GÜNDEM - 25 Mart 2025 Salı 12:31

Tekstil ve moda tasarımı bölümü ilk kez akredite edilerek önemli bir başarı elde etti

A
A
A
Tekstil ve moda tasarımı bölümü ilk kez akredite edilerek önemli bir başarı elde etti

Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü, Tasarım Planlama ve Akreditasyon Derneği (TAPLAK) tarafından 2 yıl süreyle akredite edildi. Türkiye’de akreditasyon alan ilk Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü olarak önemli bir başarıya imza atan bölüm, eğitim kalitesini uluslararası standartlara taşıdığını bir kez daha kanıtladı.


Konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, elde edilen bu başarının üniversitenin kalite odaklı eğitim anlayışının bir yansıması olduğunu belirtti. Rektör Hacımüftüoğlu, "Üniversitemiz, eğitim ve araştırma alanındaki başarılarını her geçen gün daha da ileriye taşımaktadır. Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümümüzün bu akreditasyonu, uluslararası standartlara uygun bir eğitim verdiğinin de tescili niteliğindedir. Bu süreçte emeği geçen tüm akademisyenlerimize ve TAPLAK’a teşekkür ediyorum" dedi.


Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bünyamin Aydemir ise TAPLAK - Moda Tasarımı, Tekstil Tasarımı, Tekstil ve Moda Tasarımı Akreditasyon Kurulu (MOTETAK) tarafından yapılan değerlendirme sonucunda 07 Mart 2025 - 07 Mart 2027 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 2 yıllık akreditasyon sürecine hak kazanıldığını belirtti. Dekan Aydemir, başta Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu olmak üzere, TAPLAK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alper Çabuk’a ve TAPLAK heyetine katkılarından dolayı teşekkür etti.


Bu önemli akreditasyon, Atatürk Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümünün ulusal ve uluslararası düzeyde daha da güçlenmesine katkı sunarken, öğrencilerine dünya standartlarında bir eğitim ortamı sunmayı sürdüreceğini gösteriyor.



