GÜNDEM - 06 Nisan 2025 Pazar 15:37

Sağlık çalışanlarının sessiz yürüyüşü 73. haftasında

A
A
A
Sağlık çalışanlarının sessiz yürüyüşü 73. haftasında

Sağlık çalışanlarının Gazze’de yaşanan zulmü protesto için haftalardır Erzurum’da sürdürdüğü yürüyüş bu haftada devam etti.


Lala Mustafa Paşa Cami avlusunda toplanan sağlık çalışanları, yürüyüş sonrası Yakutiye Medresesi önünde basın açıklaması yaptı.


73 haftadır bir araya gelen sağlıkçıları adına konuşan Tıp Fakültesi Öğrencisi Hakan Sümbül, Gazze halkına "Selam olsun" diyerek sözüne başladı ve "Bunca vahşete rağmen canlarıyla, kanlarıyla, imanlarıyla mücadele eden; her yıkımın karşısında Allah’a tam teslimiyet gösteren Gazze halkına. Selam olsun soğuk sıcak demeden, bayram seyran dinlemeden 73 haftadır buraya gelen sebat ehli insanlara Selam olsun kim var diye arkasına sağına soluna bakmayan, ben varım Allahım diyerek öne atılan diğergam insanlara. Bugün burada; önümüze hazır sunulan sahte gündemlerden kurtulup asıl konumuzu hatırlamak için toplanmış bulunmaktayız. Bir yanda futbolun konuşulduğu evlerden yükselen gol sesleri, diğer tarafta uluslararası yapılan güçlü boykotumuza "işe yaramaz" diyen küçük topluluğun yeni boykot girişimleri konuyu yine Filistin’den saptırdı.


"Her hafta burada hatırlamak için buluşuyoruz"


Hakan Sümbül, konuşmasına daha sonra şöyle devam etti, "Peki nasıl bu kadar kolay sapıyoruz hayatımızın merkezinde olması gereken gündemden? Çünkü biz insanız ve insan; kökünü "nisyan"yani unutmak kelimesinden almıştır. Bizler görünürde Gazze’lilerin ama aslında bizim imtihanımız olan bu olaylar silsilesinde yer almadıkça unutuyoruz yaşananları. Kafası bedeninden kopmuş bebeğini tutan babayı, çocuklarının cesetlerini pirinç çorbalarına koyup taşıyan yiğit adamı, evlatlarının kanı ellerine bulaşmış olan anneyi, dedesinin ruhumun ruhu diye sevdiği Rim’i, 355 kurşunla katledilen Hind’i unutuyoruz. İşte bu yüzden her hafta burada yeniden hatırlamak için bir araya gelip sessizce haykırıyoruz. Bu kadar gürültünün içerisinde sesimiz duyulur mu demiyoruz, belki bir duyan olur diye konuşmaya devam ediyoruz. Zulüm gören halkın yaşadıklarını ve zulme sessiz kalmayanların uğradıkları haksızlıkları da konuşuyoruz. Evet zulme sessiz kalmamak da bir bedel ödetiyor. Geçtiğimiz haftalarda sözde özgürlükler ülkesi olan Amerika’da Filistin’i desteklediği için özgürlüğü elinden alınan bir Türk kadınımızdan bahsedeceğiz: Rümeysa Öztürk. ABD’de doktora yapan Rümeysa, 25 Mart 2025 tarihinde iftara giderken sivil giyimli, maske takmış yetkililer tarafından ters kelepçe ile gözaltına alındı. Bu durumun sebebi ise Rümeysa Öztürk’ün israili eleştirdiği bir makale yazmış olması. Ortada alenen işlenen bir suç var ve bu suça ses çıkaran insanlar suçlu ilan edilerek içeri alınıyor. Zulme karşı dik duruşu sebebiyle alkışlanması gereken kişiler tutuklanırken, tutuklanıp hapse atılsa bile ceza olarak yeterli gelmeyecek katiller ise meclis kürsüsünde alkışlanıyor; bu çok düşündürücü değil mi? Yapılan zulüm hem destek görüyor hem de muhalefet kabul etmiyor. Bayramlık kıyafetleri ile sokakta oynayan çocukları hedef alıp katledenlerin değil, bu caniliği dile getirenlerin özgürlüğü kısıtlanıyor. Bu hangi adalete, hangi demokrasiye sığar? Bu süreçte sahte demokrasileri, sahte insan haklarını, sahte ifade özgürlüklerini gördük ve iğrendik. Artık Allah’tan başka hiçbir kural koyucunun kurallarının samimi olmadığını bildik ve yüzümüzü Allaha döndük. Şimdi dua ederek O’na yakarma vakti... Rümeysa Öztürk gibi, Dr Hussam Ebu Safia gibi adını bildiğimiz ve bilmediğimiz, haksız yere zindanlara atılan kardeşlerimizi özgürlüklerine kavuştur"



