SAĞLIK - 14 Ekim 2024 Pazartesi 10:22

Dünyada ilk kez görülen "Giresun Sendromu" tıp literatürüne girdi

A
A
A
Dünyada ilk kez görülen "Giresun Sendromu" tıp literatürüne girdi

Giresun’da bir hastada görülen tüm organların yer değiştirmesine bağlı siroz hastalığı vakası sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada dikkat çekici bir gelişme olarak bilim dünyasında yerini alırken, "Giresun Sendromu" adıyla tıp literatürüne geçti.


Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, dünya tıp literatürüne geçecek önemli bir başarıya imza attı. Tüm organların yer değiştirmesi ve buna bağlı olarak siroz gelişmesiyle karakterize bir vakayı tanımlayan doktorlar, bu durumu "Giresun Sendromu" olarak adlandırdı.



Prof. Dr. Cumhur Dülger: "Dünyada bir ilk"


Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cumhur Dülger, yaptığı açıklamada, bu hastalığın dünyada daha önce tanımlanmadığını vurgulayarak “Dünyada ilk defa tüm organları ayna görüntüsünde ters dönmüş bir hastamızda kalp yetmezliğine bağlı siroz tespit ettik. Bu vakayı ulusal ve uluslararası kongrelerde hakemlerin onayıyla tıp literatürüne kazandırdık ve ’Giresun Sendromu’ adını verdik" dedi.


Dülger, organların ters yerleşiminin nadiren görüldüğünü ancak bu vakada tüm organların yer değiştirdiğini ve bunun yanı sıra sirozun geliştiğini belirterek "Bu hastalar normal kapasitelerinde çalışamıyor, yürüyemiyor ve ömürleri kısalıyor. Karaciğer fonksiyonlarındaki bozulmalar zamanla daha belirgin hale geliyor ve uygun tedavi yapılmazsa hastalık hayatı tehdit edici boyutlara ulaşabiliyor. Siroz olduktan on on iki sene sonra da hastalar karaciğer nakline ihtiyaç duyuyorlar. Bir kısmı nakil yaptırıyor, bir kısmı yaptıramıyor yaşam beklentileri daha kısa oluyor. Uygun tedavi edilmezlerse hayati tehlikeli olan bir hastalık grubu. Uzun yıllar farkına varmadan yaşıyorlar ama bir zaman geliyor. Karaciğer fonksiyonlarında bozukluk çıkıyor. Bu durumda müdahale lazım geliyor. Biz hem kalp açısından hem de karaciğer açısından gereken tedavilerine başladık. Şu an hastamızın durumu iyi” diye konuştu.



Giresun Sendromu hastalığının belirtileri


Dünyada ilk kez karşılaşılarak ’Giresun Sendromu’ ismi verilen hastalığının belirtileriyle ilgili bilgi veren Dr. Gökhan Aydın ise “Nadir görülen hastalıklar var ama bu nadirden ziyade ilk kez görülen bir vaka. Ben de klinik hayatımda ilk defa gördüm. Hastanın bize karaciğer sirozu bulgularıyla başvuruyor. En önemli bulgularda nefes darlığı, karında sıvı, toplanması ve halsizlik şikayeti. Hastanın genel olarak laboratuvarına baktığımız zaman öncelikle ön tanımlarını koyuyoruz. Sonra tanımlamalarda hastanın tüm organlarının yerinin değiştiği ve bizim de görmediğimiz bir vaka olduğu için literati de tanıyoruz. Acaba tedaviyi verirken böyle bir hasta var mı? diğer hekimler ne şekilde yaklaşmış, onların tedavi realiteleri nelerdir? Çünkü bizde bir tedavi verirken sadece kendi görüşlerimiz doğrultusunda değil, diğer hekimlerin uygulamalarını da dikkate alıyoruz. Ancak buna benzer bir vaka olmadığını gördük. Bunun üzerine Prof. Dr. Cumhur Hocamızın önderliğinde tıp literatüründe yayınlayarak anlatmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.



