ÇEVRE - 28 Ağustos 2024 Çarşamba 09:17

Prof. Dr. Ayhan Kara: “Rusya-Ukrayna savaşının neden olabileceği nükleer risklere daha fazla odaklanmalıyız”

A
A
A
Prof. Dr. Ayhan Kara: “Rusya-Ukrayna savaşının neden olabileceği nükleer risklere daha fazla odaklanmalıyız”

Giresun Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Nükleer Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Kara, Rusya ile Ukrayna arasında sürmekte olan savaşta, hava saldırılarının yaşandığı Kursk ve Zaporijya şehirlerinde bulunan nükleer reaktörlerin büyük risk oluşturduğunu belirterek önemli uyarılarda bulundu.


Kara yaptığı açıklamada, Kursk ve Zaporijya’da bulunan reaktörlerin bilinçli ya da bilinçsiz hedef alınması halinde tüm insanlığın risk altına gireceğini vurguladı. Prof. Dr. Ayhan Kara, “Savaşın karanlık gölgesinde, nükleer reaktörlerin bir tehdit unsuru olarak görülmesi, insanlık için büyük bir tehlike arz etmektedir. Kursk ve Zaporijya Nükleer Santralleri, hem Rusya’nın hem de Ukrayna’nın savaşın seyrini değiştirme amacıyla bilinçli veya bilinçsiz olarak saldırı ihtimali nedeniyle ciddi bir risk oluşturuyor. Bu durum, tüm insanlığı riske atıyor ve dünya çapında yıkıcı bir krize yol açabilecek potansiyele sahiptir. Bu yaklaşım, tüm insanlığı riske atmakta ve nükleer silahların da kullanılabileceği 3. Dünya Savaşı’na dahi yol açabilecek bir kriz yaratma potansiyeline sahiptir” dedi.


Daha önce Çernobil’de yaşanan faciadan etkilenen Türkiye’nin bu tehlikeye karşı daha fazla odaklanması gerektiği uyarısında bulunan Kara, “Türkiye olarak yanı başımızdaki bu tehlikeye karşı daha fazla odaklanmalı ve bu tehdidi dünya kamuoyuna etkin bir şekilde izah etmeliyiz. Nükleer bir savaş olmasa bile, olası bir çevresel felaketin boyutları tahminlerin çok ötesine geçebilir. Bu yüzden tüm taraflar acilen sorumluluk almalıdır. Türkiye ise en kötü senaryoya karşı önlemlerini şimdiden almalıdır. Nükleer bir savaşın sadece bölgesel değil, küresel bir felaket anlamına geleceğini bilmeliyiz. Çernobil’den hafızalarımıza kazınan korkunç anılar, nükleer felaketlerin dünyayı nasıl saran bir kâbus haline getirebileceğini açıkça gösterdi. Çernobil’in etkileri, sadece o bölgedeki yaşamı değil, tüm dünyayı günümüzde dahi etkilerini görebileceğimiz şekilde sarsmıştır. Olası bir nükleer felaket gezegenimizdeki yaşamı tehdit eden karanlık bir dönem anlamına gelir” ifadelerini kullandı.



Kursk ve Zaporijya’daki santrallerin sahip olduğu teknolojiler ve riskler


Prof. Dr. Ayhan Kara, Kursk ve Zaporijya’daki santrallerin sahip olduğu teknolojiler ve riskler hakkında bilgiler vererek “Barışçıl nükleer teknolojiler, enerji üretimi ve düşük karbon emisyonları ile iklim hedeflerimize ulaşma konusunda büyük bir potansiyele sahip olsa da savaş zamanlarında bu teknolojilerin bir tehdit unsuru olarak kullanılması, insanlık için büyük bir risk ve tehlike oluşturuyor. Rusya sınırları içinde bulunan Kursk Nükleer Santrali, ‘Yüksek Güçlü Kanal Tipi’ (RBMK) bir reaktördür. Bu tür reaktörler, geçmişte Çernobil faciasıyla kötü hatıralar bırakmıştı. Yüksek güç üretme kapasitesine sahip olan bu reaktörler, grafit kullanımı gibi güvenlik zafiyetleri ile tanınıyor. RBMK reaktörleri, 1986’daki Çernobil Nükleer Santrali felaketinde kullanılan aynı türden olup, günümüz güvenlik standartlarına uygun olmayan koruma kabı tasarımıyla bilinir. Çernobil felaketi, bu reaktörlerin tasarım ve güvenlik eksikliklerini tüm dünyaya acı bir şekilde göstermişti. Çernobil’in etkileri, nükleer güvenliğin ne kadar kritik olduğunu ve tasarım hatalarının büyük bir felakete yol açabileceğini gözler önüne zaten sermiştir. Ukrayna sınırları içindeki Zaporijya Nükleer Santrali ki, ülkemize Çernobil’den çok daha yakındır. Avrupa’nın en büyük nükleer santralidir ve kısmen RBMK reaktörlere göre daha korunumlu olan ‘Su ile Soğutulan ve Su ile Yavaşlatılan Tip’ (VVER) reaktörlere ev sahipliği yapmaktadır. Ancak Zaporijya’nın büyüklüğü ve eski bir reaktör türü olması, güvenlik endişelerini arttırmaktadır. Dolayısıyla hem Kursk hem de Zaporijya nükleer santrallerinin mevcut durumu, uluslararası güvenlik standartları açısından ve savaş koşulları nedeniyle büyük bir risk taşıyor. Bir nükleer felaketin eşiğinde olduğumuz bu dönemde, tüm taraflar acilen sorumluluk almalı ve Türkiye en kötü senaryoya karşı hazırlıklarını derhal yapmalıdır” açıklamalarında bulundu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık kiliminin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek, "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi.
Manisa Manisa’da aile yapısının güçlendirilmesi için toplantı yapıldı Manisa Valisi Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirilen Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu Toplantısında toplumun temel yapı taşı olan ailenin korunması, güçlendirilmesi ve aile odaklı sosyal politikaların etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar ele alındı. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Vali Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda; toplumun temel yapı taşı olan ailenin korunması, güçlendirilmesi ve aile odaklı sosyal politikaların etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar ele alındı. 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında Manisa’da yürütülen faaliyetler ve projeler gözden geçirilerek, uygulamaların mevcut durumu ve geliştirilmesine yönelik hususlar değerlendirildi. Vali Vahdettin Özkan, güçlü aile yapısının güçlü bir toplumun temeli olduğunu belirterek, Manisa’da aileyi merkeze alan sosyal hizmet ve destek mekanizmalarının daha etkin şekilde yürütülmesi amacıyla çalışmaların süreceğini ifade etti. Vali Özkan konuşmasının devamında "Aileyi ve insanı odağa almak, sağlıklı ve güçlü bir toplumun temelidir. İnsani değerlerin tabiatına uygun refleksler geliştirmek, toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir. Valilik olarak kurumlarımız ve STK’larımız ile yürüttüğümüz çalışmalar, aileyi merkeze alan sosyal hizmet ve destek mekanizmalarının etkinliğini artırmayı amaçlamaktadır. Sosyal hizmet uzmanlarımızın tespitleri doğrultusunda, uygulamalarda iyileştirme yapılması gereken alanları belirleyip daha etkili adımlar atmak için çalışacağız" ifadelerini kullandı. Toplantıda, ayrıca 2025 Aile Yılı kapsamında elde edilen kazanımlar da dikkate alınarak, 2026 yılı çalışmalarının planlanmasına katkı sunmak amacıyla paydaş kurumların görüş ve önerileri alınarak; yeni dönem faaliyetlerinin daha etkili ve koordineli yürütülmesine yönelik istişarelerde bulunuldu.
İstanbul Arnavutköy‘de büyük istihdam seferberliği başlıyor Arnavutköy Belediyesi, Cuma ve Cumartesi günleri düzenleyeceği Kariyer ve İstihdam Fuarı ile iş arayan vatandaşları, 80’den fazla firmanın katılım sağlayacağı kapsamlı bir etkinlikle buluşturacak. Arnavutköy Belediyesi, gençlerin ve iş arayan vatandaşların kariyer hedeflerini desteklemek ve istihdam imkanlarını artırmak amacıyla 26-27 Aralık 2025, Cuma ve Cumartesi günlerinde Kariyer ve İstihdam Fuarı düzenliyor. Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirilecek olan fuar, 40 farklı sektörü temsilen 80’den fazla firmayı bir araya getirerek iş dünyası ile bireyler arasında güçlü bir köprü oluşturacak. Katılımcılar, firmalarla birebir iş görüşmeleri yapma imkanı bulurken, aynı zamanda atölye çalışmaları ve çeşitli etkinlikler aracılığıyla kariyer planlamalarına katkı sunacak bilgiler edinebilecek. Kariyer ve İstihdam Fuarı, iş dünyasına adım atmak isteyenler için önemli fırsatlar sunarken; profesyonel gelişimi destekleyen etkinliklerle katılımcıların bilgi ve deneyim kazanmalarına imkan tanıyacak. Arnavutköy Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen bu fuar, gençlerin kariyer yolculuklarına rehberlik etmeyi, iş arayan vatandaşların ise doğru istihdam fırsatlarına ulaşmasını sağlamayı hedefliyor. Öte yandan, İstanbul’un gelişen ilçesi Arnavutköy’de, özellikle Hadımköy bölgesinde artan sanayi kuruluşlarının nitelikli personel ihtiyacı her geçen gün yükselirken; Karaburun’un turizm potansiyeliyle birlikte hizmet ve turizm sektörlerinde de yeni istihdam alanları oluşuyor. İstanbul Havalimanı’na ev sahipliği yapan ilçe, havacılık, lojistik ve hizmet sektörlerinde ortaya çıkan yoğun personel talebiyle de dikkat çekiyor. Kariyer ve İstihdam Fuarı’nın, bu alanlarda oluşan iş gücü ihtiyacı ile iş arayanları aynı zeminde buluşturması hedefleniyor.
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık Kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık Kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık Kilimi’nin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık Kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık Kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek; "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi. (YK-RM-