Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, 2014 yılında hazırladıkları Eskişehir ve İlçelerinin Deprem Tehlike Haritası’nı paylaşarak uyarılarda bulundu. Ayday, aradan geçen 7 yılda bir çalışma yapılmadığını da aktardı.
Ülkemizde 18 kent merkezi, 80’ni aşkın ilçe ve 502’yi aşkın köyün doğrudan aktif fay zonları üzerine oturduğunun altını çizen Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, “Eskişehir merkezi içinden kendi adı ile anılan Eskişehir Fay Zonu geçmektedir” dedi. Eskişehir il sınırı içinde deprem tehlikesi açısından Tepebaşı, Alpu, Mahmudiye, Mihalgazi ve İnönü ilçelerinin ilk 5 sıra içine girdiğini vurgulayan Ayday, “Deprem yerkabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgaların yeryüzüne ulaşarak yapıları etkilemesi olayıdır. Geçmiş yıllarda deprem konusundaki çalışmaların çoğu büyük yerleşim yerleri ile sınırlı kalmıştır. Günümüzde ise, bu çalışmaların daha geniş boyutta hazırlanması gerektiği ortaya çıkmıştır. Depremin sadece büyük yerleşim yerlerini etkileyeceği ve bu yerleşim yerinin etrafında bulunan ilçelerin depremden etkilenmeyeceği gibi bir düşünce kabul edilemez. Tehlike ’büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum’ olarak tanımlanır. Bu tehlike doğal bir olay olduğunda, bu doğal olay deprem olduğunda ise “deprem tehlikesi” olarak adlandırılır. 2012 yılında MTA Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan ’Türkiye Diri Fay Haritası’ Kahramanmaraş, Erzurum, Hakkari, Bingöl gibi 18 kent merkezi, 80’ni aşkın ilçe ve 502’yi aşkın köyümüz doğrudan aktif fay zonları üzerine oturmaktadır. Söz konusu yerleşim birimlerinde 100 bini aşkın binanın aktif fay zonları veya hatlarının tehlike kuşağı bandı sınırları içinde kaldığı da yapılan incelemelerden anlaşılmaktadır. Yaşadığımız Eskişehir ili içinde de aktif faylar bulunmaktadır. Eskişehir merkezi içinden kendi adı ile anılan Eskişehir Fay Zonu geçmektedir. 2020 yılı Ocak ayından bu yana ülkemizde yaşanan başta Elazığ ve İzmir depremleri olmak üzere sel ve taşkınlar, heyelan ve çığ düşmesi sonucunda 240 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 3 bine yakın insanımız yaralanmış, 80 bine yakın konut, iş yeri v.b bina bölümleri yıkılmış veya hasar görmüş, 20 milyar lira maddi kayıp oluşmuştur. Tüm bu nedenlerle bir il sınırları içinde öncelikle yapılması gerekli çalışma, o ilin sınırları içinde bulunan ilçelerini de kapsayacak şekilde deprem tehlikesi durumunun belirlenmesidir. Yakın ilçelerin doğal özelliklerinden dolayı birbirlerinden farklı deprem tehlike değerlerinin bulunacağı doğaldır. Bu nedenle o ilin sorumlularının öncelikle bu değerleri belirlemeleri gerekmektedir. Deprem konusunda yapılacak işlerde öncelik deprem tehlikesinin belirlenmesidir. Bu aşamadan sonra deprem risk değerleri ortaya çıkabilecektir” dedi.
"7 yıldır bir çalışma yapılmadı"
2014 yılında hazırladıkları deprem tehlike haritasından sonra bir çalışma yapılmadığının altını çizen Ayday, Eskişehir ve ilçelerini kapsayan "Eskişehir İl Sınırları İçinin Deprem Tehlike Haritası"nın 2014 yılı içinde Eskişehir’de TMMOB tarafından düzenlenen Kent Konseyi Sempozyumu’nda bildiri olarak sunulduğunu aktardı. Can Ayday, Sedat Sarıdöl, Levent Sabah, Nefise Yaman tarafından yapılan çalışmanın üzerinden 7 yıl geçmesine karşın bu konuda hiçbir çalışma yapılmadığını ve önlem alınmadığını kaydeden Ayday, şunları söyledi:
“Eskişehir ve ilçelerinin deprem tehlike haritasının hazırlanmasında kullanılan değişkenler; aktif fay uzunluğu, deprem dış merkez nokta sayısı, alüvyon alan büyüklüğüdür. Bu değişkenler istatistik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri yöntemleri ile birlikte değerlendirilerek, bu değişkenlere göre tehlikeli ilçeler belirlenmiş ve Eskişehir il sınırı içinin deprem tehlike haritası hazırlanmıştır. Bu çalışma sonucunda Eskişehir il sınırı içinde deprem tehlikesi açısından Tepebaşı, Alpu, Mahmudiye, Mihalgazi ve İnönü ilçeleri ilk 5 sıra içine girmektedir. Deprem tehlike haritası yorumlandığında Eskişehir il sınırları içinde tehlikeli yerlerin ilin kuzeybatı tarafı olduğu görülür. Eskişehir merkez ilçeler, İnönü, Alpu, Mahmudiye ve Mihalgazi ilçeleri bu gruba girerler. Bu ilçelerde deprem oluşturabilecek aktif fayların yanı sıra, 1901 yılından günümüze kadar olan depremlerin dış merkez noktaları da bu ilçeler sınırları içinde yer almaktadır. Yine deprem sırasında açığa çıkan enerji bu ilçeler içinde geniş alanlar kaplayan alüvyon adı verilen birim üzerinde bulunan yapıları daha fazla etkilemekte ve yıkımlara neden olmaktadır. Eskişehir il sınırları içinde deprem tehlikesi açısından Beylikova ve Mihalıççık az tehlikeli ilçeler olmaktadır. Odunpazarı, Seyitgazi ve Çifteler ilçeleri ise, orta tehlikeli ilçeler sınıfına girebilir. Tepebaşı ve Odunpazarı arasındaki fark Odunpazarı ilçesinin genellikle Tepebaşı ilçesine göre kayalık zemin üzerinde olmasından kaynaklanmaktadır. Buna karşın Tepebaşı ilçesinin büyük kısmı alüvyon zemin üzerinde yer alır. Yapılan bu deprem tehlike haritası öncelikle uygulamacılara ön bilgi vermek amaçlıdır. Bu çalışma küçük ölçekli bir çalışmadır. Bu çalışma temel alınarak büyük ölçekli çalışma yapıldığında genellikle Porsuk Nehri’nin kenarlarında Odunpazarı ilçesi sınırları içinde deprem tehlikesi açısından yüksek yerler çıkacaktır. Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi olarak deprem konusunda sorumluları bir kez daha uyarır, çalışmanın sadece Tepebaşı ve Odunpazarı ile sınırlı kalmaması, tüm ilçeleri kapsayan ayrıntılı çalışmaların gerektiğini belirtiriz.”