GÜNDEM - 06 Nisan 2025 Pazar 11:15

Emekliliğinin ardından Hüsn-i Hat tutkunu oldu

A
A
A
Emekliliğinin ardından Hüsn-i Hat tutkunu oldu

Eskişehir’de yaşayan ve Hüsn-i Hat sanatına gönül veren Abdulhamit Özçelikel, emeklilik sonrası açtığı atölyesinde bu sanatı yaşatmaya devam ediyor.


Kurşunlu Camii’nde ney üfleyerek başladığı sanat yolculuğunda Hüsn-i Hat ile tanışan Abdülhamit Özçelikel, 10 yılı aşkın süredir bu alanda çalışmalarını sürdürüyor. Hattat Çelikel, "Herkes bir meşru daireden bir şeyle meşgul olmalı" diyerek, Hüsn-i Hat sanatının hem ruhen hem de bedenen kendisine iyi geldiğini belirtiyor. Sanatın insanı kendine çektiğini ve zamanın nasıl geçtiğinin anlaşılmadığını ifade eden Karaca, Hüsn-i Hatla meşgul olduğunda zaman ve mekân kavramlarının neredeyse ortadan kalktığını söylüyor. Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde dersler veren Özçelikel, gençlerin özellikle de kadınların Hüsn-i Hat sanatına olan ilgisinin beklenenin üzerinde olduğunu ifade ediyor. Hattat Özçelikel, her yıl artan bu ilginin, sanatın daha da yaygınlaşmasına vesile olacağını düşünüyor.



"Bu sanat tabiatıyla seni kendine çekiyor"


Saatlerce hat yazdığını vurgulayan Abdülhamit Özçelikel, "Sanata ilgim burada ney üflemekle başladı. Kurşunlu camisinde Halil Karaca hocamla tanıştım, Hüsn-i Hat ile meşguliyetim on yılı geçti. Emekli olduktan sonra da burayı açtım. Şimdi bununla meşgulüm ve bu sanata devam ediyorum. Herkes bir meşru daireden bir şeyle meşgul olmalı. Bize de bu hem ruhen hem bedenen iyi geldi. Bu sanat tabiatıyla seni kendine çekiyor. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsun bile. Hüsn-i Hatla meşgul olan herkes şunu bilir ki artık zaman, mekân mefhumu neredeyse kalkmış demektir. Saatlerce hat yazdığımızı biliyoruz. Siz istif etmek istediğiniz ayet-i kelimelerin, hadis-i şerifin veya kelam-ı kibarın istifini oluşturuyoruz" dedi.



"Özbek kâğıdı 2 bin yıl dayanan bir kâğıt"


Hüsn-i Hat malzemelerinin hususi malzemeler olduğuna değinen Özçelikel, "Hüsn-i Hatt’ın malzemeleri kâğıt, kalem ve mürekkep, hepsi hususi malzemeler. Kalem bambu kamıştan yapılıyor, mürekkebi is mürekkebi yüzlerce yıl dayanır. Özbek kâğıdı 2 bin yıl dayanan bir kâğıt dut ağacının kabuğundan yapılıyor. Bizim kâğıtlarımız asitsiz kâğıt, çünkü çürüyüp gitmesini istemiyoruz. Yazdığımız yazıların uzun müddet kalmasını, insanların istifade etmesini istiyoruz. Tabi yan malzemeler de var. Örneğin kalemi açmak için kalemtıraş kullanıyoruz ve kâğıdı mühürletiyoruz, farklı mühreler kullanılıyor, kâğıdın ahar işlemi var, böyle uzayıp gidiyor" diye konuştu.



"Beklentinin üstünde bir teveccüh var"


Gençlerin Hüsn-i Hat sanatına ilgisinin arttığını belirten Abdülhamit Özçelikel, "Ben hem Osmangazi Üniversitesinde hem de Anadolu Üniversitesine derslere giriyorum. Beklentinin üstünde bir teveccüh var. Sağ olsun genç arkadaşların özellikle kadınların derse ilgisi var. Çok şükür yoğun bir ilgi var. Her yıl görüyorum ki katlanarak devam ediyor. Herhalde duyuldukça bu iş daha da büyüyecek. Bize ait bu sanatın yine bu topraklarda tekrar canlandığını, büyüdüğünü görüyoruz, göreceğiz. ‘Ben çok merak ediyorum, ben bunu yapmak istiyorum’ diye başlayan arkadaşlar var" şeklinde konuştu.


İstif aşamasının bu sanatta önemli bir aşama olduğunu dile getiren Hattat Çelikel şu şekilde ifade etti:


"Hüsn-i Hatt’ın eşik noktalarından bir tanesi istif aşamasıdır. Müfredat tamamlanıyor, yazılar yazılıyor. İş istif yapma noktasına gelince artık tamamlanıyor ve geri dönüşler azalıyor. Benim tecrübelerime göre 100 öğrenciden 5 öğrenci bu eşiği atlayabiliyor. Bir yazı talimi edinmiş oluyor fakat konu bununla bitmiyor. Benim onlara tavsiyem bundan tat almaya baksınlar, keşfetmeye baksınlar. Metanetli, sabırlı ve yavaş düşünmeye baksınlar. Herhalde Hüsn-i Hat o zaman gönül kapılarını aralayacaktır diye düşünüyorum."



