ASAYİŞ - 21 Haziran 2012 Perşembe 11:28

"2 eşim, 8 çocuğum var"

A
A
A
"2 eşim, 8 çocuğum var"

Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün de aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 16 sanığın yargılanmasına başlandı.

YUSUF MELİKOĞLU
İSTANBUL

İstanbul 16.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Ahmet Mahmut Ünlü’nün de aralarında bulunduğu 6 tutuklu sanık ile 10 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşma salonunda çok sayıda izleyici hazır bulunurken, takkelerle salona giren izleyiciler görevliler tarafından uyarılmasının ardından takkelerini çıkardılar.Duruşma tutuklu sanıklarda Ahmet Mahmut Ünlü’nün kimlik tespiti ile başladı. Kimlik tespiti için sanık kürsüsüne çağırılan Ünlü’ye geçtiğimiz günlerde annesini kaybetmesinden ötürü Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci başsağlığı diledi. Ünlü ise Ekinci’ye, “İzin verdiğiniz için teşekkür ederim” dedi.

Kimlik tespiti sırasında 2 eşi ve 8 çocuğu olduğunu ifade eden Ünlü, aylık gelirinin ise 10 bin lira olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Ekinci’nin sabıkasının olduğunu hatırlatması üzerine Ünlü, “Sabıkam 312’den. Gerçi 312 değişti ama sabıka silinmez” dedi.

İddianamenin okunacağı sırada Ünlü’nün avukatı Hulusi Yıldırım müvekkilinin toplumda olan konumu nedeniyle davaya gizlilik kararı konulmasını, taleplerinin reddedilmesi halinde ise yayın yasağı konulmasını talep etti. Talebe ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı talebin reddedilmesini istedi. Mahkeme talebe ilişkin karar vermek üzere ara verdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Ahmet Mahmut Ünlü’nün, “Haksız çıkar sağlamak için kurulan örgüte yardım etmek, 2 kez insan ticareti yapmak, cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun bırakmak” suçlarından 25,5 yıldan 45,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Cübbeli Ahmet Hoca, soruşturma kapsamında 12 Aralık 2011 tarihinde tutuklanmıştı.

GİZLİLİK VE YAYIN YASAĞI TALEBİ REDDEDİLDİ

“Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün yargılandığı davada avukatları tarafından yapılan “gizlilik” ve “yayın yasağı” talebi mahkeme tarafından reddedildi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada verilen ara sırasında salonda bulunan çok sayıda izleyici sanık kürsüsünde bulunan Ünlü’nün elini öptü. Ünlü’nün babası ve kızı da verilen arada yanına giderek hasret giderdi.
Verilen aranın ardından mahkeme Ünlü’nün avukatları tarafından yapılan gizlilik ve yayın yasağı talebini, “Dava konusunun genel ahlaka zarar verme kapsamında olmayışı ve kamu güvenliği kapsamında olmayışı” gerekçesiyle reddetti.

35 yıldır kürsü önünde olduğunu ifade eden Ünlü, “Beni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Barış'ı dövmüşler, bazı şeyleri söyletip imzalatmışlar. Barış Sezek 2 yıldır işlerimi yapmıyor. Savcı bey bana eve girerken fotoğraflarımı gösterdi. ‘Bu eve gitmişsin’ diyor. Ben her zaman Barış'ın evine gidiyorum. Ben kadını görmedim. Kadınlar evde miydi, değil miydi bilmiyorum. Barış bana Fas'a gitmeden önce 'nerelere uğrayalım’ diye sordu. Ben de ‘kabirlere gidin’ diye söyledim. Orada nerede kaldılar bilmiyorum. ‘Gidince arayın, benden para isteyin’ dedim. Arayın 'dağıtacağız burada' deyin dedim. ‘Buradan gelmek isteyenler var’ dedi. Bazıları gelip gidiyor, bazıları gitmiyor. Talebe olarak bazı ülkelerden geldi. Bir ay, iki ay kalan var. Gelinim gidenim eksik olmaz. Ailecek gelenler evime gelir. Bana talebe olarak gelmek isteyen olduğunu söylediler. ‘Ben iki tane talebeyi karşılarım’ dedim. ‘İki talebe geldi’ dediler. Ben bunları görmedim. Ben çok yoğun biriyim" diye konuştu.

