ASAYİŞ - 03 Ekim 2024 Perşembe 16:18

Uyuşturucu ve yağma suçlarından cezası bulunan firariyi jandarma yakaladı

A
A
A
Uyuşturucu ve yağma suçlarından cezası bulunan firariyi jandarma yakaladı

Gaziantep’te uyuşturucu ticareti yapmak ve silahla yağma suçlarından hakkında 11 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan firari jandarma ekiplerince yakalandı.


Gaziantep İl Jandarma Komutanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde aranan şahısların yakalanmasına yönelik çalışma yapıldı. Çalışma kapsamında Oğuzeli ilçesinde icra edilen yol emniyet ve kontrol faaliyeti esnasında uyuşturucu ticareti yapmak ve silahla yağma suçlarından hakkında 11 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan M.Ç. isimli şahıs JASAT ekiplerince yakalandı.


Şüpheli şahıs, sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Büro Memur-Sen Burdur Şubesi hizmete açıldı Türkiye genelinde 115 bin üyesi bulunan Büro Memur-Sen Genel Başkan Yusuf Yazgan’ın katılımıyla Burdur’da hizmet binası açılışı gerçekleştirdi. Yazgan, "Büro Memur-Sen yükselişe devam ediyor" dedi. Türkiye genelinde toplam 115 bin üyesi bulunan Büro Memur-Sen, Burdur’da üye sayısını 500’e çıkararak yeni şubesini açtı. Burdur Büro Memur-Sen Şubesi Hizmet Binası açılışı Genel Başkan Yusuf Yazgan’ın katılımıyla gerçekleşti. Katılımcılar ile birlikte açılış kurdelesini kesen Genel Başkan Yazgan hizmet binasının hayırlı uğurlu olması dileğinde bulundu. Yazgan, Büro Memur-Sen’in giderek büyüdüğünü dile getirdiği konuşmasında, "Büro Memur-Sen Burdur’da da bürosunu açtı ve Türkiye genelinde son 3 yılda üye sayısını yüzde 50 artırarak 72 binlerden 115 bin üyeye ulaşmış durumda. Büro memur sen olarak bizler her zaman kamu çalışanlarının yanında olmaya devam ediyoruz. Kamu çalışanlarının sorunları, sıkıntıları konusunda sesimizi yükseltiyoruz. 3600 Ek gösterge meselesi, tasarruf genelgesi ile yaşanan sorunlar ve bunun gibi kamu çalışanlarının hangi sorunu, sıkıntısı varsa da biz bu noktada mücadelemizi sürdürüyoruz. Geçtiğim aylarda 4 aşamalı bir eylem planı açıklandı. En son Bolu’dan Ankara’ya yürüyüşle bunu sonuçlandırdık ve taleplerimizi dile getirdik. Öte yandan bizler tabi ülkemizin, vatanımızın, milletimizin bütünlüğü için mücadele ediyoruz" dedi. Türkiye yeni yargı reformunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor Konuşmasında yeni yasama yılına da değinen Yazgan, "Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı gerçekleştirildi ve yeni yasama yılı faaliyete başladı. Yasama yılının faaliyete başlaması Büro Memur-Sen olarak, sivil toplum örgütleri olarak heyecanlandırdı çünkü iktidarıyla, muhalefetiyle bir milli birlik içerisinde olunması gayet olumlu karşılandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın meclisteki açıklaması çok önemliydi. Altını çizdiği önemli noktalar vardı. Bir tanesi yargı reformuyla alakalı. Türkiye’de yargı reformunun mutlaka yeniden gözden geçirilerek yeni adil düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bunun altını çizdi" şeklinde konuştu. "Öte yandan hemen