KÜLTÜR SANAT - 13 Şubat 2024 Salı 09:49

TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem; “Dilimiz Kimliğimizdir”

A
A
A
TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem; “Dilimiz Kimliğimizdir”

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı Ekrem Erdem, Millî Eğitim Bakanlığı, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Aziziye Belediyesi ve TDED Erzurum Şubesi’nin iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte “Dilimiz Kimliğimizdir” konferansı verdi.


Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem konferansta yabancı kelimelerin yerine Türkçe kelimelerin kullanılmasının önemine değinerek “Yaklaşık 16 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada 250 milyona yakın konuşanıyla dünyanın en büyük dilleri arasında yer alan Türkçe, bugün bilim ve teknolojideki hızlı gelişme, basın ve yayın kuruluşlarının kullandığı özensiz dil, ticari hayatla gelen yabancı kelime kullanım alışkanlığı, yabancı dilde eğitim hayranlığı gibi nedenler dilimiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.” dedi.


“Dil devletlerin varlık sebebidir”


Anlamsız kısaltmaların, cümle aralarına serpiştirilen yabancı kelimelerin, kuş diline benzer sosyal medya dili gençlerimizin iletişim dili olarak her geçen gün kullanım alanını genişlettiğine dikkat çeken Erdem, dilimizin karşı karşıya kaldığı sorunları yalnız bir dil sorunu olarak görmemek gerektiğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:


“Burada asıl kaybolmakla karşı karşıya olan dilimiz değil, milli kimliğimizdir. Kendi dillini, kültürünü kaybederek başka bir milletin kültür dairesi içine giren milletler tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Dil devletlerin varlık sebebidir. Toplumlar, millet olmayı ortak bir dile sahip olmakla elde eder; millî varlıklarını da kendi dilleri ile koruyabilirler. Tarihin çöplüğü, dilleriyle bağları zayıfladığı için sürüleşip sömürgeleşen ve bir süre sonra da kimliksizleşerek yok olup giden milletlerin ibretlik hikâyeleriyle doludur. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi; vatanı önce dil, sonra ordu bekler. Dil savunması vatan savunmasıdır.”


“Güçlü Medeniyetler Güçlü Dillerle İnşa Edilir”


Dünyada söz sahibi bir ülke olmak istiyorsak dilimize sahip çıkmak mecburiyetinde olduğumuzu anlatan Ekrem Erdem, “Unutmayalım! Güçlü medeniyetler güçlü dillerle inşa edilebilir. Yüksek bir kültür seviyesine erişmek, yüksek seviyede bir kültür diline sahip olmaktan geçer.” Bunun için Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkçenin yabancı dillerinin baskısından kurtarılarak, bağımsız ve güçlü bir dil olarak varlığını sürdürebilmesi için, hayatımızın her alanını kuşatan bir “Millî Bir Kültür ve Dil Politikası”na ihtiyacımız olduğunu vurgulayan Erdem, Cumhurbaşkanımız tarafından hayata geçirilen millet bahçelerini ve kıraathanelerini Milli Dil Politikasının habercisi olarak görülmesi gerektiğini; millet parkı yerine millet bahçesinin, cafe yerine kıraathanenin seçilmesi, ana dilimizin nefesini kesen gerekli gereksiz yabancı kelime kullanma hastalığına karşı yerli ve millî bir duruş olduğunu kaydetti.


“Yeni Bir İmla Kılavuzu İhtiyacı”


Konuşmasında Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin dili merkeze alan “F Klavye”, “Yön Levhaları ve Tabelalar”, “Yazım Kılavuzu ile İlgili Tespit ve Öneriler” gibi faaliyetlerine yer veren Ekrem Erdem şunları söyledi: “Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği olarak Türkiye Yüzyılında, kuruluş amacımız doğrultusunda günün ihtiyaçlarına cevap verecek, çelişkilerden uzak, basit, anlaşılır ve kafa karışıklığı oluşturmayan ve ideolojik dayatmalardan arındırılmış yeni bir ‘İmla Kılavuzu’ önerisinde bulunuyoruz. TDK tarafından bugüne kadar, pek çok imla kılavuzu, değişiklikler yapılarak onlarca defa yayımlanmıştır. Ancak geçen bunca zamana rağmen üzerinde mutabakat sağlanan, kendi içinde tutarlı, toplumda kabul gören bir ‘İmla Kılavuzu’u hazırlanamamıştır. İktibas edilen kelimelerin yazımından birleşik kelimelerin yazımına, uzatma ve inceltme işaretlerinin kullanımından yabancı dillerden geçen kelimelerde çift l harfinin yazımına kadar birçok konuda fikir birliğine varılamamış ve kafa karışıklıkları giderilememiştir. Bunu artık görmemiz ve gerekeni yapmamız gerekiyor. Türkiye Yüzyılına ‘efradını cami ağyarını mani’ bir imla kılavuzuyla girmek çok daha anlamlı olacaktır. TDK’nin önderliğinde hazırlanacak yeni bir imlâ kılavuzu Türkiye Yüzyılına en büyük hediye olacaktır. Ders kitapları başta olmak üzere Türkçede karşılığı bulunan yabancı kelimelerin yerine, toplumun her kesimi tarafından kabul görmüş ve kültürümüze mal olmuş kelimeler tercih edilmeli ve bütün bunlar bir politika şeklinde olmalıdır.”