Başhekim Dr. Fazlı Kulaklı: "Giresun’un adını dünyaya duyurduk"


Başhekim Dr. Fazlı Kulaklı da bu başarının önemine değinerek, "Bir sendrom tanımlamak kolay değil, ama Giresun’dan çıkan bu başarıyı çok önemsiyoruz. Bu sendrom, Giresun’un adını tüm dünyaya duyuracak ve tıp literatüründe önemli bir yer edinecek" dedi.



Dünyada ilk kez görülen "Giresun Sendromu" tıp literatürüne girdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Bağırsakları tıkanan prematüre ikizler ölümden döndü Diyarbakır’da bağırsaklarında kaka nedeniyle tıkanma, yırtık ve enfeksiyon tespit edilen prematüre ikizler, ameliyat ve ilaç tedavilerinin ardından taburcu edilerek annelerinin kucağına bırakıldı. Diyarbakır’da ikiz kardeşler Muhammet Mustafa ve Yiğit Cumali, dış merkezde prematüre doğmalarıyla birlikte Dicle Memorial Hastanesine sevk edildi. Entübe olan kardeşler, burada yapılan kontrollerde minik kardeşlerin bağırsaklarında kaka nedeniyle tıkanma olduğu, birinin bağırsağında yırtık olduğu, buna bağlı olarak yoğun enfeksiyon tespit edildi. Solunum cihazına bağlı olan Muhammet Mustafa, acilen ameliyata alınıp yoğun tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Yiğit Cumali’de de aynı sorunun olabileceği düşünülerek yapılan kontrollerde aynı sorun tespit edildi. Yiğit Cumali ise, alttan yıkama ve ilaç tedavisiyle sağlığına kavuştu. Dicle Memorial Hastanesi’nde Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı, İHA muhabirine, hastanın ikiz doğumlu ve prematüre bebek olduklarını, dış merkezde doğduktan sonra erken doğum ve yoğun bakım ihtiyacı olması nedeniyle kendilerine sevk edildiğini söyledi. Yoğun bakımda takip ettikleri bir hasta olduğunu belirten Dr. Kamacı, şöyle konuştu: “Yoğun bakım doktorumuz hastayı yatırıyor, ertesi gün karnında şişme tespit edilmesi üzerine çekilen filmlerde diyafram altı serbest hava görünüyor. Bu, mide ya da bağırsak delinmelerinde görülen bir şey. Böyle olunca bize haber verdiler. Gördük, değerlendirdik, yoğun bakımda entübeydi. Hasta, solunum cihazına bağlıydı ve 2 kilo civarındaydı. Bağırsaklarında delinme olabileceğini düşünüp acil ameliyat kararı verdik. Hastamızı aynı gün ameliyatını yaptık.” Ameliyatta, kalın bağırsağının sert kaka parçalarıyla tıkandığını, bu tıkanıklık nedeniyle ince bağırsağın son kısmında bir delinme olduğunu ve karnının içinde çok fazla enfeksiyon olduğunu gördüklerini ifade eden Dr. Kamacı, “Bu enfeksiyonları temizleyip, ince bağırsağın sol kısmındaki delinen yeri temizleyip orayı da onardık. Hastamızı daha sonra tekrar yoğun bakıma aldık. Bir süre entübe olarak takip edildikten sonra akciğer gelişimi sağlandı, 4 gün sonra yavaş yavaş beslemeye başladık. Ameliyattan sonra bir aylık yoğun bakım süreci devam etti. Ondan sonra hastamızı taburcu ettik” diye konuştu. “Hastamızın ikiz kardeşinde de benzer bir problem vardı” Bugün de hastanın kontrolünü yapacaklarını aktaran Kamacı, “Hastamızın ikiz kardeşinde de benzer bir problem vardı. Fakat Allah’a şükür, onun bağırsaklarında bir delinme olmadan, kardeşinde böyle bir tespiti ettikten sonra ikizinde de böyle bir şey olabileceğini düşündük. Filmler çektik. Ondan da tıkaçlar olduğunu gördük, o tıkaçları alttan yıkamayla boşalmasını sağlayarak herhangi bir delinme olmadan o da kurtulmuş oldu. O, bundan daha küçüktü. O da bugün taburcu olacak. Bu şekilde ağır bir hastalık geçirdi. Çünkü hem bebeğin prematüre olması hem kilosunun çok düşük olması hem bağırsakta delinme ve enfeksiyonunun yüksek olması nedeniyle bu hastalarda maalesef hayati risk çok yüksektir" şeklinde konuştu. Anne Fatma Karalök, çocuğunun kucağında olduğu için çok mutlu olduğunu dile getirerek, “Doğumdan bir gün sonra bakırsak delinmesi olmuştu. Allah’a çok şükür şu an iyi. Uzun bir süre benimle değildi. Şu an kucağımda. Allah, doktorlarımızdan razı olsun. Onlar olmazsa belki şu an kucağımda olmayacaktı. Muhammet Mustafa kucağımda, teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
