TEKNOLOJİ - 11 Ocak 2024 Perşembe 09:41

Prof. Dr. Ayhan Kara: “Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına toryum çare olacak”

A
A
A
Prof. Dr. Ayhan Kara: “Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına toryum çare olacak”

Giresun Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Kara, Türkiye’nin toryum rezervi açısından zengin yeraltı kaynaklarına sahip olduğunu belirterek Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına toryumun çare olacağını söyledi.


Giresun Üniversitesi’nde “Türkiye’nin Enerji Bağımsızlığı, Nükleer Enerji ve Toryum Stratejisi” konulu konferans düzenlendi. Konferansta konuşan Prof. Dr. Ayhan Kara, nükleer enerji ve toryum elementinin ülkemiz açısından önemiyle ilgili bilgiler verilirken, Türkiye’nin mevcut enerji portföyü ve enerjide dışa bağımlığın yanı sıra nükleer reaktör teknolojileri, enerji ihtiyacında nükleer reaktörlerin önemi, toryum elementinin nükleer teknolojilerdeki rolü, ülkemizdeki toryum elementi rezerviyle yerli ve milli reaktör yapımında toryumun sağlayacağı avantajlar ve nükleer reaktörlerin çevreye etkileri de konuşuldu.


Giresun Üniversitesi, Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Can’ın yanı sıra, MHP Giresun Milletvekili Ertuğrul Gazi Konal, Giresun İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Tolga Erener, MHP Giresun İl Başkanı Abdullah Karaosmanoğlu ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu’na devredilene kadar Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda Danışma Kurulu Üyeliği yapan Prof. Dr. Ayhan Kara, ülkemizin toryum rezervi açısından zengin yeraltı kaynaklarına sahip olduğunu hatırlattı. Prof. Dr. Ayhan Kara, “Toryum elementinin nükleer reaktörlerde yakıt olarak kullanılması aslında yeni bir olay değil. Daha önce nükleer teknoloji sahibi ülkelerde bu çalışmalar yapıldı ve toryumun yakıt olarak kullanılabileceği belirlendi. Ama toryumun yakıt olarak kullanmadan önce bir translasyona dönüşüm sağlayarak yani yine fisyon yapabilecek bir element olan Uranyum-233’e dönüştürülmesi gerektiğini biliyoruz. Bunun karışık yakıt yani ’Mox’ dediğimiz sistemlerle olabileceğini biliyoruz veya başka reaktör sistemlerinde yani bugün bahsettiğimiz hızlandırıcı güdümlü sistemlerde de kullanılabilir. Biz aslında toryum için sırasını bekleyen element, yani bunun anlamı şu; biz ilk önce uranyum bazlı reaktör teknolojilerinde belli mesafe kat etmeliyiz, daha sonra toryum teknolojisine dönmeliyiz. Bu dünya için de geçerli. Nükleer kapasiteye sahip ülkeler şu anda rahatlıkla uranyum elde edip zenginleştirebildikleri için uranyum teknolojisi üzerine daha fazla yoğunlaşıyorlar. Ama sırası geldiğinde, ki bu çok uzun zamanlar sonra değil orta vadede diyelim, bu teknolojilere kavuşacağız” şeklinde konuştu.



"Ne mutlu ki ülkemizdeki enerji talebi yani enerji tüketimi artıyor"


Ülkemizdeki artan enerji ihtiyacının esasen mutluluk verici bir gelişme olduğuna vurgu yapan Kara, “Ne mutlu ki ülkemizdeki enerji talebi yani enerji tüketimi artıyor. Bu aslında mutluluk verici bir olaydır. Çünkü bir ülkenin kalkınmışlığını ve gelişmişliğini veya gelişmekte olduğunu gösteren bir veridir. Ülkemizde de enerji talebi yani enerji tüketimi yıllar içerisinde katlanarak artıyor. Bu güzel bir şey ama şöyle bir sorunla karşılaşıyoruz. Biz hammaddeyi dışarıdan aldığımız için elektrik enerjisi üretiminde dışarıya bağımlı hale geliyoruz. Yani doğalgaz, kömür gibi hala fosil yakıtlara yönelmek zorundayız. Bunun için yıllık 40 milyar dolar gibi bir parayı yurtdışına transfer etmiş durumdayız. 2030’lu yıllarda bu ihtiyaç katlanarak artacak ve bizim daha fazla enerji üretmemiz gerekecek. Ama bu enerjiyi ucuz üretmek zorundayız. Maliyetlerimiz düşsün ve dolayısıyla bu para ülkemizde kalsın” dedi.