Fas'tan gelen kadınların karakola düşmesinden sonra durumun kendisine anlatıldığını belirten Ünlü, bu olayı duymasının ardından yurtdışına çıktığını, daha sonra olay hakkında bilgi almadığını belirtti.

Bütün meselenin kendisi üzerinde döndüğünü iddia eden Ünlü "Mesele bana dokunduruldu. Bence başarısız bir operasyondu. Ama bazıları başarı olarak görebiliyor olabilir. Binlerce mektup aldım. Benim yüzümden aile kavgası oldu. Beni adam kutsal görüyor. İnsanlar kavga etti nişanlısından ayrılanlar oldu. Benim bu olayım toplumsal bir olay oldu. Ben kutsal değilim günahkarım. Kimseyi hürriyetinden yoksun bırakmadım. Gönül rızası ile de kimse olmadı" ifadelerini kullandı.

Söz konusu kadınları tanımadığını bir kez daha vurgulayan Ünlü, "Tanımıyorum öcü gibi bir şey ya. Mantıklı mı nikah kıyacağım ama ilişkiye girmeyeceğim" demesi üzerine, Mahkeme Başkanı, "Girmedi demiyor giremedi diyor" dedi. Ünlü bu sözlere, "İlişkiye de giremediysek rahat etsin o zaman" diye konuştu.

Mahkeme heyetine yönelik, “Sizin adaletinize inanıyoruz, hakimlerimizin adil olduğunu biliyoruz” diyen Ünlü “Hak yerini bulur” dedi.

Mahkeme Başkanının, “Bayanlardan biri vücudunuzun ön tarafında bir ameliyat izi olduğunu söylüyor. Eğer sizi çıplak görmediyse nereden bilecekler” demesi üzerine Ünlü, “Herkes By- pass olan birinin vücudunda ameliyat izi olacağını bilir. By- Pass olan herkeste bu iz olur” dedi.

Mahkeme Başkanının, “Faslı bir kadın sizi görmeden nasıl bilebilir?” diye sorması üzerine de Ünlü, “Benim internete çıplak görüntümü verdiler. Cemaat reddetti ben değilim bilmem neresi bana benzemiyor. JİTEM, MİT dediler. O görüntüler benim. Bu kadını bulan güç ona burasında bu iz var dedirtebiliyor” dedi.

İmam nikahının kanunen yasak olmasından ötürü kimseye imam nikahı kıymadığını ifade eden Ünlü, “Ben imam nikahı kıymıyorum kimseye.

Kıymadık suç dedik, bu durumlara düştük. Kendi nikahımı bile kıymadım" ifadelerini kullandı.

Ünlü, Mahkeme Başkanının, "Kendi kendine imam nikahı kıyılıyor mu?" sorusuna, "Oluyor. Onu özel konuşuruz. Öğretiriz" dedi. Ünlü'nün bu sözleri, mahkeme başkanı ile salondakileri güldürdü.

Mahkeme Başkanının, "Kadının biri sizin onu boşadığınızı söylüyor ve ağladığını belirtiyor. Telefonda ağlama muhabbeti ediyorsunuz. Bunu nasıl değerlendireceksiniz?" sözlerine Ünlü, "Bilmediğim bir şeyi değerlendiremem. Bilmediğim bir konu. Affedersiniz ama biz toplu bir şeylere girdik burada çenem düştü. Şekerim yükseliyor" dedi.

İki eşi olduğunu belirten Ünlü, "Benim birinci hanım, ikinci hanımı çok kıskanıyor. İkinci hanıma gizli gidiyorum. Haftada bir kere gidiyorum. O eve gündüz gittiğimi birinci hanımım bilmiyor” diye konuştu.

Mahrem şeylerini anlatmak durumunda kaldığını belirten Ünlü, "Hanımla napacağız bilmiyorum. Medyaya da çıkarsa napacağız. Gizlilik kararı da almadınız" dedi.

Bu sözlere tepki gösteren Mahkeme Başkanı, "Eşiniz bilmiyor mu ikincisini? Ne yapıyor sizi dövüyor mu?"diye sordu. Ünlü'nün, başkanın bu tepkisine karşılık, "Biliyor ama çok kıskanç. Dövmesine gerek yok ki. Sabaha kadar konuşur.
Hapisten çıktım bir gece de öyle gitti" sözleri salonda uzun süre gülüşmelere neden oldu.

