SPOR - 27 Mart 2022 Pazar 20:42

Atilla Szalai: "Çok iyi bir takım ruhumuz ve iyi bir grubumuz var"

A
A
A
Atilla Szalai: "Çok iyi bir takım ruhumuz ve iyi bir grubumuz var"

Fenerbahçe’nin başarılı savunmacısı Atilla Szalai, "Gerçek anlamda çok iyi bir takım ruhumuz ve iyi bir grubumuz var. Kalite ve karakter anlamında çok iyi bir gruba sahibiz" dedi. Başarılı futbolcu, ligi mümkün olduğu kadar üst sıralarda bitirmek için çalıştıklarını ifade etti.

Fenerbahçe’nin Macar stoperi Attila Szalai, lige verilen milli arada çalışmaların devam ettiği Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde, kulüp televizyonuna sakatlık süreci ve sarı-lacivertlilerin ligdeki gidişatı hakkında açıklamalarda bulundu. Szalai, sakatlığı ve tedavi süreci ile ilgili “Son oynadığımız Konyaspor maçında bir sakatlık yaşadım. O maçta sağ dizimin dışına bir darbe aldım ve iç taraftaki bağlarda bir zedelenme oldu. Tanrı’ya şükürler olsun ki büyük bir sakatlık değil. Doktorlarımız, tedavimin yaklaşık iki hafta süreceğini söyledi. Bugün de tedavinin yedinci günü. Süreç iyi gidiyor ve hızlı bir şekilde iyileşiyorum. Ve tabii ki sağlık ekibimize de bu anlamda minnettarım. Masörlerimiz, fizyoterapistlerimiz, doktorlarımız çok çalışıyorlar ve yardım ediyorlar. Olabildiğinde erken dönmek istiyorum.” şeklinde konuştu.

"Tedavim iyi gidiyor"

Tedavi sürecinde sahalara daha çabuk dönmek adına elinden geleni yaptığını vurgulayan Macar futbolcu, “Şu anda bilindiği üzere milli aradayız. Bu sakatlık nedeniyle mili takıma gidememiş olmaktan dolayı da çok üzgünüm. Tabii ki tedavi süreçleri zor ve vakit alan süreçler, ben de elimden gelenin iyisini yapıyorum; gerek tedavilerde gerekse de salon çalışmalarında! Bugün de ilk defa sahada birazcık koşu yapma imkanı buldum. Yapmış olduğumuz muayenelerde ve testlerde de gidişat iyi gözüküyor. Bu yüzden de mutluyum” ifadelerini kullandı.

“Her geçen gün oyunumuzu geliştirmek için neler yapabileceğimizin üzerine yoğunlaşıyoruz”

Sarı-lacivertlilerin son haftalardaki form grafiği ve buna bağlı sonuçlara dair görüşlerini de paylaşan Szalai “Tanrı’ya şükürler olsun ki son dönemde iyi maçlar çıkarttık, iyi sonuçlar aldık. Ama bu tamamen çok çalışmanın bir ürünüydü. Biz gerçekten çok çalışıyoruz. Her geçen gün oyunumuzu geliştirmek için neler yapabileceğimizin üzerine yoğunlaşıyoruz. Son maçlarda da iyi sonuçlar aldık, iyi gidiyor. Umarım milli aradan sonra da bu şekilde devam ederiz” diye konuştu.

“Taraftarımızın desteği bizler için çok önemli”

Fenerbahçe taraftarının desteğiyle ilgili yöneltilen soruya ise Attila Szalai, “Taraftarımızın desteği bizler için çok önemli. Biz oyuncular için değil kulüp bünyesindeki herkes bu desteği çok iyi şekilde hissediyor. Maçlarda bizim arkamızdalar ve bize çok yardımcı oluyorlar. Hedeflerimizden bir tanesi de onları mutlu edebilmek ve bunun için çok çalışıyoruz” yanıtını verdi.

