine geçtik ve bunu aile hekimliği ile yaptık. Böylece her bir vatandaşımızın kendisinin primer hekimini tespit ettik ve onunla hekimi eşleştirdik. Böylece sadece koruyucuyu değil, aynı zamanda önleyiciyi de yapmaya çalıştık. Ne gibi? Anne çocuk sağlığını, bebeklerimizi -daha hamile kalındığından itibaren- bu sistemin içine dahil ederek takiplerini sağlattık ve böylece esasında hem anne ölümlerinde hem de bebek ölümlerinde, enfeksiyon oranlarında aynı zamanda toplumun sağlık kültürünün artması konusunda büyük bir yol katettik."

"Birlikte hareket edersek sağlıkla ilgili çok önemli yol kat ederiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde yeni bir politika oluşturulduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu, "Sağlıklı Türkiye Yüzyılı diyoruz. Bu hedefimizde ne var? Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık sistemini oluşturacağız dedik. Neden dedik? Çünkü siz üretmezseniz, siz bilgiyi, fikri üretecek bir model geliştirmezseniz bugün dünyada sağlıkla ilgili kendi kendinizi yönetemezsiniz. O nedenle biz Türk toplumları olarak kendi kendimize yeterli üretim ve teknolojiyi sağlamak durumundayız. Bugün dünya globalizmden bölgesel kutuplara dönüşüyor. Bu dönüşmeyi biz Türk toplumları olarak bir araya getirip bizim güçlü bir yapıya dönüştürmemiz gerekir. Bu fırsat hepimizin önünde duruyor. Onun için Türk toplumları olarak bu fırsattan hep beraber yararlanmamız gerekir. Birbirimizin güçlerini birleştirip birlikte hareket edersek bu işin sonunda sağlıkla ilgili çok önemli yol kat ederiz" açıklamasını yaptı.

"Sağlığın seni beni yok bizi olması gerektiğini düşünüyorum"

"Biz şu anda özellikle nadir hastalıklardan genoma kadar, moleküler tedavilerden CRISPR tedavilerine kadar, kanser tedavilerinden mRNA aşılarına kadar her türlü teknolojik gelişim için ‘fikirden ürüne' diye bir model geliştirmeye başladık" diyen Bakan Memişoğlu, "Bu modelde ne var? Hepiniz sektördesiniz. Bugün baktığınız zaman bilim insanları bilim üretirler, bilim söylerler. Bu bilimi eğer siz bir ticari ürüne, bir teknolojik ürüne, bunu finansal gelire dönüştürmediğiniz zaman sadece bilim olarak kalır. Bilim insanlarını da ticaretle uğraştırmamanız lazım. Bilim insanı bilimini yapacak, ticaret adamı ticaretini yapacak, bunun ekosistemini de devlet oluşturacak. Bizim ‘üçlü sarmal' dediğimiz bir sisteme dönüşüyoruz şu anda. Bu nedir? Fikri olanın o fikrini değerlendirip ürün hâline getirmek bir ekosistemle alakalı bir şeydir. Yoksa siz bunu ne yaparsanız yapın orada fikir olarak kalır veya yatırımcı nereye yatıracağını bilemediği için yanlış yönlendirilirse de o yatırım heba olur. Onun için bizlerin neye yatıracağımızı, nasıl bir sistem kuracağımızı iyi organize etmemiz lazım. Biz ülkemizde şu anda üçlü dediğimiz sarmal yapı oluşturuyoruz" ifadelerini kulandı.

"Sağlık, insan gücünün fazla olduğu, yönetsel kabiliyetlerin iyi olması gereken bir yerdir"