yanı başımızda meydana gelen bir savaş var. Maalesef bir yıla yakın bir süreçtir İsrail Filistin’i yok ediyor. Lübnan’a saldırıyor ve artık o bölgeyi tamamen bir kaos ve savaşın eşiğine getirmiş durumda" diyen Yazgan, "İşte Sayın Cumhurbaşkanımız bunun altını çizdi ve ülkenin içerisinde iktidarıyla muhalefetiyle birlikte olunması gerektiğini, kürsüde ifade etti. Burada muhalefet partilerinin de bu olumlu tutumunu, davranışını biz değerli buluyoruz ve böylesine coğrafyamızı bölgemizin etrafı ateş çemberi halindeyken ülkemiz içerisinde birlikte olması kıymetli ve değerli. Bunun için biz Büro Memur Sen olarak şunun altını çiziyoruz, 15 Temmuz’da nasıl Büro Memur-Sen olarak ve Memur-Sen olarak alanlardaysak biz ülke menfaatleri olduğu zaman da yine Büro Memur-Sen ve Memur-Sen olarak alanlarda oluruz. Vatanımızın milletimizin, hükümetimizin, cumhurbaşkanımızın yanında oluruz. Ama kamu çalışanlarının hakları mevzu bahis olduğu zaman da kamu çalışanlarının haklarını korumak için meydanlarda alanlarda oluruz" ifadesini kullandı. "Burdur’da üye sayımız 250’den 500’e çıktı" Burdur’daki üye sayılarının 500’e çıktığını söyleyen Yazgan, "Ben bu büroyu kazandıranlara teşekkür ediyorum. Şunun da altını çiziyorum Özay başkanımız göreve geldiği zamandan üye sayısını 250’den 500’ye çıkararak hem Burdur’un şube olmasını sağladık, hem de üye sayısını iki katına çıkarmış oldu bundan dolayı da kendisine, yönetimine ve bütün üye arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Çanakkale Şehit Piyade Uzman Çavuş Burak Geniş memleketi Yenice’de toprağa verildi Iğdır 5’inci Hudut Komutanlığına bağlı Ağrı Doğubeyazıt’ta görev yapan askeri aracın devrilmesi sonucu meydana gelen kazada şehit olan Piyade Uzman Çavuş Burak Geniş (29), memleketi Çanakkale’nin Yenice ilçesinde gözyaşlarıyla toprağa verildi. Iğdır 5’inci Hudut Komutanlığına bağlı Ağrı Doğubeyazıt’ta görev yapan askeri aracın devrilmesi sonucu Piyade Uzman Çavuş Burak Geniş şehit oldu. Ağrı’dan askeri uçakla Çanakkale Havalimanına getirilen Şehit Piyade Uzman Çavuş Burak Geniş’in cenazesi Sağlık Bakanlığı’nın ambulans helikopteriyle memleketi Yenice ilçesine götürüldü. Baba ocağı Aşağıkaraaşık köyüne götürülen şehidin naaşı helallik alındıktan sonra cenaze namazı için çarşı camiine getirildi. Köyde helallik alındığı sırada şehit Burak Geniş’in annesi Meşgure Geniş oğlunun Türk bayrağına sarılı tabutuna sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Cenaze törenine, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Yenice Kaymakamı Mehmet Can İrdelp, Yenice Belediye Başkanı Veysel Acar, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ersin Aslan, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, şehit yakınları, gaziler ile askeri erkan ve şehidin yakınları tarafından karşılandı. Cenaze töreninde şehidin annesi Meşgure Geniş ve Basri Geniş’in ayakta durmakta güçlük çektiği görüldü. Yenice merkez Çarşı Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Piyade Uzman Çavuş Burak Geniş’in cenazesi, askeri törenle ilçe mezarlığında toprağa verildi.