Tekstil ve moda tasarımı bölümü ilk kez akredite edilerek önemli bir başarı elde etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon 40 yıldır ikisi bir arada bu kadar bol görülmedi Karadeniz’de son yılların en bereketli sezonu yaşanırken tezgahlarda yaklaşık kırk yıldır ikisi bir arada pek görülmeyen kırlangıç ve kalkan bolluğu şaşırttı. Daha önce kilosu bin 500 TL’den satılan kırlangıç balığı bol avlanmasıyla birlikte fiyatı 500-600 TL’lere kadar gerilerken, kalkan balığı da bin TL’den satılıyor. Denizlerde 1 Eylül’de başlayan av sezonu 15 Nisan’da sona erecek. Sezonun bitimine az bir zaman kala, tezgahlarda özellikle kalkan ve kırlangıç bolluğu dikkat çekerken balıkçılar yaklaşık kırk yıldır kırlangıç ve kalkan balığını bir arada hiç bu kadar bol görmediklerini söyledi. Balıkçılardan Süleyman Çakır, yaklaşık 40 yıldır ilk kez bu sezon kırlangıç balığının bol avlandığını belirterek "Bu sene kırlangıç çok bol çıktı. Kalkan’da 15-20 gün böyle biraz fazla çıkar daha sonra havyarını döker gider. Şu ana kadar Kalkan ve Kırlangıcı bir arada hiç bu kadar bol görmedim. Otuz kırk yıldır bu sektördeyim. Bu sezon gibi kırlangıç çıkmadı, bu sene çok bol çıktı. Daha önce kilosu bin 500 TL’ye satıyorduk şu anda 500-600 TL’ye düştü. Genelde Araklı, Akçaabat, Sürmene açıklarında avlanıyor. Kırlangıcın kafa kısmından çorba olur, geri kalanıyla da buğlama olur. Bundan sonrası için hamsi zaten yok, istavrit olur, hava iyi olursa mezgit olur. Şu anda tezgahlarda kalkan, kırlangıç, çupra, levrek, somon yer alıyor" dedi.
Kahramanmaraş Köy evlerine kavuşan depremzedeler: "İlk bayramımızı yeni yuvalarımızda geçireceğiz" Kahramanmaraş’ta depremlerde dağlardan kopan dev kayaların tahrip ettiği köydeki vatandaşlar, afet sonrasında yeniden kurulan köylerindeki evlere yerleşirken ilk bayramı sıcak yuvalarında geçirecek olmanın mutluluğunu yaşıyor. 2 yıl önce 6 Şubat’ta meydana gelen depremler sırasında dağlardan koparak yuvarlanan dev kaya kütleleri Onikişubat ilçesindeki Avcılar köyüne ciddi zarar verdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) bölgeyi detaylı bir şekilde inceleyerek, mahallede yaşayan afetzedelerin tahliyesini gerçekleştirdi. Bin 500 rakımlı dağın eteklerinde bulunan mahallenin 3 kilometre batısındaki alan yerleşim yerine dönüştürülmesi kararlaştırılarak yeni konutlar yapılmaya başlandı. Geçici barınma çözümü olarak konteyner evlere yerleştirilen 90 haneli köyün sakinlerinden, yarısı tamamlanan yeni evlerine geçti. Deprem sonrası yeni yuvalarına geçen ve ilk bayramı evlerinde geçirecek olan vatandaşlar emeği geçen herkese teşekkür etti. "Evlerimiz çok güzel" Yeni evine kavuşan depremzedelerden Kemal Kayaalp, bayram öncesinde evlerine yerleştiklerini söyledi. Kayaalp, "Devletimiz ve milletimizden Allah razı olsun. 6 Şubat depremleri sonrası çadır ve konteynerlere geçtik ve daha sonra köy evimize yerleştik. İlk bayramımızı yeni yuvalarımızda geçireceğiz. Evlerimiz çok güzel, 10 numara bundan iyisi can sağlığı" ifadelerini kullanarak duygularını dile getirdi. Evlerine yerleşen Meryem Kayaalp ise "Allah razı olsun bu bayram evimizde geçireceğiz. Allah herkese de nasip eylesin" şeklinde konuşarak duygularını dile getirdi.
Erzincan Erzincan’da "Moda ve Tekstilde Sıfır Atığa Doğru" adlı etkinlik düzenlendi Uluslararası Sıfır Atık Günü çerçevesinde Erzincan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce "Moda ve Tekstilde Sıfır Atığa Doğru" adlı etkinlik düzenlendi. Düzenlenen etkinliğe ilişkin açıklamada bulunan Erzincan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Selçuk Aydın şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde başlatılan ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde 105 ülke eş sunuculuğunda oy birliğiyle kabul edilen Sıfır Atık Hareketi, Uluslararası Sıfır Atık Günü etkinlikleriyle 81 ilimiz ve yurt dışı temsilciliklerimizde kutlanacaktır. Sanayi devrimine bağlı olarak ortaya çıkan teknolojik yenilikler ile birlikte artan nüfus ve şehirleşme, yaşam standartlarının ve tüketim alışkanlıklarının