MAGAZİN - 10 Ekim 2023 Salı 09:14

Kemal Sunal’ın filmlerinde de kullandığı Mercedes arabayı satışa çıkardı

A
A
A

Yeşilçam ve Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden olan usta oyuncu Kemal Sunal’ın 1984 yılında Almanya turnesinde aldığı ve bir çok filminde de kullandığı 1984 model Mercedes’in şimdiki sahibi Ahmet Yılmaz, otomobili satışa çıkardı.

Giresun’da yaşayan Ahmet Yılmaz, 2007 yılında bir arkadaşı vasıtasıyla 200 marka satın aldığı Kemal Sunal’ın "Keriz, Sevimli Hırsız, Garip" gibi bir çok filminde de yer alan 34 NZ 427 plakalı 1984 model Mercedes’i bugüne kadar gözü gibi baktıktan sonra satmaya karar verdiğini söyledi. Kemal Sunal’ın hatırası olan arabayı sadece parasını verene değil, aynı zamanda hatırasına saygı duyan, arabaya gözü gibi bakacak birisi olması gerektiğini ifade eden Yılmaz, “İstanbul’da yaşayan bir arkadaşımın vasıtasıyla 2007 yılında bu arabayı almıştım. Alırken arabanın Kemal Sunal’ın olduğunu bilmiyordum. Öğrendiğimde çok mutlu oldum ve o günden sonra arabaya adeta gözüm gibi baktım. O dönemlerde çok almak isteyen oldu ama asla satmayı düşünmedim. Rahmetlinin anısına sahip çıkmanın ve onun aracını kullanmanın güzel duygularını yaşadım. Ama artık satmaya karar verdim. Sadece arabanın parasını verene vermeyeceğim. Aynı zamanda benim gibi Kemal Sunal’ın maneviyatına saygı da duymalı” dedi.

Kemal Sunal’ın filmlerinde de kullandığı Mercedes arabayı satışa çıkardı

Kemal Sunal’ın eşi Eşi Gül Sunal “Hatıralarına dayanamam” diye almak istememiş

Daha önce Kemal Sunal’ın eşi Gül Sunal’ın arabayı almak istemediğini de kaydeden Yılmaz, “Merhum Kemal Sunal’ın vefatının ardından davet üzerine arabayla beraber 72. yaş gününde katılmıştım. Kemal Sunal’ın eşi ve yakınları arabaya büyük ilgi göstermişti. Hatta eşi ve kızı çok duygulanmıştı. Burada gazeteciler eşi Gül Sunal’a ’Arabayı satın almak ister misiniz?’ diye sorduklarında gözyaşlarını tutamamıştı ve ’Bu arabayı alırım ama o hatıralarına dayanamam, o yükü kaldıramam’ diyerek almak istemediğini ifade etmişti. Bugün ne düşünürler bilemiyorum ama Kemal Sunal’ın hatırasına artık benden sonra daha iyi bakacak, değerini bilecek birilerinin almasını isterim” diye konuştu.