Emekliliğinin ardından Hüsn-i Hat tutkunu oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Alaşehir’de Zekâ Oyunları Turnuvası heyecanı başladı Alaşehir Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) tarafından düzenlenen ve ilçede bir ilk olma özelliği taşıyan ’Kalemden Zirveye’ kağıt kalem oyunları turnuvası başladı. Turnuva öncesi Alaşehir BİLSEM Müdürü Cüneyt Akkuş öğrencilere ve velilere turnuva ile ilgili bilgilendirme yaptı. Cüneyt Akkuş, "Zekâ oyunları çocukların düşünme becerilerini geliştirir. Çalışmamızda öğrencilerimizin analitik düşünme, problem çözme ve strateji kurma yeteneklerini desteklemeyi hedefliyoruz. Bu turnuva, sadece bir yarışma değil, aynı zamanda düşünme kültürünü büyüten bir eğitim adımıdır. Öğrencilere farklı bakış açıları kazandıran, dikkat, sabır ve mantık temelli çözümler geliştirmeye teşvik eden bu etkinlik, bölgedeki eğitim vizyonuna yeni bir soluk getirmiş olup, başarılarımızı daha da üst seviyelere taşımaya çalışacağız. Yarışma değil, düşünme zamanı, sloganıyla yola çıkan turnuva, zekâ oyunları kültürünü Alaşehir’de kökleştirmeyi amaçlıyoruz." dedi. Soruların hazırlanmasında oluşan komisyonda Sınıf Öğretmeni Ayla Serpil Kaya, Matematik Öğretmeni Çiğdem Akkoç ve Fen Bilgisi Öğretmeni Dr. Cennet Yıldırım görev aldı. İlk kez düzenlenmesine rağmen turnuva büyük ilgi gördü. Toplam 104 öğrencinin başvurduğu yarışmada, ilkokul ve ortaokul kademelerinde en yüksek puanı alan ilk 20 öğrenci finale kalmaya hak kazanacak. Finale kalan öğrenciler, ikinci aşama sınavlarında tekrar yarışacak. Turnuva sonunda kendi kategorisinde dereceye giren ilk üç öğrenciye çeşitli ödüller verilecek. Alaşehir BİLSEM yerleşkesinde gerçekleştirilen sınavın uygulanmasında kurumda görev yapan tüm öğretmenler görev aldı.
Eskişehir Bursa’dan gelen 2 arkadaş Eskişehir’i öve öve bitiremedi Bursa’dan Eskişehir’e gezmeye gelen gelen Emre Polat ve Efe Gürcan, kent halkının samimi tutumunu çok beğendikleri ve şehir merkezinin geldikleri yere göre daha gürültüsüz olduğunu dile getirerek kentle ilgili olumlu yorumlarda bulundu. Bursa’da yaşamlarını sürdüren makine mühendisi Emre Polat ve bilgisayar mühendisi Efe Gürcan, geçtiğimiz günlerde Eskişehir’e geldi. Kentin en bilinen noktalarını ziyaret eden Polat ve Gürcan, Eskişehir ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu. Kent halkının samimi tutumunu çok beğendiklerini belirten 2 arkadaş, Eskişehir çarşısının Bursa çarşısına göre daha gürültüsüz olduğunu ve bunu beğendiklerini dile getirdi. İlerleyen tarihlerde kenti tekrar ziyaret etmek isteyen Emre Polat, emekliliği geldiğinde Eskişehir’e yerleşmeyi düşündüğünü söyledi. Efe Gürcan ise, Eskişehir’in hep Avrupa’ya benzetildiğini ancak oraya gidildiğinde aynı atmosferin yaşanamayacağını ifade etti. "Eğer emekli olursam bir ev alıp burada yaşamak istiyorum" Makine mühendisi Emre Polat, "Buraya turist olarak geldik. Porsuk Çayı’nı, kent çarşısını çok beğendik. İnsanlara baktığın zaman hiç birinin gürültülü konuşmadıklarını görüyorsunuz. Çarşıda bir sürü insan var ama hiçbir gürültü yok. Mesela Bursa’da bunu göremezsiniz. Oranın çarşısı daha hareketli olduğu için gürültü seviyesi daha yüksek. Burası daha sakin. Bu bizim çok hoşumuza gitti. Tekrardan Eskişehir’e gelmeyi düşünüyoruz. Eğer emekli olursam bir ev alıp burada yaşamak istiyorum" dedi. "Eskişehir’i hep Avrupa’ya benzetirler, ama oraya gittiğinizde aynı atmosferi yaşayamazsınız" Bilgisayar mühendisliği yaptığını belirten Efe Gürcan ise, "Eskişehir insanını mükemmel, harika buldum. Çok cömertler, çok insani davranıyorlar. Eskişehir’in İstanbul gibi bir konsepti var. Porsuk Çayı’nda İstanbul’un Beyoğlu havasını yaşarsınız. Kimse birbirini rahatsız etmiyor, herkes gayet mütevazi. Ben Avrupa’ya da gittim, gördüm. Eskişehir’i hep Avrupa’ya benzetirler ama oraya gittiğinizde aynı atmosferi yaşayamazsınız. Buradaki insanlar sıcakkanlıdır. Orada kimseyi tanımıyorsunuz. Size daha ırkçı yaklaşıyorlar. Eskişehir’de yere düşsem 100 kişi benim yanıma gelir, orada ise kimse gelmeyebilir. Burada dilenci görüyoruz değil mi? Orada da aynıları var, yok değil. Adam yerde yatıyor, kimse bakmıyor. Ancak burada insanlar yine bir şey veriyor. Sonuçta ölümlü dünya, bugün varız yarın yokuz. Önemli olan mutlu olmak" şeklinde konuştu.