BARIŞ SEZEK: FUHUŞ İDDİALARINI KABUL ETMİYORUM

İstanbul 16.Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün de sanıkları arasında yer aldığı Karagümrük çetesine ilişkin davaya sanık savunmalarıyla devam etti.

Duruşmada ilk olarak tutuklu sanıklardan Barış Sezek savunmasını yaptı. İddianamedeki hiçbir suçlamayı kabul etmediğini ifade eden Sezek “Kimseyi ne fuhuşa teşvik ettim, ne insan ticareti yaptım, ne de fuhuş için kimseye para verdim. Kesinlikle böyle bir olay yoktur” dedi.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci’nin, “Fas’a gittin mi?” sorusuna Sezek “İki kez Fas’a gittim. Orada Fatma Zehra İle tanıştım. Bana İstanbul’a geleceğini söyledi. İkinci kez Fas’a gittiğimde beraber geldik. Kesinlikle benim teşvikimle gelmeleri söz konusu değil. Yaklaşık 30- 35 gün dernek binamızda misafir ettim. Daha sonra bir akrabalarının yanına gittiler Fuhuştan yakalanınca beni aradılar. Bende bu olaydan yakalanınca adımı vermeyin dedim” şeklinde konuştu.
Fas’tan Fatma Zehra ile birlikte gelen İmane ile dini nikah kıydım” diyen Sezek, “Ancak Fatma Zehra ile kimse evlenmedi. Fas’tan bunun için gelmedik. Önceden aklımda yoktu. Buraya gelince evlenmek aklıma geldi. Ben kızları kimseye pazarlamadım” dedi. Sezek, Mahkeme Başkanı’nın ‘İmame ile birlikte oldun mu?” sorusuna “Evet” diye yanıt verdi.

Dini nikah kıydığını belirten Sezek, zaman zaman savunmasında dini terimleri kullanması üzerine mahkeme başkanı tepki göstererek, “Dini tabirleri bu işlere hiç bulaştırma” dedi.