Ankara Emine Erdoğan’dan anne adaylarına "normal doğum" çağrısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, sezaryen ameliyatın, "büyük bedelleri olan cerrahi bir operasyon" yerine, "pratik, hızlı ve ağrısız bir doğum seçeneği" olarak tanıtıldığına, Türkiye’deki sezaryen oranlarının DSÖ’nün belirlediği makul sınırları aştığına dikkati çekerek, anne adaylarına normal doğum çağrısı yaptı. Emine Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde "Doğal Olan Normal Doğum" temasıyla gerçekleştirilen Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Eylem planı tanıtım toplantısı dolayısıyla katılımcılarla bir arada olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Emine Erdoğan, doğum tecrübesinin, anne ve bebek arasında hayat boyu sürecek özel bir bağın kurulduğu oldukça hassas bir süreç olduğuna dikkati çekti. Emine Erdoğan, "Bir bebekle birlikte, sevginin, gücün, güvenin hayat bulduğu doğum esnasında yaşananlar, annenin ve bebeğin üzerinde bir ömür etkisi kalacak derin izler bırakır. Bu yüzden, bu özel zamanın mümkün olduğunca fıtrata ve doğala uygun bir şekilde gelişmesi, hayati önem taşır" ifadelerini kullandı. Doğal doğumla güçlü bir güven ve sevgi bağının temeli de atılıyor Doğal doğumun başrolünde yer alan anne adayının, yeni bir ruhun dünyaya gelişini ve vücudunun değişimini tüm boyutlarıyla deneyimleyebileceğine işaret eden Emine Erdoğan, "Hormonların sağlıklı bir şekilde salgılandığı doğal doğum sürecinde, anne hızlı bir şekilde toparlanır, bebeğini kucağına alır ve emzirerek ömrün sonuna kadar devam edecek güçlü bir güven ve sevgi bağının temelini atar" diye konuştu. Emine Erdoğan, doğal doğumun bebeğin üzerindeki olumlu etkilerinin saymakla bitmeyeceğine dikkati çekerek, "Doğum kanalında karşılaştığı faydalı bakteriler sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemi geliştiren bebek, bu yolculukta akciğer gelişimini de sağlıklı bir şekilde tamamlar. Araştırmalar, beyin gelişiminde bellek, öğrenme, farkındalık gibi davranışları düzenleyen protein salgılarının doğal doğumda daha fazla üretildiğini ortaya koyuyor" bilgisini paylaştı. "Türkiye’de dünyaya gelen iki çocuktan birisi sezaryenle doğuyor" Emine Erdoğan, normal doğumun anne ve bebek üzerindeki tüm faydalarına rağmen tıbbi gereklilik dışındaki sezaryen oranlarının yüksekliğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Normal doğumun bütün bu faydalarına rağmen ne yazık ki, günümüz dünyasında kadınlar bu eşsiz tecrübeyi olması gereken doğal haliyle yaşayamıyor. Modern zamanın konformist ve maddeci yaklaşımları nedeniyle, dünyanın en kadim tecrübesi, tıbbi bir operasyona indirgeniyor. Sezaryen, ’büyük bedelleri olan cerrahi bir operasyon’ yerine, ’pratik, hızlı ve ağrısız bir doğum seçeneği’ olarak tanıtılıyor. Şunun altını çizmeliyim ki tıbbi gerekçelerle, doğru zamanda yapıldığında sezaryenin hayat kurtarıcı özelliği çok önemlidir. Ancak maalesef, Dünya Sağlık Örgütünce açıklanan yüzde 15’lik makul sezaryen sınırının, ülkemizde ciddi manada aşıldığını görüyoruz. Bugün Türkiye’de dünyaya gelen iki çocuktan birisi sezaryenle doğuyor. Tekrar ediyorum, iki çocuktan birisi." "Sezaryenin, anne ve bebek üzerinde hasarlar bıraktığı bilimsel olarak biliniyor" Emine Erdoğan, sezaryen ameliyatların anne ve bebek üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Hızlı ve kolay bir yöntem olarak sunulan sezaryenin, anne ve bebek üzerinde kısa ve uzun vadeli hasarlar bıraktığı bilimsel olarak da biliniyor. Sezaryenle doğan bebeklerde astım, obezite gibi kronik hastalıklara yatkınlık görülürken, doğum esnasında edineceği faydalı bakterilerden mahrum kalan