Enerji arzında oluşabilecek risklere de dikkat çeken Kara, “Bir diğer amacımız ise enerji arz güvenliği olmalı. Bu çok önemli bir konu. Yani bugün dışarıdan alacağımız doğalgaza, kömüre veya diğer türevlerine bağlı kalırsanız ileriki yıllarda yaşanacak herhangi bir sorunda bu maddeleri elde edemeyebilirsiniz. Yani herhangi bir karışıklıkta diğer ülkeler size doğalgaz vermeyebilirler veya kömür alamayabiliriz. Ya da parayla satmak istemeyip, kendi ihtiyaçları için kullanabilirler. Bu tür durumlara karşı hazırlıklı olmamız lazım. Enerji üretimimizi çeşitlendirmemiz lazım. Bunun içerisinde yenilenebilir enerji de olmalı, nükleer enerji de olmalı. Yani bu anlamda üretebileceğimiz tüm enerji bilimlerinden yararlanmalıyız” ifadelerini kullandı.



"Nükleer enerjiye karşı olumsuz ön yargılar yersiz"


Prof. Dr. Kara, nükleer enerjiye karşı olumsuz ön yargıların yersiz olduğunu kaydederek, “Bu konuda bazı olumsuz görüşler karşımıza çıkıyor. Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallerindeki kazalar ya da reaktörlerin soğutma işlemi sonrası sıcak suyun denize verilmesinin doğal ekolojik dengeyi bozacağı yönünde iki tane endişe var. Bunun için ben rahatlıkla söyleyebilirim ki, dünyada 440 nükleer reaktör var ve bunlardan 60 yıl içerisinde yalnızca 2 tane önemli kaza oldu. Birisi 1986 yılındaki Çernobil, diğeri 2011’deki Fukuşima nükleer reaktör kazaları. Bu reaktörlerin teknolojileri 1950’li yıllara ait. Bizim ikinci nesil dediğimiz ya da üçüncü nesil dediğimiz reaktör tipleriydi. Bu reaktörlerde de aslında yine insan hatası diyebileceğimiz yani operatör hatası diyeceğimiz konular söz konusu oldu. Aslında Çernobil’de reaktör kabı yoktu ve bundan dolayı yakıt dışarı saçıldı. Bugünümüzün teknolojisi ise 3+ dediğimiz ya da 4’üncü nesil dediğimiz reaktörlerdir. Biz 3+ teknolojiye geçiyoruz, mesela Akkuyu Nükleer Güç Santrali bu teknolojiye sahip. Güvenlik yönünden üst düzey, mesela uçak çarpması, roket saldırısı, 9 şiddetinde deprem, manuel ve elektronik tüm güvenlik sistemleri, reaktörün çok kısa sürede sönümlenmesini sağlayacak veya yakıtı muhafaza edecek ve bu yakıtı saklayabilecek, etrafa saçılmasını engelleyecek birçok güvenlik önlemi var. İnsanlar gönül rahatlığıyla nükleer reaktörlerin temiz enerji kaynağı olduğunu bilsinler. Nükleer santrallerde karbondioksit sülfür salınımı veya herhangi farklı kimyasal salgılanması mümkün değildir. Nükleer reaktörlerde sadece su buharı çıkar, soğutmak için su kullanılır. Yani güvenli bir üretim yöntemidir. Hatta iklim krizine ve küresel ısınmaya karşı, benim şahsi görüşüme göre yenilenebilir enerjiden sonra tek çaredir. İleriki yıllarda füzyon teknolojisinin de gelmesiyle beraber artık küresel iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya karşı da büyük ölçüde katkılar verecektir. Temiz bir enerjidir, bu anlamda herkes müsterih olsun” şeklinde konuştu.