İstanbul Türk Telekom’a iki farklı uluslararası programdan birincilik ödülü Türk Telekom, operasyonlarında verimlilik sağlamak üzere geliştirdiği ve yapay zeka yöntemlerinin kullanıldığı NOVA ALFA (Advance Line Fault Analytics) projesiyle teknoloji üzerine araştırmalara imza atan Gartner’in düzenlediği Eye on Innovation’da Avrupa birincisi oldu. Şirketin Türk mühendisleri tarafından geliştirdiği ev içi Wi-Fi kullanımına yönelik yenilikçi çözümleri, Wi-Fi teknolojilerine yön veren en önemli uluslararası organizasyonlardan olan Wireless Broadband Alliance (WBA) tarafından ’En İyi Ev İçi Wi-Fi’ kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü. Türk Telekom, yapay zekâ yöntemlerinin kullanılarak hat analizlerinin ve uzaktan anlık tespitlerin sağlanabildiği ALFA projesiyle Gartner’ın düzenlediği ‘Eye on Innovation’ araştırmasında birincilik ödülünün sahibi oldu. Şirketin Quantwifi çözümü ile uygulamaya aldığı Türk mühendisler tarafından geliştirilen yerli Wi-Fi analitik platformu ‘Wi-Fi Mercek’, Wi-Fi alanında teknoloji standartlarını ve yenilikleri belirleyip Wi-Fi teknolojilerine yön veren WBA tarafından 2024 yılında ‘En İyi Ev İçi Wi-Fi’ kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü. Entegre cihaz sayısı ve çeşitliliği itibariyle Avrupa’nın en büyük Wi-Fi analitik platform örneği olan Wi-Fi Mercek ev içi ağlarda yapay zekâ destekli algoritmaları ile problem tespit süresini ve saha ziyaret gereksinimlerini önemli ölçüde azaltarak operasyonel verimliliği artırıyor. Konu hakkında değerlendirmede bulunan Türk Telekom Network Genel Müdür Yardımcısı Zafer Orhan, “Yeni nesil teknolojiler üretmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyor, dijital dönüşüm yolcuklarında tüm kullanıcılarımıza fayda sunacak çözümler üretiyoruz. ALFA projemiz de yapay zekâ desteğiyle, ileri seviyede fiziksel hat analizleri saniyeler bazında uzaktan yapılabiliyor ve anlık tespitler gerçekleştirilebiliyor. Operasyonlarımızda verimlilik sağlamak üzere geliştirdiğimiz projemizin önemli araştırma kurumlarından biri olan Gartner’in düzenlediği ‘Eye on Innovation’ da birincilik ödülünün sahibi olması, gerçekleştirdiğimiz çalışmaların önemi için mutluluk verici. Şirket olarak geliştirdiğimiz yeni teknolojilerimiz, uluslararası alanda bir başka ödülün de sahibi oldu. Kullanıcılarımızın ev içi Wi-Fi kullanım deneyimlerine fayda sağlayan, aylık 1 milyonu aşan uygulama kullanımı ile operasyonel verimliliğimizi artıran ’Wi-Fi Mercek’ ürünümüz, bu alanda küresel standartları belirleyen organizasyon olan WBA tarafından birincilik ödülü kazanarak başarısını kanıtladı. Mühendislerimiz tarafından geliştirilen yenilikçi çözümlerin uluslararası alanda birincilikler kazanması, değer odaklı yaklaşımımızla sektöre yaptığımız katkıların önemli bir göstergesi olduğunu düşünüyorum” dedi. Şirket, ‘Eye on Innovation’ ödülünü kazanan projesi ALFA ile daha önce de IDC DX ödüllerinde Future of Intelligence kategorisinde birincilik elde etmişti.