bebeğin bağışıklık sistemi yeterince gelişemiyor. Doğal sürecini tamamlamadan müdahaleyle doğurulan bebekler, adeta dalından erken koparılan bir meyve gibi hayata yenik ve geriden başlıyor. Öte yandan, hormonal dengesi bozulan anne adayı, normal doğum yapan bir kadına göre, çok daha zorlu bir doğum ve annelik süreci geçirmek zorunda kalıyor." "Her doğum kendine hastır, eşsizdir ve özeldir" Doğumla ilgili bazı temel gerçeklerin yeniden hatırlanmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Kadın bedeninin tamamen içgüdüsel ve adeta programlanmış bir şekilde fıtri yürüttüğü doğum tecrübesinin dışarıdan kontrol edilmesi mümkün değildir. Doğumun süresi, ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği fizyolojik ve psikolojik birçok faktöre bağlıdır. Aynı annenin yaşadığı doğum tecrübeleri bile birbirinin aynısı değildir. Dolayısıyla her doğum kendine hastır, eşsizdir ve özeldir" dedi. "Ebelerimizin kıymetli rehberliği çok önemli" Emine Erdoğan, bu ilahi yaratılış süreci karşısında bedenin kendi işlevini doğal akışında ve rahatça yerine getirebileceği uygun ortamı hazırlamanın önemli olduğunu aktararak, "Anne adayı için bu uygun ortam hareket özgürlüğünün bulunması, ihtiyacı olan zamana ve mahremiyete duyarlı davranılması, duygusal ve fiziksel destek sunulması anlamına gelir. Bu ideal çevrenin oluşturulması için, ebelerimizin kıymetli rehberliği, hekim ve hemşirelerimizin işbirliği, hastanelerimizde kadınların ihtiyaçlarına uygun donatılmış doğumhanelerin tesisi çok önemli. İnanıyorum ki doktoruna, ebesine güvenen kadınlar, korku aşılayan hikayelere veya çevresinden gelen yanlış yönlendirmelere teslim olmayacak ve doğum serüvenini doğal yöntemlerle tamamlayabilecektir" dedi. "Normal doğumu kolaylaştıracak doğal destek yöntemleri güçlendirilmeli" Emine Erdoğan, dünyada, anne ve bebek dostu, modern teknolojileri kapsayan, daha insani doğal doğum yaklaşımlarına ihtiyaç bulunduğunun altını çizdi. Sağlık Bakanlığının 2008’den itibaren normal doğumu teşvik amacıyla kıymetli projeleri hayata geçirdiğini, Türkiye’yi de tehdit eden bu küresel soruna çözüm alternatifleri geliştirdiğini anımsatan Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Bugüne dek Bakanlığımız ile gebe okullarının açılması, doğum mahremiyeti sağlayan anne dostu hastaneler projesinin ve suda doğum ünitelerinin yaygınlaştırılması, öte yandan anne sütünün teşvik edilmesi gibi pek çok çalışmaya imza attık. Bütün bu çabaların, bugün ilan edilen ’Normal Doğum Eylem Planı’ kapsamında sistemli bir şekilde yaygınlaştırılacağını görmek, memnuniyet verici. Bunlara ek olarak, normal doğumu kolaylaştıracak doğal destek yöntemlerinin güçlendirilmesini de ayrıca önemsiyorum. Nefes egzersizleri, akupunktur, hidroterapi gibi doğal doğumu kolaylaştıran etkili yöntemler olduğunu tüm anne adaylarımız bilmeli. Diğer yandan müdahalesiz doğum karnesi iyi olan hastaneler ve hekimler ödüllendirilmeli, tanıtımını bizzat yaptığım ’İlk Adım Ebe Gebe Okulu’ gibi yerel iyi uygulamalar teşvik edilmelidir." Emine Erdoğan, Konya’da başlatılan "İlk Adım Ebe Gebe Okulu" projesiyle yüzde 50 olan sezaryen oranlarının, verilen eğitimlerle yüzde 33’lere kadar düşürüldüğünü, bilinçlendirme ve farkındalığı artırmaya yönelik faaliyetlerin etkisinin bu örnekte çok net görülebildiğini söyledi. "Toplumumuzun sizlerin rehberliğine ve desteğine ihtiyacı var" Toplumun bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalarda medya ve akademi dünyasına büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Emine Erdoğan, "Toplumumuzun sizlerin rehberliğine ve desteğine ihtiyacı var" diye konuştu. Emine Erdoğan, tanıtım