“Yurt dışında Türkçe hassasiyeti”


Konferansta bir konuşma yapan Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, yurt dışında yaşadığı yıllarda ülke vatandaşlarının ana dillerini kullanma konusunda hassasiyetlerinin yüksek olduğunu belirterek bizlerin de Türkçe konuşma konusunda aynı gayreti göstermemiz gerektiğini vurgulayarak, “Bizim de Türkçe konuşma konusunda aynı gayreti göstermemiz gerekmektedir.” dedi. Etkinlikler kapsamında Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkan Vekili ve Dil ve Edebiyat Genel Yayın Yönetmeni Üzeyir İlbak Erzurum Şehit Hasan Yılmaz Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde; Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği YK Üyesi ve Kardelen Çocuk Genel Yayın Yönetmeni Elif Tokkal Erzurum Raif Azak İmam Hatip Ortaokulu’nda birer söyleşi gerçekleştirdi.



TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem; “Dilimiz Kimliğimizdir”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Başkan Zencirci’nin tasarruf uygulamaları meyvesini veriyor İsrafı önlemek ve belediye gelirlerinin verimli kullanılmasını sağlamak için önemli bir masraf olan akaryakıt konusunda adım atan Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci belediye araçlarının sevk ve idaresinin tek müdürlük bünyesinde topladı. Zencirci, havuz sistemiyle araçların takip ve kontrolünün artık sağlıklı bir şekilde yapıldığını ve ciddi oranda tasarruf sağlandığını ifade etti. Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci belediye mali düzenini tesis etmek ve sürdürülebilir bir finansal yapı kurmak için çalışmalarını sürdürüyor. Akaryakıt tasarrufuyla ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Zencirci hizmetlerin aksamadan artan bir grafikle yükseldiğinin de altını çizdi. Zencirci “Göreve gelir gelmez dağınık durumda olan müdürlükler bünyesindeki araçlarımızı tek müdürlük bünyesinde topladık. Kontrol ve denetimin tek elden olması araçların ihtiyaca ve önceliğe yönelik kullanımının önünü açtı. Yaptığımız hesaplama ve incelemeler neticesinde 2023 yılı Ekim ayı sonu ile 2024 yılı Ekim ayı sonu karşılaştırıldığında yaklaşık 30 bin 144 litre mazot, 7 bin 414 litre ise benzin tasarrufu olduğunu gördük. Tabi bunun 5 aylık bir süresinin göreve gelmeden önce ve uygulamamız dışında kaldığını da ifade etmekte fayda var” Araçlardaki akaryakıt kullanımının düşmesinin, hizmetten kısarak değil keyfi ve gereksiz kullanımı önleyerek sağlandığının altını çizen Başkan Zencirci, bu yönde yeni uygulamaların da hayata geçirileceğinin sinyalini verdi. Zencirci, “Akaryakıt tasarrufu denince bunun hizmetlerden kısarak sağlandığı gelmesin. Biz sadece keyfi ve gereksiz kullanımı önleyerek, aktif denetim sistemi ve tek birimden yönetim sistemiyle verimli bir kullanım düzeni oluşturduk. Sosyal belediyecilik uygulamaları çerçevesinde araç imkanı olmayan hasta ve yaşlı vatandaşlarımıza yönelik taşıma hizmeti, ilçemizde kurum ve kuruluşlar dahil belediyemiz bünyesindeki öğrencilerimizin hizmetinde kullanılmak üzere araç tahsisleri gibi kamu yararına hizmetlerimiz artarak devam ediyor. Öte yandan bu tip tasarruf uygulamalarını tüm birimlerimizde gerçekleştirecek kamu kaynağını, halkımızın parasını korumaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Ankara Ticaret Bakanlığı döner, iskender ve hamburgere ilişkin gramaj denetimi yaptı Ticaret Bakanlığı, Ankara Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri, bazı işletmelerde döner, iskender ve hamburgerin gramaj belirtilerek satılmasına ilişkin