Kocaeli Bakan Kacır açıkladı: "TSE 155 bin ürünü denetleyerek, 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi" 14 Ekim Dünya Standartlar Günü dolayısıyla düzenlenen programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Geçtiğimiz ay Kolombiya’da düzenlenen ISO Konsey Toplantısında alınan karar doğrultusunda ISO Haftası etkinliklerine Türk Standartları Enstitümüz 2027 yılında İstanbul’da ev sahipliği yapacak. Yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; 42 bin 660 deney raporu, 13 bin 640 kalibrasyon sertifikası, 18 bin 963 ürün belgesi, bin 448 CE belgesi, 5 bin 12 sistem belgesi, 585 helal belgesi düzenledi. İthalat denetimleri kapsamında 155 bin ürünü denetleyerek 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi" dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 14 Ekim Dünya Standartlar Günü’nde Gebze Bilişim Vadisi’nde düzenlenen programa katıldı. Bakan Kacır’ın yanı sıra programda, Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) Başkanı Dr. Sung Hwan Cho, TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin, Kocaeli Valisi İlhami Aktaş ile çok sayıda katılımcı yer aldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "1954 yılında mütevazi imkanlarla, sanayi ve ticaret odalarımızın çabalarıyla kurulan enstitümüz 70 yıllık başarılarla dolu yolculuğunda, ülkemizde standardizasyon ve kalite anlayışının yeşermesi ve yerleşmesinde öncü rol üstlendi. Türk malı damgasının aynı zamanda yüksek kaliteyle eşdeğer olduğunu tescilledi. Vatandaşlarımızın dünya standartlarında güvenli ürün ve hizmetlerle buluşmasına vesile oldu. Ülkemizin üretim ve teknoloji geliştirme yolculuğunda yeni bir sayfa açtığımız son 22 yılda ise kurumumuzu gelişmiş bir alt yapıya, modern inovasyon ve teknolojiye, geniş kapsamlı bir organizasyon yapısına kavuşturduk. Kurumumuzu, evrensel normları dikkate alarak, stratejik hamlelerle yeniden yapılandırdık. Uluslararası standartlara yön veren, ülke sathı ve dünya pazarında rekabet gücü sağlayan sanayimizin omurgası haline getirdik. Kurumumuz bugün nitelikli insan kaynağı ve dünya standartlarındaki laboratuvar altyapısıyla nitelikli ihracatımızın katalizörü vazifesi görüyor. Standartları tayin edenlerin aynı zamanda küresel ticaretin oyun kurucuları olduğu yaklaşımıyla sanayicilerimizin hak ve menfaatlerini uluslararası platformda en güçlü şekilde savunuyor" diye konuştu. "Dünya Standartlar Günü geldiğimiz noktada tüm dünyada, standartların hem üretici hem de tüketici açısından önemini kavranmasına vesile oluyor" Her yıl 14 Ekim’de kutlanan Dünya Standartlar Gününün TSE ve bizler için her zaman ayrı bir önemi var. Uluslararası Standardizasyon Teşkilatının (ISO) 1967’de gerçekleştirilen genel kurul toplantısında dönemin TSE Başkanı merhum Faruk Sünter 3 yıllığına ISO Başkanı seçilmişti. Kendisinin teklifi üzerine 1969 yılında ISO Konseyi 14 Ekim’i Dünya Standartlar Günü olarak onayladı. İlk kez 1970’te kutladığımız ’Dünya Standartlar Günü’ geldiğimiz noktada tüm dünyada, standartların hem üretici hem de tüketici açısından önemini kavranmasına vesile oluyor. Bizlere de Türkiye Yüzyılında ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine taşıma hedefimizde güçlü standardizasyon bilincinin ve altyapısının rolünü ve önemini tekrar hatırlatıyor. Bu vesileyle, geçmişten günümüze TSE’nin büyük ve güçlü Türkiye’nin bayraktar kurumları arasında yer alması için emek ve gayretlerini