GÜNDEM - 28 Mart 2020 Cumartesi 18:52

Adana’da dolu yağışı hayatı olumsuz etkiledi

A
A
A
Adana’da dolu yağışı hayatı olumsuz etkiledi

Adana’nın İmamoğlu ilçesinde aniden başlayan dolu yağışı etkisini sürdürdü. Dolu yağışı ile birlikte ilçede ana cadde ve sokaklar beyaza bürünürken, tarım alanlarının da dolu ve oluşan selden dolayı etkilendiği kaydedildi.

Edinilen bilgiye göre, öğle saatlerinde başlayan ve bir süre etkisini sürdüren yağış yerini doluya bırakınca cadde ve sokaklar beyaza büründü. Kimi vatandaşlar dolu yağışını eğlenceye çevirirken kimileri de araçlarını yağan doludan kurtarmaya çalıştı. Öte yandan aşırı yağışın sele döndüğü ve yağan dolu nedeniyle de tarım arazilerinin zarar gördüğü kaydedildi.

Emre Bozdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Doç. Dr. Ercoşkun: "Et, bazı hayati besin öğelerinin sağlanmasında yeri doldurulamaz bir kaynaktır" Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, ete alternatif protein kaynağı olarak kuru fasulye ve mercimek gösterilse de kırmızı etin, bazı hayati besin öğelerinin sağlanmasında yeri doldurulamaz bir kaynak olduğunu söyledi. Ercoşkun, yaptığı açıklamada, 1980’li yıllarda Türkiye’de mercimek üretiminin önemli ölçüde arttığı dönemde, tüketimini artırmak amacıyla başlatılan kampanyaların büyük yankı uyandırdığını belirtti. Bu kampanyaya öncülük eden Prof. Dr. Ayşe Baysal’ın, TRT’deki programlar aracılığıyla mercimeğin sağlık faydalarını anlattığını ve farklı yemek tarifleriyle mercimeğin daha fazla tüketilmesi için halkı bilinçlendirdiğini dile getiren Ercoşkun, özellikle mercimek köftesi ve tatlı tariflerinin tanıtılmasıyla mercimek tüketiminin Türkiye’de yüzde 25-30 arttığını anlattı. Ercoşkun, "Mercimek Teyze" olarak bilinen Ayşe Baysal’ın bu çabalarının, beslenme bilincinin yayılmasına büyük katkı sağladığını söyledi. Her ne kadar bakliyatlar protein kaynağı olsa da etin besin değerleri açısından daha zengin olduğunu vurgulayan Ercoşkun, şunları kaydetti: "Protein, vücudun yapı taşlarını oluşturan ve biyolojik süreçlerde önemli rol oynayan amino asitlerden oluşur. Et, vücudun üretemediği ve dışarıdan alınması gereken 9 esansiyel amino asidi yüksek miktarda içerir. Bu amino asitler, kas onarımı, bağışıklık sistemi fonksiyonları, hormon üretimi gibi hayati süreçlerde önemli görevler üstlenir. Etin, özellikle lösin, lizin, metiyonin ve histidin gibi esansiyel amino asitlerde yüksek seviyelere sahip olduğu bilinir. Bu nedenle, etin yalnızca besin değeri açısından değil, aynı zamanda vücudun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için de vazgeçilmez bir kaynak olduğunu söylemek mümkündür." "Fasulye ve mercimek tam protein kaynağı değil" Mercimek ve fasulyenin, etle karşılaştırıldığında bazı besin öğelerinde eksikliklerin görüleceğini dile getiren Ercoşkun, "Özellikle metiyonin, lösin ve histidin gibi amino asitlerde etin içeriği çok daha yüksektir. Bu nedenle, sadece mercimek ve fasulye ile beslenmek, vücudun ihtiyaç duyduğu tam protein kaynağını almak için yeterli olmayabilir. Ayrıca, mercimek ve fasulye, etin içerdiği B12 vitamini, demir ve çinko gibi besin öğelerini de yeterince sağlamaz. Et, özellikle sinir sistemi sağlığı için çok önemli olan B12 vitamini bakımından zengindir ve bu vitaminin eksikliği, özellikle vejetaryen ya da vegan diyetler için takviye