denetim gerçekleştirdi. Ticaret Bakanlığı tarafından ticari teamül ile yerleşmiş satış usulü olarak, ağırlığı ölçülerek ve farklı gramajlarda satılan döner ürünü ile iskender ürünü ve yaygın olarak tercih edilen hamburger ürünü özelinde tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması, doğru ve eksiksiz olarak bilgilendirilmesi ile tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesini amacı ile; sektörde bu alanda faaliyet gösteren işletmelerin tarife ve fiyat listelerinde ürünlerin ayırıcı özelliği olarak gramaj bilgilerine yer verilmesi gerektiği hususunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu bilgilendirmişti. Bilgilendirmenin ardından Bakanlık tarafından ülke genelinde ilişkin denetimler yapıldı. Bu çerçevede Ankara Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri ana bileşiği pişmiş et olan döner, iskender ve hamburgerin gibi gıdaların bulunduğu menülerde gramaj bilgisine yer verilmesi zorunluluğuna ilişkin denetim yaptı. Denetimlerde, tarife ve fiyat listelerinde bu ürünlerin içeriğindeki et ve köfteye ilişkin gramaj bilgilerine yer verilip verilmediğine bakıldı. İncelemeler çerçevesinde uygunsuzluk tespit edilen işletmelere her bir ürün için ayrı bir şekilde idari yaptırım uygulanacağı belirtildi.
Adıyaman Adıyaman’da yüzen adaların kurtarılması için çalışma başlatıldı Adıyaman’da rüzgar ve değişken su seviyesinin etkisiyle sürekli yer değiştiren ve dünyada benzerine çok az rastlanan Çelikhan Yüzen Adaların kurtarılması için çalışma başlatıldı. Kıyıya vuran yüzen adalar, yüzdürülerek baraj ortasında sabitlenecek. Adıyaman Üniversitesi’nde farklı disiplinlerde çalışan akademisyenler ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü uzmanları, 2 bin ile 3 bin yılda oluşan doğa harikası yüzen adaları kurtarmak için hazırlanan projeyi uygulamaya koydu. Adıyaman Üniversitesi ve Çelikhan Kaymakamlığı tarafından hazırlanan proje, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından onaylandı. Bakanlığın 3 milyon 600 TL finansman desteği sağladığı pojenin çalışmaları çevreye zarar vermeyecek üst düzey özel yapım malzemelerin alımı ile başladı. Çevre dostu özel karışımla üretilen beton bloklar, çelik halatlar ve zincirler alındı. Barajda su seviyesinin yükselmesiyle çalışmalar başlayacak. Yüzen adaların dünyada eşi benzeri bulunmuyor Çelikhan Çat Barajı’nda bulunan tescilli tabiat varlığı yüzen adalar, yıllar geçtikte rüzgarın etkisi ve su seviyesinin düşmesiyle kıyıya vurdu. 20-30 yıl öncesine kadar 100 dekardan fazla olan yüzen adaların sadece 2 dekarı suda kalırken, diğerleri kıyıya vurdu. Şu an irili ufaklı yaklaşık 15 adet ada suda yüzmeye devam ediyor. Su yüzeyinde birçok bitki kalıntısının bir araya gelerek oluşturduğu yüzen adaların büyüklüğü ve sayısı bakımından dünyada eşi benzeri bulunmuyor. Büyüklüğü 50 ile 500 metrekare arasında, kalınlığı 3 ile 5 metre arasında değişen doğa harikası yüzen adalar ayrıca doğa dostu olarak biliniyor. Yüzen adaların atmosferi koruduğu belirlendi Adaların içindeki organik karbonların atmosferdeki karbondioksitleri tuttuğu ve atmosferi koruduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Araştırmada, 50 metre çapında, 4 metre derinliğe sahip bir ada içinde bulunan organik karbonlar sayesinde atmosferdeki 11 ton karbondioksitin hapsedildiği ve atmosferi koruduğu belirlendi. Bio çeşitlilik ve iklim değişikliği noktasında önemli bir tabiat varlığı olan yüzen adalar turizme kazandırılarak, bölgeyi de cazibe merkezi haline getirecek. Bir