esirgemeyen herkese şahsen teşekkürlerimi sunuyorum. Ahirete irtihal edenleri rahmetle anıyorum" şeklinde konuştu. "Sanayide çalışan sayımızı 3,9 milyondan 6,7 milyona, Ar-Ge harcamalarımızı 1,2 milyar dolardan 12 milyar dolara çıkardık" "Ülkemiz ikinci asra, Türkiye Yüzyılı’na yaraşır kazanımlarla, güçlü ve stratejik hedeflerle adım attı" diyen Kacır, "Hayata geçirdiğimiz reform niteliğinde hamlelerle hemen her alanda yatırım, istihdam, üretim, icat ve ihracat rotasında önemli başarılara imza atıyoruz. Sanayide çalışan sayımızı 3,9 milyondan 6,7 milyona, Ar-Ge harcamalarımızı yıllık 1,2 milyar dolardan 12 milyar dolara çıkardık. Sayılarını 191’den 362’e yükselttiğimiz organize sanayi bölgelerimiz ve kurduğumuz 45 endüstri bölgesiyle ülkemizi küresel üretim üssü haline getirdik. Otomotivden kimyaya, makineden demir-çeliğe, beyaz eşyadan savunma ve havacılığa, tekstilden mobilyaya sanayimizin tüm sektörlerinin öncülüğünde ihracatımızı 22 yılda 36 milyar dolardan 262 milyar dolara yükselttik. Yerli ve milli elektrikli otomobilimiz TOG’u, milletimizle buluşturduk" ifadelerini kullandı. "TSE İthalat denetimleri kapsamında 155 bin ürünü denetleyerek 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi" Büyüme ve kalkınma yolculuğunda yakalanan ivmeyi daha yukarıya taşıyacak, Milli Teknoloji Hamleyi güçlendirecek adımları kararlılıkla attıklarını belirten Bakan Kacır, "Katma değerli ve ileri teknolojiye odaklanmış üretim zemininde, yeşil ve dijital dönüşümü hayata geçirip Türk sanayisini küresel arenada daha güçlü, daha etkili konuma yükseltiyoruz. Kalite ve standardizasyonu önceleyen bir üretim anlayışı da Türkiye Yüzyılında güçlü üretim altyapımızın sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği için vazgeçilmez unsurdur. Vatandaşlarımızı güvenilir ve kaliteli ürün ve hizmetlerle buluşturmanın anahtarıdır. Türk Standartları Enstitüsü; belgelendirme, muayene, gözetim, doğrulama, deney, kalibrasyon ve eğitim hizmetleriyle, geliştirdiği standartlarla vatandaşlarımız, sanayicilerimiz ve müteşebbislerimizin her zaman destekçisi konumundadır. Yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; 42 bin 660 deney raporu, 13 bin 640 kalibrasyon sertifikası, 18 bin 963 ürün belgesi, bin 448 CE belgesi, 5 bin 12 sistem belgesi, 585 helal belgesi düzenledi. İthalat denetimleri kapsamında 155 bin ürünü denetleyerek 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi. TSE ayrıca girişimcilerimizin, vatandaşlarımızın güvenli, küresel standartlarla uyumlu ve çevreye duyarlı ürünlerle buluşmasında köprü görevi üstlendi. Adil rekabet ortamını savunarak; ’Türk Malı’ etiketinin marka değerini güçlendirdi. Düzenlediği eğitimlerle de standardizasyon kültürünün ülkemizde daha geniş kitleler tarafından benimsenmesini, yaygınlaşmasını ve hayata geçirilmesini teşvik etti" dedi. "Türkiye Yüzyılında sanayicilerimiz ve tüketicilerimizi tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir hizmetlerle buluşturacaktır" "Konuşmasını sürdüren Kacır, "Bugün, yapay zekadan kuantum teknolojilerine, hidrojen teknolojilerinden elektrikle çalışan araçlara 158 ayna komite ve bu komitelere üye 2 bin 748 uzmanıyla TSE; küresel standartları yalnızca uygulayan değil, aynı zamanda bu standartların oluşturulmasında etkin çalışan kurumdur. Özellikle ikiz dönüşümün iş dünyasının ajandasında en üst sıralarda yer aldığı bu dönemde yürüttüğü çalışmalarla