programında yer alan rektörleri ve başhekimleri duyarlılıklarından ötürü tebrik ederek, bilim insanları ile hastaneler arasında normal doğum alanındaki işbirliğini artıracak girişimlerin yaygınlaşması temennisinde bulundu. Doğal doğum konusunda toplumsal bilincin gelişmesi için medyanın çok önemli bir araç olarak görülmesi gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Kadınlarımızın annelik sürecinde cesaretini kıran, korku salan yayınlar yerine doğal doğumun bilimsel faydalarını ortaya koyan teşvik edici kampanyaların medyada daha fazla yer almasını diliyorum. Bu noktada, belki de en etkili teşvik yöntemi, doğal doğum yapmış annelerin tecrübe paylaşımlarıdır. Kendisinden önce bu yolları başarıyla geçmiş kadınların gerçek hikayeleri, yeni anne adaylarının en güçlü ilham kaynağı olacaktır. Bu çerçevede, bugün anlamlı mesajlarıyla doğal doğum kampanyamıza destek veren sevgili Azra Akın’a sunduğu örneklik dolayısıyla teşekkür ediyorum." "Toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken, 2023 yılı itibarıyla 1,51’e düşmüştür" Normal doğumun teşviki ve sezaryen oranlarının azaltılmasının yalnızca anne ve bebek sağlığını korumayla kalmayıp, toplumun da uzun vadeli sağlık hedeflerini de doğrudan etkileyen bir konu olduğunu dile getiren Memişoğlu, "Sağlık Bakanlığı olarak her zaman toplumun sağlığını koruma ve geleceğini güvence altına alma sorumluluğunu taşımaktayız ancak bu sorumluluğu daha kapsamlı bir perspektiften ele almak zorundayız. Bu doğrultuda Normal Doğum Eylem Planı, bir sağlık politikası olmanın ötesinde geleceğe yatırım niteliğindedir. Ülkemizin toplam doğurganlık hızındaki gerileme, nüfus yenileme seviyesinin altında kalmış ve bu durum sürdürülebilir gelecek için büyük bir tehdit haline gelmiştir. Bugün doğurganlık oranındaki azalma ve sezaryen oranlarındaki artış bunları bize göstermektedir. Toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken, 2023 yılı itibarıyla 1,51’e düşmüştür. Bu nüfusun yenileme düzeyi olan 2,10’un çok altındadır ve düşük doğurganlık oranı ülkemizin geleceğini doğrudan etkileyen bir gelişmedir" ifadelerini kullandı. Anne adaylarına çağrı Emine Erdoğan, "Tüm bu kıymetli girişimler, ancak kadınlarımızın içine işlenmiş gizli kodları normal doğum deneyimiyle benimsemesi ve sahiplenmesiyle anlam kazanabilir. Bu yüzden, bütün anne adaylarımızı, başka tecrübeyle edinilmeyecek bu eşsiz bilgeliği kucaklamaya davet ediyorum" ifadelerini kullandı. Başlatılan kampanyanın doğal doğum ile anne adayları arasındaki bağı yeniden tesis etmeye vesile olmasını dileyen Emine Erdoğan, Sağlık Bakanlığı ve çalışmada emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. Azra Akın, annelik ve doğum deneyimini paylaştı Normal doğum yapan ve 5 aylık anne olan eski Türkiye ve Dünya Güzeli oyuncu Azra Akın da deneyimini paylaşarak, "Tıbbi bir zorunluluk olmadığı takdirde iyi bir hazırlıkla tüm kadınların bunu yapabileceğini söylüyorum. Tıbben sorunlu olmadığı sürece sezaryenlerin önlemesi ve doğal doğuma yönlendirmek için çevremdeki anne adaylarına bireysel olarak her zaman örnek ve destek olmaya özen gösteriyorum. Çünkü ben doğal doğumun her anını ve bebeğimi dünyaya getirmenin gururunu o anda yaşadım" dedi. Akın, anne adaylarını normal doğuma hazırlamak için en doğru yolun eğitim olduğunu, kendi imkanlarıyla aldığı eğitimin kendisini zihinsel, ruhsal ve bedensel olarak doğuma çok iyi hazırladığını söyleyerek, "Annelik yolculuğumda şöyle hissediyordum, ben maça hazırlanan bir sporcuyum ve ebem benim spor koçum. Bu çerçevede, her gebeye bir ebe uygulamasının başlatılacağı konusu beni çok heyecanlandırdı" ifadelerini