Telefon tapelerinde geçen talebe kelimelerinin kadınlar olmadığını Arabistan’dan gelecek olan öğrenciler olduğunu iddia eden Sezek, “Dava dosyasında yer alan mağdur ve müşteki kadınlar ile görüştüm. Tanışmak için görüştüm amacım evlenmekti. Bu kadınlarla beraber olmadım sadece İmane ile birlikte oldum. Kadınların aleyhimde verdikleri ifadeyi kabul etmiyorum. Hoca Efendi kadınları görmedi. Aynı binaya girdik ama kadınları görmedi” diye konuştu.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESOGÜ‘de anlamlı sergi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Servisinde tedavi gören çocuklara harcanacak olan ve 2 gün sürecek El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri kanserli çocukların ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Bilim Dalı’nın El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Açılışa Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Haluk Hüseyin Gürsoy, Başhekim yardımcısı Prof. Dr. Pınar Yıldız , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, Hastane Yönetimi ve bölüm çalışanları ile hasta yakınları hastane öğretmenleri katıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri, doktorlar, sağlık çalışanları ve gönüllü vatandaşların ürün verdiği sergi 24 ve 25 Aralık tarihlerinde sürecek. "Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi" Sergi ile ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, "Biz hastanede bir el sanatları atölyesi kurduk ve bu el sanatları atölyesinde ben de dahil olmak üzere tüm çalışan arkadaşlarım, hemşirelerimize, öğretmenlerimiz el emeğiyle ürünler ortaya çıkardık. Tabii bunun yanında annelerimizin de çok fazla desteği oldu. Dışarıdan destek olan başka insanlar da oldu. Profesyonel destek aldık bu amaçla. Hepimizin el emeğiyle ortaya çıkardığımız eserler bunlar. Bu yeni yıl sergisinin amacı şu; Yeni yılı umutla beklediğimiz bu günlerde umudu ve dayanışmayı çoğaltmak için bu sergiyi düzenledik. Tabii ki kanserli çocuklar yararına etkinlik bu. Gelirleri oraya gidecek. Hatta bir çocuğumuza bilgisayar sözü vermiştik. Bilgisayarı olmayan bir çocuğumuza. Sergiden elde ettiğimiz gelirle çocuğumuzun ihtiyacını karşılayacağız. Tabii burada gördüğünüz her eser her bir çocuğa umut ve ailelerine destek olmak onların yalnız olmadığını hissettirmek için hazırladık bu sergiyi. Ben çok mutluyum, gururluyum. Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi. Herkes bu serginin oluşumunda pay sahibi. İnşallah güzel de satışlar yaparız ve çocuklarımıza bir nebze olsun katkımız olur" dedi.
İstanbul Başakşehir’de 12. Living Lab inovasyon ödülleri sahiplerini buldu Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahipleri ödüllerin kavuştu. Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahiplerine ödülleri verildi. Başakşehir Şehir Sanat Konferans Salonu’nda düzenlenen törene İstanbul Valisi Davut Gül, Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, Başakşehir Kaymakamı Cemil Özgür Öney ve AK Parti Başakşehir İlçe Başkanı Fethi Ahmet Balin, öğrenciler ve yarışmacılar katıldı. Yarışmaya bu yıl Türkiye’nin dört bir yanından 60 şehirden bin 202 proje başvurdu. Ortaokul, lise, üniversite ve akademisyen/öğretmen kategorilerinde dereceye giren katılımcılar ödüllerini alırken, toplamda 2 milyon TL’nin üzerinde ödül desteği sağlandı. Tören kapsamında "En Başarılı Okul", "Başvurusu En Çok Kabul Edilen Okul" ve "En Başarılı Danışman" kategorilerinde de özel ödüller verildi. "Buradaki fikirler ülkemizin yerli ve milli projelerine dönüşecek" Törende konuşan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, yarışmanın artık ülke genelinde büyük bir marka haline geldiğini belirterek şunları söyledi, "Önce arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bu yıl 12’ncisini düzenlediğimiz yarışmamız birazdan ödül törenimize geçeceğiz. Katılımcılarımız bizleri bekliyor. İnşallah çok güzel bir program olacak. 60 şehirden 1202 proje yarıştı ve ödül kazanan, hak eden arkadaşlarımıza bugün ödül töreninde ödüllerini takdim edeceğiz. Aynı zamanda bu sadece ödül töreni değil, burada yeteneklileriyle ön plana çıkan arkadaşlarımıza Başakşehir Belediye’mizin inovasyon ve teknoloji merkezinde kuluçka hizmeti veren bir start-up’ımız var. Orada da buradaki ödül alan arkadaşlarımıza her türlü lojistik desteği verme imkanı sunacağız. Bence en önemli kısmı da bu. Eğer başka şehirlerden bu işlerle ilgilenen, teknolojiyle ilgilenen arkadaşlarımız varsa, öğrencilerimiz varsa, akademisyenlerimiz varsa onları da her yıl yapılan bu yarışmaları bekliyoruz. Bugün dört kategorimiz var: ilkokul, ortaokul, lise ve akademi tarafı. Farklı farklı