sanayimizin ihtiyaçlarına cevap veriyor. Enstitümüz; cep telefonu, tablet, akıllı saat, bilgisayar, oyun konsolu ve modemlerin yenilenerek yeniden satışa sunulması sürecinde uyulacak standartları belirleyerek elektronik ürünlerin ekonomiye yeniden kazandırılmasını sağladı. Veri merkezlerinin sürdürülebilir ve enerji verimliliği odaklı faaliyet göstermeleri için devreye aldığımız Veri Merkezi Belgelendirme Programıyla da yatırımcıların ve işletmecilerin uygunluk değerlendirme faaliyetine kolay erişiminin önünü açtı. 2053 Net Sıfır Emisyon Hedeflerimiz doğrultusunda; ürün karbon ayak izi, su ayak izi, Yeşil OSB, Su Verimliliği Yönetimi alanlarında devreye aldığı yeni standartlarla iş dünyamızın ihtiyaçlarını adresleyen kıymetli çalışmalara imza attı. Savunma sanayii, demiryolu sistemleri, rüzgar ve nükleer enerji santralleri gibi stratejik alanlarda teknolojik bağımsızlığımızı tahkim edecek belgelendirme, sertifikasyon ve uygunluk değerlendirme altyapısı ile bilgi birikimini de TSE bünyesinde oluşturuyoruz. Böylesine kritik görevler yürüten, geniş bir yelpazede görev ve sorumluluğu bulunan enstitümüz; Türkiye Yüzyılında sanayicilerimiz ve tüketicilerimizi tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir hizmetlerle buluşturacaktır" diye konuştu. "Ankara Kalite Kampüsü Türkiye’nin kalite ve uygunluk değerlendirme üssü olacak" Ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda tercih edilen, küresel standartların oluşturulmasında söz sahibi kuruluş olma vizyonuyla çalışmalarını sürdürecektir. Modern altyapısı ve nitelikli insan kaynağıyla yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ürün pazarında Türkiye’yi devler ligine taşıma iddiamızı TSE sahiplenmeye devam edecektir. Ankara Kalite Kampüsümüz, ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ ruhuna yaraşır bir proje olarak hızla devam ediyor. Türkiye’nin kalite ve uygunluk değerlendirme üssü olacak bu merkez; yalnızca ulaşımdan enerjiye, elektroteknikten yapı malzemelerine farklı sektörlerin deney ve test ihtiyacına cevap vermekle kalmayacak, ülkemizin üretim altyapısı için güç çarpanı vazifesi görecektir. TSE’yi küresel uygunluk değerlendirme pazarında bölgesel bir oyuncu konumuna taşıyacaktır. Bugün yapay zekadan nesnelerin internetine, büyük veriden robotiğe pek çok yenilikçi teknolojiyle tüm dünyada iş modelleri yeniden tanımlanıyor. Teknoloji; insanlığın karşı karşıya kaldığı iklim değişikliği, açlıkla mücadele, kuraklık gibi farklı sınamaların çözüm adresi olarak görülüyor. Küresel düzenin teknolojiyle yeniden şekillendiği bir dönemde teknolojinin standartlarını belirleyenler; kuşkusuz küresel teknoloji yarışında hangi ülkelerin, zümrelerin ve firmaların rekabet üstünlüğüne sahip olacağını da bize işaret edecektir. Türkiye olarak tüm platformlarda, her ülkenin stratejik değere sahip teknoloji ürünlerini kendi kabiliyetleri ile geliştirip üretebilmesinin ulusal egemenliğini koruması açısından kritik önemde olduğunu vurguluyoruz" şeklinde konuştu. "ISO Haftası etkinliklerine Türk Standartları Enstitümüz 2027 yılında İstanbul’da ev sahipliği yapacak" "Teknoloji geliştirmede ve üretmede tekelleşmeye neden olacak yaklaşımların insanlık için huzur ve refah getirmeyeceğini savunuyoruz" diyen Bakan Kacır, "Küresel ortak menfaati önceleyen teknoloji yaklaşımımızı uluslararası platformlarda seslendirirken bugün olduğu gibi gelecekte de TSE öncü rol üstlenecek. Bizlerin