farklılaşmasına yol açar; sonuçta da geçmişe nazaran daha çok atığın oluşmasına neden olur. Bu durum aynı zamanda, başta doğal kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği gibi hususlar olmak üzere tüm canlıları tehdit edecek boyutlara varan hava, su ve toprak kirliliğine neden olmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıklarımızı kontrol altına almak, gelecek nesillere temiz, gelişmiş bir Türkiye ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için sıfır atık prensibi hedef alınmalı ve entegre bir yaklaşımla atıkların yönetimi sağlanmalıdır. Bilindiği üzere, İsrafın önlenmesi, doğal kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrılarak geri dönüşüme kazandırılması noktasında mevcut sistemi daha düzenli, sistemli ve uygulanabilir bir temele oturtmak amacıyla 2018 yılı itibarı ile İlimizde sıfır atık prensibiyle yola çıkılmıştır. Bu gün ise burada 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü çerçevesinde Moda ve Tekstilde Sıfır Atığa Doğru temasıyla yaptığımız etkinlikler ile sıfır atık yönetim sisteminin uygulanabilirliğinin ve sıfır atık iyi uygulamalara ilişkin farkındalığının artırılması amaçlanmaktadır."
Konya Uzmanı uyardı: Ramazan sonrası sağlıklı beslenmeye dikkat Ramazan ayı sonrası sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çeken uzmanlar, ani şekilde eski yeme alışkanlıklarına dönüşün metabolizmayı olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, bayramda dengeli ve dikkatli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Ramazan ayının ruhen ve bedenen arınma fırsatı sunduğunu belirten uzmanlar, oruç tutmanın vücuda sağladığı faydaların sürdürülebilmesi için bayramda dikkatli beslenmenin önemine dikkat çekiyor. Uzmanlar, eski yeme alışkanlıklarına ani dönüşlerin ciddi metabolik sorunlara yol açabileceği konusunda uyarırken, dengeli beslenmenin ve doğru alışkanlıkların, bayram sürecinde doğru uygulanması gerektiğini vurguluyor. "Yeterli ve dengeli beslenmek bayramda oldukça önemli" Ramazan ayının bedenen ve ruhen arındığımız bir ay olduğunu belirten Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Uzm. Dyt. Pelin Onar, "Orucun vücudumuz için çok yararlı etkileri var. Vücudumuz için çok önemli bir detokstur oruç. Bu yararlı etkilerin sürdürülebilmesi için Ramazan’dan sonra bayram sürecinde de doğru beslenmek oldukça önemli. Yeterli ve dengeli beslenmek bayramda oldukça önemli. Tabii yeterli beslenmenin bayramı, günü, ayı olmaz. Sağlıklı kalabilmek için mutlaka yeterli ve dengeli beslenmeliyiz ama yaklaşık 30 gün kısıtlı yediğimiz ve kısıtlı içtiğimiz bir dönemden sonra bir anda eski yemek yeme alışkanlıklarımıza dönersek vücudumuzda bazı metabolik sıkıntılar oluşabilir. En yaygın gördüğümüz şeyler kan şekerinin yükselmesi, karaciğer yağlanması, en hızlı gördüğümüz komplikasyonlar bulantı, kusma, reflü, kabızlık ve çarpıntı şikayetleri. Şu konuda uyarmak isterim; Ramazan Bayramında acile bulantı, kusma, gaz sancısı, reflü şikayetiyle gelen kişi sayısında her zaman artış oluyor. Bu nedenle beslenmemize, eski beslenme alışkanlıklarımıza yavaş yavaş dönmemiz gerekiyor. Mutlaka öğünlerimizi az az sık sık olacak şekilde tüketmeli, çok iyi çiğnemeli. Asla hızlı yemek yememeliyiz" dedi. "Hiçbir şekilde Ramazan’dan sonra gece kalkıp yemek yememeliyiz" Beslenme uzmanı olarak Ramazan’dan sonra gördükleri bir sıkıntı olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Pelin Onar, "Biz bir ay boyunca sahurda kalkıp yemek yiyoruz. Ve bir süre sonra vücut aslında buna adapte oluyor. Ramazan’dan sonra bazı kişilerde gece açlığı oluyor. Bu kişiler eğer gece kalkıp yemek yemeye devam ederlerse bu kişilerde gece yemek yeme davranış bozukluğu oluyor. Bu konuda da çok uyarmak isterim. Hiçbir şekilde Ramazan’dan sonra gece kalkıp yemek yememeliyiz. Bunu sağlamak için de sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar hiç öğün atlamadan öğünlerimizi yemeliyiz. En son akşam yemeğimizi 6-7 olacak şekilde düzgün ve tam şekilde beslenirsek vücudun açlık atakları