POLİTİKA - 24 Ağustos 2022 Çarşamba 17:01

Bakan Akar: 'TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta'

A
A
A
Bakan Akar: 'TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Türk Silahlı Kuvvetleri, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta, yurt içinde ve sınır ötesinde artan bir şiddet ve tempoda ve taarruzi bir anlayışla başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmektedir" dedi.

“24 Ağustos Akşehir’den Zafere” 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde Konya’nın Akşehir ilçesine gelen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ilk olarak Cumhuriyet Meydanı’nda halk oyunları gösterisini izledi. Ardından Milli Savunma Bakanlığı Mehteran Bölüğü tarafından mehteran gösterisi gerçekleştirildi. Muharip uçak geçişinin ardından bir konuşma yapan Bakan Akar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağladığını belirterek, “TSK, Milletinin emrinde, görevinin başındadır.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi. Ağustos ayının Türkiye’nin ‘Zafer ayı’ olduğunu belirten Bakan Akar, “Binlerce yıllık şanlı tarihimizde Ağustos ayının müstesna bir yeri vardır. 1071’de Malazgirt’te, 1473’te Otlukbeli’nde, 1514’te Çaldıran’da ve 1526’da Mohaç’ta kazanılan zaferler hep Ağustos ayında gerçekleşmiştir. Şanlı tarihimizde ’Zaferler Ayı’ olarak bilinen bu ayda kazandığımız zaferlerden biri de ‘Başkomutanlık Meydan Muharebesi’dir. Kahraman ordumuzun 26 Ağustos 1922 sabahı Büyük Taarruzu ile başlayan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına vesile olan Başkomutanlık Meydan Muharebesi, tarihimizin en büyük ve en parlak destansı zaferlerinden biridir.

Bakan Akar: 'TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta'

Kahraman Türk ordusu, 26 Ağustos sabahı, taşıyla, toprağıyla, havasıyla, suyuyla, kuşuyla, kurduyla, ağacıyla, ormanıyla, bizim vatanımızı, bizim insanımızı, kısacası bizim olanı düşmanın elinden almak için Kocatepe’den Afyon ovasına doğru coşkun bir sel gibi akmış, düşman birliklerini bozguna uğratarak 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da zafere ulaşmıştır. 30 Ağustos, esaret zincirine vurulmak istenen bir milletin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ‘Ya istiklal ya ölüm!’ parolasıyla başlattığı ve yedi düvele karşı verdiği destansı mücadelenin zaferle taçlandığı gündür. İşte bu mücadelede, umuda yani zafere giden bu yolda diğer şehirlerimiz gibi Akşehir’in de önemli bir yeri vardır. Zira Akşehir, milli mücadelemizde, büyük taarruz öncesindeki dokuz aylık kritik süreçte, Batı Cephesi Karargâhı göreviyle çok önemli bir rol üstlenmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Paşa da Başkomutan olarak büyük taarruz öncesi üç farklı zamanda Akşehir’e gelerek hazırlıkları yakından takip etmiştir. Ünlü yazarımız Tarık Buğra da ‘Küçük Ağa’ romanında memleketi Akşehir’in Milli Mücadele dönemindeki rolüne değinmiş ve işgal döneminin Akşehir’ini edebî bir bakış açısıyla yansıtmıştır. Vatanın hemen her bölgesinden olduğu gibi Konya ve Akşehir’den binlerce yiğidimiz vatanına, bayrağına, ezanına halel gelmesin diye cepheye koşmuş; çelik zırhlı duvara karşı iman dolu göğsünü siper etmiştir. Sadece Milli Mücadele döneminde Konya ve Akşehir, 786 şehit vermiştir" dedi.

Bakan Akar: 'TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta'

"TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta"

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar şöyle devam etti:

Bugün bizlere düşen görev, atalarımızın bin bir fedakârlık göstererek bizlere emanet ettiği cennet vatanımıza, bu kutsal emanete sahip çıkmaktır. Zira, 1071 Malazgirt’ten bu yana ebedî vatanımız olan bu toprakların bedeli, şehit ve gazilerimizin mübarek kanlarıyla ödenmiştir. Bu nedenle vatan toprağının her karışı bizler için mukaddes bir yadigârdır. Ecdadımızdan devraldığımız bu emanete sahip çıkmak ve bu emaneti gelecek nesillere miras bırakmak, omuzlarımıza yüklenmiş tarihi bir sorumluluktur. İşte bu sorumluluğun bilinciyle savunma sanayii başta olmak üzere, hemen her alanda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizi küresel bir güç haline getirmek için gece gündüz demeden, var gücümüzle çalışmaktayız.

Bakan Akar: 'TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta'

Bir asır önce ‘var olma’ mücadelesi verirken, bugün Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, uluslararası ilişkilerde özne haline gelen, etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen, küresel ve bölgesel gelişmeler karşısında proaktif davranarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi olan etkin bir güce ulaşmış durumdayız. Aynı şekilde bir asır önce yokluklar içerisinde başlattığı Büyük Taarruzla zafer elde eden kahraman ordumuz, bugün sahip olduğu imkân ve kabiliyetlerle dünyanın sayılı ordularından biri haline gelmiştir.

O gün kahraman ordumuz, cansiparane bir şekilde nasıl ki vatanımızı koruduysa bugün de aynı ruh, aynı azim ve aynı kararlılıkla bölgesel ve küresel güvenlik için Cumhuriyet tarihinin en yoğun ve en etkili faaliyetlerini icra etmektedir. Bu çerçevede, sahip olduğu nitelikli personelin yanı sıra, yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle teçhiz edilen TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta, yurt içinde ve sınır ötesinde artan bir şiddet ve tempoda ve taarruzi bir anlayışla başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmekte, Kıbrıslı kardeşlerimizin hakları dâhil, denizlerimizdeki hak ve menfaatlerimiz ile semalarımızı azim ve kararlılıkla korumakta; bunlara ilaveten başta Azerbaycan ve Libya olmak üzere dost, kardeş ve müttefiklerimizin haklı davasına destek olmakta; aynı zamanda bölge ve dünya barışına da katkı sağlamaktadır.

Bakan Akar: 'TSK, ‘Hudut namustur’ anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta'

Elde ettiğimiz başarılarda en büyük ilham kaynağımız, şehit ve gazilerimizin kahramanlık ve fedakârlıkları ile asil milletimizin, yani sizlerin sevgisi, güveni ve duasıdır. Sizlerin bizlere olan sevgisi, güveni ve desteği sürdükçe başaramayacağımız hiçbir şey, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Peygamber ocağı olarak da bilinen TSK, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerleriyle, anayasa çerçevesinde, yasalar doğrultusunda, Cumhurbaşkanımızın direktifleri ile sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle Sultan Alparslan’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugüne kadar bin yıldır bize vatan olan bu topraklarda bu günlere, bu seviyelere gelmemizde emeği geçen, katkı sağlayan bütün devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı minnet ve saygıyla anıyorum.

Bizlere 30 Ağustos Zaferi’ni armağan eden şehitlerimiz başta olmak üzere tüm şehitlerimizi; ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmetle yâd ediyor, hayatta olan gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum." Konuşmaların ardından Batı Cephesi Karargahı olarak Akşehir’den Afyonkarahisar’a temsili yürüyüş ve uğurlama gerçekleştirildi.

İbrahim Yetkin - Yasin Can 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.