Ahmet Bilge

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Bu ameliyatı olan hastalar hayatlarına yeni bir kimlik kartı ile devam ediyor SAMSUN (İHA) – En sık görülen göğüs duvarı deformiteleri arasında yer alan kunduracı (çökük) ve güvercin (çıkık) göğüs hastalıklarından kurtulmak için cerrahi operasyon geçiren hastalar, hayatlarına hekimlerinin verdiği yeni bir kimlik kartı ile devam ediyor. Hastalar göğüslerine takılan metal nedeniyle emar (MR) cihazına giremezken, X ray cihazlarından geçerken de doktorlarının verdiği kimliği göstererek geçiş yapabiliyorlar. Türkiye’de her 300-400 doğumdan birisinde kunduracı göğsüne sahip, her bin 500 doğumdan birinde de güvercin göğsüne sahip bebek dünyaya geliyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, kunduracı ve güvercin göğse sahip hastaların tedavisinde göğsün içine takılan çelik bar ile tedavinin mümkün olduğunu belirterek açıklamalarda bulundu. Akciğer ve kalp fonksiyonlarını bozan bu hastalıkların tedavisinde göğsüne çelik bar taktıkları hastalara herhangi bir acil durumda müdahale edilmesi ve göğsünde çelik bar olduğunun bilinmesi için hastalara kolye, bileklik ve kimlik kartı verdiklerini ifade eden Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, doğal formunu yakalayan göğüslerden 3 yıl sonra bu çelik barları çıkardıklarını dile getirdi. “Göğüs duvarı deformiteri ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” Kozmetik rahatsızlığın yanı sıra Göğüs duvarı deformiterinin ciddi sağlık problemlerine de yol açabileceğine değinen Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “Göğüs duvarı deformiteleri; göğüs kafesinin şekil bozukluklarıyla beraber olan bir dizi doğumsal hastalıktır. Bu deformiteler göğüs kafesinin anormal gelişimi ve görünümü ile karakterize bir hastalıktır. Bu deformitelerin her ne kadar doğuştan oluştuğu kabul edilirse de belirtiler genellikle daha sonraki çocukluk döneminde ortaya çıkar ve ergenlik döneminde fark edilir. Basit bir kozmetik problemden ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek çeşitli derecelerde göğüs duvarı deformiteleri vardır. Bunların arsında en sık görülenleri kunduracı (çökük) göğüs ve güvercin (çıkık) göğüstür. Daha az sıklıkla görülen jeune sendromu gibi doğumsal kaburga problemleri de göğüs duvarı deformiteleri arasında değerlendirilmektedir” dedi. “Kunduracı (çökük) göğüs 300-400 doğumda bir görülür” Göğüs duvarı deformitelerinde kunduracı göğüsün diğer deformitelere karşı daha sık görüldüğünü ifade eden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “Göğüs duvarı deformiteleri arasında en sık görülen kunduracı göğsü, göğüs kafesi ön duvarının içeriye doğru çöküklüğüdür. Bunda kıkırdak kaburgaların iman tahtası dediğimiz göğüs kemiğine bağlandığı bölgede dışarı doğru aşırı ve kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve bununla birlikte iman tahtasının arkaya doğru hareket etmesiyle karakterizedir. Bu hastalık erkeklerde kadınlardan yaklaşık 4 kat daha sık görülmektedir. 300-400 doğumda bir görülür. En sık da 14-15 yaş gibi ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Kunduracı göğsü tek başına bir hastalık olabileceği gibi kifoz, skolyoz, marfan sendromu ve kas-doku ile iskelet sistemini ilgilendiren bazı hastalıklarla da beraber olabilir. Bu hastalık geçmişte yanlış bir şekilde sadece kozmetik bozukluk olarak değerlendirilmiştir. Son çalışmalar bu problemle birlikte çeşitli kalp ve akciğer hastalıklarının birlikte görüldüğü ortaya konmuş. Bu deformitede göğüs hacmi oldukça küçüldüğünden akciğerin nefes alıp-verirken yeteri kadar genişleyememesi ve buna bağlı olarak akciğer kapasitesinin azalması söz konusu oluyor. Bu da çocukta ciddi göğüs ağrıları, nefes darlığı ve çabuk yorulma gibi şikayetlere neden olabiliyor. Ayrıca göğüs ön duvarındaki baskının kalpte oluşturduğu etkiye bağlı olarak kalp fonksiyon bozukluklarına neden olabileceğini biliyoruz” diye konuştu. “Erken yaşta yapılan cerrahi işlemler sonrası ilerleyen