engellenmiş olur" şeklinde konuştu. "Ramazan Bayramının ilk günü hafif bir kahvaltı öneriyoruz" Ramazan’da bazı besin gruplarının kısıtlı yenildiğini çünkü zaman kısıtlı olduğu için yenilen öğün sayısının azaldığını belirten Pelin Onar, "Ramazan’dan sonra bayramda ilk öğün kahvaltıdan itibaren biz bunu arttırmak istediğimizde vücudun adaptasyon mekanizmaları gelişene kadar bazı sıkıntılar oluyor. Yine Ramazan’dan normal besine geçerken yapılan hatalardan bazısı, işte bir ay boyunca kısıtlanmış, insan psikolojisi gereği Ramazan’ın ilk gününden itibaren herkes çok fazla yemek yemek istiyor. İştahı artıyor, daha yağlı, daha şekerli beslenmek istiyor. Bu durum hem karaciğerimizi hem de kan şekerimizin yükselerek metabolizmamızın yorulmasına sebep olan bir şey. Bunu engellemek için önemli olan Ramazan Bayramının ilk gününe güzel bir kahvaltı ile başlamak. Biz Ramazan Bayramının ilk günü hafif bir kahvaltı öneriyoruz. Hafif kahvaltıyı açacak olursak; hafif kahvaltı bizim için kıymetli besin gruplarının yer aldığı, proteinden ve posadan zengin ama şekerden ve yağdan fakir bir kahvaltıdır. Ne yiyebiliriz bu kahvaltıda derseniz, tok tutması açısından ve protein ihtiyacımızı karşılaması için yumurta, özellikle haşlanmış olmasını isteriz. Az tuzlu ve az yağlı beyaz peynirler, yağlı tohumlar, sebze ve meyveler, özellikle artık bahara geldik, hani taze sebze ve meyve bulmak artık daha kolay. Bu sebzelerden yapabileceğimiz yağsız salatalar ya da söğüşler, ekmeğimizin de tam tahıllı olması önemli. Kahvaltılarımızda hamur işlerine, tatlılara, kızartılmış ya da kavrulmuş besinlere, salam sucuk gibi ısıl işlem görmüş besinlere yer vermememiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Ziyaretlere evimizde yemeğimizi yemiş olarak gitmemiz gerekiyor" Ramazan Bayramında yapılan hataya değinen Uzm. Dyt. Pelin Onar şöyle devam etti: "Kahvaltımızı yaptık. Bayram ziyaretlerine gideceğiz. Şimdi insanlar diyorlar ki hocam biz zaten ikramlık yiyeceğimiz için ekstra kalori almamak için evden aç gidiyoruz. Evde bir şey yemiyoruz. Böylece eksik kalori almış oluyoruz. Aslında bu çok yanlış. Çünkü siz bir eve aç gittiğiniz zaman önünüze konan şekerli ve yağlı yiyeceklere karşı durma ihtimaliniz düşüyor. Onları reddetme ihtimaliniz düşüyor. Öyle olunca biz mutlaka ziyaretlere evimizde yemeğimizi yemiş olarak gitmemiz gerekiyor. Öğle yemeğinde yine proteinden zengin ve salatası olan bir menü olursa ve bu şekilde ziyaretlere gidersek, akşam yemeğe biraz daha hafif, daha az proteinli ama taze sebzelerden, zeytinyağlı yemeklerden yapılmış ya da çorbayla beraber bir öğün ayarlanırsa yine tüm gün yeterli ve dengeli beslenmiş olabiliriz. Biz beslenme uzmanları, bize gelen danışanlara öneri yaparken önerilerimizin çok gerçekçi olmasına dikkat ederiz. Çünkü öneri yapmak değil, yapılabilen, uygulanabilen önerileri yapmak önemli. Şimdi hiçbir beslenme uzmanı gidip de bir kişiye Ramazan Bayramı boyunca tatlı yemeyeceksin diyemez. Çünkü dese bile bu uygulanabilir bir şey değil. Bizim geleneklerimizde bayram ikramlıklarımız, özellikle şerbetli hamur tatlılarından, yağlı, zeytinyağlı sarmalardan ve su böreklerinden oluşuyor. Ne yapabiliriz? Önümüze gelen ikramlıklardan ya tadım yaparız, bitirmemek şartıyla ya da bir tanesini seçip sadece onu yeriz. Ve mutlaka ev sahibinin ısrarları karşısında da dirençli durmamız gerekiyor." "Günlük 3 fincan kahve ya da çayı geçmeme konusunda dikkatli olalım" Ramazan boyunca az su içme ve vücudun susuz kalmasının çok yaygın görülen bir durum olduğunu ifade eden Pelin Onar, "Ramazan Bayramında en önemli şeylerden bir tanesi vücudun su ihtiyacını karşılamak. Yaklaşık 2-2,5 litre su içmek bizim için yeterli. Saat başı bir bardak su içilse, vücut ihtiyacını karşılar. Yine ikramlar sırasında çay, kahve ikramı olacak. Çay, kahveyi unutmayalım, kafein içeriği nedeniyle vücuttaki suyu dışarı atarlar. Günlük 3 fincan kahve ya da çayı geçmeme konusunda dikkatli olalım. Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bir bayram dilerim" diye konuştu.