“Taraftarın göstermiş olduğu destek ve sevgiden dolayı minnettarım”

Taraftar ile arasındaki diyaloğa dair de kısa bir değerlendirmede bulunan milli futbolcu, “Onların göstermiş olduğu destek ve sevgiden dolayı minnettarım. Benim için onların göstermiş olduğu destek ve sevgi çok önemli. Bu beni çok mutlu ediyor. Ben de saha içinde ve saha dışında bunun karşılığını her zaman en iyi şekilde vermeye çalışıyorum, çünkü benim için çok önemli. Onlar bunu hak ediyorlar çünkü bizi, koşulsuz olarak destekliyorlar. Bizler de oyuncu grubu olarak bunun karşılığını vermek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Çok iyi bir takım ruhumuz ve iyi bir grubumuz var”

Kaliteli ve karakterli oyuncu grubuna sahip olduklarına vurgu yapan Attila Szalai, “Biz, çok sıkı çalışıyoruz. Sıkı çalışmanın karşılığını da her zaman alırsınız. İyi sonuçlar alıyoruz, iyi sonuçlar aldığımız zaman da bu bizi mutlu ediyor. Bu tarz sonuçlar doğru yolda olduğunuzu gösterir. Bu şekilde devam etmek istiyoruz. Gerçek anlamda çok iyi bir takım ruhumuz ve iyi bir grubumuz var. Kalite ve karakter anlamında çok iyi bir gruba sahibiz. Herkes birbiriyle arkadaş, herkes birbiriyle iyi anlaşıyor. Bu şekilde devam etmek için çok çalışıyoruz.” dedi.

“Sakatlığım sonrası herkes benimle çok ilgilendi”

Atilla Szalai, yaşadığı sakatlık anını anlatarak, “Hem takım arkadaşlarıma hem de kulüp bünyesinde çalışanlara bu anlamda minnettarım. Doktorların yaptığı ilk kontrolde sakatlığım ciddi gözüküyordu. Bu durumdan dolayı herkes çok endişelendi. Tanrı’ya şükür ki yapılan tetkikler sonrasında durumum beklediğimizden daha iyi çıktı. Bu durum beni rahatlattı. Hastaneye giderken yolda ve MR çektikten sonra bütün arkadaşlarım aradılar. Bana sevgi ve desteklerini gösterdiler. Onlara minnettarım ve dilerim en kısa sürede aralarına katılırım. Sakatlık yaşadığım pozisyonda sağ dizimin dışına bir darbe aldım ve çok büyük bir acı hissettim. Sonrasında devam etmek istedim. Doktorlarımız yapmış oldukları muayenede devam etmemin tehlikeli olacağını söylediler. Hayal kırıklığı yaşadım. Çok fazla acım vardı ama takımıma yardım etmekte istiyordum ki takım arkadaşlarım harika bir şekilde maçı çevirdiler. Stadyumda bu atmosferi görmek çok güzeldi ve benim kendimi daha iyi hissetmemi sağladı” diye konuştu.

“Ligi mümkün olduğu kadar yukarıda bitirmek için çalışıyoruz”

Ligin geri kalan bölümü ve maçlara nasıl hazırlandığı ile ilgili sorulan soruya Szalai, “Ligde 8 maçımız kaldı ve hedefimiz alabildiğimiz kadar puan alıp ligin sonunda puan tablosunda mümkün olduğu kadar yukarıda olmak. Bunun için çok çalışıyoruz ve elimizden geleni yapıyoruz. Öncelikle mental hazırlık çok önemli. Her zaman kendimi farklı ve yeni pozisyonlarda oynamaya hazırlıyorum. Her pozisyonda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Takımıma ve kulübüme yardım edebilmek için hangi pozisyonda oynarsam oynayayım elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bence takımdaki her oyuncu bu düşünce yapısına sahip. Her oyuncu böyle. Son haftalardaki çıkışımızın sebebinin bu olduğunu düşünüyorum” diye cevapladı.

“Futbola sol kanat oyuncusu olarak başladım”

Futbola sol kanat olarak başladığını söyleyen Macar oyuncu, “Babam da eskiden futbolcuydu ve sol bekte oynuyordu. Futbola sol kanat oyuncusu olarak başlamıştım. Zamanla stoper pozisyonuna evrildim. Çok fazla çalışarak profesyonel seviyelere ulaştım. Buralara kadar gelebildiğim için çok mutluyum. Umarım hep birlikte güzel zamanlar ve zaferler yaşarız.” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.