ilke imza atılarak kıyıya vuran yüzen adalar yüzdürülüp, baraj ortasında sabitlenecek Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Akça’nın koordinatörlüğünde inşaat mühendisi, su ürünleri mühendisi, biyolog, toprak bilimci, jeolog ve çevre mühendisi olan akademisyenlerin hazırladığı proje ile kıyıya vuran adalardan ilk etapta 300 metrekaresi barajın orta kısmında, su derinliğinin en yüksek olduğu bölgeye taşınacak. Su seviyesi yükselince belirlenen adalar yüzdürülecek. Taşıma işlemi yağışların ardından su seviyesinin en yüksek olduğu mayıs ayında yapılacak. Adalar, özel malzemelerle yapılan ve doğaya zarar vermeyen beton bloklar ve çelik halatlarla rüzgarın etkisiyle kıyıya vurmasın diye sabitlenecek. Kurtarma gerçekleştikten sonra adalardaki gelişim yakından takip edilecek. Dünyada ilk defa doğal bir yüzen adayı kurtarmaya yönelik olan projenin başarılı olması halinde kıyıdaki diğer yüzen adalar da aynı yöntemle yüzdürülerek gelecek binlerce yıl ekosistem hizmetlerini sürdürmesi sağlanacak. "Başarılı olduğumuz takdirde tüm yüzen adaları Adıyaman’ımıza kazandırmayı amaçlıyoruz" Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Keleş, Çelikhan Kaymakamı Ali Cemal Altınöz ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. Erhan Akça yüzen adaların bulunduğu bölgede incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Keleş, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, “Çelikhan’daki yüzen adalar yıllar öncesinde 100 dönüm kadar iken, şu anda 2 dönüme kadar düşmüş. Yüzen adalarımızı kaybetmenin nedeni de sulama döneminde su seviyesinin düşmesi ve yüzen adaların rüzgarın etkisiyle karaya oturmasından kaynaklanıyor. Biz bu nedenle projeyi uygulamak için tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Sadece su seviyesinin yükselmesini bekliyoruz. Mayıs ayında baraj gölünde su seviyesi en yüksek seviyeye çıktığı için mayıs ayını bekliyoruz. Uygulayacağımız proje dünyada ilk defa uygulayacak. Bu projemizde 300 metrekare kadar adayı kurtaracağız. Dünyada ilk uygulanan bir proje olması vesilesiyle başarılı olduğumuz takdirde tüm yüzen adaları Adıyaman’ımıza kazandırmayı amaçlıyoruz. Açık hava müzesi olan Adıyaman’a yüzen adaları da kurtararak turizme kazandırmak istiyoruz. Bunun yanında bölgedeki bio çeşitliliği arttırmak, iklim değişikliği ile mücadele anlamında karbondioksitin bu yüzen adalardaki karbonlar vasıtasıyla tutunumunu arttırmak istiyoruz” dedi. "Su seviyesinin yükselmesiyle fiziki çalışmaya başlayacağız" Çelikhan Kaymakamı Ali Cemal Altınöz ise, “Projemiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından destekleniyor ve finanse ediliyor. Proje kapsamında yaklaşık 3 milyon 600 bin liralık bir ödenekle projemizi uygulamaya başladık. Malzemelerimizi aldık, su seviyesinin yükselmesiyle fiziki çalışmaya başlayacağız” ifadelerini kullandı. Proje Koordinatörü Prof. Dr. Erhan Akça, “Biz adalara fiziki bir müdahalede bulunarak yapılarını bozmak istemiyoruz. Bu nedenle adaları yüzdürerek projede belirlediğimiz alanlara götüreceğiz. Bu alana götürdükten sonra işlemlere başlayacağız. Buradaki betondan tutun da kullanılacak çelik malzemeye kadar hepsi doğaya faydalı, sağlığa zarar vermeyen ürünlerden seçildi. Zincirler ve betonlarla adalar sabitlenecek. Su seviyesinin oynamasıyla kıyıya vurması engellenecek. Bunların etrafı tellerle çevrilerek adaların sabit durması sağlanacak. Dünyada suni adalar oluşturulurken biz mevcut adaları korumak için bu projeyi hayata geçiriyoruz” şeklinde konuştu.