Hastanelerde Transfer Ofisleri'nin oluşturulduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu Teknoloji Transfer Ofislerindeki bilgiyi, fikri hukuki olarak da ona kişinin fikri mülkiyetini koruyarak eğer işimize yarayacak bir ürün varsa buna finansal olarak destek verecek yatırımcıyı bulmaya çalışıyoruz. Aynı şehir hastanelerimizi yaptığımız gibi. Biz kamu özel ortaklığıyla hastanelerimizin yüzde 84'ünü yeniledik. Bugün ülkemizde 177 bin yatak var, bunun 120 bini tek kişilik, çift kişilik. İnanılmaz otel konforunda hastaneler oluşturduk ve bunun sürdürülebilirliğini sağlıyoruz şu anda. Onun için sağlık maliyetli bir iştir. Sağlık, insan gücünün fazla olduğu, yönetsel kabiliyetlerin iyi olması gereken bir yerdir. Yoksa hem paranız hem de insanınız israf olur. Onun için bunu iyi planlamanız lazım. Bunu planlamanız için de iyi bir ekosistem oluşturmanız lazım. Yani siz bir yerden bir yeri alıp da bu çok iyiymiş deyip de sisteminize adapte etmeye çalışırsanız o sizde çalışmayabilir. Siz o ekosistemi, o altyapıyı oluşturmazsanız veya o bilgiyi bilmiyorsanız, nedenini gerekçesini bilmiyorsanız, hedefini bilmiyorsanız sağlıkta hüsran yaşarsınız. Onun için biz diyoruz ki, sağlıkta bu kadar insan gücü olan, bu kadar hevesli, üstelik de bu dünya üzerinde gerçekten iyi niyetli, düzgün çalışan insanlar olarak, toplum olarak, aynı kan bağı taşıyan insanlar olarak birlikte hareket edebiliriz. Bu konuda yatırımcıyı da bilim insanını da onun sistemini kuracak yönetimi de hep beraber oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Yazılı olarak söyleyeceklerimden çok sözlü olarak söyledim, kusuruma bakmayın. Ama bu çok önemli stratejik bir konudur sağlık. Sağlığın seni beni yok, bizi olması gerektiğini düşünüyorum."

"Çünkü maalesef sağlıkta bazen kullanılabilirsiniz" diyen Bakan Memişoğlu, "Bugün bir tedavi yönteminin 3 milyon 200 bin dolar olduğu sistemlerden bahsediyoruz, bir tedavi küründen. Eğer siz onu üretmezseniz sürdürülebilir bir sağlık sisteminiz olmaz. Üretebilmeniz için de gücümüzü birleştirmemiz gerekir diye düşünüyorum" dedi.