ödüllerimiz olacak ve bu ödüller içerisinde aynı zamanda burada katılan tüm yarışmacı arkadaşlarımıza da melek yatırımcı olabilecek kişileri de buluşturmuş ve onlarla tanıştırmış olacağız. Buradaki hedefimiz ve amacımız ülkemizin yerli ve milli teknolojiye ulaşması için gereken altyapıyı oluşturmak ve fikirlerin gün yüzüne çıkmasını sağlamak. Buradaki gün yüzüne çıkan fikirler de kuluçka merkezinde vücut bulacak, yatırımcılarla birlikte inşallah ülkemiz adına yeni projeler olarak ortaya çıkacak. İsteğimiz ve dileğimiz ülkemizin yerli ve milli projeler noktasında çok daha büyük adımlar atmasıdır" ifadelerini kullandı. "Kimseyi arkada bırakmadan hizmet eden bir belediyecilik anlayışı var" Törende konuşan İstanbul Valisi Davut Gül ise, Başakşehir Belediyesi’nin örnek projelere imza attığını belirterek şu ifadeleri kullandı, "Şunu da yapsak, keşke bu da olsun dediğimiz hemen hemen her şey Başakşehir’de daha önceden yapılmaya başlanmış ve en güzeli başlanmış. Çocuğu, gençleri, kadınları, yetişkinleri, yaşlıları, engellileri, özetle hiç kimseyi arkada bırakmadan, herkesin sorununu, herkesin beklentisini, herkesin ihtiyacını vatandaşın ihtiyacı olarak kabul edip buna politika geliştiren bir yapı var. Belediye başkanımızı ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Ona destek veren, bu işleri koordine eden kaymakamımızı, kamu görevlilerini, daha da önemlisi Başakşehirlileri tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. İnşallah el birliğiyle daha iyisi olacak. Biraz önce belediye başkanımız da söyledi, aslında bu tür çalışmalar 5 yaşında, 3 yaşında, 10 yaşında yaşına bakmadan ama bir iklimin oluşması lazım. TEKNOFEST’te gördünüz. Çocuklarımız memleketin ihtiyacı neyse, kimi zaman terörle mücadelede şehit verdiğimiz askerlerimizin, polislerimizin derdine çare bulmak için bir şey icat etmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu. Törende dereceye giren öğrencilere ödülleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi. Program sonunda finalist projelerin sergilendiği alanda öğrencilerle fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
Zonguldak Ortaokul öğrencisinin öldüğü servis kazasında 6 kamu görevlisine hapis talebi Zonguldak’ta 1 öğrencinin hayatını kaybettiği, 18 öğrenci ile sürücünün yaralandığı okul servisi kazasına ilişkin davada cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada 6 kamu görevlisi hakkında 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası istendi. Zonguldak’ta 14 Aralık 2022 tarihinde Çatalağzı beldesinde meydana gelen ve ortaokul öğrencisi Büşra Akın’ın hayatını kaybettiği okul servisi kazasına ilişkin yargılamada kamu görevlileri hakkında görülen duruşmada cumhuriyet savcısı mütalaasını sundu. Zonguldak 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık M.S. ile diğer 5 sanığın avukatları, kazada ölen 16 yaşındaki Büşra Akın’ın ailesi ve diğer öğrenciler katıldı. "Sanıklar, ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır" Bilirkişi raporuna itiraz ederek sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ettiğini öne süren Büşra Akın’ın babası Yücel Akın, "Önceki beyanlarımı ve celse arasında sunduğum bilirkişi raporlarına karşı itirazlarımı içerir dilekçemi aynen tekrar ediyorum. Soruşturma aşamasında meydana gelen kazada sanıkların sorumlu olduğu bilirkişi raporlarıyla sabit hale gelmiş iken mahkemenizce dosyaya kazandırılan en son tarihli bilirkişi raporunda sanıkların meydana gelen olayda kusur ve sorumluluğu bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bu raporu kabul etmem mümkün değildir. Dosyanın geldiği aşamada tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek bu kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır. Kaza tarihinden sonra kazanın meydana geldiği mahalle oto korkuluk yapılmıştır. Madem oto korkuluk şartları olay tarihinde de yoktu neden daha sonradan yapıldı. Sırf bu husus dahi sanığın savunmalarına itibar edilemeyeceğini göstermektedir. Bütün bu hususlar gözetilerek sanıkların sorumluluğu konusunda rapor düzenlemekle görevli bilirkişiler bütün hususları göz ardı ederek sanıkların sorumluluğunun bulunmadığına dair görüş bildirmişlerdir. Biz mahkemenizce rapor düzenleyen bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Ayrıca kaza tarihinden önce servis aracının kontrolünü yapan sanıklar yönünden usule aykırı ve gerçek dışı düzenlenmiş belge nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiğini düşünüyorum. Bu hususta da yine suç duyurusunda bulunacağım. Ben sanıkların eyleminin esasen bir ölüme neden olma suçunu oluşturduğunu düşünüyorum. Mahkemenizce de bu hususta