de enstitümüzün her zaman yanında olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bu vesileyle ülkemizin uluslararası standardizasyon camiasında temsilini güçlendirecek bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Geçtiğimiz ay Kolombiya’da düzenlenen ISO Konsey Toplantısında alınan karar doğrultusunda ISO Haftası etkinliklerine Türk Standartları Enstitümüz 2027 yılında İstanbul’da ev sahipliği yapacak. ISO Genel Kurul Toplantısı, ISO Konsey Toplantısı, ISO Politika ve Finans Daimi Komite Toplantıları ile ISO Gelişmekte Olan Ülkeler Komitesi toplantılarını kapsayan bu büyük organizasyonla dünya genelinden bin 500’den fazla paydaşı ülkemizde ağırlayacağız. Benzersiz konumuyla kültürlerin, fikirlerin, yeni girişimlerin ve kıtaların buluşma noktası İstanbul; uluslararası standardizasyon camiasını da aynı çatı altında toplayacak" dedi. "Bugün TSE, 7 bin 283 ulusal standarttan oluşan, toplamda 38 bin 440 standartla üretim-tüketim ekosistemimize katkı sağlamaktadır" Türk Standardları Enstitüsünün 70. yılını kutlayan TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin, "TSE, kurulduğu günden bu yana sanayicilerimizin, kamu kurumlarının, akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının standardizasyon çalışmalarının merkezi olmuştur. Bugün TSE, 7 bin 283 ulusal standarttan oluşan, toplamda 38 bin 440 standartla üretim-tüketim ekosistemimize katkı sağlamaktadır. TSE, uluslararası alanda da aktif bir rol oynayarak 144 teknik komitede katılımcı üye, 254 teknik komitede gözlemci üye olarak yer almakta ve 2 komitede sekreterya görevini yürütmektedir. Ayrıca, ISO 2030 Stratejik Planı doğrultusunda uluslararası standartları geliştirerek küresel ticareti desteklemeyi, adil ve kapsayıcı ekonomik büyümeyi sağlamayı, yeniliklerle sağlığı korumayı ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturmayı hedeflemektedir. Tanıtım ve pazarlama faaliyetlerimizin etkinliğini artırarak kurumsal kimliğimizi güçlendiriyor, küresel ve rekabetçi bir yapı oluşturmak için çalışıyoruz. Yalın yönetim anlayışıyla operasyonel mükemmelliğe ulaşmayı hedefliyor, tüm süreçlerimizde verimlilik ve kaliteyi ön planda tutuyoruz. Daha iyi bir gelecek için standartların önemini her geçen gün daha iyi anlıyor ve bu anlayışı daha geniş kitlelere yaymak için çalışıyoruz" diye konuştu. Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) Başkanı Dr. Sung Hwan Cho ise konuşmasında, "Bu yıl Dünya Standartlar Günü’nü inovasyonu kutlamak için kullanıyoruz. Ama tam olarak neyi ve neden işaretliyoruz? Binlerce uzmanın işbirliğine dayalı çabalarını takdir ediyoruz gönüllü teknik anlaşmaları geliştiren ve nihayetinde uluslararası standartlar. Onlar, bilgileri ve uzmanlıkları ile isimsiz kahramanlardır, zaman ve çaba harcayarak somut bir fark oluştururlar. Dünyayı daha güvenli bir yer haline getirirler, Bu günü bu insanları ve çalışmalarını tanımak için kullanmak istiyoruz. 2024 yılında inovasyonu da tanıyacağız. Bugün burada dururken, Türkiye’nin sadece insanlığın en eski medeniyetlerinden biri olmadığını, aynı zamanda dünyaya yüzyıllar boyunca dünyaya en büyük yeniliklerinden bazılarını getirmiştir. Robot teknolojisinin öncüsü ve ve hatta dünyaya ilk kadın savaş pilotunu kazandırdı. Bu ülke birçok kez ilklere imza atmıştır" ifadelerini kullandı. Program sonunda şirketlere helal uygunluk belgesi, yönetim sistemi belgesi, helal turizm belgesi verildi.