Bakan Memişoğlu, Astana temasları kapsamında Kazakistan Cumhuriyeti Başbakanı Oljas Bektenov ile bir toplantı gerçekleştirecek. Bakan Memişoğlu, toplantının ardından Cumhuriyet Hastanesini ziyaret edecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla YÖK 2025 raporu açıklandı: MSKÜ 4 alanda öne çıktı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ), YÖK’ün 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporunda 4 kategoride ilk 20’de yer almayı başardı. Yükseköğretim Kurulu tarafından, Türkiye’deki 201 üniversitenin 67 farklı gösterge doğrultusunda değerlendirildiği "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" kamuoyu ile paylaşıldı. Eğitim-öğretimden sürdürülebilirliğe, uluslararasılaşmadan toplumsal katkıya kadar geniş bir perspektifte hazırlanan raporda, MSKÜ, "Eğitim-Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslarasılaşma" ve "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" alanlarında çalışmalarındaki verilerle Türkiye’nin önde gelen Üniversiteleri arasında yerini aldı. Aktif öğrenci toplulukları ile sosyal Üniversite MSKÜ, öğrencilerin sadece akademik değil sosyal gelişimlerine de verdiği önemi sıralamadaki yeriyle kanıtladı. Rapordaki "Öğrenci Topluluğu Sayısı" göstergesine göre MSKÜ, bünyesindeki 218 öğrenci topluluğu ile devlet ve vakıf üniversiteleri arasında Türkiye genelinde 7. sırada yer aldı. Sanattan spora, bilimden kültüre kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren toplulukları, kampüsün yaşayan bir ekosisteme sahip olduğunu tescilledi. Bilimsel araştırmaların desteklenmesi Araştırma kültürünü teşvik eden Üniversitemiz, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları (BİDEB) kapsamında sağlanan desteklerde de üst sıralarda yer aldı. Rapora göre MSKÜ, toplam 330 BİDEB desteği (burs ve proje) ile Türkiye’nin en çok destek alan üniversiteler arasında 18. sırada yer aldı. Bu veri, öğrencilerin ve araştırmacıların proje üretme kapasitesinin ve bilimsel yetkinliğinin yüksekliğini gözler önüne serdi. Uluslararasılaşma: Akademik hareketliliğin desteklenmesi Uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda çalışmalarını sürdüren MSKÜ, akademik kadrosunun küresel deneyimini artırmada önemli bir başarı elde etti. "Değişim Programları Kapsamında Giden Öğretim Elemanı Sayısı" göstergesinde 15. sırada yer alan Üniversitemiz, akademisyenlerinin yurt dışı tecrübesini artırarak evrensel bilim standartlarını kampüse taşımaya devam ediyor. Engelleri Kaldıran Kampüs: Güçlü erişilebilirlik envanteri Son olarak, "Engelsiz Üniversite" vizyonuyla hareket eden MSKÜ, raporda yer alan Erişilebilirlik Envanteri Sayısında 200’ün üzerinde envanter kaydıyla Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında 11. sırada yer aldı.
İstanbul Mirasımız Kudüs Derneğinin "Genişletilmiş 2025 Kudüs raporu" açıklandı Mirasımız Kudüs Derneğinin "Genişletilmiş 2025 Kudüs Raporu" başlığı ile hazırladığı Kudüs raporunu açıkladı. 2025 yılında Mescid-i Aksa’daki soykırımın çarpıcı verilerine değinen Dernek Başkanı Muhammet Demirci, "İsrail İşgal Devleti daha yoğun bir saldırılarla Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kimliğini, tarihini silmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı. Mirasımız Kudüs Derneği tarafından hazırlanan "2025 Genişletilmiş Kudüs Raporu" Fatih’te bir otelde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Mescid-i Aksa Tufanı Ekseninde 2025 Kudüs Raporu" başlığı ile hazırlanan raporda İsrail’in Kudüslüler üzerinde uyguladığı soykırım Kudüs’ün Yahudileştirilmesine yönelik çalışmalar, 7 Ekim’de başlayan insanlık dışı katliamlar, İsrail’in Kudüslüler üzerinde uyguladığı hak ihlalleri, baskın, yıkım ve tutuklamalarla derneğin yıl boyunca Kudüs’te yaptığı faaliyetler yer aldı. Her yıl olduğu gibi İsrail Devleti’nin zulmünü daha da artırdığını dile getiren Mirasımız Kudüs Derneği Başkanı Muhammet Demirci, aslında son 2 sene ve 2025 yılında Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar, zulüm, insan hakları ihlalleri geçtiğimiz yıllara göre çok daha fazla İsrail bir önceki yıllarda yapmadığını bu sene yaptı. Dünya kamuoyu Gazze’ye yapılan saldırıları izlerken İsrail, istediğini istediği şekilde özellikle Kudüs’te ve Batı Şeria’da yapmaya devam ediyor, İsrail İşgal Devleti daha yoğun bir saldırılarla Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kimliğini, tarihini özellikle Müslümanların zihninde, kalbinden ve yüreğinden tamamen silmeye çalışıyor" açıklamasında bulundu. "2025 yılında İsrail istediğini istediği şekilde yaptı" 2025 yılı Kudüs raporu verilerine değinen Dernek Başkanı Demirci, "Tablo bir önceki yıllara göre çok daha vahim, çok daha acı verici rakamlar var. Gazze’de Batı Şeria’da özelikle Kudüs’te bu yıl İsrail istediğini istediği şekilde yaptı. Dünya kamuoyu Gazze ile meşgul iken bu fırsatı İsrail değerlendirdi. İsrail Kudüs’te tarihi boyunca yapamadığı, cesaret edemediği zulmü ve Yahudileştirme planlarını bu sene Kudüs’te yaptı" dedi. Soykırım karşısında Müslümanların görev ve sorumlulukların önemini ifade eden Demirci, "Dünyada Müslümanlar olarak bunlara sessiz kalmadık 2025 yılında biz de çalışmalarımızı bir önceki seneye göre bir kat daha artırarak Kudüs’teki yetimleri ve yoksul aileleri ihtiyaç sahiplerini korumaya çalıştık, tarihi eserlerimizin restorasyon ve imarlarını yaparak Kudüs’ün Osmanlı kimliğini korumaya çalıştık. Türkiye çapında Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı zihinlerde diri olması için anlattık. Bu yıl içerisinde Türkiye çapında hem okullarda hem evlerde hem salon programlarında yaklaşık 2 bine yakın etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinliklerde yaklaşık 120 bin insanımıza Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı anlattık. Bizim derdimiz ve hedefimiz İsrail Kudüs’te işgallerini 2 katına çıkarırken biz de burada çalışmalarımızı ikiye, üçe katlayacağız. 