dönemde hastalığın tekrar nüksetmesine neden olabilir” Cerrahi müdahalenin zamanında yapılmasının göğüs duvarı deformitesini gidermede daha etkili olduğuna değinen Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “Kunduracı göğüs tedavileri cerrahi ve cerrahi dışı olmak üzere 2’ye ayrılır. Vakum bell denilen cihazın göğüs boşluğuna yerleştirilmesiyle göğüs kafesindeki çöküklüğün dışarıya doğru yer değiştirmesi amaçlanmaktadır. Cerrahide ise açık ameliyat çok gerek kalmadıkça kullanılmamakta. Günümüzde standart olarak kullanılan minimal invaziv kapalı yöntemle yapılan cerrahidir. Bu yöntem ergenlik başlangıcı ya da bitişinde uygulanır. Daha erken yaşta yapılan cerrahi düzeltmeler, ilerleyen dönemde hastalığın tekrar riskiyle karşı karşıya olduğunu bilmekteyiz. Çok küçük çocuklarda çok özel durumlar haricinde de uygulanmamaktadır. Cerrahi yöntemlerden hem ravitch prosedürü hem de nuss prosedürü her ikisi de genel aneztezide yapılır. Hastalar 5-7 gün arasında hastanede yatmakta. Her 2 ameliyat da ağrılı bir işlemdir. Ameliyat sonrası ağrıyı gidermek için uygulanan aneztezik ağrı kesici ilaçlar ameliyat sonrası gelişecek komplikasyonların da bir numaralı etkenleri arasınadır. Hastalar evde ağızdan alınacak ağrı kesicilerle yeteri kadar ağrısı azaldığında, düzenli yemek yediğinde, ateş ve enfeksiyon belirtisi olmadığında da taburcu edilmektedir. Tabucu sonrası da ilk kontrol sonrası hastaları 1 yıllık aralarla kontrole çağrılıp, durumlarına bakılmaktadır” şeklinde konuştu. “Kunduracı göğüs, göğse çelik bar takılarak tedavi edilebilir” Göğse takılan çelik bar ile içe doğru çekili duran göğsün normal formuna kavuşturulduğunu belirten Doç. Dr. Çınar, “Kunduracı göğsünün cerrahi olarak düzeltilmesinde en çok kullanılan ameliyatlardan nuss prosedürü uygulanmaktadır. Bu prosedürde göğüs kafesindeki çöküklüğe uygun olarak dışarıda bükülen çelik bir bar göğüs kafesinin yan tarafından açılan küçük kesilerden beraberinde bir video kamera eşliğinde göğüs kafesinin altındaki çökük bölgeden geçirilir, göğüs kafesinin altından içeride döndürülerek mevcut çoküklüğün dışarıya doğru yer değiştirilmesi sağlanır. Ameliyatın sonunda çelik barlar, kaburgalara sabitlenerek, tespit edilir. Hastalar yaklaşık 3 yıl bu barla birlikte yaşarlar. 3 yıl sonra göğüs kafesinde yeterli normallik sağlandıktan sonra daha küçük bir operasyon ile kaburgalara sabitlenen barlar çıkartılır. Göğüs kafesine takılı barla birlikte çocuklar spor yapabilir. Sadece yakın temas sporları ve travmatik sporlardan uzak durması önerilir. Ayrıca barla birlikte MR çekimini önermiyoruz. Bar göğüs duvarında kaldığı sürece olabilecek ani bir acil sağlık durumunda göğüs kafesine müdahale edilmesi gerekirse bu bar engel olacağından hastalarımıza bu barın vücudunda olduğunu gösteren bir kolye, bileklik gibi aparatı sürekli olarak üzerlerinde taşımalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Güvercin göğüste de çelik bar takılabiliyor” Güvercin göğüs deformitesinde de kunduracı göğüste olduğu gibi çelik bar takılarak tedavi edebildiklerini söyleyen Çınar, şu açıklamalarda bulundu: “En sık görülen göğüs deformitelerinden bir diğeri güvercin göğsü problemidir. Bu problemde kaburgaların iman tahtasına bağlandığı bölgede kıkırdak dokunun anormal ve aşırı şekilde dışarı doğru gelişmesiyle iman tahtası kemiğinin olması gerektiği yerden daha ileri doğru konumlanmasıyla karakterize bir durumdur. Bu yani göğsün dışarıya doğru çıkıklık problemidir. Bundan kunduracıya göre daha az sıklıkla görülür. 1500 doğumda bir görülür ve erkeklerde daha fazla görünür. Bu hastalıkta cerrahi müdahalenin yeri daha kısıtlıdır. Bu hastalıktaki çocuklar erken dönemde başlanırsa dışarıdan basınç uygulayıcı korseleri kullanmak şartıyla bu deformiteyi düzeltebilirler. Bu korseler uzun süreli ve gece gündüz kullanmak şartıyla sağlanabildiğinden hastaların çoğu uyum sağlamakta zorluk çekmektedir. Göğüs duvarı çıkıklığı korse ile esnemiyorsa, çok sertse, hasta korseye uymuyorsa cerrahi tedavi gündeme gelir. Cerrahide de kunduracıdakinin aksine çelik metal barla göğüs kafesinin iç tarafından değil dış tarafından göğüs kaslarının altından yan taraflardan çelik bar yerleştirilir. Çeşitli sabitleyicilerle göğüs kafesine sabitlenir. Bu barla yaklaşık 3 yıl yaşamaları sağlanır. 