gerektirebilir." dedi. Dana etlerinin, "hem demir" içeriği ile vücut tarafından çok daha iyi emilen bir kaynağa sahip olduğunu belirten Ercoşkun, "Öte yandan, mercimek ve fasulye, non-hem demir içerdiğinden, bu tür demirin emilim oranı çok daha düşüktür. Demir emilimini artırmak için, bu bitkisel kaynaklar C vitamini ile birlikte tüketilmelidir. Çinko açısından da etin biyoyararlanımı oldukça yüksektir ve bu besin öğesi bağışıklık sistemi ile hücre yenilenmesi için önemli bir rol oynar. Ancak, mercimek ve fasulye, çinko içerir fakat fitik asit gibi anti-besin maddeleri bu besin öğesinin emilimini sınırlayabilir." diye konuştu. Ercoşkun etin doymuş yağ içeriğinin yüksek ve kalp sağlığı açısından dikkatli tüketilmesi gereken bir besin olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Doymuş yağın yüksek olması, uzun vadede kalp hastalıkları riskini artırabilir. Bununla birlikte, fasulye ve mercimek gibi bitkisel kaynaklar düşük yağ içeriği ve yüksek lif oranı ile sindirim sağlığına katkı sağlar. Lif açısından zengin bu bitkisel kaynaklar, diyetlerde sağlıklı bir alternatif olabilir ve uzun vadede tokluk hissi gibi avantajlar sunar. Ancak, bu bitkisel kaynaklar, etin yerine geçebilecek kadar zengin bir besin içeriğine sahip değildir. Sonuç olarak, mercimek ve fasulye, dana eti ile kıyaslandığında bazı avantajlar sunsa da, eksik kalan esansiyel amino asitlerin yerine konması için tahıllarla birlikte tüketilmesi gereklidir. Örneğin, mercimek ve fasulye ile birlikte pirinç ya da diğer tahıllar tüketildiğinde, protein kalitesi daha iyi hale gelebilir. Ancak, etin içerdiği besin öğeleri, özellikle protein ve esansiyel amino asitler açısından vazgeçilmezdir. Et, bazı hayati besin öğelerinin sağlanmasında yeri doldurulamaz bir kaynaktır." Ercoşkun, “Sağlıklı bir beslenme, çeşitliliği ve dengeyi gerektirir. Etin içerdiği besin öğeleri, özellikle protein ve esansiyel amino asitler açısından vazgeçilmezdir. Ancak, bitkisel kaynaklar da diyetimize eklenmeli ve dengeli bir şekilde tüketilmelidir. Etin ve bitkisel kaynakların bir arada ve dengeli şekilde tüketilmesi, hem beslenme hem de sağlık açısından en sağlıklı yaklaşımdır." ifadesini kullandı.
Trabzon Trabzonlunun teleferik tabelası çözüm oldu: "Şerefsiz olan akrabalarım hariç herkes kullanabilir" Trabzon’un Sürmene ilçesinde yaşayan İlyas Dokgöz, yıllar önce babasının isteği üzerine eğimli arazi için bir teleferik yaptırdı. Akrabalarının ve komşularına ücretsiz kullandırdığı teleferikten bazı akrabalarının para karşılığında yük taşıttığı öğrenen Dokgöz bu duruma sinirlendi. İki taraf arasında çıkan tartışma mahkeme taşınırken, İlyas Dokgöz çareyi teleferiğe astığı, "Şerefsiz olan akrabalarım hariç herkes kullanabilir" yazısı ile buldu. Trabzon’un Sürmene ilçesindeki Ormanseven Mahallesi’nde yaşayan İlyas Dokgöz, yaklaşık 10 yıl önce babasının isteği üzerine dik ve eğimli arazide teleferik yaptı. Yük taşımak için yapılan teleferiği yıllar boyunca bütün mahallenin kullanımına sunan Dokgöz, akrabalarının para karşılığında teleferiği işlettiğini öğrendi. Yıllar boyunca ücretsiz bir şekilde akrabalarının ve komşularının kullanımına sunduğu teleferikten para kazanıldığını öğrenen Dokgöz ile akrabaları arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine iki taraf mahkemelik olurken, İlyas Dokgöz çareyi teleferiğe tabela