Prof. Dr. Ayhan Kara: “Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına toryum çare olacak”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.
Sivas Mehmet Altıparmak: "Takviye yapmamız lazım" Özbelsan Sivasspor Teknik Direktörü Mehmet Altıparmak, devre arasında transfer yapmaları gerektiğini söyleyerek, "Transfer çalışmalarıyla alakalı görüşmelerimiz oluyor. Gidecek, kalacak oyuncular olacak. Bunlarla alakalı bir rapor sunacağız. Sonrasında da transfer çalışmalarına başlayacağız" dedi. Trendyol 1. Lig’in ilk devresinin son maçında sahasında Bandırmaspor ile karşılaşacak olan Sivasspor, bu maçın hazırlıklarına devam etti. Sivasspor Teknik Direktörü Mehmet Altıparmak, antrenman öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Deplasmanda Iğdır FK ile 1-1 berabere kaldıkları maçı değerlendirerek sözlerine başlayan Altıparmak, "Çok zorlu bir Iğdır deplasmanı vardı. Maçtan önce oyun planımızı zaten belirlemiştik. Bu maçta özellikle rakibin iç sahadaki nasıl oynayacağını bildiğimiz için topu rakibe bıraktığınız zaman da çok öne çıkacaklarını, önde oynayacaklarını biliyorduk. Bütün hazırlığımızı buna göre yapmıştık. Maçın büyük bölümünde de top belki onlardaydı ama biz istediğimiz oyunu oynadık. Çok net pozisyonlara girdik" dedi. "Devre arasına 3 puanla girmek istiyoruz" Bandırmaspor maçına 3 puan için çıkacaklarını söyleyen Mehmet Altıparmak, "İnşallah Bandırma’yı da 3 puanla kapatıp devre arasına girmek istiyoruz. Iğdır deplasmanı çok zor bir deplasman ama biz oynadığımız oyunla 3 puanı hak etmiştik. Artık o maçı unuttuk. İlk yarının son maçı Bandırmaspor ile. Bandırma maçını inşallah kazanacağız. Bütün çalışmalarımızı bu yönde yapıyoruz. Kazanıp devre arasına 3 puanla girmek istiyoruz. Çünkü ikinci yarı lig çok daha zor olacak" ifadelerini kullandı. "Takviye yapmamız lazım" transfer çalışmalarına ilişkin de konuşan deneyimli teknik adam, "Biz ilk yarıyı şu andaki mevcut kadromuzla bitirmek zorundayız ama bütün oyuncularım elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bizim kadar çoğu takım pozisyona girmiyor ama maç kazanıyorlar. Biz özellikle öne geçtiğimiz maçlarda bir türlü bunu koruyamadık. İkinci yarı açıkçası futbolcu almamız lazım. Takviye yapmamız lazım. Transfer çalışmalarıyla alakalı görüşmelerimiz oluyor. Gidecek, kalacak oyuncular olacak. Bunlarla alakalı bir rapor sunacağız. Sonrasında da tabii ki transfer çalışmalarına başlayacağız. Muhakkak transfer çalışması yapmamız gerekiyor, bununla alakalı da yönetimimizle zaten görüştük. Transfer inşallah açılacak. Biz de transferlerimizi yapacağız" dedi. "Yeri dolmayacak oyuncu yok" Emirhan Başyiğit’in transfer teklifi gelmesiyle ilgili çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Mehmet Altıparmak, "Bu tür haberler iddia işte. Tabii ki biz bütün oyuncularımızın Süper Lig’de, Avrupa’da oynamasını istiyoruz. Emirhan da Süper Lig’i, büyük takımları yavaş yavaş hak eden oyunculardan biri. Bununla alakalı konular yönetimimizin tercihi. Bir oyuncunun değeri vardır. Bütün oyuncularımızı verebiliriz bununla alakalı şey yok. Yeri dolmayacak oyuncu yok ama Emirhan gibi bir oyuncuyu kaybetmek istemeyiz. Değerini de bulursa eğer Sivasspor için de parasal olarak gerçekten iyi bir getiri olacaksa neden olmasın" değerlendirmesinde bulundu. "Transfer açılacak dediler" 7 dosyadan kaynaklı transfer yasağıyla ilgili ise Altıparmak, "Ben bir şey söylemek istemem, bunu yönetim zaten biliyor. Yönetimle de konuştuk. Transfer açılacak dediklerine göre o 7 dosyayı da halledecekler demek ki" dedi. Çalışmalar devam ediyor Vali Lütfullah Bilgin Sivasspor Tesisleri’nde Teknik Direktör Mehmet Altıparmak ve yardımcıları yönetiminde gerçekleştirilen antrenman yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Koşuyla başlayan antrenman, ısınma çalışmalarıyla devam etti. Daha sonra 5’e 2 top kapma çalışması yapan kırmızı-beyazlılar, yarım sahada çift kale maçla idmanını tamamladı.