Antalya Alanya Üniversitesi ilk 20’de Alanya Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2024”te başarıya imza attı. Türkiye’deki 201 üniversitenin değerlendirildiği ve 64 gösterge üzerinden sıralandığı raporda Alanya Üniversitesi, ilk 20’de yer almayı başardı. YÖKSİS veri tabanı ile çeşitli kamu ve bağımsız kaynaklardan elde edilen verilere dayanan bu rapor, üniversitelerin birçok alandaki performansını ölçüyor. Alanya Üniversitesi, Türkiye’deki üniversiteler arasında açık erişim imkânı bulunan bilimsel yayın yüzdesi ile 1. sırada yer aldı. Ayrıca, endeksli yayınların atıf alma oranında 3. sırada bulunurken, uluslararası öğrenci oranında 13. sırada yer alıyor. Üniversite ek olarak, kişi başı doğrudan karbon ayak izi açısından 11. sırada. “Bir çok yeniliğe imza attık “ Alanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Murat Kırcı, elde edilen bu başarının planlı ve kararlı çalışmaların bir sonucu olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Üniversitemiz, Gateway Holding’in yönetiminde ve mütevelli heyetimizin, rektörümüzün ve akademik kadromuzun özverili çalışmaları sayesinde birçok yeniliğe imza atmıştır. Son yıllarda yaptığımız yoğun çalışmalarla eğitimimizin kalitesini artırdık ve uluslararası bir üniversite olma yolunda hızla ilerliyoruz. Hem yerli hem de yabancı öğrenci sayısını artırmak amacıyla yoğun çalışmalar gerçekleştirdik.” “Global bir eğitim merkezi olma yolundayız” Kırcı, Alanya Üniversitesi’nin başarılarını değerlendirirken, uluslararası öğrenci oranında Türkiye’de 13. sırada yer almasının, üniversitenin global bir eğitim merkezi olma yolundaki adımlarını ve küresel ölçekte tanınırlığını gösterdiğini vurguladı. Ayrıca, açık erişim imkânı bulunan bilimsel yayın yüzdesi kategorisinde Türkiye’de 1. sırada olmanın, bilimsel bilginin yaygınlaşması ve daha geniş kitlelere ulaşması açısından büyük bir değer taşıdığını belirtti. Çevresel sürdürülebilirlik alanında da önemli adımlar attıklarını ifade eden Kırcı, üniversitenin kişi başı doğrudan karbon ayak izi bakımından 11. sırada yer almasının çevresel sorumluluğun bir göstergesi olduğunu söyledi. “Bu başarı, çevre dostu uygulamalarımız ve sürdürülebilir gelişme hedeflerimize olan bağlılığımızı vurgulamaktadır” dedi. “Büyük başarılara imza atmak için çok çalışacağız” Endeksli yayınların atıf alma oranında Türkiye genelinde 3. sırada yer alarak bilimsel alanda ne kadar etkili ve saygın bir konumda olduklarını kanıtladıklarını belirten Kırcı, “Yapılan araştırmaların bilim dünyasında ilgi görmesi ve yeni çalışmalara ilham vermesi, üniversitemizin bilimsel gücünün en önemli göstergelerinden biridir. Alanya Üniversitesi, bu başarılarıyla bilimsel araştırma, sürdürülebilirlik ve küresel eğitim alanlarında örnek teşkil edecek, gelecekte daha büyük başarılara ulaşmak için çalışmaya devam edecek” dedi. “Hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz” Rapor hakkında değerlendirmelerde bulunan Alanya Üniversitesi Vekil Rektörü Prof. Dr. Aykut Ekinci ise, “YÖK tarafından yayımlanan 2024 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda ilk 20 üniversite arasında yer alması, bizi son derece gururlandırdı. Bu başarı, üniversitemizin eğitim ve araştırma alanlarında yakaladığı ivmenin somut bir göstergesidir. Bilimsel yayınların açık erişim oranında Türkiye’de birinci sırada olmamız, bilgiye erişim konusundaki kararlılığımızı ve araştırma faaliyetlerimize verdiğimiz önemi bir kez daha kanıtlamaktadır. Alanya Üniversitesi’nin küresel eğitim arenasındaki hedeflerine doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Çevre dostu uygulamalarımız, sürdürülebilirlik hedeflerimizle bilimsel çalışmalarda öncü olmaya ve topluma katkı sağlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.