asmakla buldu. “Şerefsiz olan akrabalarım hariç herkes kullanabilir” yazılı tabela yaptıran Dokgöz, tabelanın alt kısmına ismini yazdırmayı da unutmadı. Ücretsiz bir şekilde kullandırttığı teleferiğin ranta çevrildiğini belirten İlyas Dokgöz, para karşılığında yük taşınan teleferiğe astığı tabela ile çözüm bulduğunu söyledi. Akrabaları ile mahkemelik olduğunu kaydeden Dokgöz, “Burada tabeladan da fark ettiğiniz gibi kendi insanlarımızdan sıkıntı yaşadığımız için bu duruma düşmek zorunda kaldık. Burasını 10 yıl önce babam Allah rızası için herkes kullansın diye yaptı. Burada bizde hata var. Bana babam o zaman ‘oğlum bunu yaptır ama kimseyi buna tabi tutma’ dedi. ’Herkes kullansın’ dedi. Yapılırken buradaki akrabalarım hepsine böyle bir şey yapacağımı söyledim. Herkesin çayı, arazisi var. Belki de bu teleferikten menfaat görmeyecek tek kişi benim. 300 kilogramlık bir çayım var. Biz bunu yaparken kimse ortak olmadı ona ama herkes bunu genel anlamda kullanıyor. Hiç buna da sıkıntı yapmadık. Bunu ondan sonra bunlar ranta çevirdi. Birisi para karşılığında bununla yük çekmeye başladı. Bizim kendi malımızdan insanlar kendilerini sermaye yapmaya başladı. Ama bunda herhangi bir sıkıntı, herhangi bir masraf olduğu zaman beni arıyorlar. Tamam yaptırayım ama burada ailece görüşmediğimiz insanların da yüklerini çekmeye başladılar. Niye çekiyorsunuz en azından insan bize sorar. Ayrıca bunlardan para da alıyorlar. Aramızda tartışma oldu. Teleferiğin alt kısmında bulunan yol yıkıldı, 70 bin liraya yakın bir masraf yapıldı. Kimsenin sesi çıkmadı. Sonra tabela yapmaya karar verdim. Kendi akrabalarım hariç hatta akrabalarımdan şerefsiz olanlar hariç herkes kullanabilir. Allah rızası için kim istiyorsa kullanabilir diye bu duruma geldik. Böyle olması iyi değil. Hayat şartları insanları bu şekilde mağdur duruma kadar düşürüyor” dedi. "Bu tabela her şeye çözüm oldu, hiç kimsenin sesi çıkmıyor" Tartışmak yerine tabela astığını ve mutlu olduğunu kaydeden Dokgöz, “İnsanlarla bununla niye parayla yük çekiyorsunuz diye bir tartışmam oldu. Karakolluk olduk. Tartışma biraz daha büyüyünce mahkemelik olduk. Bunu Allah rızası için herkes kullansın diye yaptık. Bunda kimsenin bir emeği yok. Mahkeme aşamasındayız. İyiliğin karşılığı kötülük. Mecburen bu tabelayı asmak zorunda kaldık. Ama şimdi kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Şerefsiz olan akrabalarım hariç herkes her şekilde kullanabilir. Allah rızası için kullanılan bir şeyi kalkıp ta paraya ranta döktüğünüz zaman duracaksınız. Elektrik parasını da ben ödüyorum. Bunun masrafları da bana ait. Elektriği benim oradan takarsam para alırım diye düşünenler de oldu. Bu tabela her şeye çözüm oldu. Hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Bu olaylar böyle olunca herkes konuşmaya başladı. İlyas bizi kırmaz diye düşündüler. İnsanlarla uğraşmaktansa buraya bir tabela yaptırmayı düşündüm. Hatta tabelacı bana ‘eğer bunu takarsan senden para da almayacağım’ dedi. Bunun ‘resmini bana atar mısın’ dedi. Bunu takınca tabelacıya fotoğrafını attım. ‘Paranı sana geri atıyım bunu takacağını düşünmüyordum’ dedi. Bunu milletin susması için, gereken yerlere gereken cevabın verilmesi için yapılar bir şeydi. Tabelayı görenler haklısın diyor. Milletle tartışmak yerine tabelamı astım. Herkes sustu. Ben mutluyum” ifadelerini kullandı.