3 yıl sonra bu bar çıkartılır. Bu operasyonun adı da abrahamson prosedürüdür. Bu operasyon da ağrılı bir işlemdir. Ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonların birçoğunu ağrıyı gidermek için uygulanacak ağrı kesiciler ile ilgilidir.” “Hastalar, vücudunda pektus barı olduğunu belirten bir kimlik kartını sürekli olarak üzerinde taşıması gerekiyor” Çınar ayrıca ameliyatla vücutlarına pektus çelik barı takılan hastalara verdikleri kimlik kartının bar takılı olduğu sürece taşımaları gerektiğini ifade ederek, “Güvenlik koridorundan, cihazlardan geçecek hastalarımızın havalimanı ve kurumlara girişlerde sıkıntı yaşamamaları için hekimleri tarafından vücudunda pektus barı olduğunu belirten bir kimlik kartını sürekli olarak üzerinde taşıması gerekiyor” dedi.
Denizli Çameli doğasını korumak için el ele verdi Çameli Kaymakamlığı, Çameli Belediyesi ve mahalle muhtarlarının öncülüğünde anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine imza atıldı. Çevre bilincini artırmak ve doğayı korumak amacıyla gönüllü vatandaşlar, yol kenarına atılan çöpleri topladı. Çamelili vatandaşlar, çevre bilincini arttırmak ve doğayı korumaka amacıyla Çameli Kaymakamlığı, Çameli Belediyesi ve muhtarların oluşturduğu yol kenarına atılan çöpleri toplaması için sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirildi. Temizlik çalışması özellikle Karabayır ile Tuzlabeli arasındaki yol üzerinde yoğunlaştı. Elmalı Mahallesi Muhtarı Fatih Maden, Kirazlıyayla Mahallesi Muhtarı Yusuf Kolyiğit ve Karabayır Mahallesi Muhtarı Akif Altın’ın bizzat katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, gönüllü vatandaşlar da destek verdi. Birlikte gerçekleştirilen çalışmada, yol kenarlarına atılan çeşitli atıklar toplanarak çevre temizliği sağlandı. Toplamda 80 torba çöp toplandı ve atıklar uygun şekilde bertaraf edilmek üzere ilgili birimlere teslim edildi. Temizlik çalışmasının ardından muhtarlar ve gönüllüler, tüm vatandaşlara çağrıda bulunarak, “Yol kenarına çöp atmayalım” mesajını verdi. Bu tür sosyal sorumluluk projeleri ile bölgedeki çevre bilincinin artırılması hedeflenirken, benzer etkinliklerin gelecekte de düzenlenmesi planlanıyor. Proje, hem yerel halkın çevreye duyarlılığını artırmak hem de gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir doğa bırakmak adına önemli bir adım olarak nitelendirildi.
Erzurum Çelebi; “Okullarda temizlik elemanı sorunu acilen çözülmeli” Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı İshak Çelebi, son günlerde Milli Eğitim Bakanlığında yaşanan olaylar hakkında yazılı basın açıklamasında bulunarak çıkan haberlerin Bakanlığa zarar verdiğini belirtti. Başkan Çelebi yaptığı açıklamada “Mülakatların kısa süreliğine açıklanması, okulların temizlik sorunu, uygulamaya konulan eğitim modeli ve projelerde çıkan sorunlar okullarda eğitim öğretimi aksatmaktadır.” dedi. Çelebi, eğitim öğretimle ilgili birçok konuya değinerek çözüm bulunması gereken konuların gün ve gün arttığını ifade etti. Temizlik elemanı sorunu acilen çözülmeli Çelebi açıklamasında şunları kaydetti; “Daha önce uyarmamıza rağmen okulların temizlik sorunu çözülememiştir. Sayın Bakan 30 bin kişinin pazartesi ise başlayacağını belirtmiştir. Ancak kimler, nasıl çalışacak ortada net bir şey yok. Sorunlar öteleniyor, sorumluluk okullara bırakılıyor. İki hafta oldu ancak okullarda çalışacak elemanlar ortada yok. Okullar çözümü velilerden para toplamakta bulmuş ancak Cimer şikayetleri okul idarecilerini zor durumda bırakmıştır. Mülakat en kısa zamanda kaldırılmalı, sonuçlar hemen açıklanmalıdır Mülakatın ülkemizde neden uygulanamayacağını, neden karşı çıktığımızı birçok kez belirttik. Son günlerde ortaya çıkan olaylar haklılığımızı ortaya çıkardı. Mülakatların kısa süreliğine açılıp sonra tekrar kapatılması, iller arasında mülakat puanları arasında büyük farklılıkların olması ve sonuçların neden açıklanmadığı tepkilere neden oluyor. Bakan istifaya mı zorlanıyor Üst üste yapılan yanlışlar tekrar sayın Tekin’i ve bakanlığı zor durumda bırakarak bakanın istifaya zorlandığı yönünde söylentilerin çıkmasına neden olduğu görülmektedir. Bakanlık şahsi sorunları bir kenara bırakarak acilen eğitim- öğretime odaklanmalıdır. Aksi halde telafisi mümkün olmayan sorunların çıkması kuvvetle muhtemeldir.”