kullandı. Sezaryene yönelik denetim ve takiplerin yapılacağını öğrenmekten mutlu olduğunu bildiren Akın, "Biz kadınlar çok güçlü varlıklarız. Bu gücümüzün farkında olmamız çok önemli. Doğum sürecinin doğal bir süreç olduğunun tüm anne adaylarına anlatılmasını ve bu konuda farkındalık sağlanmasını çok önemsiyorum" dedi. Normal doğum oranı yüksek hekim ve ebelere plaket verildi Konuşmaların ardından Emine Erdoğan, normal doğum oranı yüksek hekimler ve ebelere plaket takdim etti. Bu çerçevede, Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Adem Dilek, İstanbul Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Sancaktepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Arzu Bilge Tekin, Hatay Reyhanlı Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Şerif Hürriyetoğlu, Adana Seyhan Devlet Hastanesi’nden ebe Nida Sirkecili, İstanbul Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nden ebe Tuğba Çevik, Gaziantep Abdulkadir Yüksel Devlet Hastanesi’nden ebe Aysun Çil, normal doğumu teşvik çalışmalarından ötürü plaketlerini aldı. Ayrıca Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Emine Erdoğan’a günün anlamına dair hediye takdiminde bulundu. Programın sonunda katılımcılar, aile fotoğrafı çektirdi. Programda, normal doğum ve sezaryen ameliyatın anne ve bebek üzerindeki etkilerinin işlendiği tanıtım filmi de gösterildi. Tanıtım toplantısında, Emine Erdoğan’ın yanı sıra Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Serkan Topaloğlu, il sağlık müdürleri, tıp fakültesi olan üniversitelerin rektörleri, tıp fakültesi dekanları ve hastane başhekimleri, kamu ve özel hastane yöneticileri, kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, ebeler ve ilgili meslek örgütlerinden temsilciler ile eski Türkiye ve Dünya Güzeli, oyuncu Azra Akın da yer aldı.
Adana Ticaret Bakanı Bolat: "Yazılım teknolojisinde 3.5 milyar dolar ihracatı olan bir ülkeyiz" Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Son 20 yılda teknoparklarımızın sayısı 3’ten 102’ye çıktı. Teknoloji merkezlerimizin sayısı bin 600’ü aştı. Türkiye artık teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna ulaştı. Yazılım teknolojisinde 3,5 milyar dolar ihracatı olan bir ülkeyiz" dedi. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde düzenlenen TEKNOFEST, ikinci gününde de Adana Havalimanı’nda devam ediyor. Ticaret Bakanı Ömer Bolat da festival alanına geldi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar tarafından karşılanan Bolat, önce stantları inceledi daha sonra proje yapan öğrencilerle görüşüp hatıra fotoğrafı çektirdi. Bolat, son olarak da Türk Yıldızları’nın gösterisini izledi. "Savunma sanayinde başarı sergilendi" Ardından gazetecilere konuşan Bakan Bolat, TEKNOFEST’in çok önemli bir havacılık festivali olduğunu belirterek, "Son 20 yılda teknoparklarımızın sayısı 3’ten 102’ye çıktı. Teknoloji merkezlerimizin sayısı bin 600’ü aştı. Türkiye artık teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna ulaştı. Yazılım teknolojisinde 3,5 milyar dolar ihracatı olan bir ülkeyiz. Biz ticaret bakanlığı olduğumuz için yazılım ihracatçılarını da destekliyoruz. Savunma sanayine baktığımızda büyük bir başarı sergilendi” ifadelerini kullandı. “TEKNOFEST simge haline geldi” Savunma Sanayi Başkanlığı’nın koordine ettiği 800’ün üzerinde projenin olduğuna dikkat çeken Bakan Bolat, daha sonra şunları söyledi: “Yüzbinlerce kişi savunma sanayinde teknolojide bilişim alanında çalışıyor. Beyin gücümüzle iftihar ediyoruz. Daha alacak çok mesafelerimiz var. TEKNOFEST Türkiye’nin teknolojide havacılıkta ve savunma sanayindeki elde ettiği başarının simgesi haline geldi.”