Sağlık çalışanlarının sessiz yürüyüşü 73. haftasında

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Alaşehir’de Zekâ Oyunları Turnuvası heyecanı başladı Alaşehir Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) tarafından düzenlenen ve ilçede bir ilk olma özelliği taşıyan ’Kalemden Zirveye’ kağıt kalem oyunları turnuvası başladı. Turnuva öncesi Alaşehir BİLSEM Müdürü Cüneyt Akkuş öğrencilere ve velilere turnuva ile ilgili bilgilendirme yaptı. Cüneyt Akkuş, "Zekâ oyunları çocukların düşünme becerilerini geliştirir. Çalışmamızda öğrencilerimizin analitik düşünme, problem çözme ve strateji kurma yeteneklerini desteklemeyi hedefliyoruz. Bu turnuva, sadece bir yarışma değil, aynı zamanda düşünme kültürünü büyüten bir eğitim adımıdır. Öğrencilere farklı bakış açıları kazandıran, dikkat, sabır ve mantık temelli çözümler geliştirmeye teşvik eden bu etkinlik, bölgedeki eğitim vizyonuna yeni bir soluk getirmiş olup, başarılarımızı daha da üst seviyelere taşımaya çalışacağız. Yarışma değil, düşünme zamanı, sloganıyla yola çıkan turnuva, zekâ oyunları kültürünü Alaşehir’de kökleştirmeyi amaçlıyoruz." dedi. Soruların hazırlanmasında oluşan komisyonda Sınıf Öğretmeni Ayla Serpil Kaya, Matematik Öğretmeni Çiğdem Akkoç ve Fen Bilgisi Öğretmeni Dr. Cennet Yıldırım görev aldı. İlk kez düzenlenmesine rağmen turnuva büyük ilgi gördü. Toplam 104 öğrencinin başvurduğu yarışmada, ilkokul ve ortaokul kademelerinde en yüksek puanı alan ilk 20 öğrenci finale kalmaya hak kazanacak. Finale kalan öğrenciler, ikinci aşama sınavlarında tekrar yarışacak. Turnuva sonunda kendi kategorisinde dereceye giren ilk üç öğrenciye çeşitli ödüller verilecek. Alaşehir BİLSEM yerleşkesinde gerçekleştirilen sınavın uygulanmasında kurumda görev yapan tüm öğretmenler görev aldı.
Eskişehir Bursa’dan gelen 2 arkadaş Eskişehir’i öve öve bitiremedi Bursa’dan Eskişehir’e gezmeye gelen gelen Emre Polat ve Efe Gürcan, kent halkının samimi tutumunu çok beğendikleri ve şehir merkezinin geldikleri yere göre daha gürültüsüz olduğunu dile getirerek kentle ilgili olumlu yorumlarda bulundu. Bursa’da yaşamlarını sürdüren makine mühendisi Emre Polat ve bilgisayar mühendisi Efe Gürcan, geçtiğimiz günlerde Eskişehir’e geldi. Kentin en bilinen noktalarını ziyaret eden Polat ve Gürcan, Eskişehir ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu. Kent halkının samimi tutumunu çok beğendiklerini belirten 2 arkadaş, Eskişehir çarşısının Bursa çarşısına göre daha gürültüsüz olduğunu ve bunu beğendiklerini dile getirdi. İlerleyen tarihlerde kenti tekrar ziyaret etmek isteyen Emre Polat, emekliliği geldiğinde Eskişehir’e yerleşmeyi düşündüğünü söyledi. Efe Gürcan ise, Eskişehir’in hep Avrupa’ya benzetildiğini ancak oraya gidildiğinde aynı atmosferin yaşanamayacağını ifade etti. "Eğer emekli olursam bir ev alıp burada yaşamak istiyorum" Makine mühendisi Emre Polat, "Buraya turist olarak geldik. Porsuk Çayı’nı, kent çarşısını çok beğendik. İnsanlara baktığın zaman hiç birinin gürültülü konuşmadıklarını görüyorsunuz. Çarşıda bir sürü insan var ama hiçbir gürültü yok. Mesela Bursa’da bunu göremezsiniz. Oranın çarşısı daha hareketli olduğu için gürültü seviyesi daha yüksek. Burası daha sakin. Bu bizim çok hoşumuza gitti. Tekrardan Eskişehir’e gelmeyi düşünüyoruz. Eğer emekli olursam bir ev alıp burada yaşamak istiyorum" dedi. "Eskişehir’i hep Avrupa’ya benzetirler, ama oraya gittiğinizde aynı atmosferi yaşayamazsınız" Bilgisayar mühendisliği yaptığını belirten Efe Gürcan ise, "Eskişehir insanını mükemmel, harika buldum. Çok cömertler, çok insani davranıyorlar. Eskişehir’in İstanbul gibi bir konsepti var. Porsuk Çayı’nda İstanbul’un Beyoğlu havasını yaşarsınız. Kimse birbirini rahatsız etmiyor, herkes gayet mütevazi. Ben Avrupa’ya da gittim, gördüm. Eskişehir’i hep Avrupa’ya benzetirler ama oraya gittiğinizde aynı atmosferi yaşayamazsınız. Buradaki insanlar sıcakkanlıdır. Orada kimseyi tanımıyorsunuz. Size daha ırkçı yaklaşıyorlar. Eskişehir’de yere düşsem 100 kişi benim yanıma gelir, orada ise kimse gelmeyebilir. Burada dilenci görüyoruz değil mi? Orada da aynıları var, yok değil. Adam yerde yatıyor, kimse bakmıyor. Ancak burada insanlar yine bir şey veriyor. Sonuçta ölümlü dünya, bugün varız yarın yokuz. Önemli olan mutlu olmak" şeklinde konuştu.