Trabzon Sel ve heyelandan torunları ile birlikte mağaraya sığınarak kurtuldu Trabzon’da 20 Eylül Cuma günü etkili olan şiddetli yağışlar 4 ilçede bir çok noktada sel ve heyelanlara yol açarken, Arsin ilçesinin Yeşilköy mahallesinde yaşayan Gençağa Yetim, sel, su baskını ve heyelanlardan en fazla etkilenen vatandaşlardan biri oldu. Evinin kolonları kaya parçaları nedeniyle yıkılan, 2 otomobili kullanılamaz hale gelen ve 2 hayvanı telef olan Gençağa Yetim (67), yaşadıkları korku dolu anları anlatırken torunları ile birlikte evlerinin yakınındaki bir mağaraya sığınarak hayatta kaldıklarını söyledi. Trabzon’da 20 Eylül Cuma günü etkili olan şiddetli yağışlar Araklı, Sürmene ve Yomra ilçesi gibi Arsin ilçesinde de sel ve heyelanlara neden oldu. Metrekareye 165 kilogramlık yağışın düştüğü Arsin’de Fındıklı, Yeşilköy ve Yolüstü mahalleleri sel ve heyelandan en çok etkilenen mahalleler oldu. Selin önüne kattığı taş, kaya ve ağaç parçaları ile çok sayıda hasara yol açarken, şiddetli yağışların ardından korkarak evlerini terk eden ve ilçe merkezlerindeki misafirhanelerde konaklayan mahalle sakinleri, tekrar evlerine dönerek selin izlerini silmeye başladı. İlkokul ve sağlık evinin birinci katı toprağın altında kaldı Arsin ilçesinde belediye, karayolları ve DSİ ekiplerince çalışmalar sürürken, Yeşilköy mahallesinde bulunan Şehit Haydar Arslan ilk ve ortaokulu ile sağlık evinin birinci katı sel sularının getirdiği rusubat nedeniyle toprağa gömüldü. Sel suları ile gelen taş ve toprak ile dolan okulda heyelan nedeniyle eğitime ara verildi. Okulda belediye ekiplerince temizleme çalışmalarını sürdürürken, mahallede selden en çok etkilenen vatandaşlar biri de Gençağa Yetim oldu. Evinin kolonları kaya parçaları nedeniyle yıkılan, 2 otomobili kullanılamaz hale gelen ve 2 hayvanı telef olan Yetim, torunları ile bir mağaraya sığınarak sel sularında kurtulmaya başardı. Dev kaya parçalarının yamaçtan koparak evinin kolonlarını kırdığını belirten Yetim, “Dere kendi yatağında akmadı. Yoldan gelerek arabalarımı aldı. Yukarı da toprak kayması sonucu dev kayalar yuvarlanarak evimi yıktı. Evin altındaki ahırda hayvanlarım vardı. Onlardan 2 tanesi telef oldu. Torunlarımı aldım yukarıda bir mağara vardı oraya sığınarak kurtulduk. Önceden de sel olmuştu ama bu kadar büyük değildi. 2 araba, evimiz yıkıldı. Bunların yanında 500 bin liralık eşyamız da sele kapıldı. Şuanda kendi imkanlarımızla temizlik yapıyoruz” dedi. “Malzemelerin su altında kaldığını görünce ağladım” Mahalle sakinlerinden Kezban Özbakır ise büyük korku yaşadıklarını kaydederek, “Mağdur olduk. Selden kaçtık. Büyük bir korku yaşadık. Geldi geçti. Kapımızı kilitleyerek gittik. Hayvanlarımızı da burada bıraktık. Evimizin girişini de su bastı. Bütün malzemelerim evin altında onların su altında kaldığını görünce ağladım. 20 sene önce 2 kez sel olmuştu. Onlarda 1 saat yağmur yağmıştı, bu sefer 4 saat aralıksız yağmur yağdı” şeklinde konuştu. Fındıklı mahallesinde yaşayan ve 3 çocuğunu alarak eski evlerine kaçtıklarını dile getiren Havva Özbakır da, “Aniden başlayan yağmuru görünce yukarıda bir eski evimiz vardı. Çocuklarımı alarak oraya kaçtık. Tekrar uyarı yapıldı. İlçe merkezine gitmeyi düşünüyoruz. Maddi zararımız var. Evin içerisi su ve çamur ile doldu. Okulumuzda toprak altında kaldı. Çaresiziz Allah yardımcımız olsun. Şükür olsun rabbimize ki can kaybımız yok” ifadelerini kullandı.