2026 yılına ilişkin dernek olarak planlarını anlatan Muhammet Demirci, Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı her platformda anlatacağız 350 bin Kudüslü Müslüman bizim emanetimizdir" şeklinde konuştu. Son olarak tüm İslam alemine seslenen Demirci, "Hepimiz Kudüs ile ilgili en az günde bir faaliyet veya etkinlik yapılması gerekmektedir, bizler bunları yapabilirsek İsrail’in planına göre karşı bir plan yapmış oluruz. Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkacağız, koruyacağız yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz ifadelerini kullandı. Raporda açıklanan verilere 7 Ekim 2023’ten bugüne kadar Filistin genelinde soykırım nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 70 bin iken yaralı sayısının ise 171 binin üzerinde olduğu belirtildi.
Sivas Sivas’ın en büyük taş ocağında üretime başlandı Sivas Belediyesi tarafından yapılan kentin en büyük taş kırma ve eleme tesisi hizmete açıldı. Yaklaşık 100 milyon TL’lik maliyetle inşa edilen tesisin, 10 ayda kurulum maliyetini karşılaması hedefleniyor. Üretken Belediyecilik vizyonu çerçevesinde çalışmalarını sürdüren Sivas Belediyesi, yeni bir tesis daha hizmete açtı. Belediye’nin ihtiyacı olan hammaddeyi temin etmek amacıyla kurulan Tecer Taş Ocağı’nın açılışı gerçekleştirildi. Kentin en büyük Taş Kırma ve Eleme Tesisi olan Tecer Taş Ocağı’nın açılışına Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Sivas Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun ve protokol üyeleri katıldı. "Sivas Belediyesi’ne 250-300 milyon TL civarında kâr sağlayan bir tesis kuruyoruz" Saygı duruşu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun, "Burası 610 dönümden oluşan bir taş ocağı alanıdır. Tesis 240 dönümü oluşturuyor, geri kalanını da bizim tahsis aldığımız taş ocağı alanı oluşturmakta. Baktığımız zaman bu tesisi açmak için 1 yıldır mücadele veriyoruz. Alanı düzenledik, yollarını açtık, tesisin ihalesini yaptık. Saatte 375 ton taş üreteceğiz. Bu şu demek; Sivas’a senelik 1,5 milyon tonun üzerinde taş üretim ve kırma tesisini kazandırıyoruz. Taş işi yapanlar bilirler 140’lık bir çeneye sahip olan bir taş tesisini kuruyoruz. Bunun dışında 0 milimetreden istediğimiz taş örtüsünde taşı kırabileceğimiz bir tesis. Bunların yanında baktığımız zaman tesisin en önemli özelliklerinden birisi de çevreci olması. Toz ünitelerinden tutun da su sistemlerine kadar Sivas’ın en modern, çevreci tesisini kazandırmış oluyoruz. Bununla birlikte yapmış olduğumuz yatırım yaklaşık 100 milyon TL. Altını özellikle çizmek istiyorum, Sivas Belediyesi olarak şimdiye kadar yollar, altyapı, park ve bahçe alanları oluşturuyoruz ama bu tesisin bir özelliği var. Bu tesis Sivas Belediyesine kar sağlayacaktır. İşhan’daki ocakta bu sene 95 milyon kar elde etmişiz, bu tesisten gelecek seneki hedefimiz 150 milyon sağlamak. Bakın iki taş ocağından 250-300 milyon civarında Sivas Belediyesine kâr sağlayan bir tesis kuruyoruz" dedi. Destici: 100 milyonluk yatırım, 10 ayda kendini amorti edecek Sivas Belediyesi’nin son yapılan kamuoyu araştırmalarında da Türkiye’nin en başarılı ilk 3 belediyesi arasında olduğuna dikkat çeken BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, "Ne demiş atalarımız? ’At binenin kılıç kuşananın. Şu anda bizim Belediye Başkanımız atada iyi biliyor, kılıcı da iyi kuşanıyor. Dolayısıyla da böyle bir yiğide, Yiğido’ya destek olmak bizim de, sizin de, hepimizin de boynunun borcudur diyorum. Bakın iş adamları daha iyi bilir. Bir tesis yapıyorsanız, bir yatırım yapıyorsanız, hatta müteahhitler bilebilir. Bir daire yapıyorsanız bunun geliri kaç senede kendisini çıkarıyor ya da amorti ediyor. 10 senede kendini amorti ediyorsa çok iyi derler. Bakın bu tesis ne kadar sürede kendini amorti edecek biliyor musunuz? 100 milyonluk yatırım 10 ayda amorti edecek. 1 yıl bile değil. Çünkü her yıl 250-300 milyonluk dışarıdan bu malzemeyi belediye alıyordu. Bundan sonra bu para belediyenin kasında kalacak ve Sivaslıya yatırım ve sosyal destek olarak verilecek. Onun için bu yatırım çok önemli. Yani üç yüz milyona yakın para bundan sonra belediyenin kasasında kalacak. Sivas şu anda zaten Türkiye’nin yıldızı. Ama biz o yıldızı parlatmaya, büyütmeye devam edeceğiz. Sivas’ın, Sivaslının memnuniyeti bizim için en üst düzeydedir sözlerimin içinde de söyledim. Bizim Sivas’a her daim bir vefa borcumuz var. Biz hizmet etme aşkıyla inşallah yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu. Konuşmaların ardından Kur’an’ı Kerim tilavet edilerek dualar eşliğinde kurdele kesildi. Tecer Taş Ocağı, faaliyete açıldı.