birleştirme talebinde bulunulmasına rağmen ilgili mahkemede bu kabul görmemiştir ancak yine de mahkemenize bu hususta teşekkür ederim. En son dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunun mahkemenizce hükme esas alınmamasını, tüm dosya kapsamı gözetilerek sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep ediyorum dedi. "Kızımın mezuniyet gururunu yaşayamadık" Anne Oya Akın ise evladının kokusunu özlediğini söyleyerek, "Bu sene okul mezunlar verirken biz bu gururu, görevini doğru yapamayan insanlar tarafından yaşayamadık. Onlar bu durumları görmezden geldiler ve benim çocuğum hayatından oldu. Ben evladımın kokusunu özledim. Buna görevini kötüye kullanan insanlar sebep oldu. Bu şekilde dışarıda serbest gezmelerini istemiyorum. Sanıkların cezalandırılmalarını talep ederim" diye konuştu. Sanık Mustafa S. ise önceki savunmalarını tekrar ederek, ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevinin bulunmadığını söyleyerek, "Benim mevcut olayda ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Bu hususta mahkemenize detaylı olarak savunmada bulunmuştum. Bu savunmalarımı da aynen tekrar ediyorum. Öncelikle beraatimi, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" şeklinde konuştu. Savcı, 6 sanık hakkında 3 yıl 6 aya kadar hapis istedi Cumhuriyet savcısı duruşmada mütalaasını sundu. Mütalaada, Milli Eğitim çalışanı olan 6 sanık hakkında istenen cezalar da belli oldu. Sözleşme imzalanmadan önce ibraz edilen belgelerde yapılması gereken kontrolleri yapmayarak Mustafa Y., Mustafa S. ve Kadir B.’nin kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği ifade edildi. Ayrıca Ender B., Emre K. Ve Mehmet K. hakkında araç ve sürücüsünün günlük olarak denetlenmesi gerekirken uygun şekilde denetlenmeyerek ve belgelerin geçerlilik ya da uygunluğunun kontrollerini yapmayarak kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiğine yer verildi. Geçerlilik süresi dolmuş sürücü belgesi ile yaş şartına haiz olmayan, sürücü Fikret B. ve sürücünün kullandığı periyodik muayenesi yapılmamış araçla öğrenci taşınmasına sebep oldukları iddia edilen sanıkların, belgeleri kontrol etmemesi ve denetlememesi şeklindeki icrai davranışları ile görevlerine aykırı hareket ederek neticeten meydana gelen ölüm ve yaralanmalar ile birden fazla mağduriyete yol açtıkları gerekçesiyle zincirleme suç hükümlerinin de tatbikinin gerektiği belirtildi. Kaza alanında oto korkuluk kullanımının zorunlu olmaması, trafik tespit tutanağında da ’’kazaya etken yol sorunu yoktur’’ şeklinde tespitlere yer verilmesi, ’’Trafik Kazalarında Yol Kusurları’’ konulu genelgede, oto korkuluk yapılmamasının kusur sayılamayacağının belirtilmesi dikkate alınarak Karayolları Şefi Serkan A.’nın bir kusurunun bulunmadığına dikkat çekildi. Savcılık, mütalaasında Serkan A. hakkında ’görevi kötüye kullanma’ suçundan kusuru bulunmaması nedeniyle beraat talep etti. Sanıklar Mustafa S., Emre K., Ender B., Mehmet K., Kadir B., Mustafa Y. hakkında ’zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma’ suçundan 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası talep edildi. Duruşma, tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunulması talepleri doğrultusunda ileri tarihe ertelendi.
Ankara Pursaklar Belediyesi kadınlara 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi Pursaklar Belediyesi, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın’ etkinliği kapsamında Hanım Evleri kursiyerlerine, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Pursaklar Belediyesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın kültür gezileri etkinlikleri kapsamında Gülbahar Hatun Hanım Evindeki kursiyerlere, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Ziyaret kapsamında ilk olarak Millet Camii’ni ziyaret eden kursiyerler, ardından Millet Kütüphanesi’nde incelemelerde bulunarak Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden birini yakından tanıma imkanı buldu. Programın devamında 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’ni gezen kursiyerler, milli iradenin ve demokrasi mücadelesinin önemini bir kez daha yerinde görme fırsatı elde etti. "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli" Hanım Evlerindeki kursiyerlere yönelik sosyal ve kültürel değerlerini tanıtmak amacıyla çeşitli geziler düzenlediklerini belirten Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yer alan Millet Camii, Millet Kütüphanesi ve 15 Temmuz Demokrasi Müzesi; hem tarihimizin hem de değerlerimizin önemli simgeleri. Bu ziyaretlerin, kursiyerlerimize ilham verdiğine ve farkındalıklarını artırdığına inanıyorum" ifadelerine yer verdi.