Kayseri Melikgazi’de Kayseri’nin havacılık serüveninin dünü ve bugünü konuşuldu Yaptığı yatırım ve projelerle havacılık sektörüne her zaman destek olan Melikgazi Belediyesi, Erciyes Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Şahin’in konuşmacı olduğu Kayseri Tayyare Fabrikası konulu söyleşi programını gerçekleştirdi. Melikgazi Belediyesi Mehmet Altun Havacılık ve Uzay Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni hayata geçirerek Kayseri’de yarım kalan hikâyeyi yeniden yazacaklarını söyleyen Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu programda bir konuşma yaparak, "Havacılık ve Uzay Teknolojileri Lisesi gibi güzide bir liseyi Melikgazi Belediyesi olarak Kayseri’ye kazandırdık. 100 yıl önce başlayan hikâyenin tekrar hayata geçmesi, Kayseri’nin ve ülkenin sanayisine yön verecek yeni nesillerin, gençlerin burada yetişmesini sağlamak bizim gurur kaynağımız. Bu kapsamda havacılıkla ilgili birçok çalışma yapmayı arzu ediyoruz ve yapıyoruz. Çok başarılı 50 öğrenci Havacılık Lisesine başladı. İngilizce hazırlık okuyorlar. Onları motive etmek üzere İstanbul’daki TEKNOFEST ile birçok ziyaretlere götürdük. Ankara’da TUSAŞ ve ASELSAN’ı ziyaret ettiler. Belki bir çoğumuzun görmediği Gök Bey helikopterine dokundular. Kaan uçağını, Hürkuş’u gördüler, onu üreten mühendisler ve teknik elemanlarla görüşme imkanları oldu. Buradan mezun olacak gençlerimiz de Selçuk Bayraktar gibi ülkemizin geleceğine yön verecek nesiller olacaktır inşallah. Çocukluğumda bir Tayyare Fabrikası ismi geçerdi. Burada uçak üretilmiş derlerdi ama hikaye mi gerçek mi bilmezdim. Kayseri’yi nasıl kalkındırırız ile ilgili fikir alışverişinde bulunurken bir baktık ki savunma sanayinde, havacılıkta Kayseri Türkiye’de ilk temel taş. Burada uçak üretimleri olmaya başlamış. Ama tabii 1949-50 yılında Marshall yardımlarıyla birlikte maalesef bu uçak üretimi durmuş ve Hava İkmal Bakım Onarım Merkezi olarak devam etmiş. Hedefimiz tekrar Kayseri’nin havacılıkta, uçak üretiminde ve uçak parçalarının üretiminde söz sahibi olması. Özellikle TOMTAŞ’ın, KAYTEK’in ve Kim Teknoloji gibi firmaların burada kurulmuş olması; havacılık ve savunma sanayi ile ilgili Kayseri’nin tekrar yatırım yapmaya başladığının ve birçok sanayici firmanın da bu işe destek vereceğinin göstergesi. Melikgazi Belediyesi olarak, pandemi döneminde Tayyare Fabrikası ile ilgili bir ‘Kayseri Tayyare Fabrikası’ adında kitap yayınladık. Hemen akabinde Erciyes Üniversitesi’nden hocalarımız Büyükşehir Belediyemizde ikinci bir kitabı yayınladı. İnşallah üçüncüsü, dördüncüsü de çıkar ve Kayseri’nin havacılık kültürüne hep birlikte sahip çıkarız. Prof. Dr. Mehmet Şahin hocama bu söyleşi ve paylaşımları için teşekkür ederim." dedi. Kayseri Tayyare Fabrikası ve Türk havacılık tarihi hakkında önemli bilgi ve tecrübelerini katılımcılar ile paylaşan Erciyes Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Şahin konuşmasında; Kayseri’de 1926 yılında faaliyete başlayan TOMTAŞ’ın kuruluş sürecini, Kayseri Çıraklık Okulunu, Tayyare Fabrikasının Kayseri’ye olan iktisadi ve kültürel etkilerini anlatarak, havacılık sektörüne vermiş olduğu destekler için Başkan Palancıoğlu’na teşekkür etti.