KÜLTÜR SANAT - 31 Mayıs 2022 Salı 11:59

Neşter tutan eller, müziğe de hayat veriyor

A
A
A
Neşter tutan eller, müziğe de hayat veriyor

Giresun Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde kurulan müzik grubu verdiği konserler ile hem hastalara hem de sağlık çalışanlarına moral veriyor.

Giresun Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde kurulan müzik grubu verdiği konserler ile hem hastalara hem de sağlık çalışanlarına moral veriyor. Bünyesinde iki uzman doktor, bir tıp fakültesi öğrencisi ve güvenlik görevlisinin yanı sıra yine aynı üniversitenin müzik bölümünden akademisyen ve öğrenciler yer alıyor.


Giresun Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Selahattin Vural ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Bilge Olgun Keleş, yoğun iş temposunun ardından yorgunluklarını müzikle attıklarını söylediler.


Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Bilge Olgun Keleş, yaptığı açıklamada "Müzik eğitimim olmadı ama eğitim hayatım boyunca öğretmenlerimin teşvikiyle bütün müzik etkinliklerin içerisinde yer aldım. Müziğin hastalar üzerinde de bir etkisi olduğu bilinen bir gerçek. Ben de bazen farkında olmadan şarkı mırıldandığımda hastanın kendisini bize yakın hissettiğini, iletişim kurmada daha rahat davrandığını görebiliyorum. Bu hastalarımıza hem moral veriyor, hem de kendilerini daha iyi hissettikleri görülüyor. Aynı zamanda ameliyat yapan ekibin de moral ve motivasyonunu sağladığını söyleyebilirim” dedi.


Müziğe olan yeteneğiyle eğitime katkı sağladığını da ifade eden Keleş, “Kadın Hekimlerin Eğitime Destek Vakfı’nın bir üyesiyim. Zaman zaman bu vakıf adına düzenlenen etkinliklerde sahne alıyorum. Buradan elde edilen gelirle okuyan meslektaşlarımızın çocuklarına destek oluyoruz. Şarkı söylemek beni mutlu ediyor ama elde edilen gelirle özellikle pandemi sürecinde hayatını kaybeden meslektaşlarımızın çocuklarına da burs sağladık, destek verdik” dedi.


Düzenlenen konserlerde elektrogitar çaldığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Selahattin Vural, yoğun iş temposunun ardından yorgunluğunu enstrüman çalarak giderdiğini söyledi. Vural “Bir müzik geçmişim olmadı ama bir heves sonrası aldığım kursun ardından tamamen istekle elektrogitar çalmayı öğrendim. Yoğun iş temposunun ardından eve gittiğimde yorgunluğum müzik yaparak geçiyor. Sağlık çalışanlarımız arasında birçok müzik yeteneği olan var ama bir araya gelerek grup oluşturmak mümkün olmuyor ama hastanemiz başhekimimizin önerisiyle ve öncülüğünde bir oluşum yaparak hastanemiz adına ilk konserimizi verdik. Konserimizde solist olarak Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Bilge Olgun Keleş, bateride Güvenlik Görevlisi Hasret Demir, klarnette Giresun Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Halis Gürkan, klavyede Konservatuar Müzik Bölümü Öğrencileri Yiğithan Bektaş, basgitarda Tıp Fakültesi 5. Sınıf Öğrencisi Onur İşcan yer aldı